Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.
Alev Alatlı'nın "Viva La Muerte! Yaşasın Ölüm" kitabından alıntı :
"On dokuzuncu yüzyıl reform hareketlerinin hepsi bu toplumsal patolojiyi düzeltmeye yönelikti.
Anarşistlerden Marksistlere kadar, sosyalist hareketlerin tümü sömürüyü ortadan kaldırmak, işçiyi bağımsız, özgür, saygın yani yeniden insan kılmak, sistemin merkezindeki yerine oturtmak isterler."
"Kitabi dinlerin öngördükleri gibi... " diye mırıldandım.
"Evet," dedi, Günay, "Daha önce de konuştuk bunu,
Marx'ın çıkış noktası dinseldir.
Dikkatlice bakarsan, dine olan itirazının Yunan-Roma-Hıristiyan tanrısını şekillendiren anlayıştan kaynaklandığını görürsün! Ekonomik çile ortadan kalkarsa, işçiler sermayecilerin boyunduruğundan kurtulurlarsa, on dokuzuncu yüzyılda kaydedilen ilerlemenin meyve vereceğini, kötülüklerin son bulacağını düşünüyorlardı.
Liberaller, irrasyonel otoritenin ortadan kaldırılması halinde, kurtuluşun yeni bir ortam geliştireceğini söylüyorlardı.
Biliyorsun, sonradan vazgeçti ama, Freud da
cinsel baskının kaldırılması halinde pek çok akıl hastalığının son bulacağını iddia etmişti."Sosyalistler, liberaller, psikanalistler reçete üzerine reçete yazmışlardı.
Birbirlerinden farklı, ama çağın patolojisine uygun reçetelerdi bunlar.
Nitekim, elli yıl sonra, on dokuzuncu yüzyıl reformcularının istekleri hemen tümüyle karşılanmıştı.
Avrupa ve özellikle de Amerika'da, işçi sınıfının sorunları Marx döneminde hayal edilemeyecek bir biçimde çözüldü.
Ama BATILI TÜRDAŞLARIMIZI, Hitlerlerden, Stalinlerden "ve onlara öykünenlerden" koruyamamışlardı.
Üç büyük dinde nihai amaç, insanın serpilmesi, 'mutlak kemal'e erişmesidir. İdeolojiler üretenlerin amacı da aynıdır.
Bununla birlikte bir uzlaşma mevcut değildir.
İnsanlar eninde sonunda yaratıcının kurallarının en mükemmel olduğunda uzlaşacaklardır.O zamana kadar sıkıntı çekmeye devam