Bir Yerde Bir Rahatsızlık Varsa, Orada Öğrenilecek Bir Şey Var Demektir.

Çevrimdışı tyazici25

  • Uzman Üye
  • *****
  • 770
  • 786
  • 770
  • 786
# 29 May 2012 00:01:09
elma ile armut meselesi evet.düşünsenize öğretmen memur statüsünde olduğu için memurla kıyaslanmış.ne kadar saçma.soruyorum futbolcu da sporcudur,haltercide sporcudur.şimdi kalkıp birileri dese ki halterciye "sen futbolcu gibi 90 dakika koşup durmuyorsun bu haksızlık ama senin aldığın para sana fazla bile .."sizce buna gülünürmü?

Çevrimdışı tyazici25

  • Uzman Üye
  • *****
  • 770
  • 786
  • 770
  • 786
# 29 May 2012 00:10:04
ben anlaşılmak da istemiyorum.beni başka bir meslekle karşılaştırmasınlar yeter ki.ülkede her kötü şeyin arkasından öğretmen çıkması ve ihalenin maalesef ona kalmasına şaşırmıyorum artık.turgut bey ve onun nazarında düşünenlere belki önyargıları kırılır diye bu yazımda  birşeyler anlatmak istiyorum.amacım turgut beyi ve onun gibi düşünen,hatta ondan  bir adım öteye geçip öğretmenin yılın yarısını yatarak geçiren bir insan olduğunu varsayanlara bir nebze de olsa kendimi,kendimizi ifade edebilmek..
öncelikle eğitim okulda başlar fikriyle çocuk küfrettiğinde bile "hay senin ilkokul öğretmeninin" diye lafa başlayan bir zihniyetin muhatabı bir mesleğe sahibiz.çocukta olan her iyi davranış ailenin ;kötü davranış ise öğretmenin sorumluluğundadır.toplumun en alt kademesinden en üst kademesine kadar her an çat diye sınıf kapısı çalınıp teftiş edilenler de biziz.düşünebiliyormusunuz her gelen bize işimizi öğretip gidiyor.veli gelir eve ödev verip vermemene karışır,muhtar gelir sınıfın durumuna bakıp hoca şunları şöyle yap der gider,kaymakam gelir ilköğretim 3.sınıfındaki çocuğa müfredetta bulunmayan 4 basamaklı bir çarpma işlemi sorar,müfettiş (güncellenmiş haliyle eğitim denetmeni )40 dakikada sana ahkam keserek şuna şu programı uygula şuna bu programı uygula ama bu arada da 30 kişilik sınıfta bir taraftan da dersi işle bitir der.öğrenci gelir şu bana vurdu,şu burnumu kanattı der.o öğrenciyi uyarırsın bi daha yapar bu sefer kızarsın ertesi gün tekrar veli gelir sen benim çocuğa kızamazsın der.bu örnekleri uzatmak mümkün.peki biz ne yaparız .kem deriz küm diye susarız.maalesef biz verileni yaparız,ufaktan bir verilenler hakkında konuşsak sen sus sen memursun anlamazsın denilerek yerimize oturtuluruz.
aslında yazılacak çizilecek ama muhataplarımızca okunup kaale alınmayacak çok şey var.öğretmenin görevi eğitim ise ki resmiyette böyledir.bu konuyla ilgilenmeli ve bütün kafasını buna yormalıdır.sorarım size hangi memur gittiği kurumda kurumun boyasını badanasını kendi yapar.siz hiç çalıştığınız işyerinde kapı kolu değiştinizmi,çok afedersiniz ama hiç işyerinizin tıkanan tuvalet logarını temizledinizmi.ben elimi kolumu sallıyarak hangi doktorun odasına girebilirim. yada mesleğini icra ederken hangi memur teftiş olur.siz hiç doktoru ameliyat ederken yada hasta muayanesinde teftiş eden birine rastladınızmı.hangi kaymakam eşinden ayrı yaşar.dağın başında mesleğe ilk başladığım yıl erzurum tekman ilçesinde 3 ay elektriksiz yolsuz bir yaşam sürdüğümde kim gelip bana halımı hatırımı sordu.hangi çalışan evine iş götürür.kaymakam veli toplantısı yapın veliler gelmeyebilir sen velinin yanına gideceksin derken kim kalkıp da sayın kaymakamım siz muhtarlar toplantısı yaptığınızda gelmeyen muhtarın yanınamı gidiyorsunuz diyebilir?
müdürün görevleri nelerdir diye sorduğumda bir öğrencim ne cevap vermişti biliyormusunuz?
-öğretmenim müdür okulu boyar,kırılan camları değiştirir,sobayı yakar,bacayı temizler...şimdi soruyorum bu cevapta eğitimle ilgili bir şey varmı? evet bizler ne zamanki öğretmenlik fedakarlık mesleğidir edebiyatı arkasında her işi yapacan sen öğretmensin sen robotsun düşüncesiyle yaftalanmaktan kurtulursak.işte o zaman sizler de bu şikayetlerden kurtulursunuz..

Çevrimdışı eucly79

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.844
  • 2.093
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 2.844
  • 2.093
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 29 May 2012 00:24:05
turgut kazan bey, aynı anda bir bilgisayar programcısı kaç tane yazılım üretebilip sınayabilmektedir?
biz 30 tane farklı yeteneklerde farklı zihinsel kapasitelere sahip farklı duygusal yapılardaki kişilerle uğraşıyoruz.
bir programcı 1 taneprogram yapıyor xpde çalışıyor windows vista ya da windows 7 de hata çıkıyor ve programa harcadığı süreyi bir de onlara uyum için harcıyor.ya biz ne yapalım 30 tane farklı işletim sistemine aynı programı yüklüyoruz.kiminin rami 256 mb, kiminin 16 gb.kiminde donanım uyumsuzluğu var:)
bunları da düşünün.üstelik aynı zamanda müdür,veli,müfettiş,milli eğitim müdürü gibi baskı unsurları devamlı başımızda.

Çevrimdışı 007jamesbond

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 293
  • 453
  • 293
  • 453
# 29 May 2012 00:29:36
turgutkuzan öğretmenim o kadar etkili anlatmış ki
iğneyi biraz da kendimize batırmamız gerektiğini anladım

Çevrimdışı eucly79

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.844
  • 2.093
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 2.844
  • 2.093
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 29 May 2012 00:49:49
Turgut Kazan bey, bize bir değil 10-15 öğrenci verseler eminim eğitimde çağ atlatırız ülkeye.Fakat biz daha tek sınıf yani müstakil sınıf bile göremeyen öğretmenlerin olduğu bir ülkede öğretmenlik yapıyoruz.
Okulun araç gereçlerinden çok sınıfta toz var mı,lavabolar silinmiş mi diye bakılıyor.MEB kitaplarındaki hataları öğrencilere açıklamaktan bıktık.
Yetersiz kitaplarla ders işlemekten bıktık.
El yazısını bir türlü beceremeyen öğrenciler nedeniyle kendimizde eksiklik aranmasından bıktık.Mesleğimiz gereği köylerde sürünmekten bıktık.Yaşadığımız yerlerden ne kadar hoşnut olmasakta etrafa mutluluk pozu vermek zorunda olmaktan bıktık.Eğitim sisteminin birilerinin dindar nesil,potansiyel oy kaynağı gençlik yetiştirme hevesiyle darmadığın edilmesinden bıktık.

Çevrimdışı mabay

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.300
  • 4.233
  • Müdür Yardımcısı
  • 2.300
  • 4.233
  • Müdür Yardımcısı
# 29 May 2012 09:36:03
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
turgutkuzan öğretmenim o kadar etkili anlatmış ki
iğneyi biraz da kendimize batırmamız gerektiğini anladım

Tabi ki iğneyi kendiize batıralım. Ama Kaba ete saplamayalım öğretmenim.... Uyarı olsun....Taktir değil....

Çevrimdışı uGsdemir

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.281
  • 1.440
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.281
  • 1.440
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 29 May 2012 10:45:43
1) Öğretmen plan yapar. Ne olacak internetten bul, indir koy dosyaya.

2) Öğretmen ders anlatır. Projeksiyonu aç gir bir siteye, çocuklar konuyu izlesin.

3) Öğretmen sınav hazırlar. İnternetten bul, 2-3 rakamı değiştir, çoğalt al sana sınav.

4) Sınıflar kalabalıkmış. Kardeşim 1 öğrenci de olasa, 50 öğrenci de olsa aynı konuyu anlatmıyor musun?

5) e-okul, adey-ridef. Ne olacak canım 5 dakikada girersin.

Eğitim bir bilim işi. Ve konuda uzmanlaşmış bilim adamları var. Onların yazdıkları kitaplar; ortaya koydukları kuramlar var. Bunlardan haberdar olmayanlar eğtim-öğretim işlerini üç beş maddeye sıkıştırılar.
Öğretmenlik formasyonuna(ehliyetine) sahip olmayanların, eğitimle ilgili kuramlardan, yayınlardan, ortaya atılan yeni yöntemlerden haberdar olmayanların öğretmenlik mesleğini 3-5 maddeye sıkıştırması çok doğal.

Maalesef bakanımız ve başbakanımız da bu ehliyete sahip değil. Bu durum vatandaşlara da sirayet ediyor.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 29 May 2012 19:19:37
Hayırlı günler dilerim.

1) Bu konudaki ilk mesajımda da belirttiğim gibi bu konudaki mesajlarımda "öğretmen dışındaki kişilerin" öğretmenler hakkındaki düşüncelerini yansıtmaya çalıştım.
Öğretmen dışındaki kişilerin düşüncelerini YANLIŞ / DOĞRU şeklinde yargılamak yerine bu düşüncelerden nasıl faydalanabilirim şeklinde hareket etmek daha faydalı olur düşüncesindeyim.
Herkes kendi düşüncesinin doğru olduğu inancındadır.
Unutmayalım ki başkalarının düşünceleri hakkında YANLIŞ veya DOĞRU şeklinde hüküm verme hakkımız yoktur.

2) Zaman zaman mesajlarımda - Etki tepki doğurur, tepki tepki doğurur. - tesbitine yer veriyorum.
Öğretmenler mesleklerine yapılan SALDIRILARA TEPKİ OLARAK en zor meslek bizimki anlamına gelecek cevaplar veriyorlar.
En zor meslek ifadesi (en güçlü benim ifadesi gibi) muhataplar tarafından OLUMSUZLUK olarak algılanan bir tepkidir.
OLUMSUZ tepkiler çoğu zaman daha büyük OLUMSUZ tepkiye sebep olur.
Her mesleğin kendine göre zorlukları vardır. Herkes benim mesleğim DAHA ZOR diyebilir ama hiç kimse EN ZOR meslek benimki demek hakkına sahip değildir.
çünkü bunu tesbit edebilecek objektif bir kriter bulunması mümkün değildir.

3) Bazı mesajlarda öğretmenlerin mesleklerini icra ederken teftiş edilmelerinin yanlış olduğu vurgulanıyor.
Başka hiç bir meslekte bu tür uygulama olmadığından söz ediliyor.
İcra esnasında teftiş yapılan başka meslekler olduğunu biliyorum.
Konuyu dağıtmamak için icra edilirken teftiş edilen tek mesleğin öğretmenlik olduğunu varsayacağım.
Bu durumda şu sorular aklıma geliyor:
- Neden diğer mesleklerde icra edilirken teftiş yapılmıyor da sadece öğretmenler teftiş ediliyor?
- Öğretmenlerin teftiş edilmesinin sebebi bir ÖNYARGI MIDIR yoksa başka gerekçeler var mıdır?
- Öğretmenler RAHATSIZ oldukları bu durumu ortadan kaldırmak için (şikayet etmek dışında) neler yapıyorlar?

Bilgisayar programcıları mesleklerini icra ederken teftiş edilmezler.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
linkinde yaptığım açıklamalar neden teftiş edilmedikleri konusunda bir fikir verebilir.

4) Gençlik yıllarımda bir çok meslek grubundan kişiler için bilgisayar programı geliştirdim.
Sürücü kursları, dernekler, doktorlar, depo sahipleri, mağazalar vs.
Bir programı yazabilmek için o meslek gurubunda işlemlerin yaplış şeklini bilmeniz gerekir.
Her meslek grubunun işleyişini bilmemiz mümkün olmadığı için sistemin işleyişi ile ilgili sorular sormak zorunda kalırız.
Sistemin işleyişi anlatılırken sık sık "Bunu neden böyle yapıyorsunuz?" sorusunu yöneltiriz.
Bu soru muhataplarımızı çok şaşırtır. Çünkü işi kendilerine öğretenler öyle göstermişlerdir.
Bu işin böyle yapılmasının nedenini hiç bir zaman SORGULAMAMIŞLARDIR.
Farklı bir şekilde yapılabileceği akıllarına bile gelmez.
İşi sürekli alışkın oldukları şekilde yaparlar.
Bu aşamada biz öneri getiririz, "bu işi şöyle yapsanız olmaz mı?" deriz.
Çoğu zaman önerimiz haklı bulunur. Bazen önerimiz mahzurlu yönleri nedeniyle kabul edilmez.
Fakat sonuçta mevcut işleyişi daha iyi duruma getirecek bir çalışmaya imza atmış oluruz.

Gözlemlerime göre öğretmenler "Bunu neden böyle yapıyorsunuz?" sorusunu hiç sevmiyorlar :)
Alışkanlıklarını değiştirmek istemiyorlar.
Alışkanlıklarının değişmesine sebep olacak uygulamalardan hoşlanmıyorlar.

Bir çok kişinin farkında olmadığı bir şey vardır.
Programlama mantığında 7 temel komut vardır.
Başla, oku, işlem yap, dön, karar ver, yaz, dur.
Hangi meslek grubu için program yazarsanız yazın bu 7 temel komutu kullanırsınız. 
Kullanılan diğer komutlar bu komutların türevleridir. (Diğer bir deyişle işin süsleme tarafıdır.)

Farkında olunamayan husus ise, tüm mesleklerin aslında bu 7 temel komutla ifade edilebilen aynı şeyleri yaptıklarıdır.
Bu nedenle biz sürücü kursu programında kullandığımız bir özelliği bir eczacıya önerebiliriz.
Sürücü kursunun bir özelliğinden yararlanabileceği bir eczacının hiç bir zaman aklına gelmez.

"Bunu neden böyle yapıyorsunuz?" sorusunu kullanan bir başka meslek grubu daha vardır.
İdarecilik eğitimi almış kişiler görev alacakları kurumlardan bağımsız olarak yetiştirilirler.
Bu nedenle görev aldıkları kurumlara gittikleri zaman sık sık "Bunu neden böyle yapıyorsunuz?" sorusunu sorarlar ve her zaman sistemin daha iyi işlemesi için öneriler getirirler.

Okullarımızdaki idareciler öğretmenlerden oluştuğu için "Bunu neden böyle yapıyorsunuz?" sorusu gündeme gelmemekte  sistemin daha iyileşmesine vesile olacak bir gelişme yaşanmamaktadır.

5) "Bunu neden böyle yapıyorsunuz?" sorusuna bir örnek olarak, "öğretmenler neden ders saatleri dışındaki zamanlarını okulda geçirmiyorlar? " sorusu verilebilir.
Diğer bir deyişle öğretmenler ders saatleri dışındaki zamanlarını okulda geçirirlerse bu durum ÖĞRETMENLER İÇİN, öğrenciler için, okul idaresi için, veliler için daha mı iyi olur yoksa daha mı kötü olur?
Bu soru tarışılabilir.
Tartışma sonucunda öğretmenlerin ders saatleri dışındaki zamanlarını okulda geçirmelerinin faydalı olmayacağı görüşüde ağırlık kazanabilir.
Ama tartışılmadan neyin faydalı neyin zararlı olduğunu bilmemiz mümkün değildir.

6) Daha önce iki mesajımda yer alan bir hususu tekrar yazmak istiyorum.
***
Meslek lisesine giden yeğenimin 10. sınıfta sınıf olarak başarıları çok düştü.
Sınıf öğretmeni ilk toplantıdan itibaren velilere durumu düzeltmek için ne yapabiliriz sorusunu sordu.
Çeşitli öneriler uygulamaya konuldu sonuç alınamadı.
Bu sefer öğretmen-öğrenci-veli-idareci hep bir araya gelerek durum tartışıldı.
Öğrencilere ne yapılması gerektiği soruldu.
Öğrencilerin söyledikleri dikkate alınarak çeşitli uygulamalar yapıldı.
Durum yine değişmedi. Yapılan uygulamaların takibi için 15 gün de bir toplantı yapılır durumu geldi.
Sonunda sınıf öğretmeni tüm sınıfın katılacağı bir tiyatro gösterisi düzenleyeceğim dedi.
Öğrencilerin hemen hepsi, velilerden bazıları karşı çıktı.
Bu uygulamanın faydadan çok zarar getireceği yönünde düşünceler belirtildi.
Sınıf öğretmeni kararında diretti ve ikinci dönem ortasından itibaren yıl sonunda gösterilmek üzere tiyatro çalışmaları başladı.
Sonuç kelimenin tam anlamıyla MUCİZEYDİ. Tiyatro gösterisi başarılı oldu, öğrenciler arası ve öğrenci-öğretmen arası ilişkiler güçlendi.
Öğrencilerin ders başarıları kademeli olarak arttı. 12 .sınıfta üniversite sınavını kazanan en fazla öğrenci bu sınıftan çıktı.
11. ve 12. sınıflarda öğretmen-öğrenci-veli ilişkilerinde hiç bir sorun yaşanmadı.
***
- Sınıf öğretmeni aynı zamanda yeğenimin matematik öğretmenidir.
Yeğenim üniversite sınavında minumum düzeyde matematik neti yaparak Karabük üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği (Uzaktan eğitim) bölümünü kazandı.
Üniversite 1. sınıf Matematik dersinden kaldı. Üniversite öğretmeninin tavsiye ettiği kitapları almasına rağmen, lise öğretmeninden matematik ders notları istedi.
Yeğenim 4 yıllık  meslek lisesi hayatında büyük bir ihtimalle matematik öğretmenine bir tek soru bile sormamıştır.
Lise öğretmenlerinden sadece matematik öğretmeniyle düzenli iletişim içinde ve lise arkadaşlarını organize ederek zaman zaman ziyaret ediyor.
çeşitli vesilelerle öğretmen konusu açıldığı zaman sınıf öğretmenini "Allah (c.c.) ondan razı olsun." cümlesi ile anıyoruz.

- Yeğenim 1. sınıfta olmasına rağmen [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] sitesinde yer alan proje ile
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] sitesi ile proje geliştirme konusunda anlaşma yapmıştır.
Viveka şirketi projeyi uluslarası bir firmanın açtığı yarışmaya göndermiştir.
Projenin dereceye girmemiş olmasına rağmen uluslararası şirket tarafından Türkiye'de verilecek bir seminere davet edilmiştir.
Yeğenimin kısa süre içerisindeki bu başarısını lisedeki (meslek dersi öğretmenlerine değil) sınıf öğretmenlerine borçlu olduğumuza inanıyoruz.
Çünkü meslek öğretmenleri hiç bir zaman yeğenime inanmadı, sınıf öğretmeni ise her zaman yeğenimin başarılı olacağına inandı ve bu konuda kendisini teşvik etti.

Çevrimdışı mabay

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.300
  • 4.233
  • Müdür Yardımcısı
  • 2.300
  • 4.233
  • Müdür Yardımcısı
# 29 May 2012 20:50:08
Belki yanılıyorum..

Bir eğitim yönetimi, denetimi, teftişi ve planlaması yüksek lisans öğrencisi olarak bence önce sistem üzerinde  konuşmamız gerektiğini düşünüyorum. Buradaki sistemden kastımın eğitimin öznesinde yaptığımız değişiklikler ve planlamar olduğunu belirteyim... Okulların adlarını değişitirmek, 6-7 yıldır uygulanan müfredata  "yenilenen müfredat demek, yüzeyde değişiklikler yapmak bize yarar sağlamıyor.

Öğretmenlik mesleği yeniden tanımlanmalı ve saygınlığı tekrar iade edilmelidir..

Katı bürokratik yapının üzerinde neler yapılabileceğini düşünmek yerine....

Somut ama öznesinde eli kolu belli oranlarda bağlı öğretmenleri yazıyorsunuz... Uzun uzun ve düşündürücü ama ana sorunu öğretmen düşünce yapısı olarak sunuyorsunuz ki kısmen haklılık payınız olmakla birlikte, temel sorunun planlama ve stratejik bakış yoksunluğu olduğunu ifade ettiğinize şahit olmadım şu ana kadar.

Diğer meslek gruplarının ve insanlara bakış açısını anlatmışsınız. Ancak  bizim eğitim sistemimiz  Osmanlı İmparatorluğunun yenileşme çabalarının başlangıcından bugüne kadar "Belediyelerin kaldırım yapması ve tekkrar sökmesi kadar planlı ve programlı" bie şekilde ilerlemektedir.Öğretmenler değişmek istemiyor demişsiniz. Ancak insanımız kendisi her alandaki o muhteşem uzmanlığını eğitim alanına yansıtırken daha bir gayretkeştir.. Bunu da unutmamak gerekir...

*Değişim her zaman içten gelen bir yapımıdır?

*Liyakata ve eğitime önem vermeyen kamu sektöründe bıçağın bilyelenmesi gibi yıpranarak nereye kadar özveri gösterebilrsiniz?

*Yazdıklarınızda gördüğüm en büyük eksik (öğretmen değilseniz ) teorik olarak planlama yaptığınız fikirlerinizi eğitim gibi insan unsurunun tüm yıkıcı ve yapıcı etkilerine maruz kalan bir sisteme bilgisayar programı düzeninde yüklemeye çalışmaktır. Eğitimde her komut her yerde aynı sonucu vermiyor maalesef...

Ciidi bir şekilde doktora yapmayı düşünen bir öğretmen olarak sizimle bu konuda ve başka konularda yazışmak gerçekten ufkumu açıyor.. Fikirleriniz ve paylaşımlarınız için teşekkür ederim...

Saygılarımla.... Mehmet ABAY

Çevrimdışı uGsdemir

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.281
  • 1.440
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.281
  • 1.440
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 30 May 2012 10:51:57
turgutkuzan, ifadeleriniz çok köşeli. Anlıyorum ki mesleğiniz programcılık. Sürücü kursları için, eczacılar için, bir süpermarket için yazacağınız bir programla onların performanslarını arttırabilirsiniz şüphesiz. Ama eğitim-öğretim işleri programcı mantığıyla işlemiyor ki. Öğrenciye okuma becerisini kazandıracak bir program yazabilir misiniz? Ya da çocuğun kişilik gelişimini düzenleyecek bir program.

Hiç bir öğretmen teftiş edilmenin yanlış oladuğunu söylemiyor. Bu tespitiniz çok yanlış. Bahsedilen şey; bir öğretmenin 1 yıllık performansının 1 ders saati içerisinde değerlendirilmeye çalışılmasıdır. Puanlama kriterlerine bakıldığında bu kadar çok değerlendirmenin bu kadar kısa süreli bir gözlemle gerçekleştirilemeyeceği zaten farkediliyor.

Ders dışında öğrencilerinin akademik ya da sosyal başarıları için zaman harcayan, çaba sarfeden öğretmenler o kadar çok ki. Sadece sizin yeğeninizin öğretmeni değil yani.

Öğretmenlik uzmanlık gerektiren bir meslek. Nasıl ki herhangi biri, eğitim almadan ve kendini geliştirmeden doktor olamaz, mühendis olamaz, avukat, hakim olamaz; öğretmen de olamaz.

Umarım bu başlıkta öğretemenlik mesleğiyle ilgili önyargılarınız değişir. Çünkü öğretemenler her toplumda saygın, değer verilen bireylerdir. Gelişen toplumların lokomotifidirler.

Çevrimdışı samuraijack

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 104
  • 60
  • 104
  • 60
# 30 May 2012 11:03:52
başlık
bir yerde rahatlık varsa, orada başkasını rahatsız edecek şeyler çıkar
şeklinde olmalı
bayan arkadaşlar tepki göstermesinler ama neden mahalle kadını gibi dedikoducu gibi bir ifade vardır
boş duran insanlar birilerini ağzında gevelemeye başlar, olur olmaz konuşup laf üretirler.
öğretmenlere yapılan saldırıları da onların rahatlığından diye düşünüyorum, tabi herşeyden onlar anlar öğretmenlikten de sütten de aşıdan da kürtajdan da
hiçbir meslek diğeriyle karşılatırılamaz hepsinin iyi kötü, kolay zor tarafı vardır.
programcı öğretmen değildir, öğretmen polis, polis hemşire, hemşire hakim...

bir fıkra:
iki kör zeytin yiyormuş, biri diğerine 2şer yiyorsun demiş. diğeri sormuş nerden çıkardın?
"Kendi başımdan pay biçiyorum" demiş.
Öğretmenlere saldıranlar hep kendi rahatlıklarından, milli gelirlerden büyük lokmayı alırken diğerlerinin lokmasını gözleyenlerden kaynaklanıyor.

Çevrimdışı m.dernek

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.087
  • 1.925
  • 1.087
  • 1.925
# 30 May 2012 11:11:45
Asıl hedef eğitim kalitesini düşürmektir
bu da ancak öğretmenleri yıldırmakla gerçekleşir

Çevrimdışı jackb

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 874
  • 2.239
  • Matematik Öğretmeni
  • 874
  • 2.239
  • Matematik Öğretmeni
# 30 May 2012 11:13:51
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Asıl hedef eğitim kalitesini düşürmektir
bu da ancak öğretmenleri yıldırmakla gerçekleşir
aynen hocam cahil bir toplum yetiştirmek için gayret ediliyor eee tabi cahil toplum= koyun zihniyetli insanlar bu da = her istediğini yaptıracak güç demek

Çevrimdışı ilhanım

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 346
  • 405
  • 346
  • 405
# 30 May 2012 11:16:23
tartoşmaya gerek olmadığı kanaatindeyim...

Çevrimdışı jackb

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 874
  • 2.239
  • Matematik Öğretmeni
  • 874
  • 2.239
  • Matematik Öğretmeni
# 30 May 2012 11:18:43
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
ben anlaşılmak da istemiyorum.beni başka bir meslekle karşılaştırmasınlar yeter ki.ülkede her kötü şeyin arkasından öğretmen çıkması ve ihalenin maalesef ona kalmasına şaşırmıyorum artık.turgut bey ve onun nazarında düşünenlere belki önyargıları kırılır diye bu yazımda  birşeyler anlatmak istiyorum.amacım turgut beyi ve onun gibi düşünen,hatta ondan  bir adım öteye geçip öğretmenin yılın yarısını yatarak geçiren bir insan olduğunu varsayanlara bir nebze de olsa kendimi,kendimizi ifade edebilmek..
öncelikle eğitim okulda başlar fikriyle çocuk küfrettiğinde bile "hay senin ilkokul öğretmeninin" diye lafa başlayan bir zihniyetin muhatabı bir mesleğe sahibiz.çocukta olan her iyi davranış ailenin ;kötü davranış ise öğretmenin sorumluluğundadır.toplumun en alt kademesinden en üst kademesine kadar her an çat diye sınıf kapısı çalınıp teftiş edilenler de biziz.düşünebiliyormusunuz her gelen bize işimizi öğretip gidiyor.veli gelir eve ödev verip vermemene karışır,muhtar gelir sınıfın durumuna bakıp hoca şunları şöyle yap der gider,kaymakam gelir ilköğretim 3.sınıfındaki çocuğa müfredetta bulunmayan 4 basamaklı bir çarpma işlemi sorar,müfettiş (güncellenmiş haliyle eğitim denetmeni )40 dakikada sana ahkam keserek şuna şu programı uygula şuna bu programı uygula ama bu arada da 30 kişilik sınıfta bir taraftan da dersi işle bitir der.öğrenci gelir şu bana vurdu,şu burnumu kanattı der.o öğrenciyi uyarırsın bi daha yapar bu sefer kızarsın ertesi gün tekrar veli gelir sen benim çocuğa kızamazsın der.bu örnekleri uzatmak mümkün.peki biz ne yaparız .kem deriz küm diye susarız.maalesef biz verileni yaparız,ufaktan bir verilenler hakkında konuşsak sen sus sen memursun anlamazsın denilerek yerimize oturtuluruz.
aslında yazılacak çizilecek ama muhataplarımızca okunup kaale alınmayacak çok şey var.öğretmenin görevi eğitim ise ki resmiyette böyledir.bu konuyla ilgilenmeli ve bütün kafasını buna yormalıdır.sorarım size hangi memur gittiği kurumda kurumun boyasını badanasını kendi yapar.siz hiç çalıştığınız işyerinde kapı kolu değiştinizmi,çok afedersiniz ama hiç işyerinizin tıkanan tuvalet logarını temizledinizmi.ben elimi kolumu sallıyarak hangi doktorun odasına girebilirim. yada mesleğini icra ederken hangi memur teftiş olur.siz hiç doktoru ameliyat ederken yada hasta muayanesinde teftiş eden birine rastladınızmı.hangi kaymakam eşinden ayrı yaşar.dağın başında mesleğe ilk başladığım yıl erzurum tekman ilçesinde 3 ay elektriksiz yolsuz bir yaşam sürdüğümde kim gelip bana halımı hatırımı sordu.hangi çalışan evine iş götürür.kaymakam veli toplantısı yapın veliler gelmeyebilir sen velinin yanına gideceksin derken kim kalkıp da sayın kaymakamım siz muhtarlar toplantısı yaptığınızda gelmeyen muhtarın yanınamı gidiyorsunuz diyebilir?
müdürün görevleri nelerdir diye sorduğumda bir öğrencim ne cevap vermişti biliyormusunuz?
-öğretmenim müdür okulu boyar,kırılan camları değiştirir,sobayı yakar,bacayı temizler...şimdi soruyorum bu cevapta eğitimle ilgili bir şey varmı? evet bizler ne zamanki öğretmenlik fedakarlık mesleğidir edebiyatı arkasında her işi yapacan sen öğretmensin sen robotsun düşüncesiyle yaftalanmaktan kurtulursak.işte o zaman sizler de bu şikayetlerden kurtulursunuz..
ellerinize sağlık hocam

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK