Hayırlı günler dilerim.
1) Bu konudaki ilk mesajımda da belirttiğim gibi bu konudaki mesajlarımda "öğretmen dışındaki kişilerin" öğretmenler hakkındaki düşüncelerini yansıtmaya çalıştım.
Öğretmen dışındaki kişilerin düşüncelerini YANLIŞ / DOĞRU şeklinde yargılamak yerine bu düşüncelerden nasıl faydalanabilirim şeklinde hareket etmek
daha faydalı olur düşüncesindeyim.
Herkes kendi düşüncesinin doğru olduğu inancındadır.
Unutmayalım ki başkalarının düşünceleri hakkında YANLIŞ veya DOĞRU şeklinde hüküm verme hakkımız yoktur.
2) Zaman zaman mesajlarımda - Etki tepki doğurur, tepki tepki doğurur. - tesbitine yer veriyorum.
Öğretmenler mesleklerine yapılan
SALDIRILARA TEPKİ OLARAK en zor meslek bizimki anlamına gelecek cevaplar veriyorlar.
En zor meslek ifadesi (en güçlü benim ifadesi gibi) muhataplar tarafından OLUMSUZLUK olarak algılanan bir tepkidir.
OLUMSUZ tepkiler çoğu zaman daha büyük OLUMSUZ tepkiye sebep olur.
Her mesleğin kendine göre zorlukları vardır. Herkes benim mesleğim DAHA ZOR diyebilir ama hiç kimse EN ZOR meslek benimki demek hakkına sahip değildir.
çünkü bunu tesbit edebilecek objektif bir kriter bulunması mümkün değildir.
3) Bazı mesajlarda öğretmenlerin mesleklerini icra ederken teftiş edilmelerinin yanlış olduğu vurgulanıyor.
Başka hiç bir meslekte bu tür uygulama olmadığından söz ediliyor.
İcra esnasında teftiş yapılan başka meslekler olduğunu biliyorum.
Konuyu dağıtmamak için icra edilirken teftiş edilen tek mesleğin öğretmenlik olduğunu varsayacağım.
Bu durumda şu sorular aklıma geliyor:
- Neden diğer mesleklerde icra edilirken teftiş yapılmıyor da sadece öğretmenler teftiş ediliyor?
-
Öğretmenlerin teftiş edilmesinin sebebi bir ÖNYARGI MIDIR yoksa başka gerekçeler var mıdır?- Öğretmenler RAHATSIZ oldukları bu durumu ortadan kaldırmak için (şikayet etmek dışında)
neler yapıyorlar?Bilgisayar programcıları mesleklerini icra ederken teftiş edilmezler.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] linkinde yaptığım açıklamalar neden teftiş edilmedikleri konusunda bir fikir verebilir.
4) Gençlik yıllarımda bir çok meslek grubundan kişiler için bilgisayar programı geliştirdim.
Sürücü kursları, dernekler, doktorlar, depo sahipleri, mağazalar vs.
Bir programı yazabilmek için o meslek gurubunda işlemlerin yaplış şeklini bilmeniz gerekir.
Her meslek grubunun işleyişini bilmemiz mümkün olmadığı için sistemin işleyişi ile ilgili sorular sormak zorunda kalırız.
Sistemin işleyişi anlatılırken sık sık
"Bunu neden böyle yapıyorsunuz?" sorusunu yöneltiriz.
Bu soru muhataplarımızı çok şaşırtır. Çünkü işi kendilerine öğretenler öyle göstermişlerdir.
Bu işin böyle yapılmasının nedenini hiç bir zaman
SORGULAMAMIŞLARDIR.Farklı bir şekilde yapılabileceği akıllarına bile gelmez.
İşi sürekli alışkın oldukları şekilde yaparlar.
Bu aşamada biz öneri getiririz,
"bu işi şöyle yapsanız olmaz mı?" deriz.
Çoğu zaman önerimiz haklı bulunur. Bazen önerimiz mahzurlu yönleri nedeniyle kabul edilmez.
Fakat sonuçta mevcut işleyişi daha iyi duruma getirecek bir çalışmaya imza atmış oluruz.
Gözlemlerime göre öğretmenler "Bunu neden böyle yapıyorsunuz?" sorusunu hiç sevmiyorlar
Alışkanlıklarını değiştirmek istemiyorlar.
Alışkanlıklarının değişmesine sebep olacak uygulamalardan hoşlanmıyorlar.
Bir çok kişinin farkında olmadığı bir şey vardır.
Programlama mantığında 7 temel komut vardır.
Başla, oku, işlem yap, dön, karar ver, yaz, dur.
Hangi meslek grubu için program yazarsanız yazın bu 7 temel komutu kullanırsınız.
Kullanılan diğer komutlar bu komutların türevleridir. (Diğer bir deyişle işin süsleme tarafıdır.)
Farkında olunamayan husus ise,
tüm mesleklerin aslında bu 7 temel komutla ifade edilebilen aynı şeyleri yaptıklarıdır.Bu nedenle biz sürücü kursu programında kullandığımız bir özelliği bir eczacıya önerebiliriz.
Sürücü kursunun bir özelliğinden yararlanabileceği bir eczacının hiç bir zaman aklına gelmez.
"Bunu neden böyle yapıyorsunuz?" sorusunu kullanan bir başka meslek grubu daha vardır.
İdarecilik eğitimi almış kişiler görev alacakları kurumlardan bağımsız olarak yetiştirilirler.
Bu nedenle görev aldıkları kurumlara gittikleri zaman sık sık "Bunu neden böyle yapıyorsunuz?" sorusunu sorarlar ve her zaman sistemin daha iyi işlemesi için öneriler getirirler.
Okullarımızdaki idareciler öğretmenlerden oluştuğu için "Bunu neden böyle yapıyorsunuz?" sorusu gündeme gelmemekte
sistemin daha iyileşmesine vesile olacak bir gelişme yaşanmamaktadır.5) "Bunu neden böyle yapıyorsunuz?" sorusuna bir örnek olarak, "öğretmenler neden ders saatleri dışındaki zamanlarını okulda geçirmiyorlar? " sorusu verilebilir.
Diğer bir deyişle öğretmenler ders saatleri dışındaki zamanlarını okulda geçirirlerse bu durum
ÖĞRETMENLER İÇİN, öğrenciler için, okul idaresi için, veliler için daha mı iyi olur yoksa daha mı kötü olur?
Bu soru tarışılabilir.
Tartışma sonucunda öğretmenlerin ders saatleri dışındaki zamanlarını okulda geçirmelerinin faydalı olmayacağı görüşüde ağırlık kazanabilir.
Ama
tartışılmadan neyin faydalı neyin zararlı olduğunu bilmemiz mümkün değildir.6) Daha önce iki mesajımda yer alan bir hususu tekrar yazmak istiyorum.
***
Meslek lisesine giden yeğenimin 10. sınıfta sınıf olarak başarıları çok düştü.
Sınıf öğretmeni ilk toplantıdan itibaren velilere durumu düzeltmek için ne yapabiliriz sorusunu sordu.
Çeşitli öneriler uygulamaya konuldu sonuç alınamadı.
Bu sefer öğretmen-öğrenci-veli-idareci hep bir araya gelerek durum tartışıldı.
Öğrencilere ne yapılması gerektiği soruldu.
Öğrencilerin söyledikleri dikkate alınarak çeşitli uygulamalar yapıldı.
Durum yine değişmedi. Yapılan uygulamaların takibi için 15 gün de bir toplantı yapılır durumu geldi.
Sonunda sınıf öğretmeni tüm sınıfın katılacağı bir tiyatro gösterisi düzenleyeceğim dedi.
Öğrencilerin hemen hepsi, velilerden bazıları karşı çıktı.
Bu uygulamanın faydadan çok zarar getireceği yönünde düşünceler belirtildi.
Sınıf öğretmeni kararında diretti ve ikinci dönem ortasından itibaren yıl sonunda gösterilmek üzere tiyatro çalışmaları başladı.
Sonuç kelimenin tam anlamıyla MUCİZEYDİ. Tiyatro gösterisi başarılı oldu, öğrenciler arası ve öğrenci-öğretmen arası ilişkiler güçlendi.
Öğrencilerin ders başarıları kademeli olarak arttı. 12 .sınıfta üniversite sınavını kazanan en fazla öğrenci bu sınıftan çıktı.
11. ve 12. sınıflarda öğretmen-öğrenci-veli ilişkilerinde hiç bir sorun yaşanmadı.***
- Sınıf öğretmeni aynı zamanda yeğenimin matematik öğretmenidir.
Yeğenim üniversite sınavında minumum düzeyde matematik neti yaparak Karabük üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği (Uzaktan eğitim) bölümünü kazandı.
Üniversite 1. sınıf Matematik dersinden kaldı. Üniversite öğretmeninin tavsiye ettiği kitapları almasına rağmen, lise öğretmeninden matematik ders notları istedi.
Yeğenim 4 yıllık meslek lisesi hayatında büyük bir ihtimalle matematik öğretmenine bir tek soru bile sormamıştır.
Lise öğretmenlerinden sadece matematik öğretmeniyle düzenli iletişim içinde ve lise arkadaşlarını organize ederek zaman zaman ziyaret ediyor.
çeşitli vesilelerle öğretmen konusu açıldığı zaman
sınıf öğretmenini "Allah (c.c.) ondan razı olsun." cümlesi ile anıyoruz.- Yeğenim 1. sınıfta olmasına rağmen
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] sitesinde yer alan proje ile
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] sitesi ile proje geliştirme konusunda anlaşma yapmıştır.
Viveka şirketi projeyi uluslarası bir firmanın açtığı yarışmaya göndermiştir.
Projenin dereceye girmemiş olmasına rağmen uluslararası şirket tarafından Türkiye'de verilecek bir seminere davet edilmiştir.
Yeğenimin kısa süre içerisindeki bu başarısını lisedeki (meslek dersi öğretmenlerine değil) sınıf öğretmenlerine borçlu olduğumuza inanıyoruz.
Çünkü
meslek öğretmenleri hiç bir zaman yeğenime inanmadı, sınıf öğretmeni ise her zaman yeğenimin başarılı olacağına inandı ve bu konuda kendisini teşvik etti.