Radikalde yayınlanan yazı:
Birleştirilmiş sınıf uygulaması
Birleştirilmiş sınıf uygulaması çağdışı mıdır? Bu çok önemli değil. Önemli olan şartların zorladığı bir yöntem olduğu gerçeği ve şimdi bu okullarda okumakta olan öğrenci mevcudunun ciddiyetidir
18/11/2007 (347 defa okundu)
UMUT KART (Arşivi)
Ülkemiz eğitim sisteminde uzun yıllardır uygulanan ve daha da uzun yıllar uygulanmak zorunda kalınacak gibi görünen birleştirilmiş sınıflar, yüz binlerce öğrenci mevcuduyla üzerinde çok daha fazla konuşulmayı hak eden çok önemli bir konu. Zira bugün eğitim sistemimizde tek bir öğrencinin bile kayıp olarak kabul edilemeyeceği, her ne şart altında olursa olsun bütün imkanlar zorlanarak, her bir öğrencinin kazanılması gerektiği vurgulanıyor ve bunun için çeşitli yapılanmalar, çalışmalar uygulanıyor.
Peki ya mevcudu yüz binlerle ifade edilen birleştirilmiş sınıflara yeterince önem veriliyor mu? Son zamanlarda basında kendine daha sık yer bulan bu önemli konuya, bir başka açıdan bakmak ve somut öneriler getirmek gerek...
Birleştirilmiş sınıflar çağdışı mıdır?
İlk bakışta bu soruya verilecek cevap evettir. Peki doğru cevap bu mudur? Öncelikle birleştirilmiş sınıf uygulamasının tek sebebinin öğretmen ve derslik yetersizliği olmadığını belirtmekte fayda var. Öğrenci azlığı ve köylerin (birleştirilmiş sınıfların en yoğun olduğu yerler köylerdir) en yakın Yatılı Bölge Okulu'na (YİBO) uzaklığı gibi nedenler köylerde birleştirilmiş sınıf uygulamalarının önemli nedenlerindendir. (Bu köyler YİBO'ya yakın olsalar bile henüz ilköğretim ilk kademesinde bulunan bu çocukların yatılı okuması pedagojik olarak ne kadar uygun olabilir?)
Birleştirilmiş sınıf okutulan yüzlerce okulun bulunduğu köylerin nüfusu, 90'lı yıllarda yaşanan göç dalgasından dolayı çok azalmış durumda. Bundan dolayı da okullarda bulunan öğrenci mevcutları da birçok köyde 15-30 arasında değişiyor. 15-30 öğrenci mevcutlu bir okula ikinci bir derslik yapmak ne kadar gereklidir? Aynı şekilde ikinci üçüncü bir öğretmenin bu okula tayin edilmesi de 5-7 kişilik sınıfların oluşmasına sebep olacaktır ki, bu da sağlıklı eğitim verilebilmesi için gerekli sınıf ortamını oluşturmaktan uzak bir durum yaratır. Beş sınıfın olduğu birleştirilmiş sınıflı bir okulda beş öğretmen atanmadığı sürece, en azından iki sınıfın birleştirilmiş sınıf olarak eğitim görmesi engellenemiyor. Zaten 30 öğrenciye beş öğretmen sadece ülkemizde değil dünyanın birçok ülkesinde geçekçi olmayan bir manzaradır.
Peki ne yapmak gerekir?
Eğitim için seferber olan Bakanlık, yüz binlerce öğrencisinin birleştirilmiş sınıflarda okuduğunu unutmuş ya da hiç haberi yokmuş gibi davranıyor. İlköğretim okulları müfredatı, daha çok şehirlerde yaşayan ve müstakil sınıflarda okuyan öğrenciler ve öğretmenler için düşünülmüş kitaplarla verilmeye çalışılıyor. Bu kitaplardaki bilgilerin, birleştirilmiş sınıflı bir okulda verilirken de hiçbir farklılık yokmuş gibi davranılması isteniyor. İş uygulamaya gelince de sonuç hüsran oluyor. Milli eğitimin temel ilkelerinden olan yakından uzağa ilkesi ile çelişen bir durum ortaya çıkıyor. Öğrencinin gerçekliği ile kitapların gerçekliği arasında oluşan boşluğu doldurmak için ayrıca bir efor harcamak zorunda kalacak olan, öğretmen oluyor. Bu da müfredatın yetişememesi, öğrencilerin hazır bulunuşluluk seviyesinin düşmesi (sonraki yıl için) gibi durumlara yol açıyor. Böylece öğrenciler bir ders yılı boyunca alması gerekenlerin çok azını alabiliyor. Müfredatın müfredatı engellediği garip bir durum oluşuyor.
Köyde yaşayan çocuklar kitaplarda kendi hayatlarından apayrı, ilk defa duydukları ve çevrelerinde hiç görmedikleri bir dünyayı öğrenmeye çalışıyorlar. Öğrenciler kendi ders kitaplarına yabancılık çekiyor. Öğrencilerde bu durumdan ötürü, ikinci sınıf vatandaş psikolojisi oluşuyor. Bu da beraberinde özgüven eksikliği, başarısızlık psikolojisi gibi durumlara yol açıp öğrenci başarısını düşürüyor, öğretmenin öğrenciye ulaşabilmesini kat kat zorlaştırıyor. Bu kitaplar onların hayatını öğretmiyor. Bu kitaplarda şehirdeki hayatlar, oyunlar, kurallar var. Köy ise uzakta yaşlı tonton dedenin ve ninenin yaşadığı, güzel balların, taze yumurtaların yendiği uzak bir diyar gibi yansıtılıyor.
Tek bir öğrencinin bile kazanılması hayati bir öneme sahipken yüz binlerce birleştirilmiş sınıf öğrencisinin eğitimi nasıl oluyor da böyle "savsaklanabiliyor"?..
Çok acil olarak
Birleştirilmiş sınıflarda, yeni ve müstakil sınıflardan ayrı, eğitimde birlik ilkesini ihlal etmeden, bir müfredata ihtiyaç var. Yakından uzağa öğretme ilkesine uygun olarak köy hayatını anlatan konuların daha yoğun olduğu, ders sürelerinin biraz daha uzun tutulduğu, sınıf içerisinde öğrencilerin ödevli/öğretmensiz tabir edilen (mümkün olmayan verimsiz) uygulama yerine bağımsız olarak uğraşabileceği çeşitli köşeler (matematik oyuncakları olan, çeşitli yapbozlar, incelenebilecek türlü dergi fotoğraf vb köşeleri, mutlaka bir gazete köşesi ve istendiği zaman resim yapılabilecek serbest resim köşesi gibi) oluşturulmalı. Bu gibi materyallerle ve köşelerle birleştirilmiş sınıf içi öğretme ortamı genel bir formata sokulmalı ve her öğretmene bu formatı oluşturmak, tamamlamak zorunluluğu getirilmeli. Bunlar öğretmenin inisiyatifine bırakılmamalı. Bakanlık veya il/ilçe milli eğitim müdürlükleri tarafından belli bir formata sokularak, bir kitapçık ile öğretmenlere verilmeli. Zaten genelde deneyimsiz, yeni mezun öğretmenlerin bu okullarda görev yaptığı düşünülürse böyle bir çalışma ile bu heyecanlı ve endişeli öğretmen adaylarına çok somut bir rehberlik sağlanmış olur. Bununla beraber de okullardaki eğitim kalitesi yükselir...
Bunlar birçok birleştirilmiş sınıf için maliyeti son derece az, kolay yapılabilecek ve organize edilebilecek fikirler. Öğretmenin birebir ilgilenemeyeceği öğrencilere ödev vermek yerine bağımsız olarak diledikleri köşelerde vakit geçirmeleri istenebilir. Böylece öğrenci yaparak, yaşayarak, deneyerek, tek başına öğrenme zevkine kavuşacak ve çok daha az sıkılacaktır.
Birleştirilmiş sınıf uygulaması çağdışı mıdır? Bu çok önemli değil. Önemli olan şartların zorladığı bir yöntem olduğu gerçeği ve şimdi bu okullarda okumakta olan öğrenci mevcudunun ciddiyetidir. Yapboz tahtasına çevrilen eğitim sistemimizde nasıl ki denenen her yöntem büsbütün yanlış değilse, aynı şekilde birleştirilmiş sınıflar da büsbütün yanlış uygulamalar değil. Bu okullar bugün ülkemiz şartları için zorunludur. Fakat unutmamak gerekir ki burada bile eğitimi daha kaliteli kılmak pekâlâ mümkün ve hiç de zor değildir.
UMUT KART: Sınıf öğretmeni, Erzurum, Hınıs, Kalecik İÖO (beş sınıfı birleştirilmiş)