"ölüm var!.." ne sık duyarız bu cümleyi. ..öyle -sık duyulan her cümle gibi- pek de üstünde durmayız...öyle ya...biliyoruzdur, "ölüm var"dır... peki ya hayat?.. hayat var mı?..yaşıyor muyuz gerçekten?..omuzlarımız neden çökkün bu kadar/o zaman/ -sonu ölüm olan- bu hayatta?..ağlamayı/ sızlanmayı bırak artık...bir an önce kurtul yüklerinden...hayat berbat falan da değil üstelik...onun berbat olmasını sağlayan sen ve senin gibilerin kendisine büyük anlamlar(!) yüklemesi ve -her anlamda- sırtına biraz daha yük bindirmesinden ötesi değil... hayat basit, sadece yaşa ve gör/sadece yaşa ve öl... bir ağaç gibi/bir kırlangıç gibi/bir su kaplumbağası ya da balık gibi...sadece yaşa ve öl...ama lütfen yaşa!..senin hayatta ihtiyacın olan tek şey temel ihtiyaçların...onun dışında üstündeki bütün yükleri at...gökyüzüne bak, orası sadece bir romantizm merkezi değil...orası bizim değersizliğimizin/ küçüklüğümüzün en büyük ispatı...gece yıldızları izle, onlardan ne kadar çok olduğunu düşün ve senin ne kadar önemsiz olduğunu... sonra kendine gel ve yaşa... zevk al/mutlu ol/düşün... tek bir hayatın var sadece, abartma...sadece yaşa...hisset/daha çok hata yap/ daha çok saçma sapan ilgi alanlarına zaman ayır ve daha çok sebepsizce gül...diğerleri - en fazla- ya deli diyecek sana ya da senden güç alıp onlar da gülmek için sebep aramaktan vazgeçecek...olamaz mı?..
yaşamı sevmekten başka çaren yok ki...vazgeç insanlarla savaşmaktan...silahlarını at ve en sevdiğin şeyleri al eline, mutlu ol sadece...bırak isteyen de istediği gibi yaşasın...sev hayatı...romantik bir kaçkın gibi değil, tüm gerçekçiliğiyle/ hayat koşullarının tüm acımasızlığının bilincinde olarak sev...
çünkü yaşayacak ve göreceksin...
yaşayacak ve öleceksin...
hepsi bu...
( cancan )
Bazen ?
Nereden ?
Hayatın Nasıl geçtiğinin farkına varmadan
Duvarları yıkılmaya başlayınca hayallerin
Yosun tutmaya başlayan cümlelerin
Körolası fikir yoksunluğunda
Çokluk yokluğun darlığına esir olmuşsa
Dengi dengine öylesine
Rengi rengine ölesiye bi hayat kalıyo bize üstad...