Prof Dr Hayrettin KARAMAN'IN
Kadının yanlız seyahati, haccı, umresi Fetvası
Soru:
Ben bekar bir bayanım. Bazen görev gereği, bazen de gezmek amacıyla bayan arkadaşlarla şehirlerarası yolculuklara çıkıyoruz. Ama kafamda hep 90 km. meselesi var. Birçok ilahiyatçı farklı şekilde yorum getiriyor. Bu konuda bir açıklama getirebilir misiniz?
Cevap:
Bu soruyu, hac ve umre için kutsal topraklara gitmek isteyen ama yanlarında mahrem (nikah düşmeyen, birbiriyle evlenmeleri haram olan) akrabaları veya eşleri bulunmayan bayanlar da çok soruyorlar. Bu sebeple konuyu, kaynaklarına da işaret ederek açıklamayı yararlı buluyorum.
İslam aileye önem verdiği, aile de ancak -diğer şartlar yanında- eşlerin birbirine sadık kalmaları ve doğacak çocukların kendilerinden olduğu konusunda bir şüphelerinin bulunmaması şartına bağlı olduğu, ayrıca insan haysiyetine yakışan da bu olduğu için zinayı yasaklamıştır. Yalnızca zinayı yasaklamakla onu engellemek mümkün olmayacağından İslam, kadın erkek ilişkilerinde zinaya götüren yolları tıkamış, daha baştan eğitim ve tedbir yoluyla bu çirkin ve -aile hayat için yıkıcı, toplum hayat için çürütücü- fiili engelleme yoluna gitmiştir.
Birbirine yabancı ve evlenmeleri caiz olan kadınlarla erkeklerin, kimselerin olmadığı ve görmediği yerlerde başbaşa kalmaların (halvet), kadın ve erkeklerin vücutlarından belirlenen yerleri açmalarını, tenleriye temas etmelerini, kadınların tek başlarına uzak mesafelere yolculuk etmelerini... yasaklaması da bu tedbirler arasındadır.
Kadınların tek başlarına uzak mesafelere yolculuk etmelerini yasaklamak, onların iffetlerini koruma, tecavüze uğramaların engelleme hikmetine (sebebine, amacına) yöneliktir.
Kur'an-ı Kerim'de, kadınların tek başlarına yolculuk etmelerini yasaklayan bir âyet yoktur.
Hadislere gelince, bu konuda rivayet edilen hadisler, yasaklama hikmetine de bağlı olarak, hem mesafenin tayini hem de kadının yanında mutlaka onu koruyacak bir mahreminin bulunması gerektiği hususlarında kesin ifadeli değildir. Tek başına yolculuk yapamayacağı mesafe konusunda hadislerde bir "berîd"den (berîd iki veya dört fersah, bir fersah da (5541) metre; buna göre bir berîd 11 veya 22 Km.dir; "veya" deyişimiz bu konuda iki farklı rakkamın verilmiş olmasındandır) evet bir berîdden üç günlük mesafeye kadar farklı ölçüler vardır (Şevkânî, Neylü'l-evtâr, C.V, s.305-306). Üç günlük yolculuk denildiği zaman, deve kervanlarıyla günde yaklaşık altı saat yürünerek gerçekleşen yolculuk kastedilmektedir. Buna göre bir kadının, bu kadar mesafelik bir yolculuğa çıkması demek, yanında mahremi bulunmadan bir deve üzerinde veya yaya olarak üç gün yolculuk yapması, geceleri konaklama yerlerinde istirahat etmesi ve diğer ihtiyaçların gidermesi demektir. Bütün bunlara rağmen, üç günden az süren yolculuğa kadının mahremsiz çıkabileceği hükmünü benimseyen mezheplere göre -yukarda zikredilen şartlarda bile- üç günden az sürecek yolculuğa çıkabilecektir.
Öte yandan, yine "yalnız yolculuğun yasaklanmasının güvenlikle ilgili olduğunu, bu şarta göre değişebileceğini gösteren başka hadisler de var; bunlardan biri şöyle:
Adiy b. Hâtim anlatıyor: Ben Peygamber'in (s.a.) şehrinde iken ona birisi gelip yokluktan yakındı, sonra bir başkası gelip yol kesme (haydutluk) olayından yakındı. Bunun üzerine Hz. Peygamber bana dönerek sordu:
- Adiy, Hîre şehrini gördün mü? (Hîre, Irak'ta, Kûfe'ye üç mil mesafede eski bir şehirdir).
- Hakkında bilgiler aldım ama onu görmedim.
- Eğer ömrün uzun olursa, devesine binmiş bir kadın yolcunun, Allah'tan başka hiçbir kimseden korkusu olmaksızın Hîre'den kalkıp, Kâbe'yi tavaf etmek üzere yolculuk edeceğini kesin olarak göreceksin!
-Kendi kendime "Tay kabilesinin, ortalığı kasıp kavuran haydutları ne olacak" dedim...
Hadisin devamında Peygamberimiz, İran hükümdarının hazinelerinin, müslümanlar tarafından ele geçirileceğini, insanların verilen altını (zekat) kabul etmeyecek kadar zenginliğin artacağını haber vermekte, elde imkan varken insanları hayır işlemeye teşvik buyurmaktadır.
Adiy, "Ben Hîre'den yalnız başına yola çıkan bir kadının Allah'tan başka korkacağı bir şey olmaksızın gelip Kâbe'yi tavaf ettiğini ve İran hazinelerinin ele geçirildiğini gördüm, yaşayanlar diğerlerini de göreceklerdir" diyor (Buhârî, Menakıb, 25; Hac, Kadınların haccı bölümü).
İşte bu farklı hadisler karşısında fıkıh âlimlerinin hangi sonuçlara vardığını ve Hanefî müctehidlerin ne dediklerini, her birinin dayandığı delilleri de inceleyen Tahâvî'den öğreniyoruz. Tahâvî, Şerh-u Ma'âni'l-âsâr isimli eserinde (Kahire, 1968, C., s.112-116) bu konuda birbirinden farklı beş yorum ve ictihadın bulunduğunu naklediyor.
1. Kadın, yanında mahremi bulunmadıkça uzak veya yakın hiçbir yolculuğa çıkamaz.
2. Bir berîdden kısa mesafeye gidebilir, daha uzağına gidemez.
3. Bir gün ve daha fazla süren yolculuğa çıkamaz.
4. İki gün ve daha fazla süren yolculuğa çıkamaz.
5. Üç gün ve daha fazla süren yolculuğa çıkamaz, ama daha az süren yolculuğa çıkabilir.
Tahâvî bu son ictihadın Hanefî müctehidlere ait olduğunu ve bunların delillerinin daha güçlü olduğunu söylüyor.
Hac yolculuğuna gelince, farz olan hac yolculuğu için Ahmed b. Hanbel yine mahrem erkeği şart koşarken Mâlik, Şâfi'î, Evzâ'î gibi müctehidler, güvenilir kadınlarla (hatta bir kadın bile olur diyeni var) beraber hac yolculuğunun caiz olduğunu ifade etmişlerdir (İbn Kudâme, el-Muğnî, Kahire, 1968, C., s. 229).
Günümüzde kadının yolculuğu:
Kadınların, yanlarında mahremleri olmadan yolculuğa çıkmalarını yasaklayan hadislerin hükmü teabbüdî değil, ma'kulü'l-ma'nâdır; yani yasaklama, "niçin, faydası ne demeden yapılacak" bir ibadet değil, dünya hayatının İslam'a göre düzgün yürümesi, kötülüklerin önlenmesi için alınmış bir tedbirdir. Hadislerde yolculuğun süresi konusunda farklı ölçüler verilmesi de bu hikmete dayanmaktadır; soranların yolculuk şartlarının durumuna göre risk göz önüne alınmış, farklı sürelerden söz edilmiştir. Yolda ve yolculukta can, mal, namus için bir tehlike bulunmadığında kadının, yalnız başına veya güvenilir bir kadın yahut kadınlarla yolculuğa çıkabileceğini ifade eden hadisler ve ictihadlar da bizi aynı sonuca götürmektedir.
Günümüzde üç gün üç gece süren bir yolculuk yok denecek kadar azdır. Mesela hac yolculuğu hava yoluyla gidildiğinde üç saat sürer, kara yoluyla gidildiğinde de üç günden az çeker.
Bir kadın, oturduğu yerleşim yerinden çıkıp varacağı yere üç günden önce varabiliyorsa, başta hanefîler olmak üzere birçok müctehide (mezhebe) göre, mahremsiz olarak yola çıkmasında bir sakınca yoktur.
Daha uzun süren bir yolculuk yapacaksa bu takdirde de yolun ve yolculuğun güvenli olup olmadığına bakılır. Güvenlik varsa, yukarıda Adiy'den nakledilen hadis bunun da caiz olduğunu açıkça ifade etmektedir.