Bunları Biliyor Musunuz?

Çevrimdışı gokdeniz1966

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.731
  • 51.788
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 5.731
  • 51.788
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 16 Eki 2016 19:43:53
Tong Aonan isimli bu adam 800 tane zeka küpü çözüp bir araya getirerek sevdiği kızın resmini çizmiş fakat reddedilmiş.

Çevrimdışı gokdeniz1966

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.731
  • 51.788
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 5.731
  • 51.788
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 16 Eki 2016 19:49:41
Güneş yılda sadece 2 gün tam doğudan doğar ve tam batıdan batar: İlkbaharın ilk günü, sonbaharın ilk günü. Geri kalan günlerde değişir.

Çevrimdışı gokdeniz1966

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.731
  • 51.788
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 5.731
  • 51.788
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 16 Eki 2016 19:50:06
kahvenin doğuşu

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.889
  • 227.983
  • 28.889
  • 227.983
# 23 Eki 2016 08:50:06
Mutlulukla ilgili herkes kendine göre bir reçete üretmiş.

En güvenli reçete Ernie E. Zelinski’nin hazırladığı reçete gibi görünüyor.
Zelinski’nin reçetesinde tam on üç mutluluk ilacı var.
Sizlerde kendinizi test edin acaba bu 13 mutluluk ilacından ne kadarına sahipsiniz ?
...
1) Doyum sağlayacak kadar bir amaç,

2) Geçinebilecek kadar bir iş,

3) Temel ihtiyaçlara yetecek kadar zenginlik,

4) İş ve eğlenceyi dengeleyecek kadar sağlıklı bir akıl,

5) Birçok insanı beğenecek, bunlardan birazını da sevecek kadar şefkat,

6) Kendini sevecek kadar özsaygı,

7) Muhtaç olanlara verecek kadar iyilik duygusu,

8) Zorluklarla yüz yüze gelecek kadar cesaret,

9) Sorunları çözecek kadar yaratıcılık,

10) Her an gülecek kadar mizah duygusu,

11) İyi bir yarını bekleyecek kadar umut,

12) Hayatı bütün değerleriyle yaşayacak kadar bir sağlık,

13)Sahip oldukların için şükran duygusu.

Üstün Dökmen

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.889
  • 227.983
  • 28.889
  • 227.983
# 23 Eki 2016 10:17:05
Dünya genelinde 263 milyon çocuk okula gidemiyor...

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.949
  • 47.578
  • 2.949
  • 47.578
# 23 Eki 2016 13:28:49
.

Çevrimdışı gokdeniz1966

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.731
  • 51.788
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 5.731
  • 51.788
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 24 Eki 2016 19:38:56
Cılgısız: Şımarık.

Çevrimdışı ümit üstel

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.769
  • 5.917
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 3.769
  • 5.917
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 24 Eki 2016 20:41:47
Dünya, biz çok uzakları göremeyelim diye yuvarlak yapılmış.

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.889
  • 227.983
  • 28.889
  • 227.983
# 26 Eki 2016 19:10:13
Aşk yok, muhabbet var
Kur’an—ı Kerim’de aşk sözcüğü yer almıyor. Sevgiyle ilgili ayetlerde daha çok hub, meveddet ve muhabbet kelimeleri kullanılıyor. Ancak kelime olarak olmasa bile anlam olarak Kur’an—ı Kerim’de aşk pek çok yerde geçiyor; “İman edenler Allah’ı daha şiddetle severler” (Bakara, 2/165). İslam alimleri de aşkı aşırı sevgi olarak tanımlamışlar. Zeliha’nın Hz. Yusuf’a duyduğu sevgi de (Yusuf Suresi, 12/30) aşkın tanımına uyuyor. Kur’an—ı Kerim’de bu sureye Ahsenül—Kasas (Hikayelerin en güzeli) denilmiş. Hz. Yusuf ile Züleyha’nın aşk macerası daha sonraki şairler için de esin kaynağı olmuş ve bu hikaye çerçevesinde mesneviler kaleme alınmış.
Muhabbet ise; “Maddi veya manevi haz veren bir şeye duyulan meyil, bir nesneye ya da şahsa ilgi göstermeye iten duygu” olarak tanımlanmış. Ancak kimi alimler buna da karşı çıkmış ve muhabbetin insani bir duygu olarak tanımının yapılmasının imkansız olduğunu söylemişler. İşte tanımlanamayan muhabbetin ileri boyutuna aşk denmiş. İkisi arasında nasıl bir sınır olduğu ise belirlenememiş. Zaten bu yüzden de İslam tarihinde aşk yerine muhabbet, muhabbet yerine de aşk terimleri kullanılmış.
Kur’an’daki bir çok ayette, Peygamber Efendimizin “Habibullah (Allah’ın sevgilisi) olarak anılması da İslam’ın aşka verdiği önemi göstermesi bakımından dikkat çekici olsa gerek. Sûfilere göre Allah’ın sevgiyle tecelli etmesinden âlem meydana gelmiştir. Bu görüşü benimseyenlere göre âlem aşktan yaratıldığı için her zerrede aşkın izini görmek mümkün.
Aşkla ilgili İslam tarihinde söylenmiş o kadar çok söz var ki, bunların hepsini yazmaya kalksak biz yazmaktan, siz de okumaktan bıkarsınız. Zaten bizim de İslam’ın aşk terminolojisinin tarihsel gelişimini izlemek gibi bir düşüncemiz yok. Kesin olan bir şey var: İslam ne aşka, ne de âşıklara kapıyı kapatmış. Aksine yaratıcısının aşk üzerine kurdum dediği tabiatta aşkın yaşatılmasını istemiş. Başlangıçta İslam alimleri aşk sözcüğünü kullanmaktan çekinse bile, İslam’ın ikinci yüzyılından itibaren aşk gerek kelime, gerekse anlam olarak İslamî terminolojideki yerini almış. Aşkın çeşitleri üzerine kafa yorulmuş. Aşkı kimileri iki alt başlıkta, kimileri ise beş alt başlıkta incelemiş. Aşk konusunda yazılan tasavvufi eserlerin en genişi olan Ahbarü’l Aşıkîn kitabının yazarı Ruzbihan—ı Bakli, aşkı; behimi (hayvani), tabii, ruhani, akli ve ilahi olarak beşe ayırmış.
Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Süleyman Uludağ, İslam Ansiklopedisi’nin aşk ile ilgili maddesinde Bakli’nin beşe ayırdığı aşk ile ilgili şunları yazmış: Behimi aşk ayyaş, günahkar ve aşağılık kimselerin tanıdıkları nefs—i emmarenin eseri olup aslında heva ve hevesten ibaret olan aşktır; şehveti ve nefsi arzuları tatmin etmeyi hedef alır. Makul ve meşru çerçevede olmayan behimi aşk kötü ve günahtır. Tabii aşk, unsurlardaki letafetten hasıl olan maddi ve cismani bir aşk olup aklın ve ilmin hakimiyetinde olmazsa kötüdür. Ruhani aşk seçkinlerde bulunan maddi ve manevi güzelliklere karşı duyulan aşktır. Böyle bir aşka tutulan kimse kendisini şehvetten korursa bu aşk onu arifler derecesine ulaştırabilir. Akli aşk ise melekût aleminde tecelli eden güzellikleri temaşadan hasıl olur. İlahi aşka buradan geçilir. İlahi aşk aşkların en yücesidir.
Bakli, aşkı beşe ayırmış olmasına rağmen İslami literatürde hakim olan düşünce aşkın iki çeşidi olduğu yönünde. Bunlardan birincisi ilahi aşk, ikincisi ise beşeri aşk. Yaygın görüşe göre aslolan ilahi aşktır. Beşeri aşk ise daha çok bir araçtır. Tasavvufçular, beşeri aşkı ilahi aşka götüren bir vasıta olarak görürler. Aşk üzerine yaratılan bu dünyada amaç yaratanı sevmektir. Yaratanın âşık olduğuna âşık olmaktır. Yine tasavvufta Peygamberimizin Allah’a âşık olduğu gibi, Allah’ın da resulüne aşık olduğu düşüncesi yaygın olduğu için, insanların beşeri aşklar yerine ilahi aşka yönelmeleri tavsiye edilmiş.
Mutasavvıfların aşka bu kadar önem vermelerinin nedeni akılla Allah’a ulaşmanın mümkün olamayacağını savunmalarıydı. Onlara göre Allah’a varmak ancak aşkla mümkün olabilirdi. Mevlânâ da aklın dünyevi işlerdeki fonksiyonunun öbür dünya ile ilgili durumlarda yeterli olmadığını söylemiş. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlilerinden Prof. Dr. Mustafa Kara’ya göre insani aşk güzel ama asli hedef değil; “Hedef, bu temeller üzerinde yükselecek abide ile birlikte ballar balını aramaktır. Hedef, bu insani aşkın sağladığı gönül devleti ile kalb dünyamızın imkanlarını genişletmek ve geliştirmektir. Hedef, tam kapasite ile çalışan bir gönülle gönüller sultanına doğru kanatlanıp uçmaktır. Esas yiğitlik, insani aşkı ilahi aşka dönüştürebilmektir.”
İnsanlar birbirine âşık olabilir
Prof. Dr. Kara esas yiğitliğin insani aşkı ilahi âşka dönüştürmek olduğunu söylerken, önemli bir gerçeğe daha dikkat çekiyor. Evet insani aşk vardır ve önemlidir. Yine Kara’nın söyledikleri yıllardır devam eden bir tartışmadan ipuçları veriyor. İslam alimleri beşeri aşk ile ilahi aşk arasındaki ilişkinin nasıl olması gerektiği hususunda hiç bir zaman tam bir mutabakat içinde olmamışlar. Ağırlıklı görüş beşeri aşkın bir araç olduğu yönünde iken, önemli sayıda din bilgini de bütün beşeri aşkların ilahi aşka gitmesi gerekmediğini, beşeri aşkın da başlı başına bir olgu olarak kabul edilmesi gerektiğini söylemişler. Prof. Dr. Süleyman Uludağ da beşeri aşkın sadece bir araç olmadığını düşünenlerden; “Pek çok aşk hikayesi vardır ki, ilahi aşka ulaşmadan noktalanmıştır. Tabii ki beşeri aşktan ilahi aşka geçişlerin yaşandığı aşklar da olmuştur. Fuzuli’nin Leyla ile Mecnun’unda anlatılan aşk böyledir. Mutasavvıflara göre aslolan ilahi aşktır. Ama ilahi aşka yabancı olanların beşeri aşkı yaşamaları, aşkı yaşamamalarından daha iyidir. Zira beşeri aşkı yaşayanlar ilahi aşk alanında daha kolay mesafe kaydederler. Onun için mürit olmak maksadıyla dergaha gelen tâlibe şeyhin ilk sorusu; ‘Hiç âşık oldun mu’ olur. Talibin cevabı hayır olursa bu defa şeyh ona der ki; “Var, git âşık ol da öyle gel’.” Muhiddin—i Arabi ise aşkı tabii, ruhi ve ilahi olarak üçe ayırmış ve şöyle demiştir; “Mecazi aşk, hakiki aşka giden yolda bir deneyiş, belki bir duraktır. Hakiki aşka erişmek için mecazi aşk şart değildir. Ama olursa da kötü karşılanmaz.”
Âşıktır, hoşgörü ister
Kur’an—ı Kerim’de beşeri aşka tamamiyle insani ve doğal bir olay olarak bakılmış, dini ve ahlaki kuralların ihlal edilmediği aşk kötülenmemiş, aksine tutkun ve sevdalı oldukları halde iffet ve namuslarını koruma başarısını gösterenler takdir edilip örnek kişiler olarak gösterilmiş. Beşeri aşka tamamen insani ölçülerle yaklaşıldığı için de âşık olmak, sevdalanmak, birine vurulmak insanın iradesi dışında gelişen bir duygu olarak kabul edilmiş. Bu yüzden âşıklara mecnun ya da divane denilmiş. Peygamber Efendimiz (S.A.V.) Ebu Davut’un naklettiği bir hadisinde “Senin bir şeye olan sevgin seni kör ve sağır eder” diyerek, aşıkın içinde bulunduğu ruh halini anlatmış. Yine Kur’an—ı Kerim’de yer alan bir ayette (Âl—i İmran 14); “Kadınlara, oğullara, kantar kantar altın ve gümüşe, nişanlı atlar ve develere, ekinlere karşı aşırı sevgi beslemek insanlara güzel gösterilmiştir” denilerek kadınlara ilgi duymanın, onları sevmenin hiçbir sakıncası olmadığı anlatılmış. Bir başka hadiste (Nesai— İşretünnisa) “Kadınlardan sonra Allah resulüne en sevgili olan şey atlardır” buyrulmuş. Yine Nesai İşretünnisa’da yer alan bir hadise göre Peygamber Efendimiz, “Dünyada bana kadın ve güzel koku sevdirildi. Asıl gözümün aydınlığı ise namazdır” diyerek, karşı cinse olan duygunun, ne kadar insani olduğunu göstermiş.
Beşeri aşka karşı çıkanların dahi reddedemedikleri şey, hiçbir yerde bu aşkın yasak olduğuna dair bir hükmün bulunmaması. Ancak tabii ki kastettiğimiz aşk meşru zemin içinde yaşanacak. Cinsellikten arındırılmış, tamamen hissi duygularla yaşanan aşktan sözediyoruz. Birincisi Bakli’nin dediği gibi hayvani aşka giriyor ki, bu kesinlikle yasak. Cinsellikten arındırılmış bir aşka ise din şehitlik mertebesini dahi açık bırakıyor.

Çevrimdışı gokdeniz1966

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.731
  • 51.788
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 5.731
  • 51.788
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 26 Eki 2016 19:23:55
..

Çevrimdışı elif sena toker

  • Üye
  • *
  • 3
  • 17
  • 3
  • 17
# 28 Eki 2016 18:36:39
Atakama Çölü 'ne 400 Yıldır Yağmur Yağmıyor.yağmur Yağsa Bile Havada Buharlaştığı İçin Yere Düşmüyor.
Allah 'ım Bizi Öyle Duruma Düşürme ! :o :(

Çevrimdışı sümeyye evra

  • Üye
  • *
  • 9
  • 18
  • 9
  • 18
# 28 Eki 2016 18:38:37
Yunuslar Bir Gözü Açık Uyurlar.

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.949
  • 47.578
  • 2.949
  • 47.578
# 28 Eki 2016 20:54:03
.

Çevrimdışı Ayperisi88

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.165
  • 17.379
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 3.165
  • 17.379
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 28 Eki 2016 20:57:48
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
.
Cumhuriyetimizin 93.yılı kutlu olsun... 💜

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.889
  • 227.983
  • 28.889
  • 227.983
# 30 Eki 2016 21:54:45
Peygamberimizin Bazı Sünnetleri
***************************
Kapıya gelen çocuğa bir şey vermek,
Hergün 100 tane estağfirullah demek,
Öğle uykusu uyumak,
Gülsuyu kullanmak,
Sofraya büyüklerden önce oturmamak,
Kendi önünden yemek, aç gözlülük yapmamak,
Güler yüzlü olmak, kusurları af ile karşılamak,
Sıla-i rahîm yapmak (akraba ziyareti),
İlk verilen sözün tutulmak,
Konuşurken gözbebeğinin içine bakarak konuşmak,
İyiliği en çok emretmek, kötülüğü nahyedmek
Selâm vermek ve yemeği iki öğün yemek,
Tane tane konuşmak, anlaşılmayan şeyi 3 kere anlatmak,
Her gece göze sürme çekmek,
Misvak kullanmak,
Kötülük yapana iyi muamele etmek,
Gusülden sonra iki rekat namaz kılmak,
Tuvalete girerken çıkarken dua etmek,
Cuma gününde et yemek,
Tesbihat okumak
Saç taramak
Sağ elini kaldırıp oturmak
Dizleri üzerine oturmak
Otururken bağdaş kurmak
Yatarken Felak Nas okumak
Dizleri karnına doğru çekip yatmak
Sol eli dizleri üzerine koyup yatmak
Sağ eli yanağının altına koymak
Kıbleye yönelip yatmak
Sağ elle alıp sağ elle vermek
Misafir ağırlamak
Misafire ilgi göstermek
Misafiri uğurlamak
Misafiri tekrar davet etmek
Davete icabet etmek
Birbirine sabretmek
Birbirinin kusurunu örtmek
Sohbet etmek
Arkadaş ziyaretinde bulunmak
Çalışmak
Hal hatır sormak
Sadaka vermek
Dişleri fırçalamak ve beş vakit misvaklamak
Kapıyı üç kere çalmak Kim o denildiğinde ismini söylemek
Kapı açıldığında yan durmak
Aynaya bakınca dua etmek
Kapıdan sağdan girene yol vermek
Birbirini uyarmak
Kur’an-ı Kerim ve tefsir okumak
Ayakkabı giymeden önce silkelemek
Tuvaletten sonra üç kere elleri yıkamak
Tuvaletin kabını su dolu bırakmak
Tuvalette ve banyoda konuşmamak
Birbirine güzel koku ikram etmek
Elleri ve yüzü kurulamamak
Elleri ve yüzü yemekten önce kurulamak
Abdest alırken yüzüğü çevirmek
Malayani (boş) konuşmamak ve dinlememek
Secdeyi sünnet üzere katlamak
Dua ederken elleri yere kapatmak
Gusülden sonra ayakları soğuk su ile yıkamak
Temiz giyinmek
Sabah uyanınca el yıkamak
Yemekte güzel konuşmak
Birbirine iltifat etmek
Birbirine süt ikram etmek
Birbirine yastık ikram etmek
İstişare yapmak
Yardımlaşmak
Sürmek ile dışarı çıkmamak
Gıybet etmemek
Gıybet edince uyarmak
İhlaslı olmak
Gelen misafire yer vermek
Ayaktakine yer vermek
İsraf etmemek Işıkları söndürmek
Kapıyı örtmek
Ahireti çok düşünmek
Hz. Usame’yi sevmek
İlim öğretmek
Kaşları düzeltmek
Yumurtayı yıkamak
Sebze ve eti yıkamak
Akşam bulaşık bırakmamak
Vakıa Suresini okumak
Yerde yemek yemek
Ekmeği elle koparmak
Kıyafeti katlamak
Sahur yapmak
Koşmamak
Yemeğe besmele ile başlamak
Oturarak su içmek ve besmele çekmek
Su içerken kıbleye yönelmek
Suyu üç yudumda içmek
Koku sürmek
İğne iplik taşımak
Silah taşımak
Saçını ortadan ikiye ayırmak
Etli yemek yedikten sonra Kur’an-ı Kerim okumak
Çatlak bardaktan su içmemek
Paylaşırken çok olanı diğerine vermek
Çorbaya sinek düştüğünde iki kanadı batırmak
Yürürken hızlı ve yere bakarak yürümek

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK