Bülent Ecevit'in cezaevleri günlerinde maddi olarak da zorlanan Rahşan Hanım, evinde satılabilecek ne varsa hepsini satıp eşine destek oldu. "Satabileceğim ne varsa sattım. Cezaevine götürüyordum, yalnız görüş günlerinde görebiliyordum O'nu" diyen Rahşan Hanım, o dönemde gardiyanların da sevgisini kazanmış. Baş gardiyan Akbaş, Rahşan Hanım'ın kendisiyle bir kardeş gibi sohbet ettiğini, hatta kendisine bir görüş gününde hediye getirdiğini söyledi. "Bana bir gün üstünde 'Sabır Bastonun olsun' yazılı bir baston getirdi. Aldım onu sakladım kimseye de söylemedim.
Ben ölürsem çocuklarım saklayacak" diyen Akbaş, Rahşan Hamının çok muhterem bir insan olduğunu söyledi. Zor şartlar altında hapislik günleri geçiren Ecevit o dönemde eski dostlarının kendisini aramamasına çok içerleyip Rahşan Hanım'a "Ne yapsak da çıkış günüm belli olsa bile kimsenin yüzünü görmeden çıkabilsem ve seninle birlikte bir saat bile kalmaksızın Ankara'dan uzaklaşsak" diye mektup yazdı. Rahşan Hanım kendisinin de o günlerde aynı hisleri paylaştığını anlatarak, "Çok yalnız bırakıldı. Üzülmüştü. Cezaevine gireceği zaman arkadaşlarımız ilgilenmediler. O da tabi üzülmüştü. Bende üzüldüm o zaman gelmeyenler şimdi geleceklerdir her halde, gelmesinler diye düşündüm" dedi. Ecevit tam 56 gün hapis yattıktan sonra 15 Ekim 1982 akşama doğru kimseye haber vermeden Ulucanlar Cezaevi'nden özgürlüğüne doğru çıktı. Dışarıda isteği gibi kendisini sadece eşi Rahşan Ecevit bekliyordu. O gün hemen baş başa tatile çıktıklarını o günlerde çektikleri bir resimle anlatan Rahşan Hanım, "Cezaevinden çıktıktan sonra Çeşmeye gittik. Fotoğrafta çok keyifliyiz. Çeşme'de denize girmiştik. Gazeteciler görmeden çıktık, sonra gördüler ve denize girdiğimizi anladılar. Atladıkları için çok üzüldüler. Biz de çok mutlu olmuştuk" dedi. Ecevit, cezaevi günlerini unutmak istiyordu ama cezaevinde edindiği dostlarını unutmadı. Gardiyanı Erol Akın'a 'Evlenirsen nikah şahidin olurum' diye verdiği sözü hatırlayarak yıllar sonra gardiyanı Erol Akın'ın nikah şahitliğini yaptı...
Alıntı...