Matematiğin kesinlikle tahtaya çıkarak anlatılmasından veya tarif edilmesinden yana değilim.
Hiç tanımadıkları bir konu dahi olsa, yazarım tahtaya , çıkartırım ve beraber sorgulaya sorgulaya yaparız.
Çıkarız dışarıya , dal çöp,ağaç, ot hesabı yaparız.
Kesiri bile hepsi bir kağıdı (tamı ) yırtarak kendileri kavramışladır.
İllâda materyal ararsanız, çöp kovasının kapağı veya tencerenin kapağı çok kolay daire görevi yapabilir.
Resim dersinde pergel ile iç içe geçmiş çemberler çizdirip, hem ellerini pergel kullanmaya , hemde çizdikleri yuvarlakların içinin boş olmasından dolayı çember olduğunu kavratabilirsiniz.
İşi eğlenceye dökmedikçe kavratamazsınız.
Kavrattığınızı sandığınızı bir gün sonra sorsanız, yarısı cevap veremez. 2 gün sonra % 75 i cevap veremez.
Zor işimiz hem de çok zor.
Allah cümlemize kolaylık versin.
Nikel hocam size katılıyorum... Konuyu biraz da ben açayım :
Matematiksel işlemleri ve kavramları kavratırken; basitten zora, somuttan soyuta gibi yollar izlenir ama her yaşta öğrendiklerimizde kalıcı olan görüpte (meteryalallerle) uygulamaya döktüklerimizdir. Bunun için okullarda matematik lablarının (pc labları gibi) yaygınlaştırılması lazım. Mat labı olan okullar var ama yaygınlaşmamıştır. Tahta kullanımı da olmalı ama sadece işlemleri göstermek için...
Bir de kavramları öğretirken dikkatli olmakta fayda var. Örneğin;
"Sayı doğrusunda sağdan sola doğru gittikçe sayılar küçülür" dediğimizde sayı doğrusu termometre gibi yukardan aşağı doğru verildiğinde bu söylediğimizin geçersiz olduğunu bilmeliyiz... Ayrıca -5<-2<+4<+10 sebebini öğretirken mantığını kavramsal olarak iyi açıklamak gerekir. Bunun için "gideceğimiz yerin-hedefin- yönü +, ters yönü - olarak değerlendirilip. Hedefe yakın olanların daha büyük olduğu kavratılmalıdır. "-5" "hedefin tersine 5 adım", "-2" "hedefin tersine 2 adım" olarak açıklarsak "-5" hedeften daha uzakta olduğu için daha küçük olduğunu da açıklamış oluruz.
Küçük-büyük (<,>) işaretlerinde ağzı açık olan tarafın sayıca neden büyüğe
baktığını; balığın büyük sayıyı yutmak istemesi olarak > , < işaretleri balığın ağız kısmı olarak resmedilirse daha somut olur (aynı kavram alt küme-kapsar için de geçerlidir). Böylece matematiksel sembollerin hangi mantıkla oluşturulduğunu da vurgulamış oluruz...
"Belirsiz" ile "Tanımsız" ın aynı şeyler olmadığını kavratmalıyız...
"İkizkenar birüçgenin taban açılarından biri 40 derece ise tepe açısı kaç derecedir?" gibi sorular hatalıdır. Üçgen kendi çevresinde döndürüldükçe tabandaki ve tepedeki açılar değişir...
Kesirler öğretilirken; "basit kesirin payı paydasından küçüktür" demek yeterli bir açıklama olmaz. Çünkü -1/5 = -1/+5 = +1/-5 de örneğinde söylediğimiz tanım geçersizdir. Kesirde kullandığımız sayıların doğal sayılar olduğununa vurgu yapmalıyız. Negatif sayılar varsa rasyonel sayılar devreye girer...
Kare-Dikdörtgen-Parelel kenarın aynı geometrik şekiller olduğu vurgulanmalı ve açıklanmalı. "Kare tüm kenar uzunlukları birbirine eşit dikdörtgendir" ; "Dikdörtgen kenarları birbirine dik olan parelelkenardır" gibi...
"a+b*c" gibi işlemde neden çarpmanın öncelikli yapılması gerektiği açıklanmalı. Önce toplama yapılsaydı; (a+b)*c = (a*c)+(b*c) -dağılma özelliğinden- (parantez işlem önceliğini gösterir). Görüldüğü gibi;
a+b*c=(a*c)+(b*c) ---> a+bc = ac + bc (sağ taraf ile sol taraf eşit olmadı)
ve bu örnekler uzatılabilir...