Dokuz Kehanet

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
01 Ara 2011 11:29:48
Dokuz kehanet

Hayırlı günler.

Yakın zamanda James Redfield tarafından yazılmış olan "Dokuz kehanet" isimli bir kitap okudum.
Kitap, dünyada meydana gelmekte olan RUHSAL GELİŞMELER konusundaki son olayları yorumlayan roman türü bir eser.
Kitabın arka kapağındaki tanıtımdan bir paragraf şu şekildedir:

DOKUZ KEHANET, hayatı tanımlayan 9 anahtar ile açılan, gizemli bilgilerden oluşuyor.
Peru ormanlarında bulunan el yazmalarında ortaya çıkan bu bilgilerden yola çıkarak hayatımızda hala meydana gelen olaylarla nasıl bağlantı kurabileceğimiz anlatılıyor...
ve bu kitapta önümüzdeki yıllarda neler olacağı da şimdiden gösteriliyor.

Kitabın temasını oluşturan el yazmalarının gerçekte var olup olmadığını kitaptan anlayamadım.
Bu konuyu araştırmadım.
Zaten kehanet olarak isimlendirilen hususlar başkaları tarafından da farklı cümlelerle açıklanmakta.
Bununla birlikte, başka kaynaklarda karşılaşmadığım fakat DOĞRU OLABİLECEĞİ izlenimi edindiğim bilgilerde mevcut.

Kehanet olduğu ileri sürülen hususları kitaptan cümleler alıntı yaparak bilgilerinize sunacağım.
Verilen bilgiler hakkında düşüncelerinizi yazarsanız memnun olurum.

1. Kehanet
Hayatımızda "rastlantı" olarak nitelendirdiğimiz olayları geçiştirmeyip, dikkate almamız durumunda bu "rastlantıların" sıklaşacağını ve hayatımızı İLERİYE doğru yönlendirmemize vesile olacağı anlatılmakta.
Diğer bir deyişle insanların "rastlantıları" ciddiye almaları gerektiği (alacakları kehanetinde bulunuyor.) ifade ediliyor.

Kitapta konu ile ilgili şu örnek mevcut :

- "Peru'da olduğum sırada ve rahip bana elyazmaları hakkında bilgi verirken, devamlı aklıma sen geldin."
- "Oh öyle mi?"
- "O zaman fazla ÜZERİNDE DURMADIM," diye konuşmaya devam etti.
"Fakat Virginia'ya döndükten sonra el yazmalarını HER DÜŞÜNDÜĞÜMDE, aklıma sen geldin.
Bir kaç kez sana telefon  etmeye yeltendim ama her seferinde bir engel çıktı.
Sonra, Miami'de şimdi gitmekte olduğum göreve atandım. 
Uçağa bindikten sonra, aktarma yaparken burada iki saat bekleyeceğimi keşfettim.
Uçaktan inince rehberde telefon numaranı buldum.
Telesekreterinden göle gittiğini ancak acil durumlarda aranabileceğini duyunca, seni aramamda bir sakınca olmadığını düşündüm."

Dikkat edilecek husus : Önce düşüncenin oluşması daha sonra RASTLANTI sonucu düşüncenin fiiliyata dönüşmesi...

Devamı yarın... :)

Çevrimdışı xxxxa

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 184
  • 386
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 184
  • 386
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 02 Ara 2011 10:03:38
hocam bekliyorummm:))(devamını)ilginç geldi

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 02 Ara 2011 17:04:45
Hayırlı günler.

Kitapta birinci ve ikinci bilgiler biraz karışık anlatılmış.
Konudaki ilk mesajımdaki 1. Kehanet olarak yazdıklarımı 2. Kehanet olarak düşünmek daha uygun oluyor.
İlk iki kehanet ile ilgili bir kaç cümle daha yazarak üçüncü kehanete geçeceğim.
***
Birinci bilgi bu gezegende bizi birey olarak saran, bize miras kalan ESRARIN tekrar gözden geçirilmesidir.
...
Birinci bilgi bireyin yaşamını değiştiren GİZEMLİ olayları ALGILAMASIDIR, başka bir oluşumun harekete geçmesini hissetmektir.
...
asıl sorumuzu unuttuk... Hala hayatta neden kaldığımızı unuttuk.
...
İkinci bilgi tarihi zamana ait bilincimizi genişletir.
...
Bu gezegendeki yaşamın arkasında ne var? Biz gerçekten neden buradayız?

3. Kehanet

Fiziksel dünyaya yeni bir anlayış getiriyor. Biz insanların daha önce görünmez halde olan enerjiyi ALGILAYACAĞIMIZI söylüyor.
...
İkinci bin yılın sonuna doğru, insanların, kendimizde dahil olmak üzere her şeyden dışarıya doğru yansıyan yeni bir enerji keşfedeceklerini yazıyordu.
...
Öyleyse daha fazla ilgiyle yetiştirilen bitkiler insan gücünden aldıkları desteği besin değeriyle geri mi veriyorlar?
Elyazmalarında sözü edilen enerji bu mu?
...
Vücudunun etrafındaki enerji alanı. Çoğumuz bunları GÖREBİLMEYİ ÖĞRENDİK, hiç olmazsa belirli bir ışıkta.
İnsan cinsel istek duyunca, insanın enerji alanında bir tür girdap meydana gelir ve ilgi duyulan insana doğru yuvarlanır.
******

10 - 15 yıl önce termal kameralar kullanılmaya başlanarak canlıların etrafındaki enerji alanı görülmeye başlandı.
Bu enerji alanı her ne kadar şimdilik sadece ısı enerjisi olarak tanımlanıyorsa da,
kızgınlık, korku, sevgi gibi güçlü duygular hissettiğimizde bu alanın genişlediğini/güçlendiğini hissedebiliyoruz.
 
Bilim adamları gözün yapısı itibarıyla bu enerji alanını çıplak gözle göremeyeceğimizi söylüyorlar, bizde inanıyoruz.
Halbuki göz bir penceredir, gören ruhtur. Ruhun kabiliyetleri ise geliştirilebilir.

Diğer bir deyişle, canlıların çevresindeki enerji alanını görebileceğimize inanıyorum.
Bu başlangıçta özel gözlük gibi araçlar kullanarak olabilir.

Bu konuda sizlerin görüşlerini öğrenebilir miyim?

Devamı yarın :)

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 03 Ara 2011 16:27:53
Hayırlı günler.
 
4. Kehanet

Kitaptan alıntı cümleler :

Dördüncü bilgi insanların enerji ile nasıl boy ölçüştüklerinden söz eder.
...
Dördüncü bilgi, zamanla insanların evrenin dinamik bir enerjiden oluştuğunu anlayacaklarını ve bu enerjinin hem bizleri besleyeceğini, hem de beklentilerimize yanıt vereceğini açıklıyordu. Ne var ki, şimdilik bu büyük enerji kaynağı ile bağlantımız kopuk olduğu için kendimizi zayıf, güçsüz ve yoksun hissediyoruz.
Biz insanlar, bu eksiklik yüzünden, bireysel enerjimizi artırabilmek için bildiğimiz tek çareye başvurmuş;
psikolojikman başkalarının enerjisini çalmanın yollarını aramışızdır. 
İşte bütün dünyadaki insanların uyuşmazlıklarının altında yatan bilinçdışı rekabet de budur.
...

Üçüncü bilgi evrenin tümüyle enerjiden oluştuğunu ve kendi enerjimizle sadece bitkileri değil, başka şeyleri de etkileyip kontrolümüz altına alabileceğimizi yazıyor.
...
Bir insanı kontrolümüzün altına aldığımız zaman onun enerjisine sahip oluyoruz. Bir başkasının enerjisi ile kendimizi yönlendiriyoruz.

Okur notu : Öğretmenler öğrencilerini kontrol altına tutamadıkları zaman büyük enerji harcarlar. (Kendilerini yorgun hissederler.)
Öğrencileri kontrol altında tutabildiklerinde güçlü bir enerjiye sahip olurlar. (Öğrencilerinden aldıkları enerji ile mutlu olurlar.)

...
Biz insanların, bilincinde olmadığımız halde diğerlerini kontrol altına alıp hükmetme eğiliminde olduğumuzu söyledi.
İnsanların arasında varolan enerjiyi ele geçirmek istediğimizi açıkladı.
...
İki kişinin arasındaki enerji akımına tanık oldun...
...
O insanın iyiliği veya çocuklarımızın iyiliği için onlara hükmetmeye çalıştığımızı,
onların iyilikleri için kontrolü elimizde tuttuğumuzu söylesek de, bu hiçbir şeyi değiştirmez. Zarar meydana gelir.
...
Üçüncü bilgi fizik dünyanın gerçekte uçsuz bucaksız bir enerji sistemi olduğunu gösterdi.
Dördüncü bilgiyse bize insanların uzun zamandır bilinçsizce birbirleriyle rekabete girişip birbirlerinden yayılan enerjiye
sahip çıkmak istediğini belirtir.
İnsanların aile içindeki küçük çekişmelerden, iş yerindeki rekabetten, ülkeler arasındaki savaşlara kadar tüm düzeydeki çatışmalarının kökeninde bu enerjiye sahip çıkma isteği yatar. 
Kişinin kendini güvensiz ve zayıf hissetmesinin sonucunda, kendini iyi hissetmek için bir başkasının enerjisini çalma gereksinimi vardır.
...
İnsan, dünyasını enerji ve güç arasında sonsuz bir rekabet gibi görüyor.
Bilgiye göre, eğer insanlar neden mücadele ettiklerini anlasalardı derhal bu mücadeleyi aşarlardı.
...
Çünkü sonunda kendi enerjimizi diğer kaynaktan sağlamayı başarırdık.

Devamı yarın :)

Çevrimdışı esme66

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.484
  • 3.499
  • Biyoloji Öğretmeni
  • 1.484
  • 3.499
  • Biyoloji Öğretmeni
# 03 Ara 2011 17:20:46
okur notu bakışı bana doğru gelmedi ,öğrencilerin enerjisini doğru yere odakladığımızda,yönlerdiğimizde, örneğin;görsel bi çalışma kendilerini ifade ettikleri bir proje ,enerjilerini güzel bir şekilde yansıtınca rahat oluyoruz, alınca değil devir daim olunca

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 04 Ara 2011 16:54:26
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
okur notu bakışı bana doğru gelmedi ,öğrencilerin enerjisini doğru yere odakladığımızda,yönlerdiğimizde, örneğin;görsel bi çalışma kendilerini ifade ettikleri bir proje ,enerjilerini güzel bir şekilde yansıtınca rahat oluyoruz, alınca değil devir daim olunca

Hayırlı akşamlar.
Konuya ilginize teşekkür ederim.
1) Okur notu, kitaptaki uzun bir örnekten ilham alınarak yazılmıştır ve kitaptaki örnekle birebir uyumludur.

2) Konudaki ilk mesajımda kitaptaki bilgilerin bazılarının DOĞRU OLABİLECEĞİ hususundaki görüşümü belirtmiştim. Kitapta açıklanan hususlarının tamamına ben de katılmıyorum.

3) Canlılardan yayılan enerjiyi HENÜZ göremediğimiz için öğrencilerin enerjisini doğru yere yönlendiğinizde size yönelen bir enerji olup olmadığı konusunda bir şey söylemek mümkün değildir. Kitapta iddia edilen husus çevresindeki canlılara hükmedebilen kişinin muhakkak onlardan enerji aldığı yönündedir.

Umarım yazdıklarım kitaptaki düşünceleri anlamak için yeterli oluyordur.

Çevrimdışı yun123

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 408
  • 331
  • Matematik Öğretmeni
  • 408
  • 331
  • Matematik Öğretmeni
# 04 Ara 2011 21:14:10
2. 5. 6. 7. 8. 9. kehanetleri yazmayacak mısınız?

Çevrimdışı yun123

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 408
  • 331
  • Matematik Öğretmeni
  • 408
  • 331
  • Matematik Öğretmeni
# 04 Ara 2011 21:29:41
ZAMANDA YOLCULUK
Bana öyle geliyor ki, en ince ayıntısına kadar zamanımızın filmi çekilmiş. aslında kader dedikleri o filmden sadece biz habersiziz.
sadece bize göre zamanı gelince yaşadığımızı zannediyoruz.
BAZEN ÇOĞUMUZ BİR RÜYA GÖRÜRÜZ
RÜYAMIZDA HİÇ GİTMEDİĞİMİZ BİR YERDE OTURUYORUZ. 2 YIL SONRA ÖYLE BİR DURUMLA KARŞILAŞIRIZ Kİ, 2 YIL ÖNCE RÜYADA GÖRDÜĞÜNÜZ YERDESİNİZ VE HERŞEYDE RÜYADAKİ GİBİ AYNI. 2 YIL SONRADA İK...EN NASIL OLURDA 2 YIL ÖNCE NEREDE OLDUĞUMUZU GÖREBİLİYORUZ.
bunun tek bir açıklaması var. biz oraları yaşadık. sadece filmdeki gibi zamanı gelince orada oluyoruz.
kuran cennet ve cehenneme giden insanlardan bahsediyor. 10 cennetlik insandan bahsediyor. zamanı gelmeden bu kadar nasıl oluyorda kesin konuşuyor. aslında kıyamette yaşandı. sadece zamanı gelmedi.
O ZAMAN BULUNABİLİRSE BİR YIL SONRA NE OLACAK BİLİNEBİLİR. 28 YIL SONRA NELER OLACAK BİLİNEBİLİR

kuranı kerim cennet tasvirleri yapıyor, daha yakına gidelim. kıyamet tasvirleri yapıyor. büyük zelzele olacak diyor. İZA ZÜLZİLETİL ARZU ZİLZALEHA...
daha henüz olmamış bir şeyden bahsetmek yalan olur. kuran da yalan söylemeyeceğine göre, bunlar oldu bitti. biz sadece olmuş bitmiş zamanı yaşıyoruz.
zamanda ileri geri gidemiyoruz. EĞER BİR GÜN BİR TEKNİK VEYA TEKNOLOJİYLE ZAMANDA İLERİ GERİ GİDİŞ KEŞFEDİLİRSE, AYNI FİLM BANDI GİBİ İSTEDİĞİMİZ YERİ İLERİ GERİ ALARAK İZLEDİĞİMİZ GİBİ, İLERİ GERİ ZAMANLARA DA ULAŞABİLECEĞİMİZİ SANIYORUM.

MESELA RÜYALARIMIZ.
BİR RÜYAMI BURADA PAYLAŞAYIM. DAHA YAŞAMADIĞIM ZAMANI RÜYAMDA 3 YIL ÖNCESİNDE GÖRDÜM. eminim bu tip rüyaları sizlerde görüyorsunuzdur.

öğrencilik yıllarımda şöyle bir rüya gördüm. yüksek bir yerden aşağı sokağa bakıyorum. karşıda bir benzinlik var. sokakta insanlar sırlarına zincir vurarak yürüyorlar. giysileri siyah. UYANDIM. UZUN ZAMAN BU RÜYANIN ETKİSİNDE KALDIM. SONRA UNUTTUM.
tam 3 yıl sonra karsta bir otelin penceresinden aşağı sokağa bakarken rüyamda gördüğüm benzinlik karşı tarafta duruyor. benzinliği dikkatlice izlemeye başladım. az sonra yoldan sırtlarına zincir vurarak geçen siyah giysili caferi mezhebi mensuplarının yürüyüşünü izledim. bunlar rüyamdaki o insanlardı.

Çevrimdışı nazan gülen

  • Uzman Üye
  • *****
  • 619
  • 1.779
  • 619
  • 1.779
# 04 Ara 2011 22:31:04
ben de geçen  hafta matematik dersinde çok zor bir problem sordum ve yapanı alnından öpeceğim dedim.ahmet adındaki öğrencim soruyu bildi ve alnından öptüm.ertesi gün okula giderken ahmetin annesinigördüm.bana ahmetin birgün önce sabah uyanıp anne rüyamda öğretmen çok zor bir soru sordu sınıfta sadece ben bildim ve öğretmen beni alnımdan öptü dedi.velim bunu anlatınca dondum kaldım.hala düşününce tüylerim diken diken oluyor

Çevrimdışı dizayn

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.180
  • 2.254
  • 1.180
  • 2.254
# 04 Ara 2011 22:34:40
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
ZAMANDA YOLCULUK
Bana öyle geliyor ki, en ince ayıntısına kadar zamanımızın filmi çekilmiş. aslında kader dedikleri o filmden sadece biz habersiziz.
sadece bize göre zamanı gelince yaşadığımızı zannediyoruz.
BAZEN ÇOĞUMUZ BİR RÜYA GÖRÜRÜZ
RÜYAMIZDA HİÇ GİTMEDİĞİMİZ BİR YERDE OTURUYORUZ. 2 YIL SONRA ÖYLE BİR DURUMLA KARŞILAŞIRIZ Kİ, 2 YIL ÖNCE RÜYADA GÖRDÜĞÜNÜZ YERDESİNİZ VE HERŞEYDE RÜYADAKİ GİBİ AYNI. 2 YIL SONRADA İK...EN NASIL OLURDA 2 YIL ÖNCE NEREDE OLDUĞUMUZU GÖREBİLİYORUZ.
bunun tek bir açıklaması var. biz oraları yaşadık. sadece filmdeki gibi zamanı gelince orada oluyoruz.
kuran cennet ve cehenneme giden insanlardan bahsediyor. 10 cennetlik insandan bahsediyor. zamanı gelmeden bu kadar nasıl oluyorda kesin konuşuyor. aslında kıyamette yaşandı. sadece zamanı gelmedi.
O ZAMAN BULUNABİLİRSE BİR YIL SONRA NE OLACAK BİLİNEBİLİR. 28 YIL SONRA NELER OLACAK BİLİNEBİLİR

kuranı kerim cennet tasvirleri yapıyor, daha yakına gidelim. kıyamet tasvirleri yapıyor. büyük zelzele olacak diyor. İZA ZÜLZİLETİL ARZU ZİLZALEHA...
daha henüz olmamış bir şeyden bahsetmek yalan olur. kuran da yalan söylemeyeceğine göre, bunlar oldu bitti. biz sadece olmuş bitmiş zamanı yaşıyoruz.
zamanda ileri geri gidemiyoruz. EĞER BİR GÜN BİR TEKNİK VEYA TEKNOLOJİYLE ZAMANDA İLERİ GERİ GİDİŞ KEŞFEDİLİRSE, AYNI FİLM BANDI GİBİ İSTEDİĞİMİZ YERİ İLERİ GERİ ALARAK İZLEDİĞİMİZ GİBİ, İLERİ GERİ ZAMANLARA DA ULAŞABİLECEĞİMİZİ SANIYORUM.

MESELA RÜYALARIMIZ.
BİR RÜYAMI BURADA PAYLAŞAYIM. DAHA YAŞAMADIĞIM ZAMANI RÜYAMDA 3 YIL ÖNCESİNDE GÖRDÜM. eminim bu tip rüyaları sizlerde görüyorsunuzdur.

öğrencilik yıllarımda şöyle bir rüya gördüm. yüksek bir yerden aşağı sokağa bakıyorum. karşıda bir benzinlik var. sokakta insanlar sırlarına zincir vurarak yürüyorlar. giysileri siyah. UYANDIM. UZUN ZAMAN BU RÜYANIN ETKİSİNDE KALDIM. SONRA UNUTTUM.
tam 3 yıl sonra karsta bir otelin penceresinden aşağı sokağa bakarken rüyamda gördüğüm benzinlik karşı tarafta duruyor. benzinliği dikkatlice izlemeye başladım. az sonra yoldan sırtlarına zincir vurarak geçen siyah giysili caferi mezhebi mensuplarının yürüyüşünü izledim. bunlar rüyamdaki o insanlardı.

öğretmenim ÖLÜM SARHOŞLUĞU konusunu araştırmanızı tavsiye ederim...

Çevrimdışı yun123

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 408
  • 331
  • Matematik Öğretmeni
  • 408
  • 331
  • Matematik Öğretmeni
# 05 Ara 2011 05:07:35
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
öğretmenim ÖLÜM SARHOŞLUĞU konusunu araştırmanızı tavsiye ederim...

konuyla bağlantısı ne?

Çevrimdışı yun123

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 408
  • 331
  • Matematik Öğretmeni
  • 408
  • 331
  • Matematik Öğretmeni
# 05 Ara 2011 05:25:59
ANKARA’NIN BAŞKENT OLACAĞI MÜJDESİ

 

Ankara, 13 Ekim 1923 tarihinde başkent olmuştu. Aradan 77 yıl geçti. Ankara’nın başkent oluşunun ilginç yönlerinden biri de, bu olayın, çok daha önceden, Müştâk Baba adlı bir mutasavvıf şair tarafından sembolik dille müjdelenmesidir. Müştâk Baba 1832’de vefat ettiğine göre, bu müjdeli şiirini olaydan en azından 91 yıl önce; hatta, belki de bir yüzyıl kadar önce, yazmış olmalıdır. Bu müjde bir yana; daha da eskiye gidilirse; 400 yıl önce, 1429/30’da vefat eden Hacı Bayram Velî’nin bir şiirinde sembolik dille inşası açıklanan kentle simgelenen acaba yine Ankara değil midir?

Önce, daha yenisinden Müştâk Baba’dan başlayalım. Müştâk Baba kimdir?

Müştâk Baba, 1759-1832 arasında yaşamış bir sûfî şairdir. Adı Muhammed Mustafa’ dır. Bitlis’ lidir. Soyu Abdülkadir Geylanî vasıtasıyla Hz.Ali’ye dayandırılır. Amcası Şems-i Bitlisî tarafından eğitilmiş, Hasan Şirvanî tarafından aydınlatılmış; Bağdat’ta Nâkibül-eşraf Hasan Efendi ve İstanbul’da Mesnevihan Hoca Neşet Efendi’den yararlanmıştır. Müştâk mahlasını Neşet Efendi takmıştır. Avrupa’dan Hindistan’a  çok yer gezmiştir. Uzun yıllar İstanbul’da Eyüp Selâmi Efendi dergâhında kalmış ve II.Mahmud’un has nedimi olmuştur. Eğitime ve bilime çok değer verir. Arapça ve Farsça bilir. Döneminin seçkin kültürlü insanları arasındadır. Vahdet-i vücud anlayışıyla Hakk’ı insanda arar. Mevlânâ hayranıdır. Edebî yönü ve hitabeti güçlüdür. Aruzla yazdığı şiirlerinde sembolik dil kullanmayı sever. Musikî eğitimini Şirvani’den almıştır. İcralara udu ve sesiyle katılacak kadar musikiye aşinadır. Bu niteliği dolayısıyla, postnişin olduğu Kadirîye içinde, musikî ve semaya özel önem veren Müştâkiye şubesi kendi ekolü olarak kurulmuştur. Müştâk Baba, 1832 yılında Bitlis’i ziyarete giderken, konakladığı Muş’ta düşmanları tarafından 75 yaşındayken öldürülür. Şiirlerini kapsayan divanı, ölümünden sonra, 1847 yılında basılmıştır. Yayınlanmamış başka eserleri de vardır.

İşte bu Müştâk Baba, Ankara’da Hacı Bayram Velî’nin türbesini ziyaret ettiği sırada gelen ilhamla, ileride Ankara’nın başkent olacağını keşfeder. Velîlerin böylesi özelliklerine tasavvufta keşif ve keramet denir. Müştâk Baba bu keşfini, tasavvuf şiirinde istihraç, yani bir şeyin içinden başka bir şey çıkararak, geleceğe ait bir olayı üstü kapalı olarak bildirme yöntemi ile aruzun az kullanılan bir vezni ile şiire döker. Divan-i Müştâk Baba adıyla 1847’de yayınlanan divanının 29. sayfasında yer alan 73 numaralı, Ankara’nın başkent olacağını sembolik dille açıklayan beş beyitlik şiiri şöyledir.

        mef û l ü  / fâ i lâ tün / mef û lü / fâ i lâ tün   

1    Me’vâ-yı nâzeninde kim elf olursa efser
      Lâ-büdd olur o me’vâ İslambol ile hem-ser

2    Nun vel kalem başından alınsa nun-i Yunus
      Aldıkta harf-i diger olur bu remz azhar

3    Miftah-ı Sûre-i Kaf serhaddi kaf ta kaf
      Munzam olunmak ister ra-yı Resûl Peygamber

4    Hay huy ile ahir maksud oldu zahir
      Beyt-i veliyy-ül-ekrem el-hâc iyd-i ekber

5    Ey pâdişah-ı fahham sultan Hacî Bayram
      Ruhan ister ikrâm  Müştâk abd-i çâker

 

Müştâk Baba Divanı’nın mevcut nüshalarında bazı küçük farklar vardır. Örnek olarak; 1.beyitte, Me’vâ yerine Mah (ay); 2. Beyitte, Nun vel-kalem yerine Nun-u kalem ve Olunmak yerine Alınmak; 5.beyitte, Ruhan yerine Rûhâni ve abd-i çaker yerine abd-i ahkar gibi. Ayrıca, şiirin 3.beyitindeki ilk mısrada bir hece eksik olduğu ve sanki “kaf ta kâf” olması gerektiği; 4.beyitte her iki mısrada ve 5. beyitte son mısrada vezin bozukluğu olduğu söylenebilir. Ancak, hataları Müştâk Baba’ ya yüklemek yerine, benzerlerinde görüldüğü üzere, divanın basımı sırasında el yazısından aktarma işlemi veya dizgide mürettip yanlışları olabileceğini düşünmek belki de daha doğru olur. 

Müştâk Baba’nın sembolik dille yazmış olduğu bu şiirdeki sembol kelimeler ve anahtar kavramlar çözümlendiğinde, o zamanki başkent İstanbul'un yerine, ileride kurulacak Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti olacak şehrin adı olarak Ankara ortaya çıkmakta ve Ankara’nın başkent olacağı tarih Hicrî takvime göre takriben bulunmaktadır. Yeni başkent olacak şehrin adı, ilk bakışta sanki anlamsızmış gibi mısraların arasına serpiştirilmiş harflerin birleştirilmesiyle şöyle ortaya çıkar:

 

Efser’den, Türkçe “A” harfi karşığı                          (elif)                 A
Nun’dan, Türkçe “N” harfi karşılığı                          (nun)                N
Kaf’dan, Türkçe “K” harfi karşılığı                            (kaf)                K
Resûl’den, Türkçe “R” harfi karşılığı                       (rı)                    R
Hay’dan, (ismin “e, a” hâli karşılığı)                         (he)                 H        (A)

                                                                                                  ANKARA


Ankara adı Arap harfleri ile Osmanlıca yazılışında açık şekilde okunmaktadır.

Müştâk Baba şiirindeki ilk mısrada Ankara’nın başkent olacağı yılı belirten sembolleri elf ve efser kelimeleri ile vurgular. Bu iki kelimenin ve harflerinin analizi,  Arap alfabesi ile önemli olaylara tarih düşürme yöntemi olan Ebced hesabına göre şöyledir:

elf.......................... ...................  1000
e (Elif)............................. .........        1
f (Fe)............................. ...........      80
s (Sin)............................. .........      60
r (Rı)............................. ............    200
elf (1000) + efsr (341)...........  1341



Müştâk Baba’nın şiirinde verdiği elf ve efser kelimelerine göre, Ebced hesabıyla çıkan tarih Hicrî 1341’dir. Ankara’nın başkent olduğu dönemde, Gregoryen esaslı Milâdî takvim, veya eski dille tarih-i efrencî, henüz yürürlüğe girmemiştir. Daha sonra, 1 Ocak 1926’da yürürlüğe girecektir. O dönemde, idarî işlerde 1 Mart 1333 (1917) tarihinde uygulamaya konulan Rûmî (Mâlî) takvim, dinî işlerde Hicrî takvim geçerlidir.

Ankara, Rûmî 13 Teşrinevvel 1339 Cumartesi başkent olmuştur. Rûmî ve Milâdî takvimlerin yılları arasında 1917’den itibaren 584 yıl fark olduğu; ayların ve günlerin aynı olduğu kabulüne göre, Ankara’nın başkent olduğu tarih Milâdî 13 Ekim 1923 Cumartesi gününe tekabül eder. Hicrî ve Rumî takvimlerin yılları arasında, o yıllarda, Rûmî takvime göre yılın ilk yarısında 2 yıl, son yarısında 3 yıl fark vardır. Yani, Rûmî 1339 yılının başı Hicrî 1341 yılına tekabül eder; ancak, 13 Ağustos 1339’ da Hicrî 1341 yılı biterek, Hicrî 1342 yılı başlar. Yani, Ankara'’ın başkent oluşu Hicrî 2 Rebiyülevvel 1342 Cumartesi günüdür.

Çevrimdışı yun123

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 408
  • 331
  • Matematik Öğretmeni
  • 408
  • 331
  • Matematik Öğretmeni
# 05 Ara 2011 05:32:48
İstanbul 2012'de tekrar başkent olacak,
Türkiye 2029'da çok zor bir süreçten geçecek
ve Müştak Baba'nın kehanetleri?





Önümüzdeki bir kaç yılı içinde yaşayacağımız siyasi konular gündemde olmakla birlikte, Hakkari'li Müştak Baba'nin EBCED HESABI içerin gizli "Ankara" ve "Timsah" isimli (ve daha başka) şiirlerden yola çıkarak, 2012'de başkentin istanbul olacağını iddia etmiştir.

Çevrimdışı yun123

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 408
  • 331
  • Matematik Öğretmeni
  • 408
  • 331
  • Matematik Öğretmeni
# 05 Ara 2011 05:39:32
Muştak Baba ayrıca Ak Partinin 2029 yılına kadar iktidarda olacağını yani Ak Partinin izlemiş olduğu Politikalar Aynı kişiler tarafından devam ettirilmesede farklı kişiler tarafından aynı politikalar devam ettirilecek diyor.Ve 30 yıllık bu dönem sonunda sonlarının kötü olacağını söylüyor.


Muştak Baba,Türkiye Cumhuriyet'inin kurucusunun Mustafa Kemal Atatürk olacağını şiirlerinde Ankara Kehanetinde olduğu gibi ortaya koymuştur.

Çevrimdışı yun123

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 408
  • 331
  • Matematik Öğretmeni
  • 408
  • 331
  • Matematik Öğretmeni
# 05 Ara 2011 06:04:05
müştak baba tam 100 yıl önce, atatürkten bqahsetmiştir.

Divan-ı Müştak Satırlarındaki ATATÜRK ... MİM isimi şerifin ola delil ... Satırlar önce Mustafa isminin Osmanlıcası MSTFA harfleriyle veriyor, sonra ise Atatürk'ün imza atarken kullandığı M.K. harflerini şiirin akrostişi içinde bizlere ... Müştak Baba henüz Osmanlı devleti yıkılmamışken yazdığı açıklama satırında ...

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK