Dünya Ve Ülkemiz Küresel Krize Nasıl Girdi, Krizden Nasıl Kurtulunur?

kabul etsekte etmesekte dünya ile beraber ülkemizde kırizin içinde.
kırizin çıkış sebebi sizce ne?
dünyada yanlış kişiler mi yönetim de?
kırizden nasıl çıkılacak?
yorumlarınız nedir?

krizi planlayıp yapan büyük devletler isterlerse girdiğimiz krizden çıkarız diye düşünüyorum

krizi planlayıp yapan büyük devletler isterlerse girdiğimiz krizden çıkarız diye düşünüyorum

bu kırizden büyük devletler mi sorumlu diyorsun. onlarda gördüğüm kadarıyla kırizden çıkmak için paket üstüne paket açıyorlar. yakalarını kurtaramıyorlar.

bir çivi bir nalı kurtarır.
bir nal bir atı kurtarır.
bir at bir askeri kurtarır.
bir asker bir orduyu kurtarır.
böylece zafere ulaşılır.

belki söyleyeceğiniz bir cümle kırizden çıkışı sağlayabilir. bir şeyler düşünen yok mu?

Bu olay iyice özetliyor sanırım

Devlet bir gün geniş ve boş bir araziye geceleri göz kulak olacak bir bekçi işe almaya karar verir.   

Bir süre sonra düşünülür ;      ‘’Peki talimatlar olmadan bekçi işini nasıl yapacak’’ 

Bir planlama birimi kurulur ve planlamayı yapmak üzere iki kişi işe alınır.   

Bir süre sonra ‘’İşleri yapıp  yapmadıklarını nasıl kontrol edeceğiz’’ diye düşünülerek iki denetmen işe alınır, biri denetim yapar diğeri raporları yazar . 

Bir süre sonra ‘’ Bunların maaşları hesaplanıp nasıl ödenecek ‘’ diye tartışılır ve bir muhasebeci şefi, bir katip, bir de istatikçi işe alınır.     

Bir süre sonra ; ‘’Peki bunlardan kim sorumlu olacak.’’ Diye düşünülür ve bir müdür ve iki de müdür yardımcısı işe alınır.

Bir süre sonra, ülkede ekonomik kriz çıkar ve bütçedeki masrafları kısmak için bekçi işten çıkartılır....

        Aslında Türkiye için kriz bir fırsat olmalı bence.Çünkü endüstriyel üretim anlamında hala gerilerde olduğumuz  bir gerçek .
       Bunun için devlet öncü olmalı yani bizzat kendisi yatırımlarda bulunmalı.Özel sektör hiçbir zaman elini taşın altına koymaz(kendi deyimleri ile)
Direkt üretim yapacak fabrikalar kurulmalı,Cumhuriyetin ilk yıllarındaki gibi .Bunu yaparkende hantal bürokrasi anlayışından vazgeçmeli.İstihdam konusu türkiye'nin önündeki en büyük problem.Belki böyle yaparak bu sorunu da çözmüş olur.
     

Bu olay iyice özetliyor sanırım

Devlet bir gün geniş ve boş bir araziye geceleri göz kulak olacak bir bekçi işe almaya karar verir.  

Bir süre sonra düşünülür ;      ‘’Peki talimatlar olmadan bekçi işini nasıl yapacak’’ 

Bir planlama birimi kurulur ve planlamayı yapmak üzere iki kişi işe alınır.   

Bir süre sonra ‘’İşleri yapıp  yapmadıklarını nasıl kontrol edeceğiz’’ diye düşünülerek iki denetmen işe alınır, biri denetim yapar diğeri raporları yazar . 

Bir süre sonra ‘’ Bunların maaşları hesaplanıp nasıl ödenecek ‘’ diye tartışılır ve bir muhasebeci şefi, bir katip, bir de istatikçi işe alınır.    

Bir süre sonra ; ‘’Peki bunlardan kim sorumlu olacak.’’ Diye düşünülür ve bir müdür ve iki de müdür yardımcısı işe alınır.

Bir süre sonra, ülkede ekonomik kriz çıkar ve bütçedeki masrafları kısmak için bekçi işten çıkartılır....

güzel bir bakış açısı. teşekkürler

        Aslında Türkiye için kriz bir fırsat olmalı bence.Çünkü endüstriyel üretim anlamında hala gerilerde olduğumuz  bir gerçek .
       Bunun için devlet öncü olmalı yani bizzat kendisi yatırımlarda bulunmalı.Özel sektör hiçbir zaman elini taşın altına koymaz(kendi deyimleri ile)
Direkt üretim yapacak fabrikalar kurulmalı,Cumhuriyetin ilk yıllarındaki gibi .Bunu yaparkende hantal bürokrasi anlayışından vazgeçmeli.İstihdam konusu türkiye'nin önündeki en büyük problem.Belki böyle yaparak bu sorunu da çözmüş olur.
     

olabilir. yorumunuz için teşekkürler

Bu olay iyice özetliyor sanırım

Devlet bir gün geniş ve boş bir araziye geceleri göz kulak olacak bir bekçi işe almaya karar verir.  

Bir süre sonra düşünülür ;      ‘’Peki talimatlar olmadan bekçi işini nasıl yapacak’’ 

Bir planlama birimi kurulur ve planlamayı yapmak üzere iki kişi işe alınır.   

Bir süre sonra ‘’İşleri yapıp  yapmadıklarını nasıl kontrol edeceğiz’’ diye düşünülerek iki denetmen işe alınır, biri denetim yapar diğeri raporları yazar . 

Bir süre sonra ‘’ Bunların maaşları hesaplanıp nasıl ödenecek ‘’ diye tartışılır ve bir muhasebeci şefi, bir katip, bir de istatikçi işe alınır.    

Bir süre sonra ; ‘’Peki bunlardan kim sorumlu olacak.’’ Diye düşünülür ve bir müdür ve iki de müdür yardımcısı işe alınır.

Bir süre sonra, ülkede ekonomik kriz çıkar ve bütçedeki masrafları kısmak için bekçi işten çıkartılır....

ben de burada halk arasında anlatılan bir şey yazayım.
bir avukatın çocuğu okur, babası gibi avukat olur.
bir gün babasının baktığı bir davayı inceler.
-ne kadar basit bir dava. babam bunu yıllarca bitirememiş, der.
babasına derki:
-baba bu dava çok basit. şöyle şöyle yaparsan bu dava hemen biter diye akıl verir.
babası:
- ah oğlum. bende bu davanın çok basit olduğunu biliyorum. hemen bitirseydim seni hangi parayla okuturdum, der.
çocuk:
-hımmmmm. anladım der.

toplumu yetiştiren öğretmen arkadaşlarım. bu konuda görüşü olan yok mu?

kırizden bana ne mi diyorsunuz?

toplumu yetiştiren öğretmen arkadaşlarım. bu konuda görüşü olan yok mu?
kırizden bana ne mi diyorsunuz?

Yeterli veri olmadan yapılan analizler sonucu elde edilen sonuçlar her zaman hatalı olur.
Krizin çıkış sebepleri hakkında öğretmenlerin hiç birinin yeterli veriye sahip olması mümkün değildir.

Kişiler sorumluluklarını en güzel şekilde yerine getirmediği sürece krizlerin çıkması normaldir.

Krizin sebebi, öğretmenlerin sorumlulukların yerine getirmeyip, öğrencilerini iyi yetiştirmemeleridir.

Dünyada krize sebep olduğunu kaç öğretmen biliyor?

Yeterli veri olmadan yapılan analizler sonucu elde edilen sonuçlar her zaman hatalı olur.
Krizin çıkış sebepleri hakkında öğretmenlerin hiç birinin yeterli veriye sahip olması mümkün değildir.

Kişiler sorumluluklarını en güzel şekilde yerine getirmediği sürece krizlerin çıkması normaldir.

Krizin sebebi, öğretmenlerin sorumlulukların yerine getirmeyip, öğrencilerini iyi yetiştirmemeleridir.

Dünyada krize sebep olduğunu kaç öğretmen biliyor?

hocam bari siz yapmayın yahu
eğitim ailede başlar ve insan karakterinin %70'inin (minimum) 0-6 yaş arasında oluştuğunu biliyoruz. aile çocuğuna bol kese harçlık verip parayı savurmayı öğretirse, bi ısırık aldığı çikolatanın tadı hoşuna gitmediği zaman çöpe atar ve aile de buba sessiz kalırsa, her ay maç yaparken yırtmasına rağmen 10 yaşındaki çocuğa hep 162 tl lik ayakkabı alırsa vb. vb. vb. kriz de olur herşey de olur. tamamen tüketim toplumu olduk elimizdeki kaynakları düzgün kullanmalıyız arkadaşlar.

Yeterli veri olmadan yapılan analizler sonucu elde edilen sonuçlar her zaman hatalı olur.
Krizin çıkış sebepleri hakkında öğretmenlerin hiç birinin yeterli veriye sahip olması mümkün değildir.

Kişiler sorumluluklarını en güzel şekilde yerine getirmediği sürece krizlerin çıkması normaldir.

Krizin sebebi, öğretmenlerin sorumlulukların yerine getirmeyip, öğrencilerini iyi yetiştirmemeleridir.

Dünyada krize sebep olduğunu kaç öğretmen biliyor?

bence de doğru. toplumu biz yetiştiriyoruz. okul öncesinden (6 yaşından) eğitime tabi tutuyouz, taki üniversiteyi bitirip bir iş güç sahibi oluncaya kadar.

Toplum bilinçlenmeden hangi yönetim olursa olsun krizin önüne geçilemez.Toplumun bilinçlenmesinde önce anne-baba,çevre sonrada öğretmenlere iş düşüyor.Bir toplumun %20 si üretir %80 i tüketirse krizin önüne geçemeyiz.Mutlaka tüketm çılgınlığından kurtulmayız.Aklımızın başımıza gelmesi içinde sanırım krizin dibe vurması lazım...