Duyarlı Vatandaş Mıyız?

  Seçim bölgesini ziyaret eden bir Sayın Milletvekili miz okulumuza uğramıştı. Değişik sorunlar özellikle de KEY sorularıyöneltiliyor. Ben 'sigara yasağının' bizi okul önlerine,sokağa düşürdüğünü,veli ve öğrencilerin gözönünde kaldığımızı ,özellikle de bayan arkadaşların zor durumda olduğunu ,vur denince öldür mantığının yanlış olduğunu ,Meclis'teki ilgili yerlere bu konuyu iletmesinin bizim için önemini söyledim.
Yanıt çok kısaydı:
-- Bırakın sigarayı sizde...
-- Ben sizden akıl istemedim ki. Yardım istedim ,dedim.

Duyarlı olmak mecburiyetindeyim,duyarlıyım.

müslüman her konuda duyarlı olmalıdır.hayatı duyarlı olmadan yaşayıp bitirmek ne büyük kayıp.

  Elhamdülillah hepimiz Müslümanız.Evet hem duyarlı olacağız,hem hakkaniyeti gözeteceğiz,hemde devleti yönetirken yandaş,eş,dost kayırmadan Hz.ÖMER in gibi yöneteceğiz.Nerde o günler diyeyim.

Önce kişiliğimize,kimliğimize ve kulluğumuza duyarlı olur empati kurarak yaşarsak Küçük sorunlar kendiğinden yok olur.        Bütün çatışma ve gevşekliklerin nedeni:BENCİLLİK=SORUMSUZLUK

Bence tüm vatandaşlar duyarlı ve cesur olsa, inanın bu ülke çok daha iyi yerlerde olur.

Herkes kendine göre duyarlı , hiçkimse duyarlı değil .

Bencillik insanlığımızı yokeden bir hastalık maalesef .

İyilik yapmak kolaydır adil olmak zordur

Sana mı düştü kaygısı denilen cümleler.....

Senmi kurtaracan hiçbirşey bilmiyorsun denilen cümleler ........

Boşversene kendi düşen ağlamaz gibi cümleler ..........

Duyarlı olmaya çalışıyorum..Çünkü vicdanım var...

Konu başlığı malumun ilanı değilse, duyarlı olmadığımız, dolayısıyla bu cepheden girmemiz, özeleştiri vermemiz gerektiğini düşünüyorum.

Öyle ya, duyarlı olsaydık bunca sorun yaşanır mıydı? Ülkede yaşanan kaos ortamını bir yana bırakalım, eğitimde yaşanan bunca sorunların çözümü için bir önerimiz var mı? Olsa bile bir hükmümüz olacak mı? İşin öznesi miyiz?

Bulunduğu ortamda, yani çalıştığı kurumdaki sorunlara duyarlı olmadan ülkede yaşanan sorunlara da duyarlılık beklenmez elbette.

Soyut ifadelerin arkasına sığınmak devekuşu gibi başını kuma gömmek gibidir bana göre. Çözüm üretmez yani. Avrupa Birliği’nin kapılarını Türkiye’ye açması durumunda sınırda yaşanacak durumu düşünebiliyor musunuz? Bir Avrupa ülkesine kapağı atmayı düşünen insanın “yurt sevgisi” çok anlamlı olmazsa gerek. Karnını doyuramayan yurdun ne önemi var ki o kişi için? Dolayısıyla çözümü başka yerde aramak gerekir diye düşünüyorum.

Bunca soruna rağmen toplumda bir değişim, dönüşüm algısına rastlamak da mümkün değil. Düşünsenize, haziranda seçimler var, buna rağmen taleplerimizi beklentilerimizi dikkate alan var mı? Bizim bunları, yani taleplerimizi ileteceğimiz bir merci var mı? Bir umudumuz var mı? O da yok!
 
Bizde böyle de toplumun diğer kesimleri farklı mı? Değil, yok aslında birbirimizden farkımız!

Demokrasinin bütün kurum ve kurallarının gerçek anlamda yerleşmediği bir ülkede yaşıyoruz. Her şey göstermelik bir oyun gibi adeta. İşin öznesi olmaya başlamakla olacak her şey. Çok yakınan, ama hiçbir çözüm üretemeyen bir toplum olmaktan kurtulmamamız lazım. Tek başına bireyin çözüm olmadığını biliyorsak örgütlenip çoğalmamız, müdahale etmemiz gerekir. Başka türlü dikkate alınacağımızı sanıyorum.

Ya fasit bir dairede dönüp durmak, kaderine razı olmak, ya da müdahale edip değiştirmek başka yol var mı? Tercih sizin!…

Elbette, her dem.

üzülüyor,kızıyor,çaba gösteriyoruz bazen başarıyoruz ama çoğunlukla siniyoruz.belki daha güçlü olmak gerekiyor ama umudun azalmasıyla duyarsızlaşma karıştırılmasın birbirine.

Trafikte önümde öğretmen arkadaşım(?) kırmızı ışıkta geçiyor; uyarıyorum bana küsüyor,
Öğretmen(?) ters yoldan okula giriyor; uyarıyorum papaz oluyorum,
hırsızları, namussuzları şikayet ediyorum vermedikleri ceza kalmıyor.
Şimdi duyarsızlaştım mı ne ettim hepsine sövüyum.

tanımadıklarımız iin duyarlı olmak çok kolay da tanıdıklarımza karşı duyarlılığımızı sergilemek pek zor nedense... insanlar durduk yereo kadar alıngan ve agresif olabiliyorlar ki...

Başkalarını düzelmek çok zor.Yine de uyarıyı bırakmamak lazım.Herkes ''Önce kendimi düzeltmeliyim'' der,çabalarsa somut adımlar atılmış olur.

 Neyi duyamamışım ? Pardon...
 -O kuyruk ne öyle ?
 -Birşey mi dağıtılıyor burda ?
 -Evladım, kuyruğun sonu burası mı ?
  ...
 

Türk toplumu duyarlıdır,Müslüman duyarlıdır.
"Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" "Her koyun kendi bacağından asılır" türünden ifadeler bizim içimize sonradan atılmış bencillik kokan maksatlı ifadelerdir.
Dinimiz bizlere sorumluluk yükler bir çok konuda.