evet çağızımızın problemi duyarsızlık, kayıtsız kalmak, bana ne, sana ne, elalemin derdi seni mi gerdi? başımızı derde sokmayalım, bulaşmayalım, karışmayalım, sana ne oluyor?, sen ne karışıyorsun? .....
vay be. bir olumsuzluğa kayıtsız kalmak için ne kadar ifade şekli varmış. oysaki yüce dinimizle beraber yorulduğu milletimizin toplumsallık anlayışı düne kadar bu kadar kolaymıydı, herkesin önünde uluorta sövmek, olay çıkarmak yada birilerini darp etmek veya güpegündüz kolaymıydı gencecik bir öğretmeni savunmasız görüp tecavüze yeltenmek. toplum olarak soruyor muyuz kendimize biraz da hata kendimizde mi diye, son 20 yılın anlayışında kimseye karışmamak, belaya bulaşmamak, nerden girdi kanımıza. sokakata yürüyen yeni yetme gençler anaya edilen küfrü cümlenin noktası yapmayı dillerine pelesenk etmişken biz neden "ayıp oluyor gençler! ne biçim konuşuyorsunuz siz?" diyemiyoruz. diyemedikçe sonu nerelere gider acaba?
daha yarım saat önce yaşlı bir kadının, 3 yaşındaki kız torunu sille tokat döverken pencereden gördüm, "ne yapıyor bu?"dememle "karışma, boşver!"leri duymadan çıktım, "teyze ayıp değil mi? ufacık çocuğa ne biçim vuruyorsun?" dedim. bizimkiler hala yazımın girişindeki ifadelerin birkaçını kullandım. oysaki güzel peygamberimiz bizlere "Sizden biri bir kötülük gördüğünde gücü yetiyorsa eliyle düzeltsin, yetmezse diliyle düzeltsin, onu da yapamazsa, hiç olmazsa kalbiyle buğz etsin. Fakat bu, imanın en zayıf mertebesidir. (Müslim, Tirmizî, Ebû Dâvûd)" buyurmadı mı? neden peygamberin bize olan bu emrini unuttuk?