Eğitimhane Sağlık Köşesi

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 13 Şub 2014 07:14:11
Marasmus, bebek ya da çocuk bedeninin şiddetli zayıflamasına verilen addır. Tedavi edilmezse, ölümle sonuçlanabilir.

   Marasmusun Nedenleri ve Belirtileri;
    Şiddetli seyreden kronik hastalıkların tümünde aşırı zayıflama olabilir sözgelimi, galakzotemi’de anne sütünden ya da yapay sütten laktoz soğurulmaz. Ama en sık nedeni açlıktır.
    Birçok ülkede besin yetersizliği vardır ve sürekli olarak kötü beslenen çocuklar beden ağırlıklarının dörtte bir ile üçte biri arasında bir oranda zayıflayarak, sonunda Marasmus olmakta, büyümeleri ve gelişmeleri durmaktadır.
    Yüz zayıf, rengi gri ve gözler çöküktür. Deri parlaktır, kafatası ve kalça üzerinde gergin, kolların altında kırışık ve sarkıktır. Kaburgalar belirgin ve dışa çıkıktır. Kabızlık vardır; dışkı pis koludur ve beden sıcaklığı düşüktür. Büyüm ev hareket durmuştur. Zamanla sarılık da ortaya çıkar.
    Tehlikeler ve Tedavi ;
    Şiddetli Marasmus ta, hasar görmüş karaciğere fazla yüklenmekten kaçınmak için damar yoluyla sıvı ve vitamin verilir, ağızdan beslemeye daha sonra yavaş yavaş geçilir. Çocuk iştahını yeniden kazandığında ve oyun oynayacak enerjisi olduğunda, tehlike azalmış sayılır.
    Temel tehlike ölümdür. Tedavi sırasında Marasmuslu çocuğa fazla yemek verilirse, ağır hasar görmüş karaciğerin aşır yüklenmesi sonucu hasta ölebilir.
    Kötü beslenme bedenin enfeksiyonlara karşı direncini azaltır ve o nedenle marasmuslu çocuklarda sıtma, bağırsak kurdu gibi bir ya da daha çok sayıda enfeksiyona rastlanılır.
    Protein düzeyinin düşüklüğü, bedenin zarar görmüş dokuları onarmasını yavaşlatır, yaralar ve kırık kemikler iyileşmez, çocukta sakatlık ve biçim bozukluğu olabilir. İyileşenlerde karaciğer hasarı ve zeka geriliği kalabilir.
    Çözüm, bedenin gereksindiği bütün proteinleri içeren beslenmeyle Marasmusu önlemektir. Bebeklerin ve çocukların proteine, yetişkinlerden daha fazla gereksinimi vardır.

Çevrimdışı GÜLCE90

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 13 Şub 2014 13:25:11
Çörek Otunun Faydaları, Kullanımı

Çörekotu bitkisinin faydalanılan kısmı tohumlarıdır.Çörekotu tohumları, baharat olarak Ortadoğu ve Hindistan’da yaygın şekilde kullanılır.Kullanımı, bu ülkelerden diğer ülkelere yayılmıştır.Unlu yiyecekleri süslemek, lezzet ve aroma vermek amacıya kullanılır.Yoğurt üzerine ekilerek de tüketilir.
Çörekotunun tohumları, halk tabebetinde de kullanılmaktadır.Tıpta gaz söktürücü, idrar söktürücü, bronşit ve öksürüğü hafifletici, emzikli hanımlarda süt artırıcı, hoş kokusu nedeniyle müshil vb. ilaçlarda lezzet verici ve koku giderici olarak kullanılır.Aynı zamanda çörek otu bel gevşekliği, parazit düşürme, tansiyon düşürme ve sarılık hastalığında da kullanılır.
Tohumlar havanda dövüldükten sonra bal ile karıştırılıp ılık su ile içildiğinde böbrek ve mesanedeki taşı eriterek düşürmede kullanılır.Sürekli içimesi halinde; adet kanını ve sürü artırır.Sirke ile birlikte ısıtılıp karın üzerine sürüldüğünde kıl köklerini öldürür.Büyük ameliyatlardan sonra ve tıbbi onkolojide, çörekotu ve ısırgan tohumlarının ezmesinin bal ile karıştırılıp yenmesi tavsiye edilmektedir.Terkibindeki etken maddeler, vücudun bağışıklık sistemini güçlü tutmaktadır.Bu bakımdan her gün azar miktarlarda yenmelidir.Kavrulmuşu aynı etkiyi göstermez.
Taze ya da haşlanmış ebucehil karpuzunun suyuyla yoğrulursa parazit düşürür, iç organları temizler, ağrıyı keser.
Nöbetle gelen sıtmaya faydalıdır.Gaz giderir, midenin fazla sıvı ve salgılarını kurutur.Öğütülmüş tozu buruna çekilirse göz sulanmalarını durdurur.Sirke ile birlikte sarılırsa sivilceyi ve yaralı uzvu iyileştirir.Sirke ile birlikte dövülürse, alaca hastalığına ve ciltte görülen siyah lekeleri giderir ve saçtaki kepeklenmeyi önler.
Çörekotu uylukta çıkan yaralar için; yara üzeri sirkeyle temizlendikten sonra, yakılan çörekotu tohumu, bal mumu, zambak yağı ve kına karışımından hazırlanan merhem yaranın üzerine sürülür.
Çörek otu infüzyon olarak günde 2-3 bardak içilir.Ayrıca, nazara karşı tütsü olarak da kullanıldığı gibi kefen hazırlanmasında Anadolu’da yayın olarak kullanılır.Çörekotu tohumlarının ekstraktları gıda zehirlenmelerinde, gıda bozulmalarında, koyunlarda enfeksiyona karşı, keçilerde süt artırıcı olarak ve bitki ıslahçıları da genetik variya-biliteyi teşvik etmek için kullanılmaktadır.
Fırın ürünleri ve bazı peynir çeşitlerinde tohumları bütün olarak kullanılır.Tohumlarda bulunan sabit yağlar da kullanılabilmektedir fakat genellikle baharat olarak tüketilmektedir.

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 14 Şub 2014 07:17:52
çocuk Ve Bebeklerde Görülen Krup Bronşit Zatürre Astım Ve öksürük Nedeleri Tedavisi Teşhisi
ÇOCUK VE BEBEKLERDE SOLUNUM YOLU HASTALIKLARI

KRUP:
Havlar tarzda öksürük ve solunum zorluğu belirtilerine sebep olan birkaç hastalığın Genel adıdır. Bu hastalıklar içinde en sık görülenleri Epiplottis ve Pseudokrup’tur.
Epiplottis;
Ses tellerinin bulunduğu bölgenin özellikle "Haemophylus İnfluenza" adlı bakterinin etkisi ile intihaplanması ve şişmesi sonucu oluşur.
Belirtileri;
Yüksek ateş, yutma güçlüğü dolayısıyla ağızdan tükrük gelmesi, boyunda şişme ile belli olur.
Tedavisi;
Belirtileri görülür görülmez hasta derhal hastaneye götürülmelidir. Antibiyotik tedavisi gereklidir. Tedavi edilmediği taktirde solunum yolları şişme nedeniyle tıkanır ve ölüme sebebiyet verebilir. Oksijen verilerek solunumun desteklenmesi gerekebilir.
Pseudokrupp:
Bakteriyel epiplottisten farklı olarak, virüslerin neden olduğu ve daha hafif seyreden bir hastalıktır.
Belirtileri;
Hafif ateş, ses kısıklığı, havlar tarzda öksürük ve solunum güçlüğü ile ortaya çıkar. Bu şikayetler çocuk hastalarda genellikle akşam veya sabah saatlerinde ortaya çıkar ve çocuğun genel durumu iyidir.yutma güçlüğü ve boyun şişliğiyoktur.
Tedavisi;
Hastalığın hafif seyrettiği durumlarda çocuğun soğuk ve temiz hava dışarıda dolaştırılması yeterli olacaktır. Solunum zorluğunun artması durumunda çocuğun hastanede gözetim altında tutulması ve ilaç tedavisi gerekebilir.

BRONŞİOLİT
Virüslerin sebep olduğu, akciğer içindeki küçük hava yollarının intihabi durumudur. İlk 1 yaş içindeki süt çocuklarında görülür.
Belirtileri;
Hastalık, burun akıntısı, öksürük, hafif ateş ve soğuk algınlığı bulğuları ile başlar. Hastalığın ileri safhalarınında çocukta solunum zorluğu, göğüs kafesinde çekilme, burun kanatlarının açılıp, kapanma, karında şişme ve morarma görülür.
Tedavisi;
Solunum zorluğu durumunda çocuğun hatanede monitörle izlenmesi hatta suni solunum aletine bağlanması gerekebilir.
Hastalığın seyri daha hafifse, çocuk hastalığı bulaştırma riski nedeniyle mümkün olduğunca diğer çocuklardan ayrı tutulmalıdır. Bol sıvı verilmelidir. İnhalasyon aletiyle verilen su buharı fayda sağlayabilir.

BRONŞİT:
Çocuklarda özellikle sonbahar – kış aylarında sık görülen bu hastalık çoğunlukla virüsler sebebiyle meydana gelir. Akciğer içi solunum yollarının (bronşlar) intihabıdır.
Belirtileri;
Soğuk alğınlığı öksürük şikayetleri ile başlar. Buna bazen, karın ağrısı ve kusma da eklenir. Hırıltılı ve zorlu soluma olabilir. Bronşit hastalığına solunum yollarının daralması da eklenmişse, özellikle soluk verirken güçlük, solunum sayısının artışı ve göğüs kafesinde çekilmelerde gözlenir.
Tedavisi;
Hastalık birkaç gün sürüp, kendiliğinden sona erer. Bazen kuru ve inatçı bir öksürük 1 ile 3 hafta arası sürer. Hastalığın üstüne zatüre eklenmedikçe, antibiyotik tedavisine başlanması gerekli değildir.Hastanın bol sıvı alması gerekir. Balgam söktürücü öksürük ilaçlarıda faydalı olabilir.

ZATÜRE (akciğer İltihabı – Pnömoni)
Virüs, bakteri, tüberküloz ve mantar gibi mikroorganizmaların akciğere yerleşmesiyle akciğer intihaplanması ortaya çıkar. Bronşitden zatüreye geçiş de söz konusu olabilir.
Belirtileri;
Ateş, genellikle kuru nadiren ileri dönemde balgamlı olabilen öksürük, halsizlik, hastalık ilerlemişse bazen solunum güçlüğü, morarma ve karın ağrısı hastalığın belirtileri arasında sayılabilir.
Tedavisi;
Yukarıdaki belirtiler görüldüğü tatirde çocuk hemen doktor tarafından görülmelidir. Akciğerde normal olmayan sesler duyuluyorsa, akciğer filmi çekilmeli kan muayinesi yapılmalıdır. Ancak bu tür kontrollerden sonra zatürenin viral yada bakteriyal olup, olmadığı söyleyebilmek mümkündür. Eğer hastalık bakteriyal ise, an az 7 – 10 gün arası antibiyotik tedavisi uygulamak gerekir.
Akciğerdeki iltihap yaygınsa, akciğerler vücudumuz için gerekli olan oksijeni kana yeterli düzeyde veremezler. Solunum yetersizliği ile ilgili ortaya ciddi bir tablo çıkabilir. Zatüre tedavi edilmezse, akciğerde abse, mirobun tüm vücuda yayılması ve akciğerde su toplanması ile sonuçlanabilir.

ASTIM
Astım tekrarlayan nefes darlığı, öksürük, balgam çıkartma ve hırıltı ve solunum ile belli olan alerjik, psikolojik, hormonal, mikrobik ve viral infeksiyonların oluşumunda rol oynadığı ömür boyu süren bir hastalıktır.
Astım krizinde solunum yolları kasılma sonucu daralır ve artan salgıları, solunum yollarındaki bu daralmanın daha da ağırlaşmasına sebep olur. Hava kirliliğinin çok olduğu yerlerde astım vakalarına daha sık rastlanır. Astıma ailesel bir eğilim vardır, ailesinde saman nezlesi, astım, alerjik cilt döküntüsü olan çocuklarda daha sık görülür. Çocukluk çağlarındaki astımın çok ağır olmaması durumunda, çocuğun büyümesi ile birlikte ortadan kalkma ihtimali vardır. Ancak hangi çocukta astımın devam edeceğini, hangi çocukta biteceğini söylemek mümkün değildir.
Belirtileri;
Belirtiler kişiden kişiye değişir. Çenede, boyunda ve göğüste kaşıntı ve öksürük ile hastalık başlayabilir. Öksürük, solunum güçlüğü, küçük çocuklarda karın ağrısı, soluk vermenin güçleşmesi, huzursuzluk ve morarma hastalığın olası belirtileridir.
Astım nöbetlerinin sık ve çok uzun süre tekrarlanması ile göğüs şekli bozuklukları ve gelişme geriliği görülebilir.
Tedavisi;
Kriz esnasında çocuk mutlaka doktora götürülmelidir. Hastalığın ciddiyetine ve muayene bulgularına göre, kan sayımı yapılmalı, akciğer filmi çekilmeli, kanda oksijen ve diğer kan gazlarınada bakılmalıdır. İnhalasyon ( buhar tedavisi ) ile ve astım ilaçlarının verilmesiyle tedavi başlayabilir. Astım krizleri halinde seyreden süreğen bir hastalık olduğundan hastalığın kesin tanısının konulması önemlidir. Astım benzeri belirtilere neden olan diğer hastalıklarda ( örneğin yabancı bir cismin solunum yollarına kaçması, kistik fibroz ) tedavi yaklaşımı tamamen farklı olacağından ayrı tanı mutlaka düşünülmelidir.

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.001
  • 228.799
  • 29.001
  • 228.799
# 17 Şub 2014 19:40:01
Gıda emperyalizmi, yoğurdu da elimizden aldı Yoğurdu yenilmez hale getiren tehlikeler

Sağlığınızı düşünüyor, haramlar ve şüphelilerden sakınmak gibi endişeniz söz konusu ise; sizde endüstriyel yoğurtları tüketmeyiniz!

"- Bugün satın aldığınız endüstriyel yoğurtların çoğunluğuna kıvamını artırması ve su tutması için jelâtin ekleniyor. Böylelikle uyanık üreticiler kazancına kazanç katıyor. Peki, jelâtin nereden elde ediliyor? Jelâtinin çoğunluğu domuz derisinden elde edilir. Bu sayede de bilerek ya da bilmeyerek tüketicilere domuz katkılı ürünler yedirilmektedir. Resmi verilere göre jelâtinin çoğunluğu Çin gibi ülkelerden ithal edilmektedir. Bu jelâtinler piyasaya “yenilebilir jelâtin” yahut da “sığır jelâtini” olarak sürülmektedir. Sığır jelâtini bile olsa bu durumda sığırın helal kesim olup olmadığı gibi tespiti imkânsız bir sorun ortaya çıkmaktadır.

- Yine yoğurtlarda, kıvam artırıcı olarak genetiği oynanmış ucuz nişastalar kullanılmaktadır. Bu durumda eklenen nişastanın varlığı, ambalaja yazılmadığı için Çölyak hastaları için öldürücü olabilmektedir.

- Yoğurda, şeker yahut kanserojen olduğu bilinip İtalya tarafından da belgelenen Aspartam, Sakkarin gibi tatlandırıcılar da ilave ediliyor.

Sağlığınızı düşünüyor, haramlar ve şüphelilerden sakınmak gibi endişeniz söz konusu ise; sizde endüstriyel yoğurtları tüketmeyiniz! Çözüm olarak tıpkı dedeniz, neneniz ya da babanız gibi sizde yoğurdunuzu evinizde kendiniz yapınız. Böylece sağlığınızı ve inancınızı koruyabilirsiniz."

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 18 Şub 2014 06:30:08

                                                           KALP ÇARPINTISI
Her ne sebeple olursa olsun insanın kendi kalbinin sesini duyması veya hissetmesi insanı rahatsız eder. Bu da insanın aklına ‘Acaba kalbimde bir şey mi var? Kalp krizi mi geçiriyorum?’ sorularını akla getirir. Bu gibi sorularınızın ve kalp çarpıntıları ile ilgili merak ettiğiniz tatminkâr bilgileri bu makalede bulacaksınız.
Kalp Çarpıntısı Nedir?
Kalp çarpıntısı; kalp ritminin rahatsız edici olarak hissedilmesidir. Kalbinizin daha kuvvetli, hızlı attığını veya düzensiz çalıştığını hissedebilirsiniz. Çarpıntılar sık hissedilir ve normaldir. Çarpıntının kendisi bir hastalık değildir. Çarpıntı yapan nedeni belirlemek gerekir. Kalp çarpıntısı çoğunlukla sinirsel bir durumdur; kişinin ya kalp hastalığı korkusuyla ya da duygusal bozukluklar sonucu, kendi kalp etkinliğiyle aşırı ilgilenmesi sonucu ortaya çıkabilir. Aşağıda kalp çarpıntılarına neden olan faktörleri okuyacaksınız.
Kalp Çarpıntısı Neden Oluşur?
Kalp çarpıntısı aşağıdaki nedenlerden oluşur;
•    Egzersiz,
•    Stres, endişe, korku
•    Üst üste yakılan sigara veya puro
•    Aşır ve hızlı alkol alınması
•    Fazla miktarda kahve, kola veya çay,
•    Kansızlık,
•    Kalp problemi,
•    Troid problemi,
•    Diyet hapları, depresyon haplarının fazla kullanılması,
•    Premenopozal hastalık tablosu,( kadınlarda menopoz öncesi dönem )
•    Vitamin eksikliği,
•    Sevinç ve korku
•    Uyku kaçması ile meydana gelen çarpıntılar (kafein kaynaklıdır)
•    Aşırı ve uzun süreli yoğun çalışmalar,
•    Günlük işlerdeki yoğunluğun artık kanıksanarak normalleşmesi,
•    Uzun süren üzüntü, düş kırıklığı ve korkular
•    Düşük kan şekeri,
gibi durumlar kalp çarpıntısına neden olabilir.
Kalp Çarpıntısının Belirtileri Nelerdir?
Kalp çarpıntısının belirtileri genellikle göğüste dolgunluk, düzensiz kalp ritmi ve tekleme olarak karşımıza çıkabilir. Çarpıntılara bazen baş dönmesi, göz kararması, hafif terleme, yattığımızda kalp atımının kulakta hissedilmesi, cilt renginin solması, bazen göğüs ağrısı ve sıkışması bile eşlik edebilir. Bu belirtiler kalbinizin geçici bir süre bedeninizin ihtiyacı olan kanı dokulara pompalayamadığına işaret etmektedir.
Kalp Çarpıntısı Nasıl Teşhis Edilir?
Çarpıntıda genellikle EKG çekilir ve tahliller duruma göre yapılır.24 saat üzerimize EKG kaydı yapılacak bir monitör takılabilir. Efor testi yapılarak kalp damarlarında bir problem olup olmadığı kontrol edilebilir.
Kalp Çarpıntısı Nasıl Tedavi Edilir?
Tedavi kalp çarpıntısının sebebine bağlı olarak değişebilir. Çoğu zaman kalp normal olduğu için tedavi gerekmez. Bu konuda önce bize düşen görevi yapmalıyız. Aşağıda bize düşen görevler sıralanmıştır. Gerektiği yerde de çarpıntıyı azaltacak ilaçları doktor kontrolünde almalıyız.
Şayet kalp çarpıntınız başka bir organ veya dokudan kaynaklanıyorsa nedeni teşhis edilir. Doktorun verdiği ilaçlara devam edilir.
Kalp Çarpıntınız Oluyorsa Ne Yapabilirsiniz?
Çarpıntı sorunu ile karşılaştığınızda panik yapmayın, korkup telaşlanmayın. Gevşemeye, rahat bir yere oturup dinlenmeye çalışın. Derin derin nefes almaya başlayın. Soğuk bir içecek içmeyi deneyin. Şiddetli öksürmek, ellerinizi soğuk suya batırmak, ‘ıkınmak’ gibi manevraları deneyin.
Çarpıntılar sık tekrarlıyorsa ve beraberinde de nefes darlığı, baş dönmesi ve göğüs ağrısı oluyorsa bunun altında yatan bir kalp probleminden dolayı hemen doktora başvurmalıyız.
UNUTMAYALIM!
Çarpıntınız oluyorsa;
•    Doktorumuzun verdiği ilaçları düzenli bir şekilde kullanmalıyız,
•    Sigaradan uzak durmalı, sigarayı bırakamıyorsak doktordan yardım almalıyız,
•    Alkolü bırakmalıyız,
•    Kilo fazlalığı varsa hemen doktor kontrolünde kilo vermeliyiz,
•    Düzenli bir şekilde spor yapmalıyız,
•    Hayatımızdan stresi ve endişeleri uzak tutmalıyız.
Yukarıda da belirttiğimiz durumları uygularsak emin olun kalp çarpıntılarınız azalacak ve hatta bitecektir.
Kalp çarpıntısına Şifalı Bitkiler
•    Hazırlanış ve Kullanım Reçetesi:
Lebak ağacının yaprakları suda kaynatılır.
•    Buharı rahatsızlık süresince koklanır.
•    Ballıbaba bitkisi suda kaynatılır.
•    Suyu yemek esnasında ısıtılarak bir fincan içilir.
•    Tedavi süresince yemekten sonra turunç ağacının(merkep turuncu) ekşi meyve taneleri bol bol yenir.
•    Rahatsızlık esnasında bir parça tarçın kabuğu ağza alınarak çiğnenir.

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.001
  • 228.799
  • 29.001
  • 228.799
# 18 Şub 2014 19:19:24
Bugün başka bir çocuk daha telefonu şarjda iken konuşmaktan öldü. O anda aniden sarsıldı ve önce kalbi sonra elleri yandı.

Yani lütfen telefonunuz şarjda iken arama yapmayın ve gelen aramaları kabul etmeyin. Telefon şarjınız son çubukta ise arama yapmayın ve aramaları kabul etmeyin. Çünkü şarjı az olan telefonlar 1000 kat daha fazla radyasyon yaymaktadır. Bu durum her marka telefon için geçerlidir.

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 19 Şub 2014 06:55:51
KEÇİ SÜTÜ İLE GELEN SAĞLIK

Pek çoğumuz keçi sütünün satıldığını bile bilmeyiz. Bu yüzden ülkemizde fazla tüketilmez. Oysaki keçi sütü anne sütüne en yakın olan süttür. Doğal olan her besinin şifa dağıtması gibi keçi sütü de şifalar dağıtmaktadır. Diğer sütlere nazaran içerdiği bol muhteviyatı nedeni ile doktor reçetelerinde bulunmayı hak ediyor. Yazımızı okuduğunuzda keçi sütünün faydaları hakkında birçok bilgi öğrenecek ve ' keçi sütünü en yakın nereden temin edebilirim' sorusunun cevabını arayacaksınız. Şifalı olması temennisi ile...
Keçi sütünün özellikleri
•Keçi sütü, inek sütü gibi içimlik süt olarak tüketilebilme özelliğine sahiptir.
•Keçi sütü homojenize özelliğine sahip olduğu ve içinde çok sayıda küçük yağ molekülü bulunduğu için kolay sindirilir. Bu sebeple yaşlı ve çocukların beslenmesinde önemli role sahiptir.
•Keçi sütü proteinleri diğer sütlerdeki esansiyel yani dışarıdan alınması gereken proteinlerden daha fazla bulunmaktadır. Bu durum, inek sütü kullanması sakıncalı olan bebeklerde alternatif sağlar.
•Fosfor elementini kayda değer derecede bulundurmaktadır. Bu durum et ve balık tüketmeyen kişilerde önem taşımaktadır.
•İnek sütüne nazaran keçi sütü anne sütüne daha yakın benzerlik gösterir.
•Keçi sütündeki kalsiyum anne sütündekinden 4 kat daha fazladır.
•Keçi sütünün, vitamin A, fosfor, magnezyum ve selenyum miktarı açısından da anne sütüne daha yakındır.
•Bakteri oranı diğer sütlere göre daha azdır. Tüberküloz ve brusellos gibi patojenler de görülmemektedir.
•Keçi sadece doğal yollardan yani ağaç yaprakları ve ot yediği için eti ve sütü de doğaldır. İnekler ve koyunlar gibi yem yemez.
•Maraş dondurmasının en önemli özelliği de keçi sütü kullanılarak yapılmasıdır.
KEÇİ SÜTÜNÜN FAYDALARI
•Sindirim rahatsızlıklarında mide asitlerini dengeler, bağırsak sağlığınızı korur.
•Astım,
•Alerji yapmaz.
•Sindirim sistemi rahatsızlıkları,
•Hazım sorunları,
•Cilt hastalıkları,
•Bebek egzamaları,
•Varis,
•Canlıda iltihaplanmayı önleyici,
•Diş ve kemikler için iyi bir kalsiyum kaynağı,
•Geceleri oluşan öksürük nöbetleri,
•El, yüz ve cinsel organlardaki egzamaları yok eder,
•Bebeklerde ani ölümlerin önüne geçilmesi
•İlaçların kullanılmasını gerektiren hazım sorunlarında ve peptik ülserlerin tedavisinde yarar sağlar.
                                                           

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.001
  • 228.799
  • 29.001
  • 228.799
# 19 Şub 2014 19:39:39
- Soru: En ufak gerilimde çabucak sinirleniyorum.

– Cevap: Çünkü düşünce merkezi (beynin ön lobu) duygularınızı bastıramıyor. Çünkü o merkez zayıf veya eksik çalışıyor. Çünkü oraya az kan gidiyor. Çünkü uykusuz, susuz kalmış olabilirsiniz veya yoğun stres içerisinde olabilirsiniz. Sebebi düzelirse sorun da düzelir. Zihinsel Şifa

Çevrimdışı BASTIRIK

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 162
  • 150
  • 162
  • 150
# 19 Şub 2014 19:47:22
Hocalarım Kekemeliğe Bitkisel Bir Çözüm Önerisi Olan Var Mı? Veya Konuşurken Gerilimi Azaltacak Bir Yöntem Veya Bitkisel Bir Destek Bilen Var Mı?

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.001
  • 228.799
  • 29.001
  • 228.799
# 20 Şub 2014 21:00:14
Gülmeyi başaran stresten uzaklaşmayı da başarıyor.

Gülmeyi başaran kişi stresini kontrol altına almayı başarmada bir adım önde demek. Öyle ki mizah duygusu yerinde ve zamanında kullanıldığında üzüntüler, belalar küçülüyor, şekil değiştiriyor. Yani M vitamini olarak da isimlendirilen mizah psikolojiyi besliyor.

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatr Prof. Dr. Nevzat Tarhan, M vitamini olarak isimlendirdiği “Mizah” ı, doğru yer ve zamanda kullanmayı başaran kişilerin stresini kontrol altında tutmayı da başarabileceğini vurguluyor.

En zor ve sıkıntılı anlarda mizahla korkuyu yenmenin ve olayın yönünü değiştirmenin mümkün olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yaşanılan üzüntüler ve korkuların sorunların değil de bakış açımızın birer sonucu olduğuna vurgu yapıyor.

Bizi üzen şeylerin olaylardan çok o olaylara verdiğimiz anlamdır diyen Tarhan, mizah duygusunun yerinde kullanılması halinde üzüntülerin, belâların küçültüleceği, şekil değiştireceğini kaydediyor. Tarhan mizah duygusu veya M vitamininin psikolojimizi besleyen özellikleri olduğunu belirtiyor.

M Vitaminin Faydaları:

-          Mizah olaylara bakış açımızı değiştirir,

-          Olaylara verdiğimiz anlamı sorgulamamızı sağlar,

-          Mizah zaafları, kırgınlıkları kabul edip fark ettiğimizi gösterir.

-          Mizah özgür olduğumuzu gösterir.

-          Özgüvenimizin olduğuna işarettir.

-          Mizah  duygusu olan insan, empatik iletişimde başarılıdır. Başka insanın acısını, kederlerini, mutsuzluğunu anladığını göstermiş olur.

-          Üzüntülü durumda gülünecek bir şey bulmak zekice davranıştır.

-          Korkular, takıntılar, üzüntüler ”içerisindeki insan kendisiyle dalga geçmeyi başarırsa kendini aşmış demektir.

-          Karşı tarafı küçümsemeyen bir mizah, dostluk bağlarını güçlendirir.

-          Güler yüz, nükteli sözler, sevdiklerinize verilen çok değerli hediyelerdir,

-          Ölçülü şaka uzaklıkları yakınlaştırır.

-          Sevgi dolu bakış, bedensel mesaj, her şeyin içini dışına çıkarır.

Rektör Tarhan gülmeyi başaran insanın, stresini kontrol altına almayı da başaracağını ifade ediyor.

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.001
  • 228.799
  • 29.001
  • 228.799
# 20 Şub 2014 21:08:32
NASIRA ÇÖZÜM

Önce sıcak tuzlu suda ayaklarımızı bekletelim. Sonra 3-4 aspirini dövüp vazelinin içine katıp karıştıralım.2-3 damla limon suyu katalım.Eğer limon kabuğu varsa atmayalım.İç tarafıyla ayağımızı ovalım.Sonra hazırladığımız karışımdan ayağımıza sürelim. özellikle topuk taraflarına sürelim.Nemli bir tülbentle ayaklarımızı saralım.Biraz bekleyip streç flimle saralım. Bu işlemi yatacağınız vakit yapıp sabah çıkartalım.Ayaklar pamuk gibi oluyor


. [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 20 Şub 2014 22:38:31
B12 Vitamini (SİYANOKOBALAMİN)
Bütün vitaminler gibi B12 vitamini de vücudumuz için olmazsa olmazlardan olan vitaminlerdir. B12 vitamini vücudumuzda meydana gelen birçok metabolik olayda düzenleyici rol oynar.

B12 Vitamini NEDİR?
Tıp dünyasındaki adı Siyanokobalamin olan B12 vitamini özellikle hayvansal dokularda bulunur. İnsan vücudunda beş yıllık B12 vitamini depolanabilir. Sebzelerde bulunmadığı için uzun süre sebzelerle beslenen (vejetaryen) kişilerde zaman zaman B12 vitamini bağlı olarak rahatsızlıklar görülebilir. Bunun yanı sıra vücutta vitaminin emilimindeki bozukluk, aşırı oranda alkol kullanımı, bazı ilaçların uzun süreli kullanımı ve yaşlılarda  B12 eksikliği görülebilir.

B12 VİTAMİNİNİ NE İŞE YARAR?

•    Anemi hastalığını önler,
•    Alyuvar üretilmesinde ve demir kullanımına yardımcı olur,
•    Doğru sindirim, besinlerin alınması, protein sentezi, karbonhidrat ve yağ metabolizması için gereklidir.
•    Sinir tahribatını önler,
•    Doğurganlığı sağlar,
•    Hücre oluşumunu ve uzun yaşamasını sağlar,
•    Sinir uçlarının normal gelişimini kolaylaştırır,
•    Hafızanın güçlenmesine ve öğrenmeye yardım eder,
•    Gen kopyalanmasına yardım eder,
•    Çocuklarda zekâ gelişimi için gereklidir.

B12 VİTAMİNİ EKSİKLİĞİNDE NE OLUR?
•    Yürüme bozukluğu,
•    Kronik yorgunluk, ellerde ve ayaklarda uyuşma,
•    Depresyon,
•    Sindirim bozuklukları,
•    Baş dönmesi, uyku hali,
•    Karaciğer büyümesi,
•    Göz bozuklukları,
•    Halüsinasyonlar,
•    Baş ağrıları,
•    Dil enfeksiyonu,
•    Huzursuzluk, unutkanlık,
•    Zor nefes alma,
•    Hafıza kaybı,
•    Sinirsel bozulmalar,
•    Kalp çarpıntısı,
•    Kansızlık,
•    Kulaklarda çınlama,
•    Omurilik yıpranması
gibi rahatsızlıklar görülebilir. Yukarıda sayılan belirtiler eğer sizde gözlemleniyorsa bir hekime başvurmalısınız. B12 eksikliği uzun süre tedavi edilmezse ciddi hasarlara neden olabilir.

B12 VİTAMİNİ BULUNAN BESİNLER NELERDİR?
Daha önce de söylediğimiz gibi B12 vitamininin hayvansal besinlerde daha çok bulunur. Dana eti, balık, böbrek, karaciğer, yumurta, süt ve süt ürünleri B12vitamini içeren yiyeceklerdir.

B12 VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ TEDAVİSİ
B12 tedavisi için B12 vitamin iğnesi ya da b12 vitamin hapı kullanılır. Ayrıca dilaltından alınan çeşidi de vardır. Ama bundan da önemlisi vücudumuzda birçok işlevi bulunan B12 vitamini eksikliğine maruz kalmamaktır. Beslenmemize dikkat etmektir.

Çevrimdışı GÜLCE90

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 21 Şub 2014 16:20:44
GREYFURT                                                                                            Araştırmaya göre, greyfurt kolon ve akciğer kanserinden koruyor, kilo kaybettiriyor.
Araştırmaya göre, greyfurt kolon ve akciğer kanserinden koruyor, kilo kaybettiriyor. Ayrıca kalp hastalıklarını önleyip karaciğer ile akciğeri güçlendiriyor. Sağlık için günde yarım greyfurt yeterli
İÇMEK YERİNE YİYİN
Kolesterol düşürücü ilaç alanlar, doktora danışmadan greyfurt yemesin. Meyve dünyasında ekşiliği nedeniyle pek sevmediğimiz greyfurt sağlığa çok faydalı. Greyfurt 150′den fazla yararlı kimyasal içeriyor. Günde yarım greyfurt yediğinizde tüm C vitamini ihtiyacınızı karşılıyorsunuz. Suyunu içmek yerine greyfurtu yemek gerekiyor. Çünkü greyfurttaki lifler, kilo verilmesine ve kolesterolün düşmesine yardımcı oluyor.
A VİTAMİNİ ZENGİNİ
Özellikle kırmızı ve pembe greyfurt tam bir A vitamini deposu. Ayrıca kırmızı greyfurtta bol miktarda likopen var. Domateste de bulunan likopen sağlık için bire bir. Araştırmalarda greyfurtun kolon ve akciğer kanseriyle kalp hastalıklarını önlediği, karaciğer ve akciğeri güçlendirdiği saptandı. Ama fazla greyfurt suyu meme kanserini tetikliyor, ilaçların etkisini bozuyor

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 22 Şub 2014 07:47:46
AĞIZ KOKUSU
Ağız kokusu çoğunlukla hastanın kendisi tarafından hissedilmeyen ancak çevresindeki kişilerce hissedilen bir çeşit rahatsızlıktır. Eğer ağız kokusu soğan, sarımsak gibi besinlerden veya sigara ve alkol tüketilmesinden kaynaklanmıyorsa bir rahatsızlığın belirtisi olabilir.
Özellikle eşler arasında soğukluğa  yol açabilecek olan ciddi ağzı kokularının sebepleri araştırılmalı ve mutlaka tedavi yoluna gidilmelidir. Ağzı sürekli kokan bir kişinin toplumda hoş karşılanmayacağı da açıktır.
Ağız kokusunun sebepleri çok çeşitlidir. Bazı ağız kokuları ağız temizliği ile alakalıdır. Bunun için dişler fırçalanmalı, ağız belli aralıklarla yıkanmalı ve gargara yapılmalıdır. Misvak kullanmak iyi gelecektir.
Herhangi bir hastalığa bağlı olan ağız kokularını ise şöyle sıralayabiliriz.
Diş ve diş etinden kaynaklanan ağız kokuları: Çoğunlukla çürük dişlerden ve diş eti kanamalarından kaynaklanır. Çürük dişlerin çekilmesiyle veya dolgu yapılmasıyla çürüklerden kaynaklanan kokular giderilir. Diş eti kanamalarından kaynaklanan kokuların giderilmesi için öncelikle dişlerdeki tartarın ve diş taşlarının bir diş hekimince temizletilmesi gereklidir. Çünkü diş eti kanamalarının çoğunluğu diş taşlarından kaynaklanır.
Bademcik iltihaplarından kaynaklanan kokular: Bademcikler iltihaplı olduğu sürece koku yapar. Kokunun giderilmesi iltihabın giderilmesine bağlıdır.
Ağız burun ve boğaz tümörlerinden kaynaklanan kokular: bu tip kokuların giderilmesi de yine mevcut tümörlerin varlığı ile ilişkilidir. Gerekli tedavi ile giderilecektir.
•Bazı ağız kokuları ise kişide bir hastalığın belirtisi olarak açığa çıkar.
Örneğin;
•Şeker hastalarının nefesi aseton gibi kokmaktadır.
•Akut romatizma, nefes ekşi kokar.
•Karaciğer yetmezliği, nefes küf kokar.
•Karaciğer sirozu ve iç kanama, nefes pıhtılaşmış kan gibi kokar.
•Böbrek yetmezliğinde ve üremide nefes amonyak gibi kokar.
Bütün bu kokuların giderilmesi hastalığı ortadan kalkmasına bağlıdır. Ağız kokusu gidermek için kullanılan sprey ve gargaralar çözüm değildir. Bunlar kötü kokuların giderilmesinde kısa süreli, geçici bir düzelme sağlar. Sonra kötü kokular tekrar hissedilir. Bu sebeple ağız spreylere itibar edilmemeli, mutlaka ağız kokusunun sebebinin ortadan kaldırılmasına yönelik tedavi uygulanmalıdır.
Hoş nefesler için;
Dişler mutlaka fırçalanmalı, her yemekten sonra ağız yıkanmalıdır ve bu bir alışkanlık haline getirilmelidir. Sigara ve alkolden kesinlikle uzak durulmalıdır. Eğer bir ortama girilecekse soğan ve sarımsak yenilmemelidir. Ben soğan ve sarımsak yemeyiniz diyemem, çünkü her ikisi de sağlığa faydalı gıdalardır. Şunu söyleyebilirim, soğan sarımsak yiyen en azından üzerinden bir öğün geçmeden insanlara fazla yaklaşmamalıdır. Bir miktar maydanoz çiğnemek ağıdaki kötü kokuyu bastıracaktır ve misvak kullanmak da faydalı olacaktır.

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.001
  • 228.799
  • 29.001
  • 228.799
# 22 Şub 2014 08:22:15
Kalp Krizi Geçiren Kişinin Yapacakları

çok Yorgunsunuz Ve Canınız Da Fena Halde Sıkkın.birdenbire Göğsünüzde,kolunuza Ve Çenenize Doğru Yayılmaya Başlayan Korkunç Bir Ağrı Hissediyorsunuz.en Yakın Hastaneye Sadece On Dakikalık Mesafedesiniz Ama Hastaneye Ulaşmayı Başarıp Başaramayacağınızdan Bile Emin Değilsiniz.

ne Yapacaksınız..?

pek Çok İnsan Kalp Krizi Geçirdiği Sırada Tek Başına Oluyor, Etrafta Yardım Edecek Kimse Bulunmuyor.

kalp Atışları Düzensizleşen Ve Kendisini Bayılacakmış Gibihisseden Birinin Bilincini Yitirmeden Önceyalnızca 10 Saniye Kadar Zamanı Vardır.bu Durumda Ne Yapmanız Gerekir?

paniğe Kapılmadan Üst Üste Kuvvetlice Öksürmeye Başlayın.arabanızı Sağa Çekin Motoru Durdurun Dörtlüleri Yakın Arabanın Arkasına Geçip Sırt Üstü Yere Yatın Ayaklarınızı Arabanızın Bagajına Doğru Yukarı Kaldırın Ve Öksürmeye Başlayın Öksürmeden Önce Her Seferinde Derin Bir Nefes Alın;

öksürükleriniz Güçlü Olsun,derinden Gelsin Ve Uzun Sürsün,tıpkı Göğsünüzde Birikmiş Balgamı Atmaya Çalışır Gibi Öksürün.her İki Saniyede Bir Derin Nefes Alıp Öksürün Ve Bunu Ya Yardım Gelene Dek Yada Kalp Atışlarınız Tekrar Normale Dönene Dek Sürekli Yapın.

sakın Arabanızın İçinde Oturmayın Bu Esnada Sizi Gören İnsanlar Yardım Edeceklerdir Derin Nefes Almak Ciğerleri Oksijenle Doldurur.öksürmek Kalbe Tazyik Yapar Ve Kan Dolaşımını Rahatlatır.kalbe Uygulanan Bu Tazyik,kalbin Normal Ritmine Dönmesini Kolaylaştırır.

bütün Bunlar Size, Bilincinizi Kaybetmeden Önce Hastaneye Yetişecek Zamanı Tanır. Ayaklarınız Yukarı Doğru Kaldırılmış Olduğundan Vücudunuzdaki Bütün Kan Kalbe Basınç Yapacaktır. Bu Posizyonda Yatmak Kalbin Normal Çalışmaya Düzenine Geçmesine Yardımcı Olur Bu Konuda Mümkün Olduğunca Çok Kişiyi Bilgilendirin.

bu Bilgi Sayısız İnsanın Hayatını Kurtarabilir!!!asla, 'benim Başıma Gelmez!' Diye Düşünmeyin.hayat Tarzımızın Epeyce Değiştiği Şu Son Yıllarda Artık Her Yaşta İnsan Kalp Krizi Geçiriyor...

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK