Eğitimhane Sağlık Köşesi

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.534
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.534
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 28 Ara 2012 00:45:35
Çağımızın hastalığı kanser belirtileri ile ilgili bir haber. Paylaşmak istedim.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı dio_geo

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 486
  • 459
  • 486
  • 459
# 28 Ara 2012 00:54:48
Babam 2 ay önce sağ tarafından felç geçirdi,şuan hareket kısıtlılığı kalmadı gibi...sağ kol ve bacak oynuyor ve kullanabiliyor,fakat konuşamıyor...deneyimi olan veya alternatifler sunabilecek birileri var mı? konuşma hangi koşulda gelir? neler uygulanabilir?

Çevrimdışı senizkarasah

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 01 Oca 2013 18:46:18
ÇİNLİLER NEDEN SICAK SU İÇİYOR?
FAYDALARI NELERDİR?

Çine gitmiş olanlar iyi bilir, özellikle yaşlı Çinliler yanlarında sürekli bardak tipi termoslarda sıcak su, çay taşırlar. Kışın soğuk günlerde, hatta bunaltıcı yaz sıcaklarında bile hep sıcak su içerler. Çin restoranlarına gittiğinizde de masanıza ilk gelen bu hafif çayımsı sıcak su'dur.
 
Peki Çinliler neden sürekli sıcak su içer?
 
Vücudumuz için gerekli olan şeylerin %99'unu midemiz sayesinde alıyoruz. Yediklerimiz bizi fiziksel ve ruhsal olarak o kadar çok etkiliyor ki acı yememiz bizi daha agresif, tatlı yememiz ise bizi daha mutlu yapıyor. Hatta bu yüzden bilim adamları midemiz için 2.ci beynimiz diyorlar. Midemize en iyi gelen şey ise sıcak su.
 

Peki sıcak su bizim için neden iyi?
 
İşte binlerce yıldır bunun farkında olan Çinliler de her fırsatta sıcak su içiyor.
 
Midemiz vücudumuzun için bir nevi "fırın" işlevi görüyor. Midemiz yediklerimizi bakteri ve enzimlerle eritmek için ilk önce uygun ısıya getiriyor, yani tekrar ısıtıyor. Soğuk su içmek ise midemizin daha fazla enerji harcamasına neden oluyor. Ve yanında alınan diğer besinlerin sindirimini de zorlaştırıyor. Özellikle yağlar soğuk suda çok daha zor çözünüyor. Çinliler ise yemekten önce ve sonra sıcak su içerek midelerinin extra efor sarfetmesini engelliyor.
 
Çinliler soğuk içecekler içtiğiniz veya soğuk besinler yediğiniz zaman içsel organların daha fazla büzüldüğüne, mevcut problemleri daha da kötüleştirdiğine inanıyor. Yağlı bir tavayı soğuk suda yıkamaya çalışın. Yağlar donar ve yapışır. Ama aynı tavayı SICAK suda
 yıkarsanız, yağı çözer ve uzaklaştırır. Bedenimiz yağları içerir.
 Sıcak su sistemimizi temizler.

SICAK SUYUN Faydaları :
 1 – Bedenin doğal serinletme sistemini çalıştırır. Bu kan dolaşımında artışa neden olur.
 2 – ıç organları ve kaburga kafesinin etrafındaki kasları gevşetir,daha derin nefes almanızı sağlar.
3 - Mide asidi etkilerini rahatlatır ve asit reflu semptomlarını rahatlatır.
 4 – Sulanmayı ve besinlerin emilimini artırarak sindirime yardımcı olur.
 5 – Kabızlığı giderir.
 6 – Kilo verme : yemeklerden yarım saat önce içilen sıcak su iştahı azaltır ve kilo vermeyi hızlandırır. Nefes tekniği ilebirleştirilirse, yağ yakmak için hiper – oksijenlenme sağlar.
 7 – Soğuk algınlığı, gripin süresini kısaltır, zatürreyi önler.
 
NE KADAR ıÇMELı? NE KADAR SICAK OLMALI? NE KADAR SIK ıÇMELı
Günce 3 kez 1 fincan için, kahve sıcaklığında. Daha fazlası daha iyidir.
 
Denemeye ne dersiniz?
 
Sabah kalktığınızda siz de güne sıcak su içerek başlamayı deneyin ve vücudunuzun nasıl tepki verdiğini kendiniz deneyimleyin.
 

Eğer sıcak suyun tadı hoşunuza gitmiyorsa
 
İçine biraz zencefil, limon, portakal yada kivi dilimi katarak suyunuzu tadlandırabilirsiniz. Yada direkt Çin usülü yeşil çay içebilirsiniz. Afiyet olsun.
 

Çevrimdışı deva35

  • Bilge Üye
  • *****
  • 7.396
  • 11.768
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 7.396
  • 11.768
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 01 Oca 2013 18:48:55
merhaba arkadaşlar :)
sorum biraz saçma olacak ama sormalıyım :)
cuma günü bir rahatsızlığımdan dolayı doktora gittim.reçete de frekans 3 diyor.bu ilacın bir günde içilecek miktarı mı acaba?

Çevrimdışı senizkarasah

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 01 Oca 2013 19:03:39
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
merhaba arkadaşlar :)
sorum biraz saçma olacak ama sormalıyım :)
cuma günü bir rahatsızlığımdan dolayı doktora gittim.reçete de frekans 3 diyor.bu ilacın bir günde içilecek miktarı mı acaba?
Geçmiş olsun öğretmenim.. Eczane daha iyi bilir nasıl kullanılacağını, oraya sorsanız.. Biz ne desek olmaz şimdi :)

Çevrimdışı deva35

  • Bilge Üye
  • *****
  • 7.396
  • 11.768
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 7.396
  • 11.768
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 01 Oca 2013 19:18:24
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Geçmiş olsun öğretmenim.. Eczane daha iyi bilir nasıl kullanılacağını, oraya sorsanız.. Biz ne desek olmaz şimdi :)
aslında eczacı 3 çizgi atmış.ama doktor günde 1 demiş gibi hatırlıyorum :) paronayak mıyım neyim :)

Çevrimdışı senizkarasah

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 01 Oca 2013 19:21:07
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
aslında eczacı 3 çizgi atmış.ama doktor günde 1 demiş gibi hatırlıyorum :) paronayak mıyım neyim :)
Günde 3 defadır o zaman, fakat yine de eczanenin telefonu varsa ara da işi sağlama alalım, sağlık bu sağlamcı olmalı :)

Çevrimdışı deva35

  • Bilge Üye
  • *****
  • 7.396
  • 11.768
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 7.396
  • 11.768
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 01 Oca 2013 19:27:44
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Günde 3 defadır o zaman, fakat yine de eczanenin telefonu varsa ara da işi sağlama alalım, sağlık bu sağlamcı olmalı :)
evet ben de öyle düşünüyorum ablacım, teşekkürler 6 saat :)

Çevrimdışı esme66

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.484
  • 3.499
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 1.484
  • 3.499
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 01 Oca 2013 19:31:59
ilaç prospektüsünde de bilgi vardır

Çevrimdışı hizaNurs

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 373
  • 434
  • 373
  • 434
# 03 Oca 2013 12:13:27
oğlum pişik olduğunda balmumu ve zeytinyağıyla bi karışım yaptım.çok iyi geliyor, tavsiyemdir..

Çevrimdışı duyguaydın

  • Moderatör
  • *****
  • 5.423
  • 126.360
  • 5.423
  • 126.360
# 10 Oca 2013 09:29:55
Tüm Ambulanslar tek telefon
   
TÜM HASTANELER TEK TELEFON == 444 0 911

Tüm hastaneler Türkiye'nin her yerinden ulaşılabilen tek bir no.da birleştiler.
Cep telefonunuzdan ararsanız bulunduğunuz ilin alan kodu ile aramanız gerekiyor.
Mesela İZMİR' de    0232 444 0 911 
Mesela İSTANBUL ANADOLU' dan    0216 444 0 911 

Bu telefonu aradığınızda en yakın
Ambulans olay yerine gönderiliyor.

Çevrimdışı senizkarasah

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 10 Oca 2013 09:38:24
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Tüm Ambulanslar tek telefon
  
TÜM HASTANELER TEK TELEFON == 444 0 911

Tüm hastaneler Türkiye'nin her yerinden ulaşılabilen tek bir no.da birleştiler.
Cep telefonunuzdan ararsanız bulunduğunuz ilin alan kodu ile aramanız gerekiyor.
Mesela İZMİR' de    0232 444 0 911  
Mesela İSTANBUL ANADOLU' dan    0216 444 0 911  

Bu telefonu aradığınızda en yakın
Ambulans olay yerine gönderiliyor.

Çok teşekkürler Duygum hemen telefonuma kaydediyorum..

Sağlıklı Olmak İçin 30 Öneri:

Ingiliz doktorlar daha sağlıklı olmak isteyenler için 30 öneri getiriyor. The Independent gazetesinde yayınlanan sağlık ipuçları listesinde günde bir diş sarmısak yemek, sık sık balık tüketmek, kansere karşı koruması için selenyum almak, daha fazla su içmek gibi öneriler yer alıyor.

İşte sağlıklı bir yaşam için yapmanız gerekenler:

1-Hergün bir diş sarmısak yiyin.: Sarmısak vücuttaki hastalık sebebi olabilecek kimyasalların seviyesini yüzde 48 azaltırken, beynin yaşlanmasını önlüyor, kolestrolü düşürüyor.

2-Egzersizi ihmal etmeyin: Günde bir kilometre yürüyüş ya da haftada üç kez hafif egzersiz kalp hastalığı riskini düşürüyor.

3-Kepekli ürünler kanserden korur: Haftada dört kez kepek içeren ekmek, makarna ya da kabuklu pirinç tüketmek kanser riskini yüzde 40 azaltıyor.

4-Sebze-meyveyi eksik etmeyin: Sebze-meyve, özellikle de domates, kırmızı üzüm, brokkoli yiyenlerde kalp krizi, kanser ve şeker hastalığı riski düşüyor.

5-Ayaküstü yemekten vazgeçin: Hamburger, patates kızartması vs. gibi yiyecekleri tüketmeden önce kalp hastalıklarının üçte birinin bu yiyecekler yüzünden ortaya çıktığını hatırlayın ve fast food’dan vazgeçin.

6-Bel ağrısına çalışma iyi gelir: Araştırmalar bel ağrısı çekenlerin yatmak yerine normal aktivitelerine devam ettiğinde daha çabuk iyileştiğini gösteriyor. Fazla zorlamamak koşuluyla hareket etmek belinize yatmaktan daha iyi geliyor.

7-Sofrada balık olsun: Düzenli olarak balık yemek kalp riskini azaltıyor, ayrıca balıkta bulunan yağlar bağışıklık sisteminizi güçlendiriyor.

8-Tuzu azaltın: “Fazla tuz felce ve kalp hastalıklarına davetiye çıkarır” diyen uzmanlar günde 5 gramdan fazla tuz tüketilmesini sakıncalı buluyor.

9-Biraz şarap kanserden korur: Günde bir-iki kadeh şarap, kanser riskini azaltırken, vücudu gripten koruyor ayrıca yaşlılıkta bunamaya engel oluyor.

10-Kahvenin faydaları: Araştırmalar günde iki fincan kahvenin kolon kanseri riskini yüzde 25, safra kesesinde taş riskini yüze 45 azalttığını gösteriyor. Ancak kahvenin çok fazla tüketilmesi yüksek tansiyona neden olabiliyor.

11-Çaya devam: Uzmanlar, bol bol çay içenlerin kalp krizinden ölme riskinin yarı yarıya azaldığını belirtiyor.

12-Şok diyetler faydasız: “Haftada üç kilo” vermeyi vaadeden diyetlerden uzak durun. Kilo vermek istiyorsanız bunu hafta hafta değil uzun vadede yapmaya çalışın.

13-Aşırı kiloya dikkat: Yeni bir araştırmaya göre, kilolu insanların aldıkları her yeni kilo ömürlerini 20 hafta kısaltıyor. Fazla kiloları vermek kalp, kanser, eklem iltihabı hastalıklarından koruyor.

14-Selenyuma ihtiyacınız var: Kansere karşı doğal bir koruyucu olan selenyum fındık, fıstık, balık, tahıl gibi ürünlerde bol miktarda bulunuyor. Hergün selenyum alanlarda kanser riski yüzde 37 azalıyor.

15-Kolestrolü düşürün: Egzersiz yapmak ve yağı, tuzu azaltmak kolestrolü düşürüyor, bu da kalp krizi ve felçten korunmanızı sağlıyor.

16-Mucize ilaç aspirin: Ağrı kesici olarak aldığımız aspirin bizi kalp hastalığı, felç ve kanserden koruyor.

17-Düzenli seks bağışıklığı güçlendirir: Uzmanlara göre haftada dört kez seks yapmak, vücudu gripten koruyan Iga maddesini artırıyor. Ayrıca bu kişiler on yıl daha genç görünüyor.

18-Rahatlamayı öğrenin: Sosyalleşerek, hobi edinerek rahatlamak ruh sağlığına iyi geliyor. Ayrıca haftada üç kez rahatlatıcı egzersiz yapmak stres ve depresyonu önlüyor.

19-Sigaraya hayır: Sigarayı bırakmak artık daha kolay, nikotin bantları ve sakızları, akupunktur vs. gibi yöntemleri deneyebilirsiniz. Eğer tamamen bırakamıyorsanız azaltmak da sizin için yararlı olacaktır.

20-Ağız kokusunun çaresi var: Uzmanlar ağız kokusuna yol açan hastalıkları önlemek için günde iki kez fırçalama, gargara kullanmanın yanısıra havuç gibi lifli yiyecekler yemeyi ve çok fazla kahve içmemeyi öneriyor.

21-Sağlık için şarkı söyleyin: Doktorlar şarkı söylemenin ruh ve beden sağlığına iyi geldiğini belirtiyor. Şarkı söylemek rahatlatıyor, nefes egzersizi yerine geçiyor, depresyona iyi geliyor hatta ömrü uzatıyor.

22-Sağlıklı sinüsler için mırıldanın: Mırıldanarak şarkı söylemek de sinüsleri açıyor, sinüziti önlüyor.

23-Uykusuz kalmayın: Uyku bağışıklık sisteminin iyi çalışmasında etkili oluyor. Yetersiz uyku konsantrasyon eksikliğine yol açıyor.

24-Hergün vitamin alın: İçeriğinde folik asitin de bulunduğu vitamin tabletleri sizi kanser ve kalp hastalıklarından koruyor.

25-Cildinizi nemlendirin: Cildiniz için yazın, güneşten koruyucu kremleri, kışın da çatlama ve kırışıklardan korumak için nemlendiriciyi ihmal etmeyin.

26-Elma dişlere iyi gelir: Böğürtlen bakterilerin dişe yapışmalarını engelleyerek diş eti hastalığı riskini azaltırken, elma, portakal, havuç, ıspanak gibi lifli yiyecekler de dişleri güçlendiriyor.

27-Eş seçerken dikkat: Uzmanlar kronik rahatsızlıkların kadın-erkek ilişkilerinde iki tarafı da etkilediğine dikkat çekiyor ve kronik hasta bir kişinin eşinin de hasta olması riskinin altı kat artığını söylüyor.

28-Su içmeyi ihmal etmeyin: Günde beş bardak su içen kişilerde kolon kanseri riski yüzde 50 azalıyor.

29-Dostların sağlığa yararı: Doktorlar, dostlarla ilişkilerin hafızayı geliştirdiğine dikkat çekiyor.

30- En sağlıklı meslek grubu pazarlama: İngilterede satış elemanları en sağlıklı meslek grubunu oluşturuyor. Bu gruptakiler meslekle ilgili hastalıklara çok az yakalanıyor.

Çevrimdışı gülümseyinnn

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.382
  • 12.029
  • 5.382
  • 12.029
# 11 Oca 2013 00:16:16
911'i de almışış :)
Amerika artık başka bir kıtada değil ne güzel  :-\

Çevrimdışı duyguaydın

  • Moderatör
  • *****
  • 5.423
  • 126.360
  • 5.423
  • 126.360
# 12 Oca 2013 13:02:41
KSK ÜÇLEMESİ

(Karaciğer, Safra Kesesi ve Koledok Kanalı Kardeşliği)

 

ANDIÇ

Hiç bir organınızın farkına varmadan yaşamınızı sürdürmenizi dilerim...

 

GİRİŞ / GEREKÇE

Bir süre önce, 45 yıllık bir dostumun geçirdiği sağlık sorunları üzerine, dilimin döndüğünce ve klavye elverdiğince sizlerle paylaşmak istedim bu karaladıklarımı…

Ne ki, bu tür paylaşımlar; ne yazık ki, yaşamsal bir olumsuzluğun dokunuşu bir yakınımızı, bir yanı başımızdakini, bir can’ı incitmeden, çaresiz bırakmadan gündeme gelemiyor…

Karaciğerden Safra kesesine, oradan da Koledok kanalına uzanan (Kısaca; K-S-K Yolu) safranın akışaşağı doğrultudaki serüvenini aktarmaya çalışacağım. Tıp insanı olmamanın verdiği cesaretle, aynı kanaldan geçmiş ve benzer eziyetleri çekmiş biri olarak dikkate almanızı önerdiğim bu kurmaca içeriğini bilgilerinize sunarım.  

 

 

1-KARACİĞER

  
Karaciğer; Kimsin Sen?
a) Karaciğer, en önemli organlarımızın başında gelir.
b) Karaciğer, eskilerin deyimiyle; "nev-i şahsına münhasır" bir organdır.
c) Karaciğer, diğer organlarımızdan farklı olarak bir fabrika niteliğindedir.
d) Karaciğer, fabrikadan da öte, “entegre” bir tesistir.
e) Karaciğer kendini yenileyen, eksiklerini kapatan, kendi kendini sağaltan bir organdır.
f) Karaciğer bir laboratuvardır.
g) Karaciğer, bir işletme-bakım-onarım işliğidir (atölyesidir).
ğ) Karaciğer, bir bölümünü yitirilse de kendini üreten, dörtte üçü yok olsa da geri kalanı işlevini sürdüren bir organdır.
  
  
Karaciğer; Ne İşe Yararsın?
a) Vücudumuza aldığımız zehirli, toksik ve zararlı maddelerin giderildiği bir arıtma tesisidir.
b) Salgıladığı hormon ve enzimler yaşamsaldır.
c) Kan üretir,
d) Kanı pıhtılaştırıcı maddeleri üretir,
e) Kanı temizler,
f) Yeni hücrelerin yapı taşlarını üretir,
g) Vücudun enerji ihtiyacını karşılayan hammaddeleri (şeker, karbonhidrat, yağ gibi) stoklar,
ğ) Başta demir olmak üzere çeşitli mineral ve vitaminleri depolar,
h) Virüs ve mikropları öldürür,
ı) Safra üretir. (safra kesesi alınsa da, safra salgılamayı sürdürür)…

 

Karaciğer; Tepkini Nasıl Gösterirsin?

Yağlanmaya başlayarak… Aslında bu bir tepki değil bir üzüntünün, bir kırgınlığın edilgen dışavurumudur.

 

Karaciğer Yağlanması Nasıl Anlaşılır?

Durduk yerde anlaşılmaz…

 

Karaciğer Yağlanmasına Tanı Nasıl Konur?

Çok basit; Ultrasonografi ile. Hem de yüzde yüze yakın bir isabetle…

Ultrasonografi tekniği hem kolay, hem basit, hem de hastaseverdir. Yan etkisi de yoktur. Ultrasonografi, karaciğerdeki yağlanmayı, yağlanmanın boyutlarını güvenilir bir biçimde ve kolayca gösterir. Dahası, yağlanmanın tipi, türü ve hatta nedenleri bakımından da fikir verebilir.

 

Karaciğer Yağlanması, Nesin Sen?

Herhangi bir belirtisi, işaret fişeği yoktur. Çok ender sağ kaburga alt yayının altında ağrı görülür. Yorgunluk, halsizlik gibi yakınmalar başka birçok nedenden de ortaya çıkabilir. Tesadüfen ya da taramalar sonucu belirlenebilir.

Diğer bazı hastalıkların yan etkileri de karaciğer yağlanmasına neden olabilir. Şeker hastalığı, obezite, Hepatit-C, bazı virütik enfeksiyonlar, karaciğerde belirli bir miktarın üzerinde demir ya da bakır birikimi gibi…

Henüz etkili bir tedavi yöntemi yoktur. Nedeni teşhis edilirse, “nedene yönelik tedavi” en akılcı yoldur. Metformin, ursodeoksikolik asit, silymarin en çok kullanılan ilaç ve doğal ürünlerdir. Alkol kullanmamak, doğru ve dengeli beslenmek, varsa fazla kiloları vermek yarar sağlar…

 

Karaciğer, Sen Hiç “Pes” Etmez misin?

Karaciğerin de bir sabrı, bir dayanma gücü ve bir sınırı vardır. Bir noktadan sonra o da “Pes” eder… Bir defa pes etti mi, dönüşü muhteşem olmaz! İflas bayrağını kolay kolay çekmez ama bir çekti mi, nakliyesini ister.

İflasına giden yolda, taşları önce “yağlanması” döşer…

 

Karaciğer Ne İster?
a)Siyah Turp
(Kabuğu soyulur, havuç gibi rendelenir, içine yaklaşık aynı miktarda -hacim olarak-normal yoğurt (organik, morganik tanımam) eklenir, tercihe göre pul biber de serpilir ve günde bir kâse tüketilir)
  
b)Zerdeçal
(Kendileri aslen bir rizom'dur -kök-, baskın sarımsı ve çok serttir. Aktarlardan toz halinde de alınır, yoksa adı geçen kökü ufalamak kök söktürür.
Her sabah, aç karnına bir iri çay kaşığı süzme bala daldırılır, üzerine öğütülmüş bir tutam saf zerdeçal serpilir ve yutulur.
  
c)Enginar
(Her tür zeytinyağlı enginar tüketmek karaciğere karaciğer katar. Besinler içinde karaciğer dostu olarak bilinir enginar, ki birlikte tüketilen zeytinyağı da cabası).
  
  
d)Limonlu maydanoz
Özellikle karaciğer yağlanması için birebirdir. On gün süreyle, her gün bir büyük bardak limonlu maydanoz suyunun içilmesi sınanmış ve olumlu sonuç alınmış bir yöntemdir. Yaklaşık on sap maydanoz (küçük yapraklarıyla birlikte –büyük yapraklı maydanozların doğal olmadığı artık kanıtlanmıştır-) içine yarım ya da bir limonun suyu (bir limondaki su miktarı bile artık farklılık göstermektedir) eklenerek irice bir cezvede bir taşım kaynatılır, süzülür, soğumaya bırakılır. İster bir dikişte, ister aralılarla gün içinde içilir.
  
e)Milk Thistle
"Milk Thistle" ne mi? Bildiğimiz bir tür deve dikeni, yabani enginar çiçeği...
Yukarıda sıralananlarla yetinmiyorsanız, eczanelerde ve bazı takviye niyetine ilaç benzeri destekleyici "hap" var mı diye soracak olursanız yanıtım hazır:
  
"Milk Thistle"ya da “Artichoke” hapları, bileşimleri. (reklam olarak algılanmasını istemem amma Solgar, GNC, Shiffa Home, Jarrow, Dr Quicks vb. üreticileri bulunmakta). Günde bir ya da iki adet (prospektüsünü okuyunuz çünkü her bir kapsül ya da draje ticari olarak farklı mg'lerde olabilir) yemeklerden sonra alınabilir.
  
f)Ağır Yaşamak
Dinlenmek, yorulmamak; Sakin ve yavaş, yani ağırdan yaşamak...
  
g)Olumsuz Alışkanlıkları Savmak
Bilindik şeyler; Aşırı alkol almak, aşırı yağlı yiyecekler tüketmek, toksik ortamlarda bulunmak vb. alışkanlıkları ve yaşamdaki takozları adım adım terk etmek.
 

 

2-SAFRA ve SAFRA KESESİ

Önce, Safra Nedir?

Karaciğerin ürettiği salgılardan biridir. Halk ağzında “öd suyu” olarak da adlandırılır. Yetişkin insanların karaciğeri, günde yaklaşık 700 mililitre safra üretir.

 

Safra Ne İşe Yarar?

Safranın birincil işlevi, midede önsindirimden geçmiş on iki bağırsaktaki (duedenum) besinlerde bulunan yağları parçalamak, sayısız küçük taneciklere ayırmaktır. Ardından bu parçalanmış yağ içeren malzemenin emilimine katkı koymaktır.

Başta A, D, E vb. vitaminlerin yağda çözünmesine ve vücutta işlevlerini yerine getirmesine yardımcı olur. Hatta, "biluribin" (kandaki hemoglobinin işe yaramaz bir tür hücresi) ile "sentezlenmiş kolesterol"ün atılmasında başat görev üstlenir, sorumluluklarını yerine getirir.

 

Safranın İşlevsel Serüveni

Safranın serüveni karaciğerde başlar. Bir günde “Yetmişlik”in binde biri kadar safra üretir karaciğer, yetişkin insanda.

a)Safranın birincil işlevi, midede önsindirimden geçmiş on iki bağırsaktaki besinlerde bulunan yağları parçalamak, sayısız küçük taneciklere ayırmaktır. Ardından bu parçalanmış yağ içeren malzemenin emilimine katkı koymaktır.

b)Başta A, D, E vb. vitaminlerin yağda çözünmesine ve vücutta işlevlerini yerine getirmesine yardımcı olur. Hatta, "biluribin" (kandaki hemoglobinin işe yaramaz bir tür hücresi) ile "sentezlenmiş kolestrol"ün atılmasında başat görev üstlenir, sorumluluklarını yerine getirir.

c)Midenin iç ortamı yüksek derecede asidiktir. Asit ortamı proteinlerin parçalanması için gerekliliktir. Dolayısıyla mideden on iki parmak bağırsaklarına geçen önsindirime tabi tutulmuş bu besin bulamacının da pH'sı oldukça düşüktür.

Safra, sofrasına davet edilen bu bulamacı, daha doğrusu bu asidik besinlerin pH'sini yükseltir, bir başka anlatımla nötralize eder, ince bağırsağa varmadan önce.

d)Safranın gözden kaçan bir başka özelliği de, bulunduğu ortamdaki zararlı bakterileri öldürmektir. Yani, "bakterisid"dir. "Antiseptik" olarak kabul görür.

 

  
Safra Kesesi; Kimsin Sen?
Karaciğerin (koruması) altında, bir işaret parmağı büyüklüğünde, ince esnek fakat mukavim bir zardan oluşan organcıktır bu kese. Kese, Karaciğerin ürettiği, daha doğrusu salgıladığı ham safrayı konuk eder bir süre…
  
Safra Kesesi; Ne İşe Yararsın?
Safra ve Safra Kesesi deyip, geçmemeli;

(Sözlüklerde "safra"nın bir başka anlamı da; işe yaramaz, fazlalık, atılması gerek şey olarak yer almaktadır ki, konumuz dışında olmasına rağmen adı geçen keseden atılan, uzaklaştırılan işe yaramaz şey gibi çağrışımlar da yaptırmıyor değil sanki).

a)Safra Kesesi hiçbir şey üretmez.

b)Karaciğerin ürettiği, daha doğrusu salgıladığı safrayı depolar, yoğunlaştırır, belirli aralıklarla ihtiyaç duyulduğunda, koledok kanalı aracılığıyla "kişilik kazandırdığı" safrayı sindirim hattının üzerinde -ortasında- bulunan on iki bağırsak bölümüne aktarır.

Konumuza dönecek olursak, ne demiştik en başta; Safra Kesesi hiçbir şey üretmez. Adı üstünde: "Kese"...

Yinelemekte yarar var; Safrayı üreten, salgılayan karaciğerdir.

 

Safra Kesesine Mühendisçe Yaklaşım

Bir benzeşim (analoji) yapılacaksa, safra kesesini eski otomobillerdeki "jikle"ye benzetebiliriz. Safra kesesinin analojisi de otomatik jikle olarak tanımlanabilir.

Hal böyle olunca, nasıl ki soğuk havalarda motorun ilk çalışmasının hemen ardından jikle devreye girerek gerekli ve yeterli miktarda (doğal olarak normalin üstünde) yakıta yol verip, motor ısındıktan sonra devre dışı kalıyorsa, safra kesesi de aynen ihtiyaç duyulduğunda görev üstlenip, işlevini tamamladıktan sonra çıkış kapısını kapatıp bir kenara çekilir.

Kendisini işbu göreve çağıran mide ve on iki parmak bağırsaklardaki algılayıcılardır. Sindirilmesi gereken özellikle yağ ve benzeri besinlerin midedeki miktar ve derişimlerine orantılı olarak safra kesesine komut ulaştığında (bunu da “otomatik kontrol” yazılımı ve donanımına benzetebiliriz) “kesenin ağzı” (daha doğrusu dibindeki vana) açılır ve biriktirdiği uygun kalitedeki safrayı koledok kanalına akıtır.

 

Safra Kesesine “Firavunca” Yaklaşım

İlkçağlar Tarihçisi gözüyle safra kesesini yoklayacak olursak;

Kadim Mısır'da, firavunlar dönemi çok tanrılı toplumun "kanaat önderleri" olan rahip sınıfının tasarrufunda bulunan "AMBAR"lara da benzetilebilir safra kesesi. (bknz; Meraklısına Notlar: “4-Eski Mısır’da Amon Rahipleri, Ambarların İşlevi ve Safra Kesesi”)

Nasıl ki kıtlık dönemlerinde Mısır Halkının asgari yaşamını sürdürebilmesi için bolluk dönemlerinde neredeyse bedavaya kapattıkları tahılları depoladıkları ambarların kapısını aç köylülerin geleceklerini ipotek altına alarak aralıyorlarsa, safra kesesi de önce midedeki sonra on iki parmak bağırsağında bulunan yağ algılayıcılarının çağrılarına kulak verecek ve duruma göre kesenin ağzını açacaktır.

 

Eğer ki safra kesesi bu işlevini aksatır, sunduğu hizmetin kalitesini düşürür ve gereğini gerektiğinde yerine getiremezse, onsuz da hayatın devam ettiği görülecek, kendisine ihtiyaç duyulmayabileceği ortaya çıkacak ve itibarsızlaştırılarak organlar arasında statü kaybına uğrayacaktır. Bu vurdumduymazlığı sürdürmesi ve giderek zarar verici eylemsizliğe geçmesi durumunda ise yerinden sökülüp atılacaktır.

 

Safra Kesesi Gerekli mi?

Böyle bir organcığın insan vücudunda gerekli mi, gereksiz mi olduğu sorusunu yanıtlamak elbette bana düşmez ama, hadimi aşarak, hem evet, hem de hayır diyorum.

a)EVET, çünkü;

-Yaşamsal olmasa da bir işlevi var.

-Karaciğer günün yirmi dört saati aralıksız ve vardiyasız bir fabrika gibi çalışır. Tüm siparişleri yerine getirmek için uğraşır, didinir, üretir. Sorgulamaz, kurgulandığı yazılımı sürekli günceller. Organlar arasında, kalp gibi, belirli zamanlarda rölantide çalışsa da ara vermez, mola vermez, tam bir uyku haline geçmez...

Oysa safra kesesi parça başına çalışır. "Part-time"cıdır; sanayici diliyle "batch-type operation"a güzel bir örnektir.

-Safra kesesi, ihtiyaca göre, istenilen derişimde, gerek duyulan zaman aralığında biriktirdiği, depoladığı ve uygun kaliteye ulaştırdığı safrayı hizmete sunar.

Bir anlamda, piyasa koşulları belirler çalışmasını... Talebe göre arzda uyum göstermek zorundadır... (henüz organik safra borsası kurulmamıştır amma, kesenin kaybından sonra yokluğunu aratmamayı amaçlayan, yokluğunda vücutta bozulan bazı dengeleri gözeten, gelişen bazı olumsuzlukları gideren, öteleyen ilaç ve müstahzaratın uluslararası ilaç üreticisi tekellerin gözünden kaçmamış, yeni bazı tecimsel alanların ortaya çıkmasına da olanak sağlamıştır.

-Özetle, nabza göre şerbet (pardon safra) sunar safra kesesi…

Nabza göre şerbet sunmak ta öyle yabana atılacak bir beceri değildir.

 

b)HAYIR, çünkü;

-Gerek safra kesesi, gerekse apandis alındığında herhangi bir yaşamsal sorun oluşmaz.

-Dolayısı ile bu organcıkların vücutta bulunmasının bir zorunluluğundan, bir gerekliliğinden söz edilemez.

Ancak bknz; “Son Söz”

-Gelişmiş canlılarda, özellikle memelilerde, doğal evrim sürecinde Safra Kesesi varlığını, konumunu ve işlevini sürdürmüştür. Diğer bazı uzuvlarımızda "optimizasyona" giden bu uzun süreçte, örneğin bazı dişlerde ve bazı kemiklerde sayısal bir azalma belirlenmişken, bazı organcıklarda küçülme ya da beynimizde olduğu gibi bir büyüme gözlenmişken, gerek safra kesesi gerekse apandis varlıklarını korumuştur.

-Felsefi olarak da, "vardır bir hikmeti" yaklaşımında olanlar da bulunabilir yaşadığımız bu yüzyılda...

 

Safra Kesesi Alınırsa Neler Olabilir?

Safra kesesinin alınması durumunda, safra kesesizliğe göre kendine çeki düzen vermez karaciğer. Kodlandığı iş ve işlemlerine aynen devam eder. Bu kez ürettiği saf ve ham safrayı, değişken olmayan bir tempoda koledok kanalına aktarır…

Bu gerçekten hareketle, safra kesesi yoksunluğunun olası etkileri şunlar olabilir:

-Daha sık tuvalete gitme ihtiyacı,

-İlk yıllarda ciddi diyare (ishal) atakları ve günde ortalama üç-dört kez tuvaleti ziyaret etme,

-Halk ağzındaki "Gurbette Kenef Bulmak" deyiminin ne kadar doğru bir içerik taşıdığının içselleştirilmesi!

-Zorunlu ziyaretlerin baskısı, uzun toplantıların tedirginliği, kısa yolculuklardan bile kaçınma dürtüsü,

-Birkaç saati aşacağını öngördüğünüz sosyal ve sanatsal etkinliklere katılmaya karşı koyulan çekince,

-Gezme, dolaşma isteklerinin baskılanması,

-Giderek daha yalnızlaşma, evcilleşme,

-Toplum dışı yeni alışkanlıkların edinilmesi,

-Yediklerinizi ve içtiklerinizi denetleme ölçütlerine bu yeni durumun zorunlu kıldığı yeni unsur ve etkenlerin eklenmesi…

 

 

3-KOLEDOK KANALI

Koledok kanalınızın varlığından, ancak tıkandığında haberdar edilirsiniz. Haber veren olmaz ise, ya da geçirdiğiniz benzeri nadir görülen “akut” sıkıntıların nedeni koledok kanalınızın tıkanıklığına bağlanmaz ve gereken yapılmaz ise, ciddi yaşamsal sorunla karşılaşırsınız.

Varlığını size kanıtlayan koledok kanalının karaciğerden çıkıp, safra kesesine bir yan yol ile bağlantı kurduktan sonra doğrudan on iki parmak bağırsağında sonlandığını öğrenirsiniz.

Yinelemekte yarar var;

-Koledok Kanalı karaciğeri on iki parmak bağırsağa bağlar ve bu kanal başta
Safra Kesesinde yeterli kıvama ve derişime ulaşan safrayı bu kanal aracılığı ile sindirim sistemine ulaştırır.
-Safranın bağırsaklardaki işlevi yağları parçalamaktır. Yağlar özellikle kalın bağırsaklar tarafından emilir.
  
Koledok Kanalı Tıkanırsa Neler Olur?
-Safra ve diğer enzim ve vücut sıvıları bağırsaklara iletilmez.
-Besinlerle aldığımız yağlar sindirilemediği için önce diare (ishal) olunur,  ardından karın ağrıları baş gösterir, sürekli tuvalete gitme -gerekli/gereksiz- ihtiyacı duyulur.  
-İkinci günde hafif zehirlenme belirtileri baş gösterir, karın ağrısı, mide bulantısı başlar, ardından kusma gelir.
-Üçüncü gün ile birlikte ağır zehirlenme belirtileri tabloda yer alır.
-Dışkınızın rengi normal rengini kaybeder, grileşir, duman ve kül rengine bürünür.
-En sonunda göz yuvarınızın beyaz rengi sararır, giderek sapsarı olur.
-Koledok kanalında biriken safra ve diğer sıvılar kana karışmıştır. İş bu aşamaya gelince, artık fizyolojik sarılık kendini gösterir.
  
Bu durum geri dönülmesi çok zor bir tabloyu oluşturur. Acil müdahaleyi gerektirir. Ve ancak tam teşekküllü bir hastanenin yapacağı işler kalmıştır.
  
Acil Durum Süreci
-Koledok kanalının tıkanmasının tanısı (teşhisi) oldukça zordur. Ultrasonografide uzmanı görebilir. Normal röntgen filminde belirlenemeyebilir.
-Zehirlenmeye karşı acilen serum verilir (söz konusu serumlar iki ya da üç farklı bileşimden oluşabilir ve biri damardan tüketilince bir diğeri takılır).
-Alınan kan örneklerinde özellikle karaciğer fonksiyon testlerinin tümü yapılır. Ve görülür ki ölçülen bu parametrelerde olağanüstü yüksek derişimlere ulaşılmıştır.
-Zehirlenme belirtileri giderildikten ve ameliyat için gerekli asgari tıbbi koşullar sağlandıktan sonra öncelik kanalın bir türlü açılmasıdır. (ya bu süreçte kendiliğinden akış sağlanmıştır, ya da operasyonla açılır).
-Genellikle koledok kanalını safra kesesinden atılan safra taşları tıkar. Bazı durumlarda ise, safra kesesinden koledok kanalına akan safranın yüksek yoğunlukta olması, yani akışkanlığının az olması, yani aşırı viskoz olması da söz konusu kanalın tıkanmasına neden olabilir.
-Ameliyata alınma koşulları oluşmuşsa -ki bu yaklaşık iki ila dört hafta sonrasına denk düşer- sıra sorunun temelini, kaynağını oluşturan safra kesesinin alınmasına gelmiştir.
-Safra kesesi ameliyatları, hasta açısından en az risk taşıyan ameliyatlardan biridir ve günümüzde büyük bir çoğunluğu "lapraskopik" bir yöntemle (neşter vurulmadan) yerine getirilmektedir.
-Her ameliyatta olduğu gibi, narkoza anesteziye) duyarlılık dikkate alınmalıdır.
-Karaciğerin bozulan dengesi, daha doğrusu her bir fiziksel, kimyasal ve endokrinolojik ögenin tekrar eski (normal) düzeylerine gelmesi uzun zaman alır (genellikle bir - iki yıl).
-Bu tür sayrılığın (fizyolojik sarılık vb.) bir ilacı, ya da bir başka deyişle genel-geçer bir sağaltma (tedavi) yöntemi yoktur. Zaman belirleyici etkendir.
-Zaman, ama nasıl geçirilecek bir zaman? (bknz; 1. Bölüm, Son Başlık altı).
  
  
 

4-KSK DERSLERİ

Koledok kanalının tıkanması, uzun narkoz (anestezi) altında safra kesesinin alınma operasyonu, yaşanan karaciğer sorunu ve artçı yan etkilerinin gündeminizi belirlediği süreçte, heybemin gizli gözünde biriktirdiklerimi ve bazı gözlemlerimi aktararak bu uzun karalamaya üç nokta koyabilirim…

Uyarılar
-Her karın ağrısını yediklerine bağlama,
-Her kusma durumunu basite alma,
-Her mide-bağırsak rahatsızlığında sadece zehirlenme arama!
 

Safra Kesesi Ameliyatı
Ameliyat ile safra kesesinin alınması, tıp dilinde “Kolesistektomi” (Cholecystectomy) olarak adlandırılır.
  
Ameliyatta kullanılan iki seçenek, daha doğrusu iki yöntem bulunmaktadır;
-Açık Kolesistektomi,
-Laparoskopik Kolesistektomi.
  
Ayak ve bacaklarda kan dolaşımının sağlıklı bir biçimde sağlanabilmesi için ameliyat sonrası yürümek çok önemlidir.
  
Safra Kesesi Ameliyatı Öncesi ve Sonrası Riskleri
-Enfeksiyon kapma,
-Kanama,
-Deri dökülmesi.
-Peritonal boşlukta olumsuzluklar,
-Karaciğere giden kanda istenmeyen salgıların bulunması,
-İshal (Diarrhea),
-Hernias (Karın boşluğunda iç organları tutan kas, doku ya da zarlardaki güçsüzlük ya da bunlarda oluşan açıklık ve yırtılmalar).
  
  
Anestezi Riskleri
-Kusma,
-Baş dönmesi,
-Geç işeme,
-Boğaz ağrısı,
-Baş ağrısı,
-Kalp krizi,
-Kalp atağı,
-Pnömoni…
 

**--**

 

SON SÖZ: Safra kesesiz bir insan, otomatik jiklesiz, içten yanmalı motora sahip eski bir otomobile benzer.
 

 alıntı
 

 

Çevrimdışı demetm

  • Uzman Üye
  • *****
  • 791
  • 1.513
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 791
  • 1.513
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 12 Oca 2013 14:20:51
zatürre için önerileriniz neler?

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK