Eğitimhane Sağlık Köşesi

Çevrimdışı sebocan

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 32.926
  • 513.081
  • 32.926
  • 513.081
# 29 Oca 2013 22:32:05
Her 100 çocuktan 3’ünde göz tembelliği var

Göz tembelliği nedir?

Göz tembelliği, görme veya göz tembelliği olarak anılan ve görme keskinliğinde tek veya iki taraflı belirgin düşüklükle karakterize olan bir durumdur.
Görme, göz ve beynin koordine çalışmasıyla gerçekleşir. Normalde dış dünyadaki görüntüler her iki gözümüze birden sinirsel uyarılar olarak gelir. Herhangi bir nedenle iki gözdeki görüntü tek görüntüye dönüştürülemezse bir gözden beyne daha zayıf uyarı ulaşır. Böylece daha düşük görme gerçekleşir. Göz tembelliğinde gözler anatomik olarak tamamen normaldir.

Göz tembelliği ne sıklıkla görülür?

Göz tembelliği her 100 çocuktan 2-3 tanesinde rastlanmaktadır. Erken tespit ve tedavi edilmezse genç erişkinlerde en sık görülen görme sorunu olarak karşımıza çıkar. Göz tembelliği yaşamda iş seçiminde, okul ve arkadaşlık ilişkilerinde, sağlam gözün herhangi bir nedenle kaybı durumunda çocuğu psikososyal yönden etkileyen ciddi ve maddi külfetli sosyal bir sorundur. Bu yüzden erken tanı çok önemlidir.
Göz tembelliğini erken teşhis etmek amacıyla gelişmiş ülkelerde kreşlerde görme taramaları yapılmaktadır. Bizde kısmen ilkokullarda yapılan bu taramaların daha erken yaşta yaygın olarak kullanılmaya başlatılması gerekir.

Çocukları göz tembelliğinden korumak için ne yapılabilir?

Göz tembelliği ne kadar erken yakalanırsa tedavisi o kadar başarılı olur ve kısa sürer. Bu yüzden hiç şikayet olmasa bile 6 ay ile1 yaş arası, 3-5 yaş arası ve 7 yaş civarlarında rutin göz muayenesi gerekir. Bunun dışında aşağıdaki belirtiler görülürse doğumdan itibaren hiç beklemeden çocuk göz uzmanına (pediatrik oftamolog) başvurulmalıdır.

•    Şaşılık, erken doğum, gözde beyazlık, gözlerde titreme
•    Cisimlere yakından veya yan bakma
•    Başı omuza eğerek veya çeneyi kaldırarak bakma
•    Gözleri ovuşturma, kırpıştırma, gererek açma
•    Bir gözü kısma veya kapatma
•    Ailede gözlük kullanımı veya tembellik

Göz tembelliği çeşitleri ve nedenleri nelerdir?


1-    Şaşılık göz tembelliği: Şaşılıkta gözler paralel bakamadığından kayan gözde tembellik gelişir. Göz doktoruna götürmekte geç kalındıkça tedavisi güçleşir hatta düzeltilemez ve kalıcı hale gelir. Gözde en çok tembellik oluşturan neden şaşılıktır.
2-    Anizometropik göz tembelliği: Bir gözde veya her iki gözde birden kırma kusurunun yüksek olması yani gözlük gerektiren durumlar da tembelliğe neden olur.
3-    Deprivasyon (Yoksunluk) göz tembelliği: Ptozis yani kapak düşüklüğü, katarakt, kornea opasiteleri, göziçi kanamaları gibi rahatsızlıklarda tedavide gecikilirse tembellik gelişir. Göz tembelliği ancak gerçek rahatsızlıktan sonra tedavi edilebilir.
4-    Organik Göz tembelliği: Yüzde 10 oranında rastlanır, görmenin geri dönmesi zordur. Optik sinir hipoplazisi, kolobomu (doğuştan göz sinirinin gelişmemiş veya az gelişmiş olması), miyelinli sinir lifleri varlığında oluşur.

Göz tembelliği nasıl tedavi edilir?

Göz tembelliği tedavisinin temelinde tembel olan gözün çalıştırılarak beyin ile olan sinirsel bağlantılarının güçlendirilmesi yatar.

•    Öncelikle göz muayenesi yapılarak ihtiyaç varsa gözlük verilir.
•    Sağlam göz belirli süreler ile kapatılarak tembel göz çalışmaya sevk edilir.  Bu çalışma evde yapılabildiği gibi cam çalışması şeklinde (ki bu durumda çocuk belli bir yaşa ve görme düzeyine sahip olmalıdır) de yapılabilir.
•    Seyrek olarak kapatmaya dirençli çocuklarda ise sağlam gözde gözbebeği genişletilip bulanık görme yaratılır yani tembel gözü çalıştırmaya sevk edecek damla tedavisi uygulanır.
Göz tembelliği tedavisi çocuk, aile ve hekim koordinasyonunu gerektiren bir tedavidir. En iyi sonuçlar ilk 4 yaşta alınmaktadır. 4-7 yaş arası çocuğun kapatmaya direnç gösterdiği hem aile hem çocuk için zorlu bir dönem olmasına rağmen bu yaşta da sonuçlar oldukça yüz güldürücüdür. Daha önceleri 10’lu yaşlarda terk edilen göz tembelliği tedavisi son çalışmalar ışığında günümüzde 15 yaşa kadar sürdürülebilmektedir.

Kaynak: [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı sebocan

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 32.926
  • 513.081
  • 32.926
  • 513.081
# 29 Oca 2013 22:35:19
Geniz eti ve bademcikler hakkında merak edilenler

Geniz eti ve bademcik sorunu özellikle üç yaş üstü çocuğu olan anne ve babaların en çok endişelendiği konuların başında geliyor. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Nilüfer Toprakçı bu hususta merak edilen noktaları anlatıyor.

Çocuğunuz ağzını açtığında boğazın iki tarafında gördüğünüz küçük oval şekilli yapılar bademcik olarak adlandırılıyor. Vücudun bekçileri kabul edilen bademciklerle ilgili Dr. Toprakçı şunları söylüyor: “Bademcikler (tonsil), solunum yolunun giriş kapısında koruyucu görev yapan bağışıklık sisteminin görünen parçaları. Geniz eti (adenoid) ise, aynı sistemin görünmeyen parçasıdır. Bademciklerin arkasında, üstte yer alan lenfoid bir dokudur. Geniz eti ve bademcikler, çocuğu solunum yolu enfeksiyonuna karşı korurlar, ancak bazen de sık geçirilen enfeksiyonlar veya alerji nedeniyle büyüyerek soruna yol açmaya başlarlar.”

Geniz Eti Büyükse…

Dr. Toprakçı geniz etinin büyük olduğu nasıl anlaşılır sorusunu şöyle yanıtlıyor:

   • Çocuk ağızdan nefes alır, burnu daima tıkalıdır.
   • Sesi genizden gelir.
   • Gece yüksek sesle horlar, uykuda da rahat nefes alamaz. Sabah yorgun kalkar, bu da gün içinde hırçınlığa, okul başarısında düşmeye yol açabilir.
   • Ağızda koku olabilir.
   • Tekrarlayan boğaz enfeksiyonları veya kulak enfeksiyonları görülebilir.

Genellikle 5-7 yaşa kadar büyümeye devam ediyor. Sonra büyümesi duruyor, ergenlik sırasında erişkin boyutlarına geliyor.

Geniz Etinin Alınması Ne Zaman Gerekir?

Eğer, geniz eti büyüklüğü normal nefes almaya, konuşmaya engel oluyorsa ameliyat mutlaka öneriliyor.

Dr. Toprakçı, aşağıdaki durumlarda da, ameliyat seçeneği değerlendirilmelidir:

   • Eğer, çocuğun uykuda sıkıntısı varsa
   • Eğer tedaviye rağmen düzelmeyen veya sık tekrarlayan kulak enfeksiyonu, kulakta sıvı toplanması varsa

Bademcikler Alınmalı mı?


Eğer bademcik büyüklüğü, uykuda nefes alamama nöbetlerine, yutma veya nefes alma güçlüğüne neden oluyorsa alınması tavsiye ediliyor. Dr. Toprakçı bademcik alınmasının önerildiği diğer durumları şöyle sıralıyor:

   • Eğer sık sık anjin geçiriyor ( yılda 7 defa, veya arka arkaya 2 yılda toplam 10 defa ) ve koruyucu antibiyotikten de yarar görmüyorsa
   • Eğer ciddi bir anjin sonrası abse oluşmuşsa
   • Eğer uygun tedaviye rağmen geçmeyen bir enfeksiyon varsa

Kaynak: [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı deva35

  • Bilge Üye
  • *****
  • 7.396
  • 11.768
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 7.396
  • 11.768
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 29 Oca 2013 22:56:24
İlaçları neden aç ya da tok karnına içeriz?

İlaç ne kadar çabuk emilirse etkisini o kadar hızlı, ne kadar iyi emilirse de etkisini o kadar kuvvetli gösterir. İşte bu noktada ilacı aç ya da tok karnına almak kavramıyla karşılaşıyoruz.

Genel olarak ilacın aç karnına alımı emilimini artırmakla birlikte hızlandırır da. Bunun yanısıra öyle ilaçlar da vardır ki tam aksine vücut tarafından emilimleri besinlerle birlikte alınmalarıyla artar. Bir başka husus ise özellikle midelerinden rahatsız olanlar için çok önemlidir.

Bazı ilaçlar aç karnına alınmaları halinde mideye az da olsa rahatsızlık hissi verebilirler.

Çevrimdışı sebocan

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 32.926
  • 513.081
  • 32.926
  • 513.081
# 29 Oca 2013 23:10:00
Kalp Krizi ve Sıcak Su

 
Sadece öğünlerden sonra sıcak su içme konusuna değil kalp krizi risklerine de değinmektedir.

Çinliler ve Japonlar yemeklerinden sonra soğuk su değil sıcak çay içerler.

Belki biz de yemekten sonra sıcak bir şeyler içme alışkanlığımızı onlardan edindik.

Eğer yemeklerden sonra soğuk şeyler içiyorsanız bu yazı size hitap ediyor.
 
Yemekten sonra soğuk bir şeyler içmek sizi rahatlatabilir.

Ancak tükettiğiniz soğuk su katılaşarak yağlı bir madde haline döner ve yavaş bir şekilde sindirilir. Bu asitli tepkime bozularak bağırsakta katı maddelerden daha hızlı bir şekilde emilir. Bir kısmı bağırsağa yapışır.

Kısa bir süre sonra tamamen yağ haline döner ve kansere yol açar.

Yemekten sonra sıcak su veya çorba içmek en iyisidir.

Kalp krizi hakkında önemli birkaç bilgi

- Kalp krizi belirtisi her zaman sol kolun uyuşması değildir. Çenedeki şiddetli ağrıların da farkında olun.
 
 İlk göğüs ağrınız kalp krizi sırasında gerçekleşmez. (Daha önce mutlaka
göğüs ağrınız olmuştur) Mide bulantısı ve şiddetli terleme de önemli kalp
krizi belirtilerindendir.

Kalp krizi geçiren insanların %60 ı uyurken ölür.

Göğüsteki ağrılar sizi uykudan uyandırabilir. Lütfen dikkatli olun ve olanların farkına varın.

Çevrimdışı mavi ada ılgını

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.970
  • 8.709
  • 1.970
  • 8.709
# 29 Oca 2013 23:34:36
demetm öğretmenim zatürre için siyah turp ve bal ile yapılan bir şurup var onu tavsiye ederim
yapılışı:siyah turp iyice yıkanıp dolma yapılacak gibi içi iyice oyulur oyulan kısma süzme bal doldurulur bir gece bekletilir sabah turbun özsuyu ile birleşen bal şurup haline gelir bu oluşum günde birer kaşık içilerek bitirilir
bu tarifi ben küçük oğlum zatürre olduğunda uyguladım çok faydasını gördük Allah tüm hastalara şifa versin

Çevrimdışı nibubai

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 156
  • 240
  • 156
  • 240
# 29 Oca 2013 23:35:22
bugünlerde sık sık başım ağrıyor...

Çevrimdışı banu67

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 430
  • 485
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 430
  • 485
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 30 Oca 2013 00:05:11
 Arkadaşlar 3 haftadır elektronik sigara kullanıyorum. Benim gibi kullanan arkadaşlar var mı acaba?

Çevrimdışı selman7071

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 911
  • 4.180
  • 911
  • 4.180
# 30 Oca 2013 00:27:08
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Arkadaşlar 3 haftadır elektronik sigara kullanıyorum. Benim gibi kullanan arkadaşlar var mı acaba?
öğretmenim memnun musunuz ben de innternetten bakıp duruyorum sipariş verip vermemekte kararsızım.Okulumuzdaki İngilizce öğretmeni bu şekilde sigarayı bıraktı.Hoş ben onun da bağımlısı olma potansiyeline sahibim ama...bir umut işte...

Çevrimdışı sebocan

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 32.926
  • 513.081
  • 32.926
  • 513.081
# 30 Oca 2013 00:36:27
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
öğretmenim memnun musunuz ben de innternetten bakıp duruyorum sipariş verip vermemekte kararsızım.Okulumuzdaki İngilizce öğretmeni bu şekilde sigarayı bıraktı.Hoş ben onun da bağımlısı olma potansiyeline sahibim ama...bir umut işte...

Eloktronik sigara ile ilgili müthiş bir kampanya var. Bir bakın isterseniz.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı banu67

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 430
  • 485
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 430
  • 485
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 30 Oca 2013 00:45:46
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
öğretmenim memnun musunuz ben de innternetten bakıp duruyorum sipariş verip vermemekte kararsızım.Okulumuzdaki İngilizce öğretmeni bu şekilde sigarayı bıraktı.Hoş ben onun da bağımlısı olma potansiyeline sahibim ama...bir umut işte...

Selman Hocam ben çok memnunum.Sadece bazı söylentiler kafamı kurcalıyor.Akciğerlerin su toplamasına sebep oluyormuş! Ama ben elektronik sigaraya başladığımdan beri daha rahat spor yapıyorum, leş gibi sigara kokmuyorum ve öğretmenler odasında bile içiyorum. Sigara yasağı olan tüm yerlerde içiyorum, çünkü dışarı sadece su buharı veriyor. Kimseye bir zararı yok. Benden daha uzun süreli kullanan arkadaşları merak ediyorum. Benim sürekli elimde malesef, acaba gercekten bırakabilecek miyim?

Çevrimdışı sebocan

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 32.926
  • 513.081
  • 32.926
  • 513.081
# 30 Oca 2013 16:17:12
Sağlık Bakanlığı'ndan domuz gribi açıklaması

"H1N1 grip virüsü, dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de görülmeye devam etmektedir"

"Ülkemizde son birkaç aydır H1N1, H3N2 ve İnfluenza B tipinde mevsimsel grip virüsleri görülmektedir"

"Ancak yukarıda da açıklandığı üzere bu grip virüsleri hem dünya hem de ülkemiz için artık tehlike oluşturmamakta, görülen vakalar da bu kapsamda değerlendirilmektedir"



Domuz gribi vakalarının tekrar görülmeye başlandığı iddiaları üzerine Sağlık Bakanlığı yazılı açıklama yaptı.

Açıklamada. "Bilindiği üzere Pandemik İnfluenza A H1N1 virüsü 2009 yılında tespit edilmiş ve o dönemde domuzlarda görülen grip virüsünden de genetik materyal aldığı için “domuz gribi" olarak adlandırılmıştır. 2009 yılında ilk kez ortaya çıktığı ve insanların bu virüse karşı bağışıklığı olmadığından çok sayıda kişiyi etkilemiş ve pandemiye (kıtalararası salgına) yol açmıştır. 2009 yılından günümüze kadar geçen sürede dünya genelinde pek çok insan bu virüsle karşılaşıp bağışıklık geliştirdiğinden 2009 yılındaki salgın riski artık söz konusu değildir. Pandemik grip, 2011 yılından itibaren Dünya Sağlık Örgütü tarafından mevsimsel grip olarak değerlendirilmektedir.

H1N1 grip virüsü, dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de görülmeye devam etmektedir. Ülkemizde son birkaç aydır H1N1, H3N2 ve İnfluenza B tipinde mevsimsel grip virüsleri görülmektedir. Ancak yukarıda da açıklandığı üzere bu grip virüsleri hem dünya hem de ülkemiz için artık tehlike oluşturmamakta, görülen vakalar da bu kapsamda değerlendirilmektedir"

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.979
  • 228.628
  • 28.979
  • 228.628
# 30 Oca 2013 17:05:54
Sebocan öğretmenim,güzel paylaşımlarınız için Allah razı olsun.
Biz de kızım için geç kalmışız.İlk duyduğumuzda göz tembeliği nasıl olur dedik.hala canımız çok sıkılıyor.Her velime aman geç kalmayın diyorum.
Allah tan ümit kesilmez.Tıp ilerliyor ama eğitimci olarak geç kalmamız bizi kahrediyor.

Çevrimdışı sebocan

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 32.926
  • 513.081
  • 32.926
  • 513.081
# 30 Oca 2013 19:03:34
Üzüldüm hacile öğretmenim :( Çok geç derken hiç mi umut yok yani  :'(  Allah'tan acil şifalar dilerim...
Maalesef iş işten geçtikten sonra aklımız başımıza geliyor. Ve bu durum çok acı veriyor. Geç kalmanın acısını çok derin yaşadım öğretmenim. Hala da yaşıyoruz. Şimdi ise bir kişi ıh desin hemen doktora koşuyoruz.

Çevrimdışı sebocan

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 32.926
  • 513.081
  • 32.926
  • 513.081
# 30 Oca 2013 21:08:48
“Tavuk diye önünüze konulan hayvana dikkat edin"

Entegre tavuk tesislerinde çabuk büyüsünler diye ilaç verilen tavuklar kansere yol açıyor. Kuluçka süresi 17 güne inen tavuklar kesilmediklerinde kendiliğinden 45 günde ölüyorlar. İşte dehşete düşüren veriler;


 Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde, Çorlu Kent Konseyi'nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen Marmara Çevre Platformu'nun (MARÇEP) 43. toplantısında konuşan İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü'nden Dr. Yavuz Dizdar, 'Beslenme ve Sağlık' konulu sunumunda, yoğurt, piliç eti ve sosisin nasıl üretildiği ve bu ürünlerin zararları hakkında bilgiler verdi.

Dizdar, "Tavuk diye önünüze konulan hayvanın kuluçka süresini kısaltılarak 17 güne indirdiler. Hayvanların bacak yapıları değişti. Bu hayvanlar 45 gün sonra kendiliğinden ölüyor. Yapılan araştırmada doğal ürünle beslenen civcivlerin 45 gün sonra ayakta duramadığı görüldü. Tavuk diye önünüze konulan hayvanın karnından tümörler fışkırıyor. Tavukçular tıptan 50 sene önde gidiyor. Bu endüstrinin görevi size üzerinde et tutturulmuş bir şey vermek. Hayvanın sağlıklı olması umurlarında değil. Bu işin ilginç yanı, bunun onayını da veterinerlerden alıyorlar.” dedi.
 Dünyada belli başlı kanserlerde artış gözlendiğini belirten Dizdar, “Dünyada bütün ülkelerde kanser artmıyor, bütün kanserler de artmıyor. Belli kanser türleri artıyor, bunu ABD de biliyor. Mevcut olan durumun farkındalar, çok umurlarında olduğunu sanmayın, hiç umurlarında değil. Çünkü paralelinde ilaç endüstrisi büyüyor. Geldiğimiz noktada bir ülkenin gıdasını ne kadar endüstrileştirirseniz, ne kadar markete tıkarsanız, uzun raf ömrü ile ne kadar bozulmaz hale getirirseniz hastalığın da o kadar arttığını görüyorsunuz." ifadelerini kullandı. Dizdar, güvenli olan bakliyat ve hububat yenilmesini tavsiye etti.

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.979
  • 228.628
  • 28.979
  • 228.628
# 31 Oca 2013 10:17:12

"Allahümme Rabbenâ. Ezhibi'l-be'se, işfi, ente'ş-şâfi. Lâ şifâen illâ şifâüke, şifâen lâ yuğâdiru sekamen."

Şifa  duasını unutmayalım,kim bilir bazen okumaktan başka çare olmayabilir....

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK