Eleştiriye açığım.Her eleştiriyi önyargılarımdan arınarak dinler ve akıl süzgecinden geçiririm.Yerine göre yaptığım hatalara katıla katıla gülerim.Bir o kadar da kendimle barışığım.Aynaya baktığımda kel kafama güler,boyuma göre kısa bacaklarımla dalga geçerim.Eğer böyle ise bir insan, kendini olduğu gibi kabul ediyor ve sahiplenebiliyorsa hayatı göğüsleyebilir,kendini geliştirebilir, eleştirilmeyi ve eleştirilerden yeni ufuklar açmasını bilir.
Ülkemizde;
Düzeni eleştirirsen, komünist, anarşist olursun;
Sağ partiyi eleştirirsen solcu;
Sol partiyi eleştirince sağcı olursun.
Dinin uygulanışını, hadi adıyla söyleyeyim, islamın uygulamasını eleştirirsen, ateist, dinsiz imansız;
Ateizmin mantığını eleştirirsen, yobaz, örümcek kafalı olursun.
Dini siyasete alet edenleri eleştirirsen, laikçi, ulusalcı;
Kemalizmin çarpıtılmasını eleştirirsen, dinci, şeriatçı olursun.
Erkeklerin kadınlara davranışını eleştirsen feminist;
Kadınların erkeklere davranışını eleştirirsen maço, kıro olursun.
Bir futbol takımını eleştirdiğin anda öteki takımın yalaka taraftarı,
Bir yazarı, şarkıcıyı, sanatçıyı eleştirdiğin anda kıskanç ve zevksiz olursun.
Sonuç olarak; Farklı yorumlanacak olguların toplamıdır, ne yazık ki ülkemizde yeteri kadar anlayış gösterilmiyor yorum farklarına...
Gündelik çekiştirmelere teslimiyetsiz,
gerçeği kurgulayan masalsı yolculuklardayız..
“Size göre çok olabilirim..”
“Bana göre az..”
“Unutmayın, burası kutuplara göre yaz...”