Özlenmez mi hiç?
Ne de güzeldi eski zamanlar,çocukluğumuz.. Evimiz müstakildi ve bahçeliydi.. Bahçede oyun oynamak,,ağaçları,çiçekleri sulamak büyük keyif verirdi.. Hele ki mahalledeki çocuklarla birlikte akşama kadar oyunlar oynardık.. Hafta sonları dedemin yanına ilçeye giderdik.. Orada da kocaman bahçeli 2 katlıydı ev..Bahçesinden de su arkı geçerdi.. Onun yanında oturması,bahçelerde koşturması.. En çokta bağbozumu zamanını özlerim.. Bizde özel bir seremoni haline gelmişti o.. Sabah gün doğmadan bağa gidilip üzümler toplanmaya başlardı.. Onlar özenle küfelere yerleştirilirdi.. sonra eve getirilip büyük havuz gibi özel üzüm sıktığımız yere boşaltılıp suları çıkarılırdı.. ertesi gün gece sabah namazından önce dedem yakardı bahçede kazanın altını.. Sabah erkenden kalkar koştururduk dedemin yanına.. bizlere sıcacık şıralarımızı doldururdu bardaklarımıza.. Mis gibi içerdik onları.. Hava serin olsa bile muhakkak bahçede yapılırdı kahvaltı.. annem börekler,nokullar yapardı önceden.. Sofrada yok yok.. Ne büyük keyif verirdi o bana ailecek yapılan o kahvaltı.. Söğüt dalından kesip kabuklarını soyar hazırlardık çubuklarımızı.. Neden mi pekmez piştikten sonra birazını alıkoyup onu biraz daha kaynatıp koyulaştırılardı ve ağdalı şeker gibi o hazırladığımız çubuklara dolar yerdik
En güzeli de cevizi çatala batırıpta en son pişen koyu kıvamlı pekmeze bulayıp yemek olurdu.. Off yaa özledim o zamanları..