Daha önce bir başka konu başlığında paylaştığım bir yazımı konumuz ile ilgili düşüncelerimi anattığı için tekrar paylaşmak isterim. (eğer yanlış birşey ise sayın site yöneticisi arkadaşların silmesine ise gücenmeyeceğimi şimdiden söylemek isterim )Her geçen gün artan bireysel yalnızlıklar içerisinde, çözülmenin yaşandığı günümüzde, iyinin yerini kötüye bıraktığı yalanın gerçek misali kelimeler arasına sıkıştırılıp sunulması, insan canının değerinin sadece birkaç bıçak darbesi yada bir saniyelik tetik mesafesi ile ölçüldüğü günümüzde duvarlar arasında saklı kalan mutluluklarla yaşamaya çalışıyoruz hepimiz…
Özlemlerimizden uzak, geçmişten bihaber, yarından umutsuz yetişmekteyiz. Günlük koşuşturmalarımız arasında geride bıraktıklarımızdan habersiz nereye varacağımızı bilmediğimiz bir dünya bırakıyoruz. Ne acıların paylaşılması nede sevinç çığlıklarının birlikte atılması yalnızlaşıyoruz dostlar kısacası...
Hep iç geçirişler, içten içe haykırışlar ama her daim sessiz çığlıklar. Paylaşımın rahatlatıcı gücünü yok saymalar, umudun resminde her daim karalar, çözüm arayışları yerine sorular içerisinde kaybolmalar...
Tiyatro misali sadece bize verilen rolü yerine getirme kaygısı, sahne arkasında sıcak bir çay ile sohbetin içten içte yok olması. Oysa ne güzeldir ki yaşayan bilir sahne arkasında sıcak tebessümler doğaçlama ile olsa da sahnede zor durumda kalınan durumdan birlikte kurtulmalar. Ne güzeldir dostun yarasına merhem olabilmek yarayı birlikte sarabilmek her bir soruya birlikte cevap olabilmek…
Karamsarlık değil ama maalesef kabul görmeyecek bakmak istemeyeceğimiz bir tablo yaşananlar. İşte dostlar işte arkadaşlar sorular arasında kaybolmaktansa cevap olabilmek birlikte, paylaşımın gücü umudun ezgisi ile çözüm olabilmek daha yaşanılabilir güzel günlere… Her bir soruya en güzel yanıt olmalı hayatın kendisi, yeter ki bakmakla kalmayıp görebilelim korktuğumuz gerçekleri görelim ve yaşalım yüreğimizdeki hüznü sevinci, yalnızlıktan uzakta koşuşturmalar arasında…
Saygılarımla...