Aynen öğretmenim ne güzel anlatmissiniz radyo tiyatrolarıni arkası yarınları heyecanla beklerdim.
Sokak kapımız arkasına kadar açıktı ne hırsızlık ne başka birşey. Saklambaç oyununu biz de çok severdi. Çift ip atlamak favorilerimdendi.
Taş oynamak en büyük zevklerimdendi.Laf aramızda çok güzel oynardim. Herkesi yenerdim.
Kısacası çok mutluyduk. Şimdi öğrencilerime bahçede oyun kuruyorum en çok 15 20 dakika sonrası yok. Kapının önüne çıkamıyorlar. Ancak anneleri başlarında olursa. Çok üzülüyorum. Nerde o eski günler 😕
Akranız öğretmenim😉
Oyunlarımız aynı.
Saatlerce ip atlardık.
Çeşit çeşit taş oyunlarımız vardı.
Gazoz kapakları ile 40 taş oynardık.
Seksek, yere çizilen “Dayan Dayan” oyunu, salıncak üzerinde bin türlü oyunlar, ağaca tırmanma ne ararsanız vardı bizde.
Hiç sıkılma bilmezdik.
Tekerlemeli oyunlar, modacılık, bakkalcılık, evcilik gibi çeşitli oyunlar uydururduk.
Lojmanda otururduk.
Askerler samanlardan balya yapardı. Onları üst üste koyup ev yapardık kendimize.
Arka bahçeye kilim sererdik piknik yapardık.
Küçük bir tahtamız vardı, öğretmencilik oynardık. Ben hep matematik öğretmeni olurdum.
Ciddi ciddi ders anlatırdık. Arkadaşlarımız da dinlerdi.
Bir kitabı yüksek sesle sırayla okurduk, bitirirdik. Hepsini de bahçede yapardık.
Şimdiki çocuklar apartmana tıkılmış, oyun oynamak nedir bilmeden büyüyorlar.
Dediğiniz gibi beden eğitimi dersinde çocuklar hiçbir oyunda sebat etmeden hemen sıkılıyorlar ve geçinemiyorlar sürekli kavga ediyorlar.
Ben kavga ettiğimizi hiç hatırlamıyorum.
Benim biraz liderlik vasfım vardı, hemen oyun kurardım, adil şekilde gruplar oluştururdum, tartışanları hemen ayırırdım, barıştırırdım çocukları.