Hayata Dair...

Çevrimdışı eseme

  • Uzman Üye
  • *****
  • 574
  • 787
  • 574
  • 787
# 17 Şub 2010 18:45:34
"Satranç hayat gibidir David," demişti babası. "Her parçanın kendi işlevi vardır. Bazıları zayıftır, bazıları ise güçlü. Bazıları oyunun başında işe yarar, bazılarysa sonunda. Ama kazanmak için hepsini kullanmak zorundasın. Aynen hayatta olduğu gibi, satrançta da skor tutulmaz. On parçanı kaybedip, yine de kazanabilirs...in oyunu. Satrancın güzelliği budur işte. İşler her an tersine dönebilir. Kazanmak için yapman gereken tek şey tahtanın üzerindeki olası hamleleri ve anlamlarını iyi bilmek ve karşındakinin ne yapacağını kestirebilmek."

Çevrimdışı eseme

  • Uzman Üye
  • *****
  • 574
  • 787
  • 574
  • 787
# 18 Şub 2010 20:43:28
Kimseyi
değiştiremezsin hayatta.... Ve kimse için de değişmemelisin ! Kimliğini
kaybettiğin an , yaşamını çöpe attın demektir. Bırak hayatına eşlik
etmek isteyenler gelsin seninle .. Ne sen başkası için mecburi
istikametsin , Ne de bir başkası senin için...

Çevrimdışı eseme

  • Uzman Üye
  • *****
  • 574
  • 787
  • 574
  • 787
# 18 Şub 2010 20:46:11
Usta'ya başarısının sırrını sormuşlar. - İki kelime demiş:
- Doğru kararlar.
Hepimizden farklı olarak sürekli doğru kararları nasıl alabildiğini sormuşlar.
- Tek kelime demiş:
- Tecrübe.
İyi de kardeşim bu tecrübe denen şeyin sırrı neymiş? Usta deriiin bir iç geçirmiş ve şöyle demiş:
- Yanlış kararlar!

Çevrimdışı sebocan

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 32.896
  • 512.889
  • 32.896
  • 512.889
# 18 Şub 2010 22:12:54

...HAYAT BİR SINAV ...


           Ewan 22 yaşına o sene basmıştı , Kendinden emin çok zeki ve çok çekici bir genç adam olmanın asaletini taşıyordu .10 gün sonra Kore' deki bir savaşa katılmak üzere İngiltere' den ayrılacaktı . Hiçbir şeyden korkmuyordu ama duygusallığı nedeniyle , ülkesinden ayrılma fikri zor geliyordu ona . Ağır adımlarla büyük kütüphaneden içeriye girdi , bir kitap alıp oturdu ve okumaya koyuldu . Gerçekten de çok güzel temalara değinmiş etkileyici bir kitaptı elindeki , ama daha da güzel olanı kitabı daha önce başkalarının da okumuş ve bazı yerlere notlar almış olmasıydı .Okuyanın notlar aldığı bölümler Ewan' ı da derinden etkiliyor , notları okudukça sarsılıyordu . Kim olabilirdi bu ?
 


Hemen kütüphane memuresine gitti ve daha önce kitabı okuyan kişinin kim olduğunu öğrendi . Holly adında bir kadındı , adresini aldı ve eve varır varmaz bir mektup yazdı : "Büyük kütüphanede bir kitap okudum . Eklediğiniz notlar karşısında hayranlık duyduğumu belirtmeliyim . 10 gün sonra Kore' ye gidiyorum , sizi tanımak mektuplaşmak istiyorum . Cevabınızı sabırsızlıkla bekliyorum ."
 


Holly' den olumlu cevap geldi ve mektuplar ardı ardına yazılmaya başlandı . Her yeni mektupta birbirlerinden biraz daha etkileniyor , yüreklerini birbirlerine biraz daha açıyorlardı . 2 sene bu şekilde geçip gitti .. Ewan ve Holly birbirlerine belki binlerce mektup yazmış , her mektuptan ayrı tatlar almışlardı .
 


Ewan' ın ülkeye geri dönme zamanı gelmişti , son mektubunda Holly' i görmek istediğini yazdı . "Ancak seni tanıyabilmem için bana bir resmini gönder lütfen" diye ekledi . Holly buluşmayı kabul etti fakat resmi göndermedi . "Resmin ne önemi var ki ? Bizi ilgilendiren kalplerimiz değil mi ? Yakama kırmızı bir çiçek takacağım" dedi .
 


Günler birbirini kovaladı ve Ewan ülkeye döndü . Trenden indiği ilk anda gözleri Holly' i aradı . Bir müddet bakındı , sonra kalabalığın arasından şimdiye dek gördüğü en güzel kadın belirdi . Uzun boylu , çok güzel vücutlu , uzun sarı saçlı , masmavi iri gözleri ve mavi elbisesiyle muhteşem bir kadındı . Kadına doğru bir adım attı , ama yakasında hiç birşey yoktu . Kadın gözlerine baktı ve "Merhaba denizci , benimle gelmek ister misin ?" diye sordu . Tam o sırada güzel kadının omzunun üzerinden arkasındaki yakasında kırmızı çiçek olan kadını gördü .
 


Kısa boylu , şişman sayılacak kiloda , gri kısa saçlı , tozlu uzun pardösesi ve kalın bilekleriyle öylece duruyordu . Ewan şaşkındı , az önce hayatında gördüğü en güzel kadından teklif almıştı ancak karşısında da yüreğine aşık olduğu kadın duruyordu . Kendini toparladı ve yanından geçen dünyalar güzeli kadına aldırmadan ilerledi . Elinde Holly' le birbirlerini tanımalarını sağlayan kitap vardı . Elini uzattı ."Merhaba Holly" dedi gözlerinin içi gülerek . "Pardon" dedi kadın . "Ben Holly değilim" Az önce burdan geçen sarı saçlı mavi elbiseli bayan yakama bu çiçeği taktı ve bunun hayatının sınavı olduğunu söyledi . Sizi garın çıkışındaki cafede bekliyormuş ...

Çevrimdışı beyazkelebek42

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 190
  • 211
  • 190
  • 211
# 18 Şub 2010 23:39:00
eseme hocam yazılarınızı çok beğeniyorum. payşamınız için tşkler

Çevrimdışı eseme

  • Uzman Üye
  • *****
  • 574
  • 787
  • 574
  • 787
# 19 Şub 2010 11:59:23
beyazkelebek42 öğretmenim teşekkür ederim hem butondan hem de buradan ;) hayata dair kendi yazmı paylaşmak istiyorum sizlerle:

     Nedir ki mutluluğa ulaşmanın sırrı? Herkes bunu arayıp duruyor yıllardır.O zaman herkes mutsuz bu dünyada.Ama anlamıyor insanoğlu anlamayacakta hayatı boyunca.Her kazandığı zafer onda bir mutluluk yaratır ama o bunun farkında değildir.Çünkü zaferleri kazandıkça daha ilerisine ulaşmak için yeni hedefler belirler.Onun içindir ki kazandığının sevinci mutluluğu anlıktır gelir ve hemen geçer.
     Ama kaybedişler için aynı durum söz konusu değildir.Her kaybedişte bir yıkım yaşarız.Hayatımız altüst olur ve kendimizi mutsuzluğa kendi elimizle iteriz.
     Mutluluklarımız anlıkken mutsuzluklarımız ise daimdir. Mutluluk ta mutsuzlukta bir sırda değil sizde herkesin kendi içinde saklıdır. Başarı ve mutluluk benim için kardeş gibidirler. Mutlu isek arkasından mutlaka başarı gelecektir.Gerçek bir başarı ve mutluluk istiyorsak içimizde arayalım; herşey bizde saklı: içimizde;)
  ;)

Çevrimdışı yenibetşe

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.338
  • 3.551
  • 3.338
  • 3.551
# 19 Şub 2010 12:11:00
    ÇOCUKLAR BABALARI HAKKINDA NE DÜŞÜNÜRLER
 6   YAŞINDA: Babam her şeyi biliyor.
10 YAŞINDA:  Babam çok şeyi biliyor.
15 YAŞINDA:  Ben de babam kadar biliyorum.
20 YAŞINDA:  Şu muhakkak ki;babamın öyle fazla bir şey bildiği yok.
30 YAŞINDA : Bir kere de babamın fikrini sorsam fena olmayacak.
40 YAŞINDA : Ne de olsa babam bazı şeyleri biliyor.
50 YAŞINDA : Babam her şeyi biliyor.
60 YAŞINDA : Ah, babam hayatta olsaydı da kendisine danışabilseydim.

Çevrimdışı azz_76

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 93
  • 66
  • 93
  • 66
# 19 Şub 2010 12:20:35
  Çok doğru.....

Çevrimdışı eseme

  • Uzman Üye
  • *****
  • 574
  • 787
  • 574
  • 787
# 19 Şub 2010 13:47:43
Kalbinde
çözülmeden, kalan her şey için sabırlı ol. Soruların kendisini sevmeye
çalış, kilitli odalar ve yabancı lisanda yazılmış kitaplar gibi.
Cevapları şimdi arama. Şu anda cevaplar sana verilemez çünkü sen henüz
onlarla yaşayamazsın. Bu, herşeyi yaşama meselesidir. Şu anda senin
soruyu yaşaman gerekiyor. Belki daha iler...ide, farkına bile varmadan, günün birinde kendini cevabını yaşarken bulacaksın

Çevrimdışı TugraÖzyıldız

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.264
  • 16.905
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 10.264
  • 16.905
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 19 Şub 2010 16:54:16
papatyanın hikayesi...

Koskoca bir bahçede harikulade çiçekler içinde bir papatya... Aşık olmuş yanmış tutuşmuş ak sakallı bahçıvana... Bir ümit bekliyormuş... Yüzlerce çiçeğin arasından onunla sadece onunla saatlerce ilgilensin buz gibi suyunu sadece ona döksün istiyormuş. Sadece ona değsin makası sadece ona gülsün dudakları.... Kıskanıyormuş bahçıvanı. Kırmızı güllerden sarı lalelerden mor menekşelerden zambaklardan... Papatya sadece bahçıvan için açıyormuş bembeyaz yapraklarını... Bir gün aşkı öyle büyümüş ki yapraklarını taşıyamaz olmuş... Eğilivermiş boynu... Toprağa bakıyormuş artık.... “Buna da şükür” diyormuş... Yetiyormuş ona bahçıvanın varlığını hissetmek... Zaman akıp gidiyormuş... Papatya bahçıvanın yüzünü görmeyeli çok olmuş. “Ne var sanki boynumu kaldırsa bir kerecik daha görsem yüzünü diyormuş... Ve işte bir gün bahçıvan papatyaya doğru yaklaşmış incecik bedenini ellerinin arasına almış elindeki sopayı köklerinin yanına toprağa sokmuş bir iple papatyanın gövdesini bağlayıvermiş sopaya.... Papatya o an daha çok sevmiş bahçıvanı.... Hala göremiyormuş onu ama bedeni kurtulmuş... Uzun bir müddet sonra bahçıvan uğramaz olmuş bahçeye... Gelen giden yokmuş. Kahrından ölecekmiş papatya... Ama işte bir sabah hortumdan akan suyun sesiyle uyanmış... Derin bir oh çekmiş... Çılgıncasına sevdiği bahçıvan geri gelmiş. Birden kendisine doğru gelen iki ayak görmüş. Bu onun delicesine sevdiği bahçıvan değilmiş... Başka birisiymiş... Adamın elinde bir de makas varmış... Papatyanın kafasını kaldırmış yukarıya doğru...”Ne güzel açmışsın sen böyle” demiş... Bu gencecik yakışıklı bir delikanlıymış... Gözleri gök mavisi saçları güneş sarısıymış... “Ama gövden seni taşımıyor” demiş... Elindeki makası papatyanın boynuna uzatmış ve bir hamlede başını gövdesinden ayırmış... Papatya yere düşerken hatırlamış sevdiğini... O ak saçlı ak sakallı yaşlı mı yaşlı bahçıvanı... Birde o gencecik yakışıklı delikanlıyı düşünmüş... Ve o an anlamış neden o yaşlı bahçıvanı sevdiğini. O herşeye rağmen papatyaya emek vermiş. Ona hiçbir zaman güzel olduğunu onu sevdiğini söylememiş ama aslında onu hep sevmiş... Papatya anlamış artık. SEVGİ EMEK İSTERMİŞ... Yere düştüğünde son bir kez düşünmüş sevdiğini.... Teşekkür etmiş ona içinden... Son yaprağı da kuruduğunda Biliyormuş artık... GERÇEK SEVGİNİN SÖYLEMEDEN YAŞAMADAN VE ASLA KAVUŞMADAN VAROLABİLECEĞİNİ...

tuğra ;)

Çevrimdışı eseme

  • Uzman Üye
  • *****
  • 574
  • 787
  • 574
  • 787
# 19 Şub 2010 21:08:34
teşekkürler öğretmenimmmm öğretmenlerimmm

Çok şey var. Olmakla olmamak arasında. Bence bütün ve her şey Bölmekle
çıkarmak arasında Çokluk ikiye bölerler her şeyi..Toplamakla çarpmak
arasında. Ben dörde bölerim her şeyi; gitmekle kalmak arasında..Bir
yokluk, yok olma; Aldanmakla inanmak arasında. Bir varlık, var olmak;
Unutulmakla unutmak arasında.Ben yok oldum........
kimi zaman ; Yok olmamak içindim kimi zaman..Var oldum öyle anlar oldu
ki, Var olmamak içindim kimi zaman.Her şey senin yüzünden, deyip çıkmak
vardı aradan..Ama ben bilirdim ki; Benim yüzümdendi çoğu zaman.....

Çevrimdışı eseme

  • Uzman Üye
  • *****
  • 574
  • 787
  • 574
  • 787
# 20 Şub 2010 10:59:37
       ;)   EŞEĞİ SIRTLAMALI   ;)
Nasreddin Hoca bir gün kasabaya giderken,
Küçük oğlu tutturmuş: geleceğim diye ben!
Karakaçana binmiş sevinç içinde oğlan,
Hocada arkasında yola düşülmüş yayan.
Yolda biri:'' Ne kötü günlere kaldık! demiş.
''Babası yürüyorda oğlu eşeğe binmiş''
Hoca,kendisi binmiş indirip çocuğunu,
Fakat biraz ötede,biri görün...ce bunu.
Demiş:'' Ne kalpsiz adam,çocuğu yürütüyor,
Kendi eşek sırtında,bak göbek büyütüyor!''
Hoca,bu sefer almış arkasına çocuğu,
Bir yolcu duralamış,demiş:'' hainliktir bu''
İki kişi biner mi hiç eşeğin üstüne?
Hoca, çocuğu ile aşağı inmiş yine.
Karşıdan biri gelmiş; '' Size yazık değil mi?
Eşek boş iken,sizler yürürsünüz uygun mu?
Hoca:'' Her akıl veren sözü dinlersen,demiş.
Eşeği sırtlamalı,yok yapacak başka iş!.
---------
Siz yola düşmeye görün,klavuzunuz çok olur.
Kendinize güvenip,yoldan eminseniz sorumluluk yükleyin sırtınıza.
Yol hızlı ya da yavaş gitmeyle değil,kararlı gitmeyle biter.

Çevrimdışı sebocan

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 32.896
  • 512.889
  • 32.896
  • 512.889
# 20 Şub 2010 13:57:44
Dünyayı Düzeltmek

Bir haftanın yorgunluğundan sonra baba Pazar sabahı kalkmış eline gazetesini almış ve akşama kadar oturup dinlenecek olmanın keyfini çıkartmaya başlamış. Ama baba bunları düşünürken oğlu yanına gelerek kendisini parka götürmek için geçen hafta söz verdiğini hatırlatmış. Canı hiç dışarıya çıkmak istemediği için bir bahane bulup evde oturayım, dinleneyim diye düşünmüş.

Birden gazetenin özendirme olarak verdiği dünya haritası gözüne ilişmiş. Bu haritayı hemen parçalara ayırmış ve oğluna uzatmış," bu haritayı birleştirebilirsen hemen gidelim parka " demiş. Ardından da içinden derin bir

oh çekmiş ; " dünyanın coğrafya profesörlerinden birini getirsen yine de toplayamaz bunu iyi akıl ettim " diyerek sevinmiş. Aradan 10 dakika geçmeden çocuk koşarak babasının yanına gelmiş. Baba haritayı düzelttim parka gidebiliriz demiş.

Adam önce inanmamış ve görmek istemiş. Görünce de şaşırarak nasıl yaptığını sormuş.

 Çocuk demiş ki; bana verdiğin haritanın arkasında insan resmi vardı.

İNSANI DÜZELTİNCE, DÜNYA KENDİLİĞİNDEN DÜZELDİ!

Çevrimdışı sebocan

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 32.896
  • 512.889
  • 32.896
  • 512.889
# 20 Şub 2010 13:58:22
Sevdiğini Sevdiğine Söyle

Sevmek, sevgiyle yaşayabilmek; ömrümüz boyunca sahip olduğumuz cevherlerdir. Sevgi etrafındakiler için aydınlatan bir ışık, yıkayıp arındıran bir Rahmet, besleyip büyüten bir gıda, kazandırıp zengin eden bir sermaye demektir. Sevgi; ilahi bir tılsımdır. Girdiği her yere inanmayı, güvenmeyi, yardım etmeyi ve hoşgörüyü getirir. Sevgiyle yola çıkan her yolcu; engelleri aşar. Menzillere ulaşır. Aradığını bulur. Sevgi; bütün güzelliklerin tohumudur. Bizler sevgi dolu yüreklerle, tebessümlerle çevremize sevgi ışıkları saçarsak bizim bir sevgimiz bin sevgilere gebe kalır inşaAllah. Sevgi fidanları büyüyüp muhabbet çınarları yetişir. Kökü sevgiyle beslenmiş gövdesi muhabbetle sulanmış bu çınarlar ise kolay kolay devrilmez toplumlar oluşturur. İlahi vuslatlara ererler.

Sevmek gönül işidir, sevmek her kişinin değil, er kişinin hakkıdır. Seven kişi her olaya sevgiyle, merhametle bakar. Her şeyde sevilebilecek bir güzellik görür. Hatta en çetin imtihanlar en zorlu kişilerde bile bunu Vedud olan Rabbim yarattı. O sevgi kaynağının yarattığı varlık nasıl kötü olabilir? Nasıl sevilemez diye merhamet eder. Ve her şeyi sever. Sevdiği için de Hz. Hamzanın ciğerini vahşice parçalayan Vahşi gibi tövbe edip birer sevgili olmaya ant içen yürekler çoğalır.

Sevmeyenler ise yaşamayanlardır. Onlar ölü kalplerdir. Hayatı anlamsız ve tatsız duygularla bitkisel hayatta yaşarlar. Gönüllerinde sevgi yerine menfaat, kin, hırs, nefret beslerler. Bunun için de bulundukları ortamlarda anarşiye ve bunalıma düşerler. Etrafındaki en yakın insanlarla bile çatışma içindedirler. Yürekleri sevgiden mahrum oldukları için de hiç bir zaman güzellikleri göremezler. Nimetlere ulaşamazlar. Devamlı kısır dünyalarında egoistçe yaşarlar.

Sevgiyle yaşayarak, birer sevgi insanı olabilmek en çok özlenen şeyler.

Herkesi ama Rabbimin yarattığı herkesi istisnasız sevmeli, tanıdıklarımıza Seni seviyorum, bunun için de arıyorum, önem verip ziyaretine geliyorum, seviyorum, sevdiğim için de seccademde oturup Ganiyy olan Rabbimden isterken senin için de istiyorum desek, hastalandığında biz de onunla ağrı çeksek, işleri bir ucundan biz de tutsak. Mutlu olduğunda tebessümümüzle katkıda bulunsak, zor anlarında yemeğimizi onlarla bölüşsek herhalde hayat bir başka olurdu.

Hz. Ali gibi sevdiğimiz için ölüm döşeklerine yatabiliyor muyuz? Hz. Ebu Bekir gibi yılan deliklerini ayağımızla tıkayabiliyor muyuz? Ensar gibi kardeşlerimiz için evimizin yarısını, aşımızın tamamını verebiliyor muyuz? Yunusun deyimiyle Ol dost için ağuları şeker gibi yutabiliyor muyuz? Varımızı yoğumuzu bir gönül karşılığında kıyabiliyor muyuz? Yoksa sevgi mağdurları olarak sevgisiz, aşksız, muhabbetsiz, Bunlar olamaz mı diyoruz? Ama büyük bir yitiğimiz de var.. Sevgi, muhabbet, samimiyet. Sevginin tadını doyasıya yaşamış Mevlanamız da öyle söylemiyor mu?

Altın ne oluyor? Can ne oluyor? İnci mercan da nedir? Bir sevgiye harcanmadıktan, bir Sevgiliye feda edilmedikten sonra...

Niye herkesi gönülden sevip, sevginin yollarına dökmüyoruz her şeyleri... Hele bir verelim sadakaları tebessümlerle...

Niye Efendimiz (sav) ısrarla Sevdiğini sevdiğine söyle diye nasihat etmiş. Belki de sevgiler ortalara dökülsün, konuşulsun. Çağlayanlar gibi coşsun, diye ...

Yüreğiniz hep sevgiyle dolsun...Sevgi dolu dostluklara....

Çevrimdışı imgesel150

  • Uzman Üye
  • *****
  • 718
  • 2.900
  • 718
  • 2.900
# 20 Şub 2010 14:04:20
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
    ÇOCUKLAR BABALARI HAKKINDA NE DÜŞÜNÜRLER
 6   YAŞINDA: Babam her şeyi biliyor.
10 YAŞINDA:  Babam çok şeyi biliyor.
15 YAŞINDA:  Ben de babam kadar biliyorum.
20 YAŞINDA:  Şu muhakkak ki;babamın öyle fazla bir şey bildiği yok.
30 YAŞINDA : Bir kere de babamın fikrini sorsam fena olmayacak.
40 YAŞINDA : Ne de olsa babam bazı şeyleri biliyor.
50 YAŞINDA : Babam her şeyi biliyor.
60 YAŞINDA : Ah, babam hayatta olsaydı da kendisine danışabilseydim.
ne güzel bir tesbit,hakikaten de öyle. Allah anne babalarımıza uzun ömürler versin

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK