Kuş Ağacı
Annesi altı yıl önce, onu doğururken ölmüştü.
Babası ise İspanya'nın en ağır siyasi cezalarının verildiği
bir hapisanede mahkumdu küçük kızın. Bu nedenle mahkum
babanın yılda sadece bir kez görüş hakkı vardı ve bu süre
sadece yirmi dakika ile sınırlıydı.
Nihayet uzun zamandır bekledikleri gün gelmişti.
Halasıyla birlikte hapisaneye gidip babasını ziyaret
edecekti. Babasını daha önce de ziyaret etmiş olmanın
verdiğim tecrübe ile, neler yapılacağını biliyordu. Önce
kimlikler teslim ediliyor, sonra uzun saatler bekleme salonunda
bekleniyordu. Ardından bitip tükenmeyecekmiş gibi gelen,
sürekli açılıp, kapanan demir kapılar ...
Nihayet en son demir kapının önüne gelmişlerdi. Bu kapıyı da
açarlarsa artık babasını kucaklayabilecek, ona kendisi için
çizdiği resmi hediye edebilecekti. Ancak hapisane kurallarına
göre özgürlüğü çağrıştıran her türlü şeyin mahkumlara
verilmesi yasaktı. Gardiyan küçük kızın elindeki
kağıdı işaret ederek;
-O ne? diye sordu
-Resim. Babam için çizdim.
-Ver bakayım
Resimde kocaman yeşil bir ağaç ve üzerinde duran
bir sürü kuş vardı. Gardiyan resme şöyle bir göz attıktan sonra;
-Hıımm ! Kuş resmi yasak. Bu resmi babana götüremezsin.
diyerek resmi buruşturup çöpe attı.
Çok üzülmüştü küçük kız, ağlıyordu... Bu davranışa o kadar
içerlemişti ki, babasıyla görüşmesi için sadece 20 dakikası
vardı ve küçük kız hıçkırıklarına bir türlü engel olamıyor,
babasıyla dilediğince hasret gideremiyordu.
-Üzülme kızım, yine çizersin dedi adam.
Ama küçük kızı teselli etmek bir hayli güçtü. Bir süre sonra,
resmi "YASAK!" diye çöpe atan gardiyan göründü kapıdan.
-Görüş süresi sona erdi.
Küçük kız babası ile vedalaşıp hücreden ayrıldı.
Bir yıl sonra, yine o beklenen gün gelmişti.
Küçük kız yine babasına ziyaretinde bir resim çizip götürdü.
Bu sefer kuş yerine bir ağaç ve üzerine siyah minik
benekler çizmişti. Gardiyan sordu;
-Bu ne?
-Meyve ağacı.
-Tamam bunu babana hediye edebilirsin.
Baba kız hasretle kucaklaştılar, öpüştüler,
sonra kız heyecanla elinde tuttuğu resmi babasına uzattı.
-Babacığım bunu senin için çizdim.
Babası keyifle uzun uzun resme baktı ve sordu;
-Ne güzel bir ağaç bu böyle,.. üzerindeki benekler ne, meyve mi?
Küçük kız birden bire telaşlandı, endişeli gözlerle
etrafına bakındı;
-Pişşştttt babacığım lütfen yavaş konuş, gardiyan duyacak!..
Sonra babasının kulağına uzanıp şu sözleri fısıldadı;
-Onlar meyve değil, ağacın içine sakladığım kuşların gözleri !
Sunay Akın'dan
tuğra