Bu sene hala sağlamsam, ayaktaysam sınıfımdaki kızlar sayesindedir.
14 erkek 8 kız.
Ama ne erkekler.
Ağlak, mıymıy, huzursuz, çabasız, şımarık.
Kızlar onlar kadar ağlamaz.
2 ders saati tahta yazılsın diye beklerim sınıfın yarısından tam yazı alırım.
Kalan uyuşukların daha önemli işleri vardır (Yaramazlık, sataşma gibi)
Tenefüse çıkarma istersen sınıfta oturur yine de yazmaz.
Sorun değil. Öğretmen çatlasın yeter ki.
Sabaha ilk derse annemi istiyorum, eve gitmek istiyorum diye ağlayan mızmız oğlumun hıçkırıkları eşliğinde okumaya çalışma ile başlarız.
Zaten haftada bir kafa izni yapar en geridekilerdendir.
Oturma organı olmayan diğer oğlan okula beni çıldırtmak için gelir.
Masa üstüne çıkarcasına durur, kimse tahtayı göremez.
Pedagog önde oturmasını önerir çünkü çocuk hiperaktiftir.
Kalemi, silgisi, defteri yoktur. Bulur veririm 10 dk sonra yine yoktur.
İsterse 3 kelime yazarak gün bitirir. İstemezse onu da yapmaz. Bahçede herkesin önünde donunu indirir, öğretmen arabası üzerine işer. Annesi idare edin hocam, ne istiyor bu çocuk, pedagogla görüştük hocam zırvalıkları ile kafa ütüler. Anneannesi kırtasıyeden ne alayım ne eksiği var diye alay eder gibi sorar. Çok ilgilidirler, bu çocuk nasıl böyledir ki, cezaevindeki babası tehdit etmiştir okul değişcem diye. Çok ağlamıştır bizim oğlan 1958. kez söz vermiştir artık iyi olacaktır. 1959. şans verilir ona.
Diğer ders ve tenefüsler birbirini yaralama, şikayet..
Rahat dursun elin ayağın diye yükselen sesim.
Öğle yemeğine özel eğitimdeki öğrenciden korkuyorum, inmiycem yemeğe diye ağlayan diğer mıymıy oğlan ile devam eder, finali son ders ağlamaklı suratını fark ettiğim konuşma bozukluğu olan oğluma sorarak yaparım. Neyin var Muhammet?
Gözyaşları akar ''Baba ist baba ist ühühühü....''
Bir günümün özeti budur.
Tam günlüğe uygun bir paylaşım yaptım.
Uzun da olsa rica ve arz ederim
Akıl sağlığım elden gidiyeeeee...