öğretmenim yaptığınız çalışmalar çok güzel.hepsini takip ediyorum sizden tecrübelerinizden yararlanmaya çalışıyorum.sadece şunu merak ediyorum çalıştığınız yer ve bu çalışmalarda sınıfın başarı yüzdesi?paylaşımlar için çok teşekkürlerr...
ayrıca denizx öğretmenime katılıyorum ben de çocuklara sevdirmek için kızmıcam diyorum okula gidince çileden çıkıyorum.buna da ekstra öneriniz varsa dinlerim:)
öncelikle teşekkür ederim öğretmenim, olaya yüzde açısından hiç bakmadım ama bir sonuç vermek gerekirse 25 kişilik sınıfımda 23-24 öğrencim tüm çalışmalara katılır durumda,
istanbulun göç alan bir bölgesinde iyi sayılabilecek büyük bir okulda çalışıyorum, hani velilerin öğretmene bakarak sınıf seçtiği okullardan birinde, bu yıl okula yeni geldim ve tanınmadığım için veliler tarafından seçillmedim, sene başında durum böyleydi, açıkçası veli profilim diğer sınıflara nazaran iyi değildi. peki ne yaptım, sadece İNANDIM, daha önce 4 keRE 1. SINIF OKUTMANIN VERDİĞİ TECRÜBEYLE, daha önce yaptığım hataları tekrarlamadım,
hiçbir gün YAPAMADIKLARI için kızmadım öğrencilere, bu bir süreç, öğrencinin bireysel farklılığından kaynaklanan ileri geri- iyi-kötüyü kaldırdım aradan, yavaş ve emin adımlarla, gruptan kimseyi koparmadan ortak paydada buluşturdum,YANİ YAPTIĞIM SÜRECİ YÖNETMEKTİ,en az hasarla...
öğrencilere kızma konusuna gelince, yaklaşımım şu:
Önünüzde ister sevin ister sevmeyin yontulmamış bir çamur var ve sizden bu çamuru 5 yıl şekillendirip ürün ortaya çıkarmanız isteniyor, yani ürünümüz 5. yılın sonuda ortaya çıkacak, 5 yıllık bir süreçte bir çocuğu yetiştirmemiz isteniyor,
her şeyiyle sizi taklit eden, size özenen, sizi rüyasında gören, sizi ailesine anlatan sizin minik kopyalarınız var karşınızda,
yani yükümüz çok ağır, her sözünüz, her bakışınız büyük etki yaratıyor , kimi gün bir bakış koca bir günü kurtarıyor, kimi gün kızgın bir anda söylenmiş ağır bir söz, koca bir yılı silip süpürüyor, belki de koca bir hayatı...
ÖĞRETMENİM ÖĞRENCİYE YAPAMADIĞI BİRŞEY İÇİN KIZMAYIN, bunun hiçkimseye bir yararı olmaz,
aksine inatla, sabırla üzerine gidin...
Özeleştiri yapmak gerekirse ilk yıllarımda, kızdım, köpürdüm, ümitsizliğe kapıldım, samimi olmak görekirse kendimi bir dadı, daha amiyane tabirle öğrenci çobanı olarak görüyordum, görevim okulda geçen süre zarfında öğrencinin başında durmak, yanlış davranışları cezalandırmak ve bütün öğretmenliğim bunlardan ibaretti,
öğretmenliğimin 10 yılındayım ve yeni öğretmen olmuş sayıyorum kendimi, en azından öyle hissediyorum, şimdi geçmişi her hatırlayışımda ince bir sızı duyuyorum içinde, tüm bunları nasıl yapmışım, neden daha faydalı olmak dururken, işi yokuşa sürmüşüm diye kızıyorum kendi kendime...
ve belkide eski öğrencilerimden bu şekilde özür diliyorum, teselli namına geçer mi bilmem;
"Çocuk cennet kokusudur."
Duyuyorum, hissediyorum, görüyorum ve artık kızamıyorum öğrencilerime...
şimdilerle işi akışına bırakıp, öğretmeye ve hergün yeniden öğrenmeye bakıyorum,
kendimle hasbihal oldu, içimdeki sızı aralandı,
belki yükü hafifler diye anlatmaya, yazmaya çalışıyorum...
tüm zümrelerime bu ağır yükte kolaylıklar diliyorum...