Hocam peki okula gitmeden önce okumayı öğrenenler nasıl öğreniyor. Onlar yazmayı mı biliyor? Yazmayı bilmediklerine göre, demek ki yazmayı bilmeden de okuma öğrenilebiliyormuş. Siz eski fiş sisteminden (Cümle yöntemi) kalan sözü yazmışsınız. Birde hocam tabiki yazmayı bilen okuyabilir. Ona zaten itiraz eden yok. Ben arkadaşların endişesinin yersiz olduğunu onlara iletmek istedim. Sanki yazmasına gerek yok demişim gibi oldu. Benim demek istediğim eğer okursa zaten yazmayı kolay becerecek. Ayrıca uzunr adlı hocamıza da bakabilirsiniz.
Öğrenme, araştırma, keşfetme konusunda doğuştan motivasyonu mevcut olan öğrencilerden bahsetmiyoruz. Ki ilgilenince kolayca da yazabilirler. Böyle bir öğrencim de vardı.
Okumayı öğrenen ancak yazmayı öğrenemeyen ara sınıflardan gelen öğrencilerim de oldu. Yazmalarını geliştiremedim.
Bizim eğitim sistemimiz “okuma ve yazma”ya dönük olduğu için” okuma ve yazma paralel” gitmeli diye düşünüyorum. Sizin % 30 oranınıza atıftı.
Dediğiniz gibi dikte olayı öğretmeni ve öğrenciyi geren kendini yetersiz hissettiren bir etkinlik.
Uzunrr öğretmenime geri bildirimimi vermiştim. Bu yıl bu nedenle “söylediğimi yazabilen, kelimelerdeki ulamayı deftere geçirebilen”ler konusunda ısrarcıyım.
Eski cümle yöntemi söylemiyle ilgisi yok.
Ayrıca bir ders kaç öğrenciye kaç kelimelik –bir gün önceden verilmiş ya da o gün verilmiş- yeni bir metni okutabiliyoruz.?
Sınıftaki kaç öğrenci ev için verilen metni “AKICI OKUYANA KADAR ÇALIŞ” yönergesine uyuyor?
Sonuçta yöntemler fikirler ayrı ayrı olsa da hepimiz emek veriyoruz. Dönütlerimiz öğrenci veli profiline göre değişiyor.
Aynı gemideyiz Tatile az kaldı şükür