Bu dünya için verilmiş ve süresi belli olmayan bir hayatı dolu dolu yaşamak... Yani verimli ve insanlığa yararlı olarak.
Bunun önündeki en büyük engel kaygı ve korkularımız.
Hayatın her aşamasında korkularımız eksik olmaz.
Bebekken çevremizde tanınadığımız yüzlerden, çocukken yalnız kalmaktan, gençken anlaşılamamaktan ve gelecekten, yetişkinlikte yakınlarımızı, sevdiklerimizi kaybetme korkusu. Yaşlılıkta ise lgilenilmeme.....
Kaygılar da eksik olmaz hayatımızda: Sınav, iş bulma, başarısızlık, ekonomik sıkıntı vb.
Bu korku ve kaygılara onlarca örnekler verilebilir.
Hayatımızdaki bu korku ve kaygıların bazıları geçici bazıları da süreklidir.
Mutlu bir hayat sürdürmemizde ve insanlara yararlı işler yapmada engel olan korku ve kaygılarımızı yok edemeyebiliriz ama minimuma indirmek gerekir.
Bir iki somut örnek aklıma geldi:
Örneğin günümüz şartlarında gençler ve çocuklar için çok tehlikeler var. Çocuklarımıza bir şey olmasın kaygısı sürekli zihinde olursa ve bunu da çocuğumuza hissettirirsek; o da mutsuz olur biz de.
Bİl dışında okuyan çocuğunuzu günlük aramaya ve aranmaya alıştırırsak; bir gün unuttuğumuzda acaba öldü mü korkusunu tetikler.
Annemizi, babamızı, kardeşlerimizi, eşimizi, çocuklarımızı kaybetme korkusu sürekli olursa da sıkıntı.
En güzeli ise tedbirlerle relaks olabilmektir.
En önemlisi neyden korkarsak o olur. Korkmasak da olacaktır olacağı varsa.
Hayatın doğal akışında kortuğumuz şeyler zaten vardır. Olacak şeyler için de sürekli korkmak anlamsızdır.