İstanbul'un fethinin 560. yılı kutlu olsun. Allah böyle güzel bir müjdeye muhatap olmuş Fatih Sultan Mehmet Han'a, İstanbul'u almak için tarih boyunca can veren şehitlerimize, gazilerimize, en başta Eyüp Sultan (r.a) Hazretleri'ne rahmet eylesin,
emanetlerine gözümüz gibi bakma azmini, cesaretini, Türk'ün bahtıyla birlikte Ayasofya'yı tekrar açmayı da bize nasip etsin.
Fatih Sultan Mehmet Han hakkında az bilinenler
- Arapça ve Farsça olmak üzere 7 dil biliyordu. Latinceyi anadili gibi konuştuğu rivayet edilir.
- Şairdi. Mahiyetindeki 185 şairden 30’unu maaşa bağladı.
- Ünlü ressam Bellini’yi İstanbul’a getirtip kendi portresini yaptırdı.
- İstanbul’un fethi için, Musluhiddin ve Saruca Serkan gibi, Osmanlı mühendislerinin yanında, Macar Urban’a Edirne’de, “şahi” adı verilen toplar döktürdü. Bu toplar, Bizans’ın yanı sıra Avrupa asırlardır süren feodaliteyi de bitirecekti
- Kanuni’den çok önce, bir kanunname ve bir anayasa hazırlattı.
- Otlukbeli’de Uzun Hasan’ı yenince, zaferini kutlamak için 40 bin esiri serbest bıraktı.
- Otuz yıllık saltanatı süresince, yirmi beş askeri harekata bizzat komuta etti.
- 900 bin km. olan Osmanlı topraklarını, 2 milyon 214 bin km.’ye çıkardı.
- Venedik Kralı tarafından planlanan on dört suikast girişiminden sağ kurtulmayı başardı. Ölümü hakkında “suikast” şüpheleri halen vardır.
- Ölümün ardından Papa, kutlama amacıyla üç gün boyunca gece-gündüz durmaksızın çanlarını çaldırdı.
- Ömrü boyunca, iki imparatorluk, dört krallık ve on bir prensliği kendine bağladı.
- Hristiyanlar tarafından, Osmanlı Türklerinin İstanbul’u fethettiği gün “dünyanın sonu” şeklinde tanımlandı.
- Son yapılan anketlere göre, akla ismi ilk gelen Osmanlı sultanı olmuştur.
- Birçok tarihçiye göre Fatih, devlet-i ebed müddet geleneğinin son hükümdarıydı.
FATİH'İN İNSAN HAKLARI AHİDNAMESİ
Fatih Sultan Mehmed, Bosnayı fethettiği zaman Osmanlı devlet politikasının sonucu olarak bölge halkına dini serbestiyest getirmiştir. Fatih Sultan Mehmed'in buradaki latin papazlarına verdiği 883 (1478) tarihli ferman suretinde; "Nişanı-ı hümayun şu ki Ben ki Sultan Mehmed Han'ım; üst ve alt tabakada bulunan bütün halk tarafından şu şekilde bilinsin ki, bu fermanı taşıyan Bosna rahiplerine lütufta bulunup şu hususları buyurdum: Sözkonusu rahiplere ve kiliselerine hiçkimse tarafından engel olunmayıp rahatsızlık verilmeyecektir. Bunlardan gerek ihtiyatsızca memleketimde duranlara ve gerekse kaçanlara emn ü aman olsun ki, memleketimize gelip korkusuzca sakin olsunlar ve kiliselerinde yerleşsinler; ne ben, ne vezirlerim ne de halkım tarafından hiç kimse bunlara herhangi bir şekilde karışıp incitmeyecektir. Kendilerine, canlarına, mallarına, kiliselerine ve dışardan memleketimize getirecekleri kimselere yeri ve göğü yaratna Allah hakkı için, Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.) hakkı için, yedi Mushaf hakkı için, yüz yirmi dört bin peygamber hakkı için ve kuşandığım kılıç için en ağır yemin ile yemin ederim ki, yukarda belirtilen hususlara söz konusu rahipler benim hizmetime ve benim emrime itaatkâr oldukları sürece hiç kimse tarafından muhalefet edilmeyecektir." Bu ferman suretinde de görüldüğü gibi azınlıklar tam bir hürriyet ortamı içinde hayatlarını sürdürmüşlerdir.