Kader Hakkında Ne Biliyoruz?

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
27 Ağu 2012 18:13:13
Hayırlı günler dilerim.

Kader hakkında ne biliyoruz?

Bu konuyu açmamın iki sebebi var.

1) Son günlerde forumda yazdığım bazı mesajlarda açıkça belirttiğimi düşündüğüm halde, foruma yazdığım mesajlarla varmak istediğim noktayı anlatamadığımı gözlemliyorum.
Foruma yazdığım mesajlarda varmak istediğim noktanın net anlaşılabilmesi için kader konusunda asgaride olsa bir bilgiye sahip olmak gerekiyor.

Kader konusu, gerek din adamlarının, gerekse poziftif bilim adamlarının açıklamakta zorlandığı bir konudur.
Anlatılmasının zor olması anlamayı da zorlaştırmaktadır.
Toplum olarak zor olan şeylerden uzak durmaya eğilimliyiz.
Bu nedenle bir çok kişi kader konusunu anlamak için çaba bile göstermiyor.

Kader konusunu anlamaya(çalışmaya)nların tamamının MUTSUZ OLDUĞUNU söylemek bir abartı olmayacaktır.

Bir dizi mesaj ile kader konusunu nasıl anladığımı açıklamaya çalışacağım.
Konu hakkında düşüncelerini paylaşan arkadaşlar olursa memnun olurum.

Aşağıdaki cümlelerin benzerlerini duymuşsunuzdur.

- Yıllardır köy köy dolaşıyorum. Ne zaman bir şehirde görev yapmaya başlayacağım.
- Benim maaşımda bakanın ki kadar olsa ben de şikayetçi olmam.
- Sağlıklı olmak gibisi yok. Şu rahatsızlığım düzelsin başka bir şey istemiyorum.
- Yıllardır ailemden ayrı yaşıyorum. Tek isteğim ailemle birlikte yaşamak. Çok şey mi istiyorum?

Bu cümleleri kullananlara aynı sırayla şu soruları sormak istiyorum:

- Şehirde yaşamanın sizin için iyi olacağını nereden biliyorsunuz?
- Maaşınızın bakanın ki kadar olmasının sizin için daha iyi olacağını nereden biliyorsunuz?
- Sağlıklı olmanın sizin için daha iyi olduğunu nereden biliyorsunuz?
- Ailenizle birlikte yaşamanın sizin için daha iyi olduğunu nereden biliyorsunuz?

Elimizde hiç bir veri olmadan ÖN YARGI ile şu şekilde düşünüyoruz:
şehirde yaşamak köyde yaşamaktan neden kötü olsun ki?
fazla maaş almanın ne kötülüğü olabilir?
sağlıklı olmanın neresi kötü?
aile ile birlikte yaşamak neden kötü olsun ki?

Tekrar etmekte fayda görüyorum : Bu düşünceler hiç bir veriye dayanmamaktadır. Tümüyle ÖN YARGIYA dayalı varsayımlardır.

Yakın zamanda izlediğim flash forward isimli dizi kader konusunun anlaşılmasını kolaylaştıran örneklerle doludur.
Kader konusundaki açıklamalarımı bu dizideki örneklerden yararlanarak yapmak istiyorum.
Dizi hakkında bilgisi olmayanlar için öncelikle dizi hakkında bilgi vermek istiyorum :

Anlaşılmayan bir sarsıntı aynı anda tüm dünya nüfusunun bilincini 137 saniyeliğine kaybetmesine yol açar ve bu esnada herkes geleceğinden bir kesit görür.
(6 ay sonraki 29 Nisan 2010 tarihinin 137 saniyesini görür.)
Sonrasında ise tüm dünya kendini bir kaosun ortasında bulur.

Los Angeles FBI ajanı Mark Benford, gelecekteki kesitinde gördüklerinden yola çıkarak 29 Nisan 2010'un parçalarını bir araya getirmeye çalışır ama olayların sebebini anlamak ve olacakları engellemek konusunda çaresizdir; yaşanacaklar onu mutlu edecek türden değildir.
Gelecekte, Mark'ın çok sevdiği eşi onu hastalarından birinin babası için terk eder. Mark kendini yeniden içkiye verir, partneri cinayete kurban gider ve ajanlar Mark'ın peşine düşer.

Çok geçmeden herkes birbirine ne gördüğünü sormaya başlar.
Bu sırada Mark ve ekibi bu tuhaf olayın sebebini araştırır ve tekrar olup olmayacağını merak ederler.
Ellerinde bel bağlayabilecekleri tek şey ise insanların gelecekte gördüklerinden oluşan dev bir mozaiktir.
(Görülenler Mozaik isimli web sitesinde paylaşılmaktadır.)


Devamı sonraki mesajda...

Çevrimdışı abid

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 110
  • 91
  • 110
  • 91
# 28 Ağu 2012 00:03:46
Sizin kader dediğiniz gelecekten haberdar olmak mı?

Çevrimdışı zalim09

  • Bilge Üye
  • *****
  • 7.885
  • 16.332
  • Öğretmen Adayı
  • 7.885
  • 16.332
  • Öğretmen Adayı
# 28 Ağu 2012 00:10:36
 Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adı İle;



Hiç şüphesiz, Biz her şeyi kader ile yarattık. (Kamer Suresi,49)

Onların işlemiş oldukları herşey kitaplarda (yazılı)dır. (Kamer Suresi, 52)

Küçük büyük herşey satır satır (yazılı)dır. (Kamer Suresi, 53)

De ki: "Allah'ın dilemesi dışında, kendim için zarardan ve yarardan (hiç bir şeye) malik değilim. Her ümmetin bir eceli vardır. Onların ecelleri gelince, artık ne bir saat ertelenebilirler, ne öne alınabilirler. (Yunus Suresi, 49)

Senin içinde olduğun herhangi bir durum, onun hakkında Kur'an'dan okuduğun herhangi bir şey ve sizin işlediğiniz herhangi bir iş yoktur ki, ona (iyice) daldığınızda, biz sizin üzerinizde şahidler durmuş olmayalım. Yerde ve gökte zerre ağırlığınca hiç bir şey Rabbinden uzakta (saklı) kalmaz. Bunun daha küçüğü de, daha büyüğü de yoktur ki, apaçık bir kitapta (kayıtlı) olmasın. (Yunus Suresi, 61)

"Hani kız kardeşin gezinip; "Onu(n bakımını) üstlenecek birini size haber vereyim mi?" demekteydi. Böylece, seni annene geri çevirmiş olduk ki, gözü aydın olsun ve hüzne kapılmasın. Sen bir insan öldürmüştün de, biz seni tasadan kurtarmış ve seni 'esaslı bir denemeden geçirip-denemiştik.' Medyen halkı arasında da yıllarca kalmıştın, sonra bir kader üzerine (buraya) geldin ey Musa." (Taha Suresi, 40)

Allah'ın izni olmaksızın hiç bir nefis için ölmek yoktur. O, süresi belirtilmiş bir yazıdır. Kim dünyanın yararını (sevabını) isterse ona ondan veririz, kim ahiret sevabını isterse ona da ondan veririz. Biz şükredenleri pek yakında ödüllendireceğiz. (Al-i İmran Suresi, 145)

Sonra kederin ardından üzerinize bir güvenlik (duygusu) indirdi, bir uyuklama ki, içinizden bir grubu sarıveriyordu. Bir grup da, canları derdine düşmüştü; Alah'a karşı haksız yere cahiliye zannıyla zanlara kapılarak: "Bu işten bize ne var ki?" diyorlardı. De ki: "Şüphesiz işin tümü Allah'ındır." Onlar, sana açıklamadıkları şeyi içlerinde gizli tutuyorlar, "Bu işten bize bir şey olsaydı, biz burada öldürülmezdik" diyorlar. De ki: "Evlerinizde olsaydınız da üzerlerine öldürülmesi yazılmış olanlar, yine devrilecekleri yerlere gidecekti. (Bunu) Allah, sinelerinizdekini denemek ve kalplerinizde olanı arındırmak için (yaptı). Allah, sinelerin özünde saklı duranı bilendir. (Al-i İmran Suresi, 154)

Sizi çamurdan yaratan, sonra bir ecel belirleyen O'dur. Adı konulmuş ecel, O'nun Katındadır. Sonra siz (yine) kuşkuya kapılıyorsunuz. (En'am Suresi, 2)

Her ümmet için bir ecel vardır. Onların ecelleri gelince, ne bir saat ertelenebilirler ne de öne alınabilirler (tam zamanında çökerler.) (A'raf Suresi, 34)

Biz kendisi için bilinen (takdir edilmiş) bir kitap olmaksızın hiçbir ülkeyi yıkıma uğratmadık. (Hicr Suresi, 4)

Hiç bir ümmet, kendi ecelini ne öne alabilir, ne de onlar ertelenebilirler. (Hicr Suresi, 5)

Gökte ve yerde gizli olan hiç bir şey yoktur ki, apaçık olan bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da) olmasın. (Neml Suresi, 75)

Yeryüzünde olan ve sizin nefislerinizde meydana gelen herhangi bir musibet yoktur ki, Biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (yazılı) olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre pek kolaydır. (Hadid Suresi, 22)

Eğer Rabbinden geçmiş bir söz ve adı konulmuş (belirlenmiş) bir süre (ecel) olmasaydı muhakkak (yıkım azabı) kaçınılmaz olurdu. (Taha Suresi, 129)

İnsanlar, tek bir ümmetten başka değildi; sonra anlaşmazlığa düştüler. Eğer Rabbinden geçmiş (verilmiş) bir söz olmasaydı, anlaşmazlığa düştükleri şey konusunda mutlaka aralarında hüküm verilmiş olurdu. (Yunus Suresi, 19)

De ki: "Allah'ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiç bir şey isabet etmez. O bizim mevlamızdır. Ve mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etmelidirler." (Tevbe Suresi, 51)

Allah sana bir zarar dokunduracak olsa, O'ndan başka bunu senden kaldıracak yoktur. Ve eğer sana bir hayır isterse, O'nun bol fazlını geri çevirecek de yoktur. Kullarından dilediğine bundan isabet ettirir. O, bağışlayandır, esirgeyendir. (Yunus Suresi, 107)

"Eğer Allah sizi azdırmayı dilemişse, ben size öğüt vermek istesem de, öğüdümün size yararı olmaz. O sizin Rabbinizdir ve O'na döndürüleceksiniz." (Hud Suresi, 34)

Ümmetlerden hiçbiri, kendisine tesbit edilmiş eceli ne öne alabilir, ne erteleyebilir. (Mü'minun Suresi, 43)

Rabbin, dilediğini yaratır ve seçer; seçim onlara ait değildir. Allah, onların ortak koştuklarından münezzehtir, yücedir. (Kasas Suresi, 68)

... Allah'ın emri, takdir edilmiş bir kaderdir. (Ahzap Suresi, 38)

Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki rızkı Allah'a ait olmasın. Onun karar (yerleşik) yerini de ve geçici bulunduğu yeri de bilir. (Bunların) Tümü apaçık bir kitapta (yazılı)dır. (Hud Suresi, 6)

"Ben gerçekten, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a tevekkül ettim. O'nun, alnından yakalayıp-denetlemediği hiçbir canlı yoktur. Muhakkak benim Rabbim, dosdoğru bir yol üzerinedir (dosdoğru yolda olanı korumaktadır.)" (Hud Suresi, 56)

İnkâr edenler dediler ki: "Kıyamet-saati bize gelmez." De ki: "Hayır gaybı bilen Rabbime andolsun o muhakkak size gelecektir. Göklerde ve yerde zerre ağırlığınca hiçbir şey O'ndan uzak (saklı) kalmaz. Bundan daha küçük olanı da daha büyük olanı da istisnasız mutlaka apaçık bir kitapta (yazılı)dır." (Sebe Suresi, 3)

Allah'ın izni olmaksızın hiçbir musibet (hiç kimseye) isabet etmez. Kim Allah'a iman ederse, onun kalbini hidayete yöneltir. Allah, herşeyi bilendir. (Tegabün Suresi, 11)

Gaybın anahtarları O'nun Katındadır, O'ndan başka hiç kimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir, O, bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru dışta olmamak üzere hepsi (ve herşey) apaçık bir kitaptadır. (En'am Suresi, 59)

İnsana bir nimet verdiğimizde sırt çevirir ve yan çizer; ona bir şer dokunduğu zaman da umutsuzluğa kapılır.(İsra Suresi, 83)

İnsan, hayır istemekten bıkkınlık duymaz; fakat ona bir şer dokundu mu, artık o, ye'se düşen bir umutsuzdur. (Fussilet Suresi, 49)

Gerçekten, insan, 'bencil ve haris' olarak yaratıldı. (Mearic Suresi, 19)

Kendisine bir şer (kötülük) dokunduğu zaman feryadı basar. (Mearic Suresi, 20)

İnsanlardan kimi, Allah'a bir ucundan ibadet eder, eğer kendisine bir hayır dokunursa, bununla tatmin bulur ve eğer kendisine bir fitne isabet edecek olursa yüzü üstü dönüverir. O, dünyayı kaybetmiştir, ahireti de. İşte bu, apaçık bir kayıptır. (Hac Suresi, 11)

Doğrusu, uydurulmuş bir yalanla gelenler, sizin içinizden birlikte davranan bir topluluktur; siz onu kendiniz için bir şer saymayın, aksine o sizin için bir hayırdır. Onlardan her bir kişiye kazandığı günahtan (bir ceza) vardır. Onlardan (iftiranın) büyüğünü yüklenene ise büyük bir azap vardır.(Nur Suresi, 11)

İnsan hayra dua ettiği gibi, şerre de dua etmektedir. İnsan, pek acelecidir. (İsra Suresi, 11)

Her nefis ölümü tadıcıdır. Biz sizi, şerle de, hayırla da deneyerek imtihan ediyoruz ve siz Bize döndürüleceksiniz. (Enbiya Suresi, 35)


dizilere filmimlere vs vb lerine gerek yok bence. Yüce Allah açıkça buyurmuş.

Çevrimdışı mesirmacun

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.406
  • 4.084
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.406
  • 4.084
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 28 Ağu 2012 00:15:21
Kader; sen kendi kendine bir takım planlar yaparken, yaşayacaklarının o planlardan tamamen farklı olmasıdır.Bilmem anlatabildim mi?

Çevrimdışı balarısı16

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 307
  • 682
  • 307
  • 682
# 28 Ağu 2012 10:17:51
kader biz hayaller kurarken bugün ve yarın için oysa o çoktan yazmıştır yazınızı

Çevrimdışı yeni4242

  • Bilge Üye
  • *****
  • 8.472
  • 119.227
  • 8.472
  • 119.227
# 28 Ağu 2012 10:33:07
Kader konusu belkide tam olarak açıklanamamış bir konu.

Ancak bu demek değildir ki herşeyde bilinemiyor.
Burada en önemli ölçü şudur,
İnsan kendi eliyle yaptığı şeylerden sorumludur. Yani biz doğmadan yazgımız yazılmış demek bizi sorumluluklardan kurtarmaz. Elimizde olmadan başımıza gelenlerden sorumlu değiliz belki.
Birde Allah ilmiyle ezelde ve ebedde olacak olanları biliyor. Bu bilmesi bizim yapacaklarımız üzerinde zorunlu bir etki etmiyor. Eğer zorunlu bir etki etmiş olsaydı imtihana çekilmek ve kul olmanın bir anlamı olmazdı.

Takvimlere yazarlar 2013 yılında takvim yaprağının birinde ay tutulacak dense. o gün gelince ay tutulur. Yazıldığı için değil tutulacağını bildikleri için yazdılar. Durum aynen bu şekilde.

Birde bizim toplum olarak her şeyi kadere havale etme anlayışımız var. Kişinin eline geçen kazandıkları ve kaybettikleri kendi yaptıklarıyla alakalıdır. He şeyi kadere bağlayıp uçan bir yaprak değiliz biz.
Allah bizlere irade vermiş ve doğru olanları göstermiş. Aynı zamanda akıl vererek iyiyi yanlıştan ayırma yetkisi de vermiş. Yaptıklarımızda da bizi zorlamıyorsa bir çok konuda davranışlarımızın sorumlusu biziz demektir.

Buraya yazdığımız şu iki satırlık yazıyı yazacağımı Allah biliyordu. Ancak ben yazarken bana zorlama olmadı. kendi irademle yazdım.

Ben bu şekilde anlıyorum...

Çevrimdışı yeni4242

  • Bilge Üye
  • *****
  • 8.472
  • 119.227
  • 8.472
  • 119.227
# 28 Ağu 2012 10:40:11
Eğer insanın yaptıklarında hiç iradesi olmasaydı inkar edenler yada suç işleyenlerin şu şekilde savunma yapmaları gerekirdi.

Benim elimde bir şey yok. İçimden bir ses beni zorladı adamı öldürdüm diye bir savunma yapardı. Yada beni haşa Allah zorladı bu adamı yaraladım gibi bir savunma yapardı. O zaman herkes bu savunmaya güler adamla alay ederlerdi.

Yada inkar edenler bizim suçumuz yok Allah bize bu şekilde inkar etmemizi yazmış derlerdi.
Oysa ne yaparsak yapalım üzerimizde bir zorlama yok.   İstemeden başımıza gelenlerden zaten sorguya çekilmeyeceğiz.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 28 Ağu 2012 19:13:01
Hayırlı günler dilerim.

Dizideki insan davranışlarını üç grupta toplamak mümkündür.

1) Geleceğinde OLUMLU gelişmeler olduğunu gören insanlar. Bu insanlar gördüklerinin gerçekleşmesi için çalışmalar yapmaya başlıyorlar.
Bunlardan bazıları çok RADİKAL bir değişim içine girebiliyor. Örneğin bir cam silicisi geleceğinde bir öğretiyi yaymak için çalıştığını ve çalışmalarının çok ilgi gördüğünü görüyor.
Ve belki hiç bir bilgi birikimi/tecrübesi olmamasına rağmen öğretiyi yaymak için çalışmalara başlıyor.

2) Geleceğinde OLUMSUZ gelişmeler olduğunu gören insanlar. Bu insanlar gördüklerinin gerçekleşmemesi için çalışmalar yapmaya başlıyorlar.
Bunlardan bazıları gördüklerini YANLIŞ YORUMLADIKLARI için kendilerine zarar verecek davranışlarda bulunabiliyorlar.

3) Bilincini kaybettiğinde hiç bir şey görmeyen insanlar. Bu insanlar 6 ay içinde ölmüş olacaklarını bu nedenle bir şey görmediklerine inanıyorlar ve bu inanç çevresinde davranışlar gösteriyorlar.

FBI ajanlarından biri bilincini kaybettiğinde bir hastahaneden kendisine telefon edildiğini görür.
Telefonda yoğun bakım servisindeki bir bayanın vefat haberi verilmektedir.
Dizideki gelişmelerden FBI ajanının bir trafik kazası nedeniyle bayanın ölümüne sebep olacağını anlıyoruz.
FBI ajanı böyle bir gelişme yaşanacağına inandığından dolayı acı çekmekte, ölüme sebebiyet vermemek için bir çözüm yolu aramaktadır.
Sonunda çözüm yolunu bulur. Yüksek bir binanın çatısından atlayarak intihar eder.
GELECEĞİ DEĞİŞTİRMİŞTİR. Bayanın ölümüne sebep olmayacaktır.
Bıraktığı intihar notundan yararlanılarak trafik kazası nedeniyle öleceği düşünülen kadına ulaşılır ve ölmeyeceği müjdesi verilir.
Son günlerde kaza süsü verilen ölümleri araştıran FBI ekibi, mozaik web sitesinde ölmesi gerektiği halde GELECEĞİN DEĞİŞTİRİLEBİLİR olma özelliğiyle ölümü atlatmış kişilerin kaza süsü verilerek öldürüldüğünü fark eder.
Öldürülme sırasının FBI ajanının intihar ederek ölümden kurtardığını düşündüğü bayana geldiği anlaşılınca bayanı korumak için harekete geçilir.
Bayanın bir trafik kazasına kurban gitmesi son anda engellenir.
Fakat kaza yerinden uzaklaşırken olay yerine gelmekte olan bir FBI ajanının arabasıyla çarpışır.
GELECEK DEĞİŞMEMİŞTİR :)

A’râf suresi 34. ayette
Her ümmet için bir ecel vardır. Onların ecelleri gelince, ne bir saat ertelenebilirler ne de öne alınabilirler (tam zamanında çökerler.)

En’âm suresi 60. ayette
Sizi geceleyin öldüren (uyutan) ve gündüzün 'güç yetirip etkilemekte (yapıp kazanmakta) olduklarınızı' bilen, sonra adı konulmuş ecel doluncaya kadar onda sizi dirilten (uyandıran) O'dur. Sonra 'en son dönüşünüz' O'nadır. Sonra yapmakta olduklarınızı size O haber verecektir.

Âl-i İmrân suresi 145. ayette
Allah'ın izni olmaksızın hiç bir nefis için ölmek yoktur. O, süresi belirtilmiş bir yazıdır. Kim dünyanın yararını (sevabını) isterse ona ondan veririz, kim ahiret sevabını isterse ona da ondan veririz. Biz şükredenleri pek yakında ödüllendireceğiz.
buyurulmaktadır.

İslam inancında insanların yaşam sürelerinin değişmediği kesin olarak kabul edilmektedir.
Ölüm şeklinin ne şekilde olacağının değişip, değişmeyeceği tartışmalı bir konudur.
Örneğimizdeki olaydan yola çıkarak söylemek gerekirse kadının ölüm saniyesinin bile değişmeyeceği kesindir.
Fakat ölüme sebebiyet veren hususun değişip, değişmeyeceği tartışmalı bir konudur.

Gerek dizide, gerekse pozitif bilimle uğraşan insanların açıklamalarında birden fazla gelecek olduğunu ve bu geleceklerde olayların ve yaşam sürelerinin değişebileceği kabul edilmektedir.
Bu konu ile ilgili teorilerden biri olan paralel evrenler teorisi ilgi gören teorilerden biridir.
Bu konuda yapılan açıklamalar hiç bir zaman teoriden öteye gidememiştir.

Bizim SORUMLULUĞUMUZ yaşam süresinin değişmediğine inanmakla sınırlıdır.
Diğer hususlara inanmak veya inanmamakla ilgili bir sorumluluğumuz yoktur.

Halk arasında kullanılan, ölümden döndü, öldürmeyen Allah (c.c.) öldürmüyor vs. şeklinde kullanılan deyimler tam olarak gerçeği ifade etmemektedir.

Çevrimdışı abid

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 110
  • 91
  • 110
  • 91
# 29 Ağu 2012 02:09:21
zaman boyutuyla sınırlı olmayan rabbimizin Alim sıfatıyla olan ve olacak her şeyi bilmesi;bize bahşettiği irade sebebiyle kazandığımız tercih etme imkanımızı kısıtlamaz.Tabii bu dinamik kaderimizle ilgili yaşadıklarımız.Birde statik kader var:Cinsiyetimiz,ırkımız,ana-babamız v.s.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 29 Ağu 2012 18:31:56
Hayırlı günler dilerim.

Dizide yer alan bir başka örnek:

Bir bayan bilinç kaybında, suyun içinde bir erkek tarafından boğulmakta olduğunu görür.
Boğulma anında hissetiği duyguyu şu şekilde açıklıyor :
- Ben bunu hakettim.
Bilincini kazandıktan sonra, ölümüne sebep olacak kadar önemli ölçüde pişmanlık yaşacağı bir durumun meydana geleceğine inanıyor.
Yaratana kendini affettirecek bir şeyler yapması gerektiğini düşünerek, gönüllü olarak bir hastahanede çalışmaya başlıyor.
Boğulma anının gerçekleşeceği gün yaklaşırken pişman olacağı şeyin ne olduğunu anlıyor ve durumu telafi edecek bir davranış gerçekleştiriyor.
Bilinç kaybının yaşandığında görülen zaman dilimi yaklaştığında bir araba sürmektedir, arabanın hakimiyetini kaybederek bir göle girer.
Bilinç kaybında görülen boğulma anı yaşanmaya başlanmıştır. Bu esnada bir erkeğin bayanı tuttuğu görülür.
Filmin devamında erkeğin bilinç kaybında bayanı boğulmaktan kurtarmak için suya atladığını gördüğü anlaşılır.
Bayanın bilinç kaybında hissettiği duygunun etkisi ile kendisini boğduğunu zannetiği kişi aslında kendisini kurtarmaktadır.
Filmin devamında bayan ile kurtarıcısı arasında ne tür bir duygusal gelişme olacağını tahmin etmek zor olmasa gerek :)

İslam inancına göre ölüm, farklı bir hayatın başlangıcıdır.
Farklı olanın aktifleşmesini/ifadelendirilmesini, eskinin ölümü olarak algılamak sık yaptığımız hatalardandır.
İnsan kurtarıcısının kendini öldürmeye geldiğini sanacak kadar GAFİL olabiliyor.

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.858
  • 1.093
  • 11.858
# 29 Ağu 2012 19:48:18

  Neticey-i kelam nedir?
  Şayet konuyu açanan sn. üyenin kendini forumda anlatamaması ise yine aynı şey vuku bulmuş sanki!

  Kader hakkında bildiklerime gelince, haddimi bilecek kadar az.

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.526
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.526
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 29 Ağu 2012 19:51:36
Herşey kaderle takdir edilmiştir. Kısmetine râzı ol ki, rahat edesin.

Bediüzzaman Said Nursi (k.s)

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 30 Ağu 2012 19:14:04
Hayırlı günler dilerim.

SEÇİMLERİMİZİN KADERE ETKİSİ

Hayatta yaptığımız seçimlerin kadere etkisini anlatmak için şu örneği kullanırım :
A noktasından B noktasına gitmeniz gerekiyor.
- Trenle gidebilirsiniz
- Otobüsle gidebilirsiniz
- Uçakla gidebilirsiniz
- Kendi otomobilinizle gidebilirsiniz
- Taksi/kiralık otomobil ile gidebilirsiniz
...
seçenekler çoğaltılabilir.
A noktasından B noktasına gitmek için hangisini seçeceğinize karar verirken şu DÜŞÜNCELERLE eleme yaparsınız.
- Trenle gitmek gitmek ekonomiktir. Trenle gitmeyi tercih etmeliyim.
- Otobüs, trene göre biraz pahalı ama B noktasına daha kısa sürede ulaşabilirim. Otobüsle gitmeyi tercih etmeliyim.
- Uçak pahalı ama hız benim için daha önemli uçakla gitmeyi tercih etmeliyim.
- B noktasında otomobilime ihtiyacım olacak en iyisi kendi otomobilimle gitmek.
- Kefenin cebi yok en iyisi taksi ile gitmek.
A noktasından B noktasına gitmek için tüm seçenekler KADERİNİZDE vardır.
Diğer bir deyişle hangisini seçerseniz seçin yolcuğunuz sürecince başınıza gelecekler, karşılaşacağınız seçenekler farklı farklı olarak kaderinizde mevcuttur.
Seçiminizi yaptığınız anda gerçekleşenler kader değil kazadır.
Çoğu insan seçimlerini bu tür düşünmenin ve bu düşünce şekillerinden uygun gördüklerine göre hareket etmelerinin bir mahzuru olmayacağını düşünür.
Halbuki bu düşünce şekillerinden HEPSİ HATALIDIR, seçimlerinize bu şekildeki düşüncelerle karar verdiğinizde her zaman zarar edersiniz.
Bir konuda karar verirken tek bir düşünceye sahip olmamız gerekiyor.
- Önümdeki seçeneklerden hangisini seçersem Rabbimin rızasını kazanabilirim?
Bu şekilde düşünüldüğünde seçenek sayısı azalır, fakat genellikle tek seçenek kalmaz.
Bu durumda doğru seçeneğe nasıl karar vereceğiz?
Bizim SORUMLULUĞUMUZ karar verirken "Rabbimin rızasını kazanabilirim?" sorusu ile hareket etmekle sınırlıdır.
Seçenekler Rabbimizin rızasına uygun olanı seçmekte isabet edip etmemek bizim sorumluluğumuzda değildir.
İsabet kaydetmemiş olsak bile her durumda fayda elde etmiş oluruz.

Bir çok kişinin dikkat etmediği bir husus vardır:
ENFAL suresi 29. ayette    
Ey iman edenler, Allah'tan korkup sakınırsanız, size doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış furkan verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allah büyük fazl sahibidir.
buyrulmaktadır.
Tüm insanlarda karar verme anında aktif hale gelen ve vicdan olarak isimlendirilen bir duygu vardır.
Karar verme anında insanın vicdanı doğru olan seçeneği kendisine söyler.
İnsanlar Allah (c.c.) korkup, sakınmadıkları için vicdanın sesi çok kısa süreli duyulmaktadır (andan daha kısa) çoğu insan bu sesi fark etmemektedir.
Daha sonra örnekte verilen düşüncelere benzer düşünceler zihnimize hakim olmakta ve vicdanın söylediği hiç akla gelmemektedir.
Allah (c.c.) korkup, sakınan insanlar vicdanlarının sesini daha uzun süre hissedebilmekte ve daha isabetli kararlar verebilmektedirler.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 30 Ağu 2012 19:17:02
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
  Neticey-i kelam nedir?
  Şayet konuyu açanan sn. üyenin kendini forumda anlatamaması ise yine aynı şey vuku bulmuş sanki!

Hayırlı günler dilerim.

O zaman birde görsel yolla anlatmayı deneyeyim.
Aşağıya eklediğim resim, BEYAZ BİR DİKTÖRGENDİR.

Resime bakıp, yalan söylediğimi, yanlış/hatalı yazdığımı resmin SİYAH veya başka bir renk dikdörtgen olduğunu yazacak arkadaşlara bir HATIRLATMA yapmak istiyorum.
BEYAZ renkli diktörgen resmi BEN HAZIRLADIM ve BEN EKLEDİM.

Çevrimdışı sonram_21

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 479
  • 1.134
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 479
  • 1.134
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 30 Ağu 2012 20:38:23
adım olduğunu biliyorum :)
bir de eski okulumdaki müdürümün bana sürekli "adın kader olacağına kaderin kader olsun" derdi ne demek istediğini her geçen gün daha iyi anlıyorum...
ayrıca  o diziyi izlemiştim güzel bir diziydi .. ancak yanlış hatırlamıyorsam stv de  "kader çizgisi" adlı bir dizi vardı ve o da kaderi gayet güzel açıklıyordu...

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK