Kader Hakkında Ne Biliyoruz?

Çevrimdışı caki1910

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.870
  • 6.809
  • 1.870
  • 6.809
# 30 Ağu 2012 20:42:08
İnsanın kader denizinde yüzen bir gemi oldugunu biliyorum ..Rotasını değiştirmekle kaderini değiştiremediğini biliyorum :)

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.858
  • 1.093
  • 11.858
# 30 Ağu 2012 21:38:02
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Hayırlı günler dilerim.

O zaman birde görsel yolla anlatmayı deneyeyim.
Aşağıya eklediğim resim, BEYAZ BİR DİKTÖRGENDİR.

Resime bakıp, yalan söylediğimi, yanlış/hatalı yazdığımı resmin SİYAH veya başka bir renk dikdörtgen olduğunu yazacak arkadaşlara bir HATIRLATMA yapmak istiyorum.
BEYAZ renkli diktörgen resmi BEN HAZIRLADIM ve BEN EKLEDİM.

Ne güzel!

Kader işte, hâlâ aynı şekilde vuku  buluyor.

Akşamınız hayr olsun inşeallah.

Çevrimdışı atasay15

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.483
  • 10.706
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 10.483
  • 10.706
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 30 Ağu 2012 22:26:34
Kader; hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir. Bu sebepten,”ne yapalım, kaderimiz böyle”deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir.
Kader; yolun tamamını değil,sadece yol ayrımlarını verir. Güzergah bellidir. Ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir. Öyleyse, ne hayatın hakimisin, ne de hayat karşısında çaresiz.

Çevrimdışı öğretmen 54

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.993
  • 12.961
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 3.993
  • 12.961
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 30 Ağu 2012 22:43:28
Mevla görelim neyler,
Neylerse güzel eyler.

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.098
  • 23.850
  • 5.098
  • 23.850
# 31 Ağu 2012 00:58:40
Sn.Turgut Bey,
Açtığınız dini konuları özenle ve bile bile seçtiğinizi tahmin ediyorum. İslam dininin böylesine nazik konularını hele de kader gibi çok nazik bir konuyu sayfaya eklerken dini konularda –benim gibi- eksiği olan çoğu arkadaşımızın söyleyebileceği bir kelime ile büyük bir günaha girebileceğini de düşündünüz mü?
Günaha sebebiyet vermenin de günahı işlemekle aynı eşdeğerde olduğunu düşünüyorum. Arkadaşlarıma tavsiyem Kader konusunda bilginiz yeterli değilse yazmayın, derim. Arkadaşlarımdan bir ricamda mesajımla ilgili alıntı ve yorum yapmayınız, olur mu?
Teşekkür ederim.
(Kaderden bahsedilince dilinizi tutunuz)(Taberani)

Rabbime emanet olunuz.İyi geceler.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 01 Eyl 2012 18:42:49
Hayırlı günler dilerim.

Geleceğin değiştirilebileceğine delil olarak gösterilen KEHF Suresi 60-82. ayetlerin meali :

Hani Musa genç yardımcısına demişti: "İki denizin birleştiği yere ulaşıncaya kadar gideceğim ya da uzun zamanlar geçireceğim." (60)
Böylece ikisi, iki (deniz)in birleştiği yere ulaşınca balıklarını unutuverdiler; (balık) denizde bir akıntıya doğru (veya bir menfez bulup) kendi yolunu tuttu. (61)
(Varmaları gereken yere gelip) Geçtiklerinde (Musa) genç-yardımcısına dedi ki: "Yemeğimizi getir bize, andolsun, bu yaptığımız-yolculuktan gerçekten yorulduk." (62)
(Genç-yardımcısı) Dedi ki: "Gördün mü, kayaya sığındığımızda, ben balığı unuttum. Onu hatırlamamı Şeytan'dan başkası bana unutturmadı; o da şaşılacak tarzda denizde kendi yolunu tuttu." (63)
(Musa) Dedi ki:  "Bizim de aradığımız buydu." Böylelikle ikisi izleri üzerinde geriye doğru gittiler. (64)
Derken, katımızdan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu buldular. (65)
Musa ona dedi ki: "Doğru yol (rüşd) olarak sana öğretilenden bana öğretmen için sana tabi olabilir miyim?" (66)
Dedi ki: "Gerçekten sen, benimle birlikte olma sabrını göstermeye güç yetiremezsin." (67)
(Böyleyken) "Özünü kavramaya kuşatıcı olamadığın şeye nasıl sabredebilirsin?" (68)
"İnşaallah, beni sabreden (biri olarak) bulacaksın. Hiç bir işte sana karşı gelmeyeceğim" dedi. (69)
Dedi ki: "Eğer bana uyacak olursan, hiç bir şey hakkında bana soru sorma, ben sana öğütle-anlatıp söz edinceye kadar." (70)
Böylece ikisi yola koyuldu. Nitekim bir gemiye binince, o bunu (gemiyi) deliverdi. (Musa) Dedi ki: "İçindekilerini batırmak için mi onu deldin? Andolsun, sen şaşırtıcı bir iş yaptın." (71)
Dedi ki: "Gerçekten benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?" (72)
(Musa:) "Beni, unuttuğumdan dolayı sorgulama ve bu işimden dolayı bana zorluk çıkarma" dedi. (73)
Böylece ikisi (yine) yola koyuldular. Nitekim bir çocukla karşılaştılar, o hemen tutup onu öldürüverdi. (Musa) Dedi ki: "Bir cana karşılık olmaksızın, tertemiz bir canı mı öldürdün? Andolsun, sen kötü bir iş yaptın." (74)
Dedi ki: "Gerçekte benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?" (75)
(Musa:) "Bundan sonra sana bir şey soracak olursam, artık benimle arkadaşlık etme. Benden yana bir özre ulaşmış olursun" dedi. (76)
(Yine) Böylece ikisi yola koyuldu. Nihayet bir kasabaya gelip yemek istediler, fakat (kasaba halkı) onları konuklamaktan kaçındı. Onda (kasabada) yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar buldular, hemen onu inşa etti. (Musa) Dedi ki: "Eğer isteseydin gerçekten buna karşılık bir ücret alabilirdin." (77)
Dedi ki: "İşte bu, benimle senin aranda ayrılma (zamanı)mız. Sana, üzerinde sabır göstermeye güç yetiremeyeceğin bir yorumu haber vereceğim. (78)
"Gemi, denizde çalışan yoksullarındı, onu kusurlu yapmak istedim, (çünkü) ilerilerinde, her gemiyi zorbalıkla ele geçiren bir kral vardı." (79)
"Çocuğa gelince, onun anne ve babası mü'min kimselerdi. Bundan dolayı,  onun kendilerine azgınlık ve inkâr zorunu kullanmasından endişe edip-korktuk." (80)
Böylece, onlara Rablerinin ondan temiz olmak bakımından daha hayırlısı, merhamet bakımından da daha yakın olanını vermesini diledik." (81)
"Duvar ise, şehirde iki öksüz çocuğundu, altında onlara ait bir define vardı; babaları salih biriydi. Rabbin diledi ki, onlar erginlik çağına erişsinler ve kendi definelerini çıkarsınlar; (bu,) Rabbinden bir rahmettir. Bunları ben, kendi işim (özel görüşüm) olarak yapmadım. İşte, senin sabır göstermeye güç yetiremediğin şeylerin yorumu." (82)


Ne yaptığını bilmeyecek dercede sarhoş biri veya size zarar vermek isteyen biri malınıza zarar verdiyse o kişiye kızmaya başlamadan önce KEHF suresi 79. ayeti hatırlayınız.
İhmal, kaza vs. sebeplerle çocuğunuz öldüyse veya öldürüldüyse birilerine kızmadan önce KEHF suresi 80. ayeti hatırlayınız.
Sıradışı bir davranışla karşılaştığınızda KEHF suresi 81. ayeti hatırlayınız.

Gördüklerinizle gerçekler arasında FARK olabilir.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 01 Eyl 2012 18:44:39
Hayırlı günler dilerim.

Sözler isimli eserin 23. sözünde şu örnek mevcuttur :

Cevap vermek ayrıdır, kabul etmek ayrıdır. Her dua için cevap vermek var.
Fakat kabul etmek, hem ayn-ı matlubu vermek, Cenâb-ı Hakkın hikmetine tâbidir.
Meselâ, hasta bir çocuk çağırır: "Ya hekim, bana bak."
Hekim "Lebbeyk," der. "Ne istersin?" Cevap verir.
Çocuk "Şu ilâcı ver bana" der.
Hekim ise, ya aynen istediğini verir, yahut onun maslahatına binaen ondan daha iyisini verir, yahut hastalığına zarar olduğunu bilir, hiç vermez.
***
Vatandaş - devlet ilişkisini çocuk - hekim ilişkisine benzetirim.
Toplum olarak sürekli devlet şunu şöyle yapsın, bunu yapmasın diyoruz.
Devlet bizim istediğimizi yapmadığı zaman yaygarayı basıyoruz.
Hasta, şikayetlerini söyler, teşhisi doktor koyar, tedaviyi doktor uygular.
Her tedavide bazı yan etkiler görülebilir. Doktor bu konuda uyarılarını yapar.
Hasta tedavide yaşadığı sıkıntıları doktora söyleyebilir, ama hiç bir zaman doktora sen benim hastalığımı yanlış teşhis ettin, yanlış tedavi uyguluyorsun diyemez.
Doktorluk hastanın uzman olduğu bir alan değildir.
Hasta doktorun söylediklerine uymak zorundadır, ben senin teşhisini doğru bulmuyorum, tedavini kabul etmiyorum/uygulamıyorum derse rahatsızlığın artarak devamını peşinen kabul etmiş olur.
Hastalığına teşhis koyan, hastalığı için tedavi öneren hastanın iyileşmesini beklemek abesle iştigaldir.
Eğer doktorun tedavisinden memnun değilseniz başka doktora gidebilirsiniz.
Ama genellikle hastalığın tedavisinde kullanılan yöntem değişmez.
Doktoru değiştirmekle tedavi yönteminin değişeceğini sanmak saflık olur.

Hayatımızda neleri değiştirebileceğimizi, neleri değiştiremeyeceğimizi iyi düşünmeliyiz.
Değiştiremeyeceğimiz şeyleri değiştirmeye uğraşmakla zaman harcayacağımıza değiştirebileceğimiz şeylerle meşgul olalım.
 

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 01 Eyl 2012 18:45:55
Hayırlı günler dilerim.

Beyaz dikdörtgen resmi ile ilgili açıklama

Bu mesajımla ilgili olarak hayal kırıklığı yaşadığımı itiraf etmek istiyorum.
Bazı forumdaşlarımın HER ZAMAN YAPTIKLARI GİBİ diktörtgeni siyah GÖRDÜKLERİ için dikdörtgenin siyah olduğunu iddia edeceklerini öngörmüştüm.
Demek ki sadece hükümet uygulamaları karşısında ÖN YARGILI davranıp, siyah GÖRDÜKLERİ şeylerin siyah olduğunu iddia etmektedirler.
Hazırladığım dikdörtgenin beyaz olduğunu iddia ederken, forumdaşlarımın dikdörtgeni siyah göreceklerini biliyordum.
Siyah GÖRDÜĞÜ için dikdörtgenin siyah olduğunu yazan bir tek kişi olsaydı, neden siyah gördüğünü üç FARKLI şekilde açıklayacaktım.
Sanıyorum yaptığım hatırlatmanın etkisi ile hiç kimse siyah GÖRDÜĞÜ için dikdörtgenin siyah olduğunu yazmadı.

Konuda yazdığım tüm mesajlarda GÖRÜLEN ile gerçeğin FARKLI olabileceğini örneklerle anlatmaya çalıştım.
Bu konuda değişik örnekler vermeye devam edeceğim.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 01 Eyl 2012 18:46:29
Hayırlı günler dilerim.

Televizyondaki yayını NET olarak GÖREMEYEN bir kişi önce anten ayarlarını ve ALICI (TV) ayarlarını kontrol eder.
Hiç bir zaman ÖN YARGILI  düşünüp tv yayını kalitesiz demez.

Gördüklerimizi değerlendirirken önce alıcılarımızın ayarlarını kontrol edelim.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 01 Eyl 2012 18:48:21
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Sn.Turgut Bey,
Açtığınız dini konuları özenle ve bile bile seçtiğinizi tahmin ediyorum.
Hayırlı günler dilerim.

İnancımıza göre yaratan HER ŞEYİ gören ve işitendir. Bu nedenle her konuda yaratanın rızasını gözetmek zorundayız.
Farklı bir ifadeyle söylemek gerekirse inancımıza göre dini konular - dini dışı konular diye ayrım yapmak mümkün değildir.
HER ŞEY din kapsamı içindedir.

Eğer dini konular - din dışı konular diye ayrım yapılabilecek OBJEKTİF bir ölçünüz varsa bu ölçüyü açıklamanız durumunda daha fazla ÖZEN göstermekten memnuniyet duyarım.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
İslam dininin böylesine nazik konularını hele de kader gibi çok nazik bir konuyu sayfaya eklerken dini konularda –benim gibi- eksiği olan çoğu arkadaşımızın söyleyebileceği bir kelime ile büyük bir günaha girebileceğini de düşündünüz mü?
Günaha sebebiyet vermenin de günahı işlemekle aynı eşdeğerde olduğunu düşünüyorum.
Bir konunun nazik - nazik olmayan ayrımını hangi ölçüyle yaptığınızı bilmiyorum.
Her konuda herkesin eksiği vardır. Paylaşımda bulunmanın amacıda bu eksikleri gidermektir.
Bir konuda görüş belirtirken kişisel görüşümü değil, muhtelif kaynaklarda, özellikle Kur-an ve hadislerde açıklanan görüşleri belirtmeye özen gösteriyorum.
Ve yararlandığım kaynakları belirtmeye özen gösteriyorum.
Buna rağmen yanlış anladığım/yanlış yorumladığım hususlar olabilir.
Benim anladığımdan farklı şekilde anlayan arkadaşlar düşüncelerini kaynak belirterek açıkladıklarında düşüncelerimi tekrar değerlendirmeye tabii tutuyorum.
Bildiğim kadarıyla öğrenmede izlenilen yöntemlerden biri budur.

En’âm suresi 164. ayette
De ki: 'O, her şeyin Rabbi iken, ben Allah'tan başka bir Rab mi arayayım? Hiç bir nefis, kendisinden başkasının aleyhine (günah) kazanmaz. Hiçbir günahkar (suçlu) bir başkasının günahını (suçunu) yüklenmez. Sonunda dönüşünüz Rabbinizedir. O, size hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri haber verecektir.'
buyrulmaktadır.

Kişiler söylediklerinden ve yaptıklarından kendileri sorumludur.
Günaha girebileceğini düşünen dilini tutmakla mükelleftir.
Zaten benim kimseyi bir şey söylemeye zorlamam mümkün değil.
İçki satışı yapmak, faizle çalışan işletmeler açmak vs. günaha sebebiyet vermek özelliğiyle günahı işlemekle eşdeğer görülmüştür.
Benim hangi sözüm/davranışım günaha sebebiyet vermektedir? Açıklarsanız yanlışımı düzeltmek isterim.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Arkadaşlarıma tavsiyem Kader konusunda bilginiz yeterli değilse yazmayın, derim.
Benzer bir tavsiyeyi ben de yapmak istiyorum. Ayet ve hadis ile destekleyemediğiniz hiç bir düşünceyi ifade etmeyiniz.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Arkadaşlarımdan bir ricamda mesajımla ilgili alıntı ve yorum yapmayınız, olur mu?
Teşekkür ederim.
(Kaderden bahsedilince dilinizi tutunuz)(Taberani)

Rabbime emanet olunuz.İyi geceler.
Alıntı yapmak konusunda sizden FARKLI düşünüyorum.
Bu nedenle forum arkadaşlarımdan ricam, yanlış/hatalı olduğumu düşündüğünüz hususlarda mesajlarımdan alıntılar yaparak lütfen beni UYARINIZ.

İmam-ı Taberani tarafından nakledildiğini belirttiğiniz hadisi araştırdım.
Hadisin sıhhat derecesi ve hadis ile ne anlatılmak istendiğini açıklayan bir bilgiye ulaşamadım.
Bu konuda sizde bir bilgi mevcutsa, paylaşırsanız memnun olurum.

Muhtemelen İmam-ı Taberani de dahil olmak üzere peygamber efendimiz, Hulefa-i Raşidin, mezhep imamları, evliyalar vs. kader konusundan bahsetmişlerdir.
Bizim yaptığımız onların söylediklerini tekrarlamaktır.
Eğer hadisten kastedilen kader hakkında konuşulmaması gerektiği olsaydı, kaynaklarda bu kadar çok açıklama bulunmazdı.
Bu nedenle hadiste anlatılmak istenenin FARKLI bir şey olduğunu düşünüyorum.

Allah (c.c.) tüm inananların yardımcısı olsun.
Konuya gösterdiğiniz ilgiye teşekkür ederim.

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.858
  • 1.093
  • 11.858
# 02 Eyl 2012 20:02:46

  Mevcut bu dikdörtgene ister siyah dersiniz, ister beyaz, ister mor; ne gam!
   Zira siz hazırlamışsınız ya, el ne karışır di mi! Renk beyanında bulunulmaması bundandır.

 

Çevrimdışı öğretmen 54

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.993
  • 12.961
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 3.993
  • 12.961
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 02 Eyl 2012 20:07:25
Gizliyi ve açığı bilen,
Geçmişi ve geleceği de gören Allah'ım.
Yarattığın her canlı için taktir ettiğin mukadderatta sonsuz hikmetler vardır.

Çevrimdışı whoojer82

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 407
  • 1.004
  • 407
  • 1.004
# 15 Eyl 2012 12:12:26
Kader konusu önemli. Minibüste,kamyonda,kahvehanelerde kadere sitem eden,kadere küfreden arabesk şarkıları dinlemek zorunda kalıyoruz. Zayıf,iradesiz,güçsüz insanlarının kadere sitem ettiklerini görüyoruz. Kadere en küçük bir sitemde imandan olduğumuzun farkına varmak gerek. Bilmeyen insanlara bunu söyemek gerek.

Kader konusunda bazı sapkın görüşler Kaderin Allah tarfından yazıldığını ve bunu inanların uyguladığı görüşüdür. Buna dikkat etmek gerek.

Çevrimdışı farukhoca

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.394
  • 14.304
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.394
  • 14.304
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 02 Eki 2012 10:41:41
Birinci Mebhas

Kader ve cüz-i ihtiyârî İslâmiyetin ve imânın nihayet hududunu gösteren, halî ve vicdânî bir imânın cüz'lerindendir. Yoksa ilmî ve nazarî değillerdir. Yani, mü'min, her şeyi, hattâ fiilini, nefsini Cenâb-ı Hakka vere vere, tâ nihayette teklif ve mesuliyetten kurtulmamak için, cüz-i ihtiyârî önüne çıkıyor; ona "Mesul ve mükellefsin" der. Sonra, ondan sudûr eden iyilikler ve kemâlât ile mağrur olmamak için, kader karşısına geliyor; der: "Haddini bil, yapan sen değilsin."

Evet, kader, cüz-i ihtiyârî, İmân ve İslâmiyetin nihayet merâtibinde; kader, nefsi gururdan; ve cüz-i ihtiyârî, adem-i mesuliyetten kurtarmak içindir ki, mesâil-i imâniyeye girmişler. Yoksa, mütemerrid nüfûs-u emmârenin işledikleri seyyiâtının mesuliyetinden kendilerini kurtarmak için kadere yapışmak ve onlara in'âm olunan mehâsinle iftihar etmek, gururlanmak, cüz-i ihtiyârîye istinat etmek, bütün bütün sırr-ı kadere ve hikmet-i cüz-i ihtiyâriyeye zıd bir harekete sebebiyet veren ilmî meseleler değildir.

SÖZLER     26. söz

Çevrimdışı s48selcuk43

  • B Grubu
  • 613
  • 1.490
  • Müdür Yetkili
  • 613
  • 1.490
  • Müdür Yetkili
# 02 Eki 2012 12:00:53
Resûlullah: "Allah bir kişiyi cennet ehli olarak yaratmışsa onu cennet ehlinin amelinde çalıştırır. Öyle ki cennetliklerin bir ameli üzere ölür ve Allah da onu cennetine kor. Aksine bir kulu da cehennem ehli olarak yaratmışsa, onu da cehennemliklerin amelinde istimal eder. Öyle ki bu da cehennemliklerin bir ameli üzere ölür, Allah da onu cehenneme koyar."

(Muvatta, Kader 2, (2, 898, 899); Tirmizi, Tefsir, A'raf, (3077); Ebu Dâvud, Sünnet 17, (4703))


 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK