Kendi Şiirlerimizi Paylaşalım

Sana son kez içiyorum bu akşam
Ve sana terkediyorum yalnızlığımı
Azgın dereler durgun artık
Yüreğim buruk bir mevsimde
Baharı beklercesine suskun
Seni yüreğimden terkediyorum...

hey sen!
bu yol neresidir bilir misin?
hayir bilmiyorsun!
sen ki hiç düsünmeden atladin bu dipsiz kuyuya ve ölecek karanliga gömüleceksin!
zaten yasaman için hiçbir gayen kalmamisti.
simdi kendine en büyük iyiligi yaptin ve ruhunu teslim ediyorsun.
mutlu ol ey kimsesizler kimsesizi ait oldugun terkedilmisler dünyasina gidiyorsun.
gözlerin bugulu kalbin kirik yasama sansin yok artik!


bu şiiri dün gece yazdım umarım beğenirsiniz

Bir şiir de benden. Umarım şiirimi beğenirsiniz.

...
Kokutmaz beni odamın karanlığını çığlığıyla aydınlatan gök gürültüsü,
En fazla en derin uykularımdan uyandırır.
Ellerimden tutuşun daldırır beni yeni rüyalara,
Yanı başımda sen varsan.
Karabasanlar da duyulmaz çığlığım.
Bedenimi saran karanlık en sessiz dehlizlere hapsetse de beni.
Alnıma koyduğun ellerinle hissettiğimde seni.
Kurtulur örselenmiş ruhum o karanlıktan,
Yüreğim bir serçe gibi şakır yeniden
Yanımda sen varsan.
...

DELİCANLI (Kısaltılmıştır)

Dua yüreğin güneşidir,kiminde yürekte hergün doğar, kiminde ebediyetten batar.yüreğimde doğan güneşe ortak ettim seni,sende güneşinden mahrum etme beni...

çok beğeniyorum bu sözü

Elindeki yırtık haritayla
Kaç kez geçmişti
Farkında olmadan
Bu işaretli yerlerden
Kaç kez basmıştı
Bu narin topraklara
Ve ayaklarının altındaki
Sonsuz zenginliğe…

Bilemezdi ki, göremezdi ki, bulamazdı ki
Haritalardaki kayıp coğrafyaları
Kitaplara sığmayan maceraları
Bu çirkinlikteki saklı güzelliği
İçindeki bilgenin öğütlerini dinlemeyen
Bir define avcısı…

Hep uzaklarda aradı mutluluğu
Oysa o kadar yakındı ki uzaklar ona…

Kaç kıtayı görmüştü
Farkında olmadan gözleri
Kaç kez geçmişti gemisiyle
Farkında olmadan
Uçsuz-bucaksız okyanuslardan
Arka sokaktaki koylardan
Deniz kızlarının efsanevi ülkesinden…

Bilemezdi ki, göremezdi ki, bulamazdı ki
Haritalardaki kayıp coğrafyaları
Kitaplara sığmayan maceraları
Bu çirkinlikteki saklı güzelliği
İçindeki serüvencinin öğütlerini dinlemeyen
Bir kaşif…


Hep uzaklarda aradı mutluluğu
Oysa o kadar yakındı ki uzaklar ona…

                                                              1997

...SEN  

Eser dağların acı yeli
Vurur suratıma her fırsatta
Sen de uçtun gittin
Bırakıp birbaşıma beni
Bu çorak topraklarda.

Yayla çiçeklerinin kokusu sen
Soğuk pınar sularının serinliği sen
Gözümü kamaştıran güneşim sen
Ekinimin bolluğu yine sen yine sen
Yok yok hiçbiri
Çünkü yoksun sen.

Çalar kapımı her gece
Gelmeyen misafirim gibi hayalin
Sen de sönüp gittin
Bırakıp birbaşıma beni
Yıldızı olmayan akşamlarda.

Evimin yolu sen
Neşeli çocuk sesleri sen
İş tutan ellerime sebep sen
Gülen yüzüm sen
Yok yok hiçbiri
Çünkü yoksun sen.

                                 2002

KOLAYLARIN EN ZORU  

Tozu dumanın katıldı
Bir kere bu sevdanın
Kıymeti-değeri bilinmedi
Bitap zamanına denk getirilip
Arkasından itildi
Çelme takılıp
Kör bi kuyunun derinliğine terk edildi
Bu da yetmedi
Üzerine katmer katmer beton döküldü...

Ne anlamı vardı artık
Çıkış yolu bulmanın
Çıkmaz bir sokaktı
Geçit vermez bir duvardı
Sağırdı bu sevda duymazdı
Aman bilmezdi...

Şimdi
Kişisel yüzleşmenin tam zamanı
Bırak artık saplantılarını
Hassas terazide hesap zamanı...

Şimdi
Unutmalara alışma zamanı
Al eline canalıcının tırpanını
Gönüllerde hasat zamanı...

Ne yazık
Güzel düşlerimizin arasından sıyrılıp
Zehirli ısırıklarını attı hayat bize...


Ne çok uğraştık
Birbirimizi anlamamak için
Mutluluğu denk tutup yalnızlığa
Sorunlar yarattık en olmaz zamanlarda...

Neler yapmadık ki
Bu sevdayı diriltmek için
Oluru yoktu ama olmazı çoktu...

Ne kolaydı bitti demek
Gel gör ki ben bittim
Bitmeyen gecelerin sonunda
Sana bağımlı benliğimi
Alıştırırken yokluğuna...

Kolayların en zoruydu bu
Belki de en iyisi
Belki de beterlerin en beteriydi...

Şimdi
Sesler ortasında
Muhabbetlere yabancı sınırlar çizen
Anlama algısını kaybetmiş
Bir sevda özürlüsü
Çatıp kaşlarını durur karşımda...

Şimdi
En dertli türküleri
Dumanı tüten harabe yüreklere
Haykırma zamanı...

                                             2000

İTİRAF  

Kolay iş değil
Seninle geçen zamanları düşünmek
İpi kaçan örgü misali
Çektikçe sökülür yüreğim
Bir ters bir düzle
Ne de yamalarla
Onarılmaz bu sökük...

Kolay iş değil
Seninle geçen zamanları düşünmek
Kabuk bağlamayan yara misali
Durmadan sızlar içim
Ne üflemek
Ne de merhem
Dindirmez seni hatırlamaları...

Kolay iş değil
Seninle geçen zamanları düşünmek
Ateşe verilen şiirler misali
Yandıkça külleri savrulur anıların
Suyla söndürülse de
Yeniden yazılsa da
Okunmaz eski güzelliğiyle...

Kolay iş değil
Seninle geçen zamanları düşünmek
Yamamakla kapatılamaz
Üflemekle geçmez
Yakılıp yok edilemez...

                                    2001

Söyle

Yüzüme yansıyan acının rengi

Çehreme karalar bağladı,suskunum

Kırılgan anılar kalıyor yokluğun

Hatıralarla kanarken  yüreğim,yoksun

Resmini yazıyorum yaptığım her satıra

Yazılar yazıyorum olduğun her resme

Seni anlatan her yazıda resmin çıkıyor

Paramparça oldu gözlerin

Donuklaştı seçemiyor yüreğim karanlıkları,söyle

Kaç gece saklar beni senden,

Kaç yolculuk taşır seni benden

                                     28.09.2003-Van

(kısaltılmıştır)

Söyle

Yüzüme yansıyan acının rengi

Çehreme karalar bağladı,suskunum

Kırılgan anılar kalıyor yokluğun

Hatıralarla kanarken  yüreğim,yoksun

Resmini yazıyorum yaptığım her satıra

Yazılar yazıyorum olduğun her resme

Seni anlatan her yazıda resmin çıkıyor

Paramparça oldu gözlerin

Donuklaştı seçemiyor yüreğim karanlıkları,söyle

Kaç gece saklar beni senden,

Kaç yolculuk taşır seni benden

                                     28.09.2003-Van

(kısaltılmıştır)

güzel şiirdi hocam...

Üniversite 1.sınıfta iken ayrıldığım bir arkadaşa yazdığım şiriimi paylaşmak istiyorum sizlerle.....

HOŞÇAKAL
Hoşçakal ayak izim
Serseri sokaklarda hoşaçakal
Kendine bir başka gökyüzü büyüten sevgilim
Ay ışığım, sabah güneşim
Hoşçakal
Sana söylediğim şarkı
Dolu dizgin yağmurlarda
Hoşçakal sevdiğimin kahverengi gözleri
Bbek yüzünde
Dolunayın altında
Bira içtiğimiz geceler
Gözyaşları
Beni evimin önünden alan kırmızı araba
Hoşçakal
Birgün gelecek
Bu günlerde bir anı olacak nasıl olsa
Giitiğimiz Huzur Park
Buluştuğumuz ev
Mutfaktaki masa
Teypteki kaset
Ve o sarı bahtaniye
Hoşçakal
Terminale bıraktığım ayak izim
Gidiyorum
Bu şehri, bu yağmuru, bu düşleri
Bu aşkı, bu kavgayı, bu kederi
Sana bırakarak
Hoşçakal..

 Yazan :Destina Lila

hayat zalimdi
çünkü o zalimdi;
çünkü o hayattı...

güzel şiirdi hocam...

teşekkürler hocam,çok uzun bir şiir aslında..Bir dergide de yayınlanmıştı..Aslında kendimi anlatmayı pek sevmem..Zor zamanlarda karaladığım başka şiirler de var....

Nice devrik cümleler kurdum onun için;
Devrildikçe kendiliğinden ayağa kalkan.

Nice laflar söyledim onun için;
Peynir gemisini açık denizlere yürüten.

Nice dualar ettim onun için;
Sümerce ama altyazılı.

Nice sohbetler ettim onun için;
Çirkinliklerdeki güzellikleri açığa çıkaran.

Nice kaleler, şatolar, saraylar yaptırdım onun için;
Kumdan, kibrit çöplerinden.

Nice imla işaretleri ürettim onun için;
Kelimelere farklı anlamlar yükleyen.

Nice niceleri nice olmaktan çıkardım onun için;
Niceler artık nice olmaktan vazgeçsin diye.

                                                                         2004