Dizi yayına girmeden önce ve sonrasında kamuoyunda oluşan tepkinin oldukça "büyük" olduğunu dile getiren Dursun, dizinin tanıtım görüntülerinin yayımlanmaya başladığı 11 Aralıktan itibaren kendilerine çağrı merkezinden ya da web sitelerinden izleyici tepkileri geldiğini belirtti.
Üst kurula 2009 ve 2010 yılında gelen toplam seyirci şikayetlerinin ortalamasının 65-70 bin olduğunu kaydeden Dursun, "Sadece bu program için gelen ve kısa bir süreyi kapsayan şikayetler 74 bin. Bir yıl içerisinde yapılmış olan ortalama şikayeti de aşan bir oranda bu programa yönelik şikayet var. Bunu önemsemek gerekir bu basit bir şey değildir" dedi.
Genel olarak şikayetlere bakıldığında bu tarihten itibaren giderek artan bir tepki yoğunluğu olduğuna değinen Dursun, "Şimdiye kadar çok az karşılaştığımız bir durum. 6 Ocak akşamına kadar gelen toplam şikayetin yüzde 93’ü diziyle ilgili. Burada normal tepkinin ötesinde olağanüstü bir tepki var" diye konuştu.
Tepkiyi, toplumun bu konudaki hassasiyeti bakımından önemsemek, ciddiye almak gerektiğini ifade eden Dursun, vatandaşın yanı sıra sivil toplum örgütleri, sendikalar, muhtelif örgütlerin de tepkilerini RTÜK’e ulaştırdığını bildirdi.
"DİZİ SEYREDİLMEDEN HASSASİYET OLUŞTU"
Dursun, dizinin ilk bölümünün 5 Ocakta yayınlandığını ancak şikayetlerin büyük bir bölümünün henüz program yayınlanmadan, tanıtımların dönmeye başladığı 11 Aralıktan itibaren başladığına dikkati çekerek, "Yani seyredilmeden, dizi henüz yayımlanmadan önce bir hassasiyet oluşmuştu" diye konuştu.
Bu dönemde izleyicilerden dizinin durdurulması yönünde talepler geldiğini kaydeden Dursun, RTÜK’ün yayımlanmamış bir programla ilgili tasarrufta bulunma ya da yayınlanan bir programı yayından kaldırma yetkisinin bulunmadığını belirtti.
"İHLAL OLDUĞUNA YÖNELİK RAPOR GELİRSE DEĞERLENDİRİRİZ"
Dizinin ilk bölümünün 5 Ocakta yayımlandığını kaydeden Dursun, yayımlanan bir programın RTÜK uzmanlarınca, Üst Kurul kanunun 4. maddesindeki yayın ilkelerine uygun olup olmadığı yönünden denetlendiğini hatırlatarak, "Uzmanlarımız çalışıyorlar. Yayın ihlali olduğu yönünde rapor gelirse, konuyu öncelikli olarak kurul gündemine alırım. Üst Kurul değerlendirir eğer hatalı görürse kendi sistematiği içerisinde müeyyide uygulanır" şeklinde konuştu.
"NETİCEDE BU BİR BELGESEL DEĞİL DİZİ"
Türk toplumunun, tarihteki önemli şahsiyetlerin ve ünlü simaların takdimi konusunda hassasiyeti olduğuna işaret eden Dursun, "Osmanlı padişahlarının başarıları ve onları sahiplenmemiz konusunda bir hassasiyetimiz var. Ona uygun düşmediğini var saydığımız herhangi bir şey gördüğümüzde tepki gösteriyoruz.
Unutmamak gerekir, Neticede bu bir belgesel değil, dizi. Burada bir kurgu söz konusudur" değerlendirmesinde bulundu.
Dizinin sonunda "tarihi gerçeklerden hareketle kurgulama yapılmıştır" şeklinde bir ifadenin yer aldığını hatırlatan Dursun, kurgu bile olsa yayıncıların da izleyicinin hassasiyetini gözeterek senaryoyu oluşturmasının önemine değindi.
DİZİYLE İLGİLİ ŞİKAYETLER
RTÜK’e 5 Ocakta yayımlanan "Muhteşem Yüzyıl" dizisinin fragmanlarının ekranda yer aldığı 11 Aralık 2010’dan 6 Ocak 2011 akşamına kadar 74 bin 911 şikayet geldi.
Bütün program türlerinde bu tarihler arasındaki toplam şikayet sayısı 80 bin 681 oldu.
Verilere göre şikayetlerin yüzde 93’ü "Muhteşem Yüzyıl" dizisine geldi.
En çok şikayet dizi yayımlandıktan sonraki gün yapıldı. 74 bin 911 şikayetin 38 bin 96’sı 6 Ocakta bildirildi.
Şikayetlerde göze çarpan bir diğer unsur ise dizinin fragmanları gösterildiği andan itibaren itiraz edilen noktaların, dizi gösterime girmesinden sonra da devam etmesi oldu.
Şikayetlerde, çoğunlukla Osmanlı hanedanının yanlış tanıtıldığı, tarihimize hakaret edildiği konuları üzerinde duruldu.
RTÜK iletişim merkezine ve web sitesine dizi yayına girmeden önce ve sonra gelen şikayetlerden bazıları ise şöyle: "Muhteşem Yüzyıl isimli dizide gerçeklerle ve tarihle alakası olmayan görüntülere yer verildiği için şikayetçiyim.
Dizide, Osmanlı padişahlarının ahlak dışı yalan yanlış görüntüler içinde yer almasından rahatsız oldum ve şikayetçiyim. Lütfen bu dizi yayınlanmasın.
Osmanlı Devleti’nin, milletimin tarihinin bir avuç kadının çekişmesinden ibaretmiş gibi gösterilmesini, saygı duyduğum insanların ülkeyi boş verip kadınlara odaklanmış şekilde lanse edilmesini, zalim, gaddar addedilmesini izlemek istemiyorum. Kanuni Sultan Süleyman’ın kazandığı onca zafer, ordusunun kazandığı onca savaşın elin tersiyle itilip şaibesi bin kat artırılarak aktarılan şahsi ilişkilerini, evet, devlet yönetimini etkilemiş olsa da devletin sırf bundan ibaretmiş gibi gösterilmesinden hoşnutsuzluk duyuyorum. Benim gibi düşünen onca insanın dikkate alınmasını, gereğinin yapılmasını talep ediyorum.
Tarihimizi yalanlayan, atalarımızı ve Osmanlı devletini aşağılayan, aldatıcı, halkı yanlış bilgilendiren yayın yapılıyor. Lütfen amacına ulaşmadan engellensin."
İlk bölümüyle reytingleri altüst eden Show TV'nin yeni dizisi Muhteşem Yüzyıl'a köşe yazarlarından destek geldi.
Muhteşem Yüzyıl dört köşe
Henüz fragmanları gösterilirken bile eleştirilere maruz kalan ve ilk bölümüyle reytingleri altüst eden Show TV'nin yeni dizisi 'Muhteşem Yüzyıl'a köşe yazarlarından destek geldi. Eleştirileri yorumlayan tarihçiler ise, bunun bir belgesel değil 'kurgusal dizi' olduğuna dikkati çekti
Kanuni Sultan Süleyman'ın hayatını konu alan Muhteşem Yüzyıl, büyük bir reytingin yanı sıra tartışmaların da merkezinde yer aldı. Henüz fragmanları gösterilirken bile eleştirilen Türk televizyon tarihinin en büyük dönem dizisi Muhteşem Yüzyıl'ın tarih danışmanı Erhan Afyoncu, merak edilen soruları ve eleştirileri cevapladı. En büyük yanılgının dizinin 'dökümanter bir belgesel' şeklinde değerlendirilmesi olduğunu söyleyen Afyoncu, 'Muhteşem Yüzyıl'da kimsenin Kanuni'ye hakaret etme gibi bir derdi yok, öyle olsa ben bu işin içinde olmam. Bu bir dökümanter belgesel film değildir. Bu kurgusal bir dizi. En önemli özelliği tarihten ilham alıp, özel hayat ve haremle ilgili diyalogların kurgulanmasıdır. Kanuni'nin sadece harem hayatı değil, ilerleyen bölümlerde askeri seferleri de anlatılacak' diye konuştu.
KUTSALLAŞTIRMAK YANLIŞ
Dizi için Osmanlı kaynaklarının incelendiğini, İtalyan ve Alman kaynakların tercüme edildiğini belirten Afyoncu, 'Bütün devlet adamlarımız tarihimize hizmet etmiş değerli insanlardır. Ancak tarihi kişilerin kutsallaştırılıp, peygamber seviyesine çıkarılmaması gerekir. Padişahın birkaç kadınla birlikte olması onun şehvet düşkünü olduğu anlamına gelmez. Hanedanın devamı için çok çocuğu olması gerekir. Kanuni'nin en az 5 tane eşi vardır ve bu 5 eşin dördünden çocukları bulunur. Çocuğu olmayan, başka gözdeleri de vardı. Günümüzün değer yargılarıyla bakıldığı için Harem kurumu bu denli tuhaf karşılanıyor' şeklinde konuştu.
PADİŞAHI ORADAN ORAYA MI TAŞISAYDIK
- Kanuni içki içmeyen bir padişahtı. İçki içiyor diye iddia edildi ama dikkat ederseniz dizinin o sahnesinde 'Hünkarım şerbetinizi buyurun' deniyor.
- Kayzer kelimesi 9. yüzyıldan itibaren kullanılan bir kelimedir ve imparator manasına gelir.
- Valide Sultan'ın Rusça bilmediği söyleniyor. Hafsa Sultan Kırımlıdır. Hafsa Sultan'ın Rusça bildiğine dair kaynak yoktur ama bilmediğine dair de bir kaynak yoktur. Hatta Kanuni'nin de bazı Slav dillerini bildiği söylenir. Bilme ihtimali vardır.
- 'Harem orada değil de eski saraydadır' diyorlar. Biz de biliyoruz bunu ancak dizi mantığı içerisinde padişahı kaldırıp oradan oraya getirip götürmemiz mümkün değil. Dizinin çekilmesi için pratik şeyler lazım.
- Fatİh Sultan Mehmet'ten sonra padişahların divan toplantılarına katılmadığı söyleniyor, bu resmiyette böyleydi ama özellikle sefer zamanında divan toplantıları padişahın başkanlığında yapılırdı.
- Günümüzün dili konusunda eleştiriler var. Bunu kamuoyu seyrediyor. Eğer Osmanlı Türkçesi konuştursak bu halka hitap etmez. Anlaşılabilir bir dil kullanılması gerekiyordu.
Lüzumsuz saldırıyorlar
TOPKAPI Sarayı Müze Başkanı Prof. Dr. İlber Ortaylı, diziye karşı yapılan eleştirileri yorumladı. Bunun bir belgesel olmadığının altını çizen Ortaylı, 'Bazı yanlışları olabilir ama hiç de kötü bir dizi değil. Tarihi bakımdan bir tezi ve tasviri var. O tez üzerinde tartışılabilir. Tarihi film için kötü kategoriye koymam, lüzumsuz saldırıyorlar. Bir beklesinler bakalım, dizi devam etsin ve izlesinler' diye konuştu. Önceki gece katıldığı Teke Tek programında da diziyle ilgili tartışmalara değinen Ortaylı, 'Ben de beğendim. Dizide hatalar olabilir. Niye olur? Çünkü en detaylı ilimden en popüler senteze kadar 16. ve 17. yüzyıl yazılmamış. Böyle şeyler olur. Bunlar tarihi eser değil sanat. Bunun dışında o kadar kötü bir hücum edilmemeli. Daha bir defa gösterildi' dedi.
BU BİR BELGESEL DEĞİL
Diziyle ilgili tartışmaların haftalardır yoğun yaşandığı gazete köşelerinin dünkü konusu da 'Muhteşem Yüzyıl'dı. Diziyle ilgili önyargılı olunmaması gerektiğini vurgulayan yazarlar yapıma övgüler yağdırdı.
Diğer kanallar da benzer diziler yapsın
Habertürk Gazetesi yazarı Murat Bardakçı, 'Muhteşem Yüzyıl' başlıklı yazısında, 'Durdurulmasını bir tarafa bırakın, devamından ve diğer kanalların da benzer diziler yapmasından yanayım... Muhteşem Yüzyıl'ın akademik danışmanlığını klasik dönem Osmanlı Tarihi'nin önde gelen uzmanlarından olan dostum Dr. Erhan Afyoncu yapmıştır, dizide konu edilen tarihi olaylar doğrudur. Senaryo ve sinema tekniği, konuları abartıp olduklarından daha hafif şekilde ortaya koymuş olabilirler ama Muhteşem Yüzyıl bir 'belgesel' değil, 'dizi'dir ve abartılar, gerçeklerin değişmemesi şartıyla normaldir... Ve en önemlisi: Söz konusu mesele dini yahut ilahi bir konu değil, dünyevi hadiselerin teşkil ettiği tarihtir' dedi.
Muhteşem buldum
Vatan Gazetesi Yazarı Ruhat Mengi, 'Kanun padişahın dediğidir!' başlıklı yazısında diziyi 'muhteşem' bulduğunu belirtti. 'Osmanlı dönemini, hele de Kanuni Sultan Süleyman dönemini bu kadar güzel anlatan, dekoruyla, (bazılarında biraz İngiliz kraliyet kostümleri etkisi görünse de) kostümleri ve oyuncularının gücüyle böylesine kusursuz hazırlanmış bir dizi olamaz' diyen Mengi yazısında, oyuncuların Hollywood klasikleriyle rekabet edebilecek düzeyde oyun sergilediklerinden bahsetti.
Önyargı ile celalleniyorlar
Hürriyet Gazetesi yazarı Cengiz Semercioğlu köşesinde, 'Benim için 'Muhteşem Yüzyıl' dizisini protesto edenlerle, Said-i Nursi filmi 'Hür Adam'ı protesto edenler arasında hiçbir fark yok. Hatta fazlasıyla ortak yönleri var. Sıralayayım: Her iki taraf da yapımı izlemeden önyargılarıyla celalleniyor. 'Kanuni karalanıyor' diyenlerle, 'Atatürk karalanıyor' diyenler keşke önce yapımları izleme zahmetine katlansalardı' diye konuştu.
Dizi setinden çok etkilendim
Dizinin setini gezdiğini ve çok etkilendiğini belirten Sabah Gazetesi yazarı Yüksel Aytuğ, 'Dekor ve kostüm Muhteşem' yazısında, 'TEM stüdyolarında gördüklerim, beni ilk bölümden daha çok etkiledi. Topkapı Sarayı Müze Müdürü gelip gördüğünde gözlerine inanamamış. Ama mutlaka hataları olacaktır. Zira bir belgesel çekmiyorlar. Kanuni Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan'dan 'esinlenip' bir drama çekiyorlar' diye konuştu.
... Yayın Tarihi : 08 Ocak 2011 Cumartesi 15:47:12