Sayın turgutkuzan,
Niçin yazılanlara doyurucu cevap vermek yerine bir kısmına cevap yazıyorsunuz?
Defalarca öğretmen arkadaşlar üslubunuzdan, hep yazdığınızı doğru olarak kabul etmenizden şikayetçi olmadılar mı?
Siz niçin
EĞİTİMLE İLGİLİ DERS İŞLENİŞ YÖNTEMLERİ sunmuyorsunuz da sadece önerilerde bulunuyorsunuz?
El ele verelim, bu metod ve teknikleri de buluruz. Ancak şu da muhakkak ki bu işi en iyi yapabilecek olanlar bu için uygulayıcıları olan öğretmenlerdir.
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.
Anladığım kadarıyla "herkesin, her yazılana cevap vermesi gerektiği" ön yargısına sahipsiniz.
Yazılanların bir kısmına cevap verme veya cevap vermeme gibi bir hakkımız yok
Şikayetçi olanlar, her zaman şikayetlerin de haklı mıdırlar?
EĞİTİMLE İLGİLİ DERS İŞLENİŞ YÖNTEMLERİ sunmuyorsunuz da sadece önerilerde bulunuyorsunuz?
El ele verelim, bu metod ve teknikleri de buluruz. Ancak şu da muhakkak ki bu işi en iyi yapabilecek olanlar bu için uygulayıcıları olan öğretmenlerdir.
Öncelikle öğretim ve eğitimi birbirinden ayrı olarak değerlendirdiğimi hatırlatmak isterim.
Öğretimde "ders işleme yönetimi" kapsamında değerlendirilecek çalışmalarımı sonlandırdım.
Fatih projesinin uygulamaya konulmasıyla birlikte öğretim ile ilgili bireysel olarak yapılacak şeylerin verimli olmayacağına inanıyorum.
Çalışmalarımı eğitim ile ilgili olduğuna inandığım konulara yoğunlaştırdım.
Gözlemlediğim kadarıyla öğretmenler, halen öğretimi öncelikli olarak değerlendiriyorlar.
Eğitim ile ilgili düşünce ve çalışmalardan uzak duruyorlar.
Eğitimin uygulayıcıları yalnızca öğretmenler değildir. İlk aşamada eğitim aile tarafından verilmektedir.
Ailenin yanlış uygulamaları öğretmenlerin işini zorlaştırmaktadır ve zorlaştırmaya devam edecektir.
Bu nedenle öğretmenler sadece okul ortamında eğitim vermek hatasını yapmaya devam ederlerse eğitim alanında ilerleme kaydetmemiz mümkün olmayacaktır.
Öğretmenler toplumun her kesimi ile işbirliği içinde olmak zorundadır.
Şu aşamada bu düşüncelerimi daha çok öğretmen arkadaşa benimsetmek için gayret gösteriyorum.
Diğer bir deyişle henüz eğitim yöntemlerini konuşmak için çok erken, eğitimin, öğretimden öncelikli olduğunun benimsenmesi gerekiyor.
Sayın turgutkuzan,
Gelin birlikte okulunun ödeneği olmadığı için cebinden para harcayan öğretmenlerimize,
Öğrencisini terk edemeyip görevi uğruna şehit düşen öğretmenlerimize,
Gecesini gündüzünü ''Nasıl daha verimli olabilirim'' diye düşünen öğretmenlerimize teşekkür ederek ve şehit olanların ruhlarına birer Fatiha okuyarak destek olalım, ''Ah'' almayalım.
Bu benim fikrim ama katılmasanız da bir kardeşiniz olarak yazmak zorundayım:
Eğer bir öğretmenin moralini bozup verimini düşürüyorsak o öğrencilerin yetimin, öksüzün, garibanın ahını alırız.
Zaten öğretmenlerimizden pek çoğu morallerinin sizin yazılarınızdan dolayı bozulduğunu yazıyor. Gönül bu efendim. Niçin gereksiz yere moral bozuyorsun, benim niyetim o değildi, demek lüksümüz yok ki.
Ben dahil, devletin her kademesinde görev yapanlar, esnaf kardeşlerimiz, işçiler, veliler vs. öğretmenler ile aynı davranış içindedir.
Öğretmenlerin, halkın diğer kesiminden bir üstünlüğü yoktur. (Ayrı bir konuda tartılabilecek kişisel düşüncem : Olması gerekir.)
Sürekli başkalarını suçlamak, kendi sorumluluklarımızın FARKINDA OLMAMAK toplumumuzda yaygındır.
Moral bozma konusu ile ilgili düşüncelerimi daha önce yazmıştım.
İnternet ortamında yayınladığım 132 günde ingilizce başlıklı çalışmamda (diğer bazı çalışmalarımda da) Hakkımda ve diğerleri başlıklı bir bölüm vardır.
Bu bölümde Dualarım başlığı altında yer alan mesajın "Sabah ve akşam saatlerinde yaptığım dua" başlıklı bölümünde şu cümle mevcuttur:
...
Yâ Râbbî! hizmeti îmâniye ve Kur-âniye de bulunmuş ve bulunan bütün mü'min ve mü'minâtı, bizleri, ailelerimizi, nesillerimizi, bütün mü'min ve müslüman kardeşlerimizi, hemşirelerimizi, esnaf, idareci,
öğretmen ve öğrencilerimizi diğer meslek erbabı kardeşlerimizi Arzî ve semavi her türlü şerlerden ve belâlardan, râzı olmadığın bütün hal ve ahvallerden muhafaza eyle.
...