Yaşamak Kasideleri
Dağıldı birdenbire
alnına düsen saclar.
Birdenbire toprakta bir şeyler kımıldadı.
Bir şeyler konuyor
karanlıkta ağaçlar.
Çıplak kolların üşüyecek.
Uzaklarda
göremediğimiz bir yerde
ay doğuyor demek.
O daha yapraklardan inip
senin omsuzunu aydınlatarak
gelmedi bize kadar.
Rüzgar çıkar ay doğarken.
Ağaçlar konuyor.
Kolların üşüyecek.
Yukardan
karanlıkta kaybolan dallardan
bir şey duştu ayağının dibine.
Sokuldun bana.
Çıplak etin tüylü bir yemiş kabuğu gibi elimin altında.
Ne bir yürek türküsü, ne <>,
ağaçların, kuşların, böceklerin önünde,
karimin eti üstünde
düşünüyor elim.
Bu gece elimin
okuyup yazması yok.
Ne sevgisiz, ne sevgili...
Su basında bir parsın dili
bir asma yaprağı
bir kurt pençesi gibi o.
Kımıldamak, nefes almak, yemek, içmek.
Toprağın altında çatlayan bir çekirdek
gibi elim.
Ne bir yürek türküsü, ne <>,
ne sevgisiz, ne sevgili.
Karimin eti üstünde düşünen:
ilk insanin eli.
Toprakta suyu bulan bir kok gibi o
diyor ki bana:
< renk,
ölmek için yasamak değil,
yasamak için ölmek...>>
Ve simdi ben
yüzümde dolaşırken dişi kırmızı saclar,
toprakta bir şeyler kımıldanır
bir şeyler konuşurken kadanalıkta ağaçlar
ve uzaklarda
göremediğimiz bir yerde ay doğarken,
elim, karimin eti üstünde,
ağaçların, kuşların, böceklerin önünde,
yasamak denin şeyin,
su başındaki parsın, catlaın çekirdeğin,
ilk insanin hakkini istiyorum.
(1937)
Nazım Hikmet