Şu an adey formlarını e-okula girmeye çalışıyorum.Gözüm aydın yarın da nöbetçiyim.Şu keyfe bak hele.Kimde var bu saltanat ki?
Bunun yanın da okul içi olan ufak tefek olaylar haricinde dış güçlerden gelen saldırı ve sataşmalara karşı özel güvenlikçi yetiştiren kurumlardan eğitim almak istiyorum.Gerçi askerlik eğitimimi Tuzla piyade okulunda aldım ama olsun, bilgi tazelemekte fayda var.
Nöbet konusu hakikaten ciddi bir iş.Öyle benim çocuğum da bahçede falan şeklinde düşünmeye gerek kalmadan ciddi olarak ifa edilmesi gereken bir görevdir.Ancak sanki havanda su döver gibiyiz.Sorunlar hep aynı, öğretmenler toplantısında gündemin değişmez maddesidir bu nöbet işi ve epeyide hararetli geçer görüşmeler.Şöyle yapılacak, böyle yapılacak denilir ve iş sadece o anlık tatlıya bağlanır, her öğretmenin gözlerinden "ben nöbetimi dört dörtlük tutuyorum,diğerleri tutmuyor "
ifadesi şimşek gibi çakar.Ama günler ilerledikçe işler aksamaya, nöbet günleri unutulmaya, izin, rapor, sevk alınacaksa nöbet günlerine denk getirilmeye başlanılır.Çay alıp ta nöbete çıkma bahanesiyle görevin yarısını içerde geçirilmeye, göstermelik bir-iki bağırıp çağırmayla "ben nöbetimi aslanlar gibi tutuyorum, görevimin başındayım"
demek istenmeler baş gösterir.İdareciler nöbetçi oldukları gün işleri çoktur, pek görünmezler falan filan.Anlaşılan o ki bu nöbet işi hakikaten öğretmen camiasınca sevilmiyor, nöbet moralleri bozan, hastalığa sebep olacak kadar ucube bir iş.Bakanlığımızın tez elden öğretmenler arasında huzursuzluğa sebep olan bu meseleyi sağlıklı bir şekilde çözümlemesi gerektiğine inanıyorum.Ama vicdanları da rahatlatacak bir çözüm olmalı.Lakin çözüm bulma konusunda ben fikir üretemiyorum.(bir kaç fikir --yukarıda-- beyan ettim)O işi de bakanlığımızın üst düzey bürokratları yapsın artık.Bürakratların işi de çözüm bulmak değil mi zaten?
Şimdi benim gibi yarın nöbetçi olan arkadaşlara kolaylıklar diliyorum.Bahçe nöbetçileri dostlar tedbirinizi iyi alın hastalanmayın...