"Öğretmenin 55 Altın Kuralı" adlı kitapta bu konu işlenmiş. Ben bu kitapta anlatılan etkinlikleri yaptım ve çok başarılı oldum. Öğrenciler kendi arkadaşlarını kontrol eder oldu. Bu kuralı uygularken kesinlikle taviz vermeyin. İddia ediyorum kesinlikle başarıya ulaşacaksınız. İlk işiniz kuralları anlatın ve çizelgeyi görünen yere asın. Bu iyi bir tekniktir.
Şimdi ben kitabın o bölümünü aynen aşağıya alacağım. Kitapta bunun gibi 55 kuralın öğretmen tarafından nasıl uygulandığı anlatılıyor. (Sınıf arkadaşını kutlamak, soru sormak, düzenli olmak, teşekkür etmek, sınıf kurallarına uymak gibi) Amerika'da yılın öğretmeni seçilen bir öğretmenin sınıf içinde uyguladığı yöntemleri öğreniyoruz bu kitapta. Kitabın yazarı "Ron Clark" arkadaş yayınlarından. Şimdi kitabın 16 kuralını (Ev ödevlerinizi her gün tamamlamalısınız) aşağıda veriyorum:
KURAL 16
Ayrıcalıksız her öğrenci, her gün tüm ödevlerini yapmalıdır.
Yetişkin olarak bizler, son teslim tarihlerine, süre bitimlerine ve bir şeyleri zamanında yetiştirmeye çalışmanın yarattığı baskıya alışığız. Faturalarımızı belirli bir tarihten önce ödememiz, ödevleri vermemiz, görevlerimizi çabuk ve verimli biçimde tamamlamamız gerekir. Öğrencilerimle görevleri ve onlardan neler beklediğim hakkında konuşurken, ödevlerin öğrenciliğin bir parçası olduğu açısından yaklaşırım konuya. Onların erken yaşta tam zamanında ve becerikli olmayı öğrenmelerini istiyorum.
Bunu başarmamın bir yolu, öğrencilerin hepsinden her gün ödevlerini eksiksiz yapmalarını beklemek. Bu neredeyse olanaksız bir görev, değil mi? Aslında değil. Doğru ele alınırsa, sınıftaki her çocuğun tüm ödevlerini tamamlaması ve zamanında teslim etmesi sağlanabilir, ama biraz çaba gerektirir. Bunu gerçekleştirmek için üç şey yaparım;
Birincisi, geç çıkma. Çocuk ev ödevini yapmazsa ona bir geç çıkma kağıdı verilir ve ertesi gün, fazladan çalışması için okuldan sonra bir saat geç çıkması beklenir. Bu etkilidir, ama yalnızca cezalandırarak sonuç almayı bekleyemezsiniz. Tek yaptığınız cezalandırmaksa, iyi sonuç alamazsınız.
İkincisi, bir ev ödevi çetelesi tutarım, Sınıfın dışına, sınıftaki tüm öğrencilerin kaç gün üst üste ev ödevlerinin tümünü yaptığını gösteren dev bir çizelge asarım. Bu, aşağıdaki gibi basit bir çizelgedir:
BU SINIFTAKİ TÜM ÖĞRENCİLER
ÜST ÜSTE ………….. GÜN EV ÖDEVLERİNİ TAMAMLADILAR.
Her gün çocukların hepsinin ödevlerini tamamlayıp tamamlamadığını denetledikten sonra toplamı değiştiririm. Çocuklar buna bayılırlar ve bu, çok da olumlu bir motive etme yöntemidir. Üst üste ilk on gün için öğrenciler hiç ödül almaz; ancak ilk on günden sonra, sınıfın ödevlerinin hepsini bitirmeyi sürdürdüğü her gün için, gece onlara yemek pişirir ve öğle yemeği saatinde dağıtırım. Örneğin, on birinci gün için kurabiye, on ikinci gün için çikolatalı kek yapabilirim. Belki de, "Aman tanrım, bu çılgın adam her gece çocuklara bir şeyler pişiriyor," diyorsunuzdur. Ama ben bunu şöyle yorumluyorum: Sınıfımdaki çocukların her biri, ödevlerinin hepsini doğru biçimde tamamlamaya çabalıyor. (Bu arada şunu belirtmeliyim ki, oldukça fazla ev ödevi veririm.) Tek yapmam gereken, bir kaba hazır kek karışımını boca edip pişirmek, dilimlemek ve okula getirmek. Tüm sınıftan bu kadar harika sonuçlar alırken, bunu yapmayı istemenin fazla olduğunu düşünmüyorum. Birbirini izleyen gün rekoru atmış ikiydi. O yıl çılgınlar gibi bir şeyler pişirdim. Bu, benim Harlem'deki ilk yılımdı, o çocuklar ev ödevi katılımında yüzde otuzdan yüzde yüze çıkmışlar ve yıl sonu sınavlarından tavana vuran sonuçlar almışlardı. Bunun büyük bölümünün kendi gayretleri ve evde tamamladıkları ödev konusundaki tutarlılıklarından kaynaklandığını biliyorum.
Üçüncüsü; arkadaş baskısı kullanırım,. Tahmin edersiniz ki, öğrencilerden biri ev ödevini unutup sınıfın "Üst Üste 0 Gün"e dönmesine neden olduğunda, sınıf bu duruma çok da sevinmemişti. Aslında, zinciri bozan çocuğu azarlamama hiç gerek kalmadı. Zinciri bozmuş olmanın ağırlığını taşımak bile yeterliydi. Diğer çocukların uygulamasına izin verdiğim baskı miktarı, öğrenciye göre değişir.
Jaron'ı ele alalım. Zinciri bozduğunda, aldırmıyor gö¬rünüyordu. Bu onun genel tavrıydı. Çok kaygısızdı ve sınıfın başarısını berbat ettiği için üzülmüyormuş gibi davranıyordu. Sınıfın ona tüm gücüyle yüklenmesine izin verdim. Gözlerini dikip ona baktıklarını gördüm, öğle yemeğinde dalaşmalarını izledim, ev ödevini hatırlatma¬larını duydum ve hiçbir şey söylemedim. Bu gerginliği kaldırabileceğini biliyordum ve sonunda yola geldi.
Alison'ı ele alalım. Sınıfın yorumları onu rahatsız ederdi, hatta olumsuz etkilerdi. Sırf herkes onu zorladığı için ev ödevini yapmayacakmış gibi bir tavır takınırdı. Bu nedenle, ödevini tamamlamadığında sınıfa onu rahat bırakmasını söyledim, çünkü onunla uğraşmaya başlarlarsa hiç yapmayacağını biliyordum. Kendi haline bırakıldığında ödevini yapma olasılığı daha fazlaydı.
Sınıfın en iyi ve en hazırlıklı gelen öğrencisi Abdula'yı ele alalım. Sınıf arkadaşlarının onunla ilgili düşüncelerine önem veriyordu,. beni hayal kırıklığına uğratmaktansa tırnaklarını yemeyi tercih ederdi. Sınıfın en sevimli, en çalışkan öğrencisiydi ama üst üste atmış iki günlük zinciri kıran oydu. Ödevini yapıp yapmadığını görmek için daha sırasına varmadan gözyaşlarına boğulmuştu. Bir yanlışlık olmuştu, herkesin yapabileceği bir yanlışlık. Abdula küçük kardeşlerinin okula hazırlanmasına yardım etmekten sorumluydu ve evden çıkma telaşıyla ödev kağıtlarını yatağının yanındaki masada unutmuştu. Ödevinin yanında olmadığını hemen anladım, bu nedenle sınıfın karşısına geçtim ve dedim ki, "Çocuklar, konuş¬mamız gerek. Hepimiz Abdula'nın sınıfın en gayretli, en çalışkan öğrencisi olduğunu biliyoruz. Bu sınıfın atmış iki günlük zinciri başarabilmesi için elinden gelen her şeyi yaptı. Her ne kadar atmış iki günlük zincir bugün bozulmuş olsa da , sınıf olarak kendimizi ve Abdula’yı alkışlamamız gerektiğini düşünüyorum. Size şu kadarını söyleyeyim, bu ülkede bu yıl atmış iki gün üst üste ödevlerini tamamlamış hiçbir sınıf olmadığına iddiaya girerim; övünecek çok şeyimiz var.” Elbette Abdula’ya ceza verilmedi, gerekmiyordu çünkü. Bazı olayların ele alınışı büyük ölçüde o çocuğa bağlıdır.
Sınıfında bu kuralı uygulayan öğretmen arkadaşlar sonucunuda burada paylaşırsa sevinirim.