Pısa'daki Çöküşün Nedenleri Nelerdir ?

Çözüm basit:Test yaparak değerlendirme sisteminden vazgeçilip açık uçlu sorulara geçilmelidir.Başarı yüzde 100 artar.Nokta.

Bizler lisedeyken psikoloji, mantık, sosyoloji gibi dersler görürdük. Köy okulunda birleştirilmiş sınıfta okurken öğretmenimiz 1970 li yıllarda buhar makinesi, elektrik devreleri vb deneyler yapardı. İmkanlar kısıtlıydı, teksir kağıtlarıyla çoğaltmalar yapılırdı ne yapıldığı bilinirdi. Şimdi ise kimin ne yaptığı niçin yaptığı  belli değil.
   Ses temelli cümle yöntemi ile okuma yazma öğrenmek öğrencilerde yorum yapma yeteneğini azalttığına inanıyorum. Eskiden bütünden parçaya (fişlerle) yöntemi ile okuma yazma öğretildiği için öğrenci  bütünü gördüğünden yorum yapma yeteneği iyiydi.

Bence hata sistemde degil, özverili çalışmayan öğretmenlerde. İkibuçuk gün çalışan bir sürü ogretmen var. Bunlardan ne hayır gelir?
Öğretmen ogrenemeyen öğrenciyle birebir ilgilenmeli. Anlamayan öğrenciye defalarca aynı konuyu anlatmalı. Şimdiki gibi anlayan anlar mantığını bırakmalı.

Mufettis gelir ogrencilere bakmaz bir eksik bulabilirmiyim umudu ile evraka baktikca , idare basim agrimasin planlar var mi evrak eksiginiz var mi dedikce bizim egitim formalite kagitlardan oteye gecemez gecemedi de. Zaten veli ayagina hic gecmiyorum, adamin hayatindaki en buyuk aksiyon; bir acik bulsam da 147 yi arasam modu. Ogretmende ne sevk ne heves kalir tabii. Samimi bir sekilde birsey yaparken dahi korkuyoruz basimiz agrir mi diye.

Bence hata sistemde degil, özverili çalışmayan öğretmenlerde. İkibuçuk gün çalışan bir sürü ogretmen var. Bunlardan ne hayır gelir?
Öğretmen ogrenemeyen öğrenciyle birebir ilgilenmeli. Anlamayan öğrenciye defalarca aynı konuyu anlatmalı. Şimdiki gibi anlayan anlar mantığını bırakmalı.

genellestirmissiniz ama ustume alinmiyorum ama samimi bir sekilde soyluyorum ki hicbir memur, ogretmen kadar mesai saatlerini dolu dolu gecirmiyor. Tabii durum 'kisi kendinden bilir isi' ise ona da bisey diyemem.

18 sene oldu istediğim şartlar iyileşmedi.Ben çok çalıştım yoruldum.Hedef meslek yüksek okulu.Sorunun cevabı:Kitaplar ücretli olmalı, kitap okumayan sınıfını geçmemeli, Saldırgan veli mahkemede yargılanmalı.Bakın herşey nasıl düzeliyor.

üzücü

Kırk öğrencisi PISA sınavlarına katılan bir okulun müdürü olan Bai Bing, öğrencilerin sınıfta çok iyi dinlediğini, ödevlerini yaptıklarını, öğretmenlerine saygılı olduklarını ve öğretmenlerinin verdikleri ödevleri tam da istendiği gibi yaptıklarını belirterek Asyalılar’ın geleneksel olarak matematiğe ayrı bir önem atfettiklerini söylüyor.  Diğer yandan Şanghaylı bir akademisyen olan Xiong Binqi sonuçların kendileri için bir gurur vesilesi olmaması gerektiğini çünkü genel olarak bir öğrencinin test becerilerinin ölçüldüğünü dile getirirken teorik bir modelde en iyi cevaba ulaşılabileceğini, ancak sınav kağıdıyla bir fabrika kurmanın mümkün olmadığına dikkat çekiyor.  Son derece eleştirel bir yaklaşım ortaya koyan Binqi, Çin eğitim sisteminde sınav sonuçları için her şeyin feda edildiğini, bunlara yaşam becerileri, kişilik gelişimi, kişinin mental ve fiziksel sağlığının da dâhil olduğunu söylüyor.

Bir an için burada duralım ve şu sorunun cevabını arayalım:  Bir sınav ülkesi olmaktan ve çocuklarımızın ağır bir test yüküyle karşı karşıya olmasından şikâyet ediyoruz ama aynı durumda olan Asya ülkeleri kadar neden başarılı olamıyoruz?  Yoksa sınav odaklı olmayı da mı beceremiyoruz?  Belki de zannettiğimiz kadar basit değil, daha karmaşık sorunlarımız var.  Örneğin, okullar ve bölgeler arası standartlarda büyük uçurumlarımızın olması gibi.  Alanında yetişmiş öğretmenlerimizin sayısının fazla olmaması gibi.  Bu kişilerin büyük bir kısmının zaten kendi kendine yeterliliği olan, kalkınmış bölgelerimizde bulunması gibi.  Örneğin matematikte Orta Doğu Anadolu ortalaması 395 iken Batı Marmara ortalaması 479.  PISA matematik test ölçeğinde ortalama 41 puanın yaklaşık bir yıllık okul öğrenimine denk geldiği hesaplanıyor.  Bu durumda iki coğrafi bölgemiz arasında iki yıllık bir okul süresi kadar fark olduğunu söyleyebiliyoruz.  Benzer durum en yüksek ile en düşük puan farkının 80 olduğu fen okuryazarlığında ve okuma-anlama kısmında da geçerli.

Matematik ve fen alanlarında ortaya çıkan tabloya baktığımızda mühendislik, tıp ve temel bilimlerde yetişmeye aday, araştırma ve bilim meraklısı olan, gelecek vaat eden nüfusumuzun azlığını görüyoruz; ki bu alanlarda zaten gelişmiş ülkelerin gerisinde olduğumuz düşünüldüğünde endişelenmemiz için yeteri kadar sebebimiz var demektir.

ZEKA DEĞİL SİSTEM VE YÖNTEM PROBLEMİ VAR!OECD raporunu değerlendiren Hacettepe Üniversitesi Matematik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adnan Tercan, matematik öğretiminde zeka problemi değil sistem ve yöntem problemi olduğunu söyledi. Prof. Dr. Tercan sözlerini şöyle sürdürdü,
MÜFREDAT, ÇOCUĞUN DÜNYASINA HİTAP ETMELİ!

15 yaş grubu öğrencilere yaşlarının üstünde matematik eğitimi veriliyor. Matematikte öğrenciye her şeyi bir anda verelim anlayışı var. Her şeyi verelim derken öğrenciye gıdım gıdım matematik veriyoruz. Öğrenci de bunun altından kalkamadığı için matematikten soğuyor. Çocuklarımız zeki ancak müfredat hafifleştirilerek çocuklar için daha sevimli hale getirilmeli. Öğrencinin daha kolay anlaması için matematik görselleştirilmeli. Müfredat çocuğun dünyasına hitap etmiyor, matematiği çocuğun dünyasına hitap edecek şekle getirmek gerekiyor. Ağır bir matematik müfredatı yerine yaş grubuna göre eğitim yapılmalıdır.

Kırk öğrencisi PISA sınavlarına katılan bir okulun müdürü olan Bai Bing, öğrencilerin sınıfta çok iyi dinlediğini, ödevlerini yaptıklarını, öğretmenlerine saygılı olduklarını ve öğretmenlerinin verdikleri ödevleri tam da istendiği gibi yaptıklarını belirterek Asyalılar’ın geleneksel olarak matematiğe ayrı bir önem atfettiklerini söylüyor.  Diğer yandan Şanghaylı bir akademisyen olan Xiong Binqi sonuçların kendileri için bir gurur vesilesi olmaması gerektiğini çünkü genel olarak bir öğrencinin test becerilerinin ölçüldüğünü dile getirirken teorik bir modelde en iyi cevaba ulaşılabileceğini, ancak sınav kağıdıyla bir fabrika kurmanın mümkün olmadığına dikkat çekiyor.  Son derece eleştirel bir yaklaşım ortaya koyan Binqi, Çin eğitim sisteminde sınav sonuçları için her şeyin feda edildiğini, bunlara yaşam becerileri, kişilik gelişimi, kişinin mental ve fiziksel sağlığının da dâhil olduğunu söylüyor.

şu söz özellikle iyi anlaşılsa her şey çözülür:
Kırk öğrencisi PISA sınavlarına katılan bir okulun müdürü olan Bai Bing, öğrencilerin sınıfta çok iyi dinlediğini, ödevlerini yaptıklarını, öğretmenlerine saygılı olduklarını ve öğretmenlerinin verdikleri ödevleri tam da istendiği gibi yaptıklarını belirterek

Hocam onların da aralarında ihtilaf var ama:Biz bu adamlara yetişemeyiz.Onlar inovasyoncu çocuklar yetiştiriyorlar.Yazılım mühendisliği dersi alınca durumumuzu anladım

Yıllarca elindeki potansiyeli iyi degerlendirememek.Ezberci klasik yontemler bu görünen neden.Görünmeyen nedenler önceden cemaat denilen ama aslinda terör örgütü olanlarin  yönetimine bırakılan eğitim sisteminden çıka çıka bu çıktı işte.

ZEKA DEĞİL SİSTEM VE YÖNTEM PROBLEMİ VAR!OECD raporunu değerlendiren Hacettepe Üniversitesi Matematik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adnan Tercan, matematik öğretiminde zeka problemi değil sistem ve yöntem problemi olduğunu söyledi. Prof. Dr. Tercan sözlerini şöyle sürdürdü,
MÜFREDAT, ÇOCUĞUN DÜNYASINA HİTAP ETMELİ!

15 yaş grubu öğrencilere yaşlarının üstünde matematik eğitimi veriliyor. Matematikte öğrenciye her şeyi bir anda verelim anlayışı var. Her şeyi verelim derken öğrenciye gıdım gıdım matematik veriyoruz. Öğrenci de bunun altından kalkamadığı için matematikten soğuyor. Çocuklarımız zeki ancak müfredat hafifleştirilerek çocuklar için daha sevimli hale getirilmeli. Öğrencinin daha kolay anlaması için matematik görselleştirilmeli. Müfredat çocuğun dünyasına hitap etmiyor, matematiği çocuğun dünyasına hitap edecek şekle getirmek gerekiyor. Ağır bir matematik müfredatı yerine yaş grubuna göre eğitim yapılmalıdır.

Biraz da öğretmen arkadaşlarım müfredatı aşıyor.Kitapta yer alan kazanımları somutlaştırarak anlatma yerine ,sınıf düzeyini aşan kazanımları  veriyorlar. Mümkün oldugunca kazanımlar somutlaştırılarak verilmelidir. Okullarda   genelde materyaller oluyor.Ama pek el değmiyor.Hep ezbere eğitim veriliyor.Şahsen kendim özellikle matematik dersinde konuları somutlaştırarak anlatıyorum.Çocukların da çok hoşuna gidiyor.