Sabırlı Olmak

Çevrimdışı zalim09

  • Bilge Üye
  • *****
  • 7.885
  • 16.332
  • Öğretmen Adayı
  • 7.885
  • 16.332
  • Öğretmen Adayı
# 27 Tem 2012 00:09:25
Dibi yosun tutan denizlerle ilgilenme... SEN DAĞLARI SEYRET..! Yenik düşüyorsan özlemlerine ALDIRMA, kalbindeki o uçsuz bucaksız SEVGİYİ HİSSET..!! Işıklar sönmüşse ve karanlıksa ONADA ALDIRMA, ay ışığını seyret ..! SABRET !!! SABRET ki herşey hissettiğin kadar derin ve...sonsuz olsun!.. SABRET ki HERŞEY GÖNLÜNCE OLSUN ..!!!

Çevrimdışı TAYLANSALİH

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.336
  • 3.247
  • Beden Eğitimi Öğrt.
  • 1.336
  • 3.247
  • Beden Eğitimi Öğrt.
# 27 Tem 2012 04:04:39
sabırla, koruk  helva olur.

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 27 Tem 2012 09:43:16
Sabır,herşeyin Allahtan geldiğine inanmaktır.

Çevrimdışı TAYLANSALİH

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.336
  • 3.247
  • Beden Eğitimi Öğrt.
  • 1.336
  • 3.247
  • Beden Eğitimi Öğrt.
# 27 Tem 2012 09:45:28
Sabırlı Ol Sen Kazan 

Sabır ruhun bir melekesidir, güzel bir huydur. Tahammülü zor ve nefse ağır gelen şeylere katlanmak ancak sabır ile olur.

 

Sabır, dünyanın rahat ve refahına sebeptir. İnsan evvela kendisine ağır gelen gayreti göstermez, zahmetine katlanmazsa, geçim için bir hüner ve marifet sahibi olamaz ve sonraki hayatında ferah bulamaz.

 

Gerçek sabır, zorluklarda olduğu kadar güzel olan her şeyde kararlılık ve istikrar göstermeyi, bir an olsun bunlardan taviz vermeyerek bir ömür süresince devam etmeyi gerektirir.

 

 Bir hakkı müdafaa ve muhafaza etmek için gösterilen sebat, sabretmekle mümkündür. Allah'ın emirlerini yerine getirmek, aklın ve dinin hoş görmediği ve nefsin meşru olmayan istek ve arzularına mukavemet edebilmek, hayatta elde olmadan başa gelen ve insana büyük elem ve keder veren bela ve musibetlere karşı koyabilmek ve bunların üstesinden gelebilmek için sabırlı olmak ve sabretmeye alışmak lazımdır.

 

Bize düşen bu zorluklar karşısında pes etmek değil, "bu da geçer" deyip sabrederek Yaradan'a sığınmak ve içinde bulunduğumuz sıkıntılardan kurtulmak için çareler aramaktır...

 Sabrın sonu selamettir, başarıdır. Sabır acıdır, fakat sonucu tatlıdır. Hz. Peygamber (s.a.s); "Sabreden başarıya ulaşır' ; "Sabır başarının anahtarıdır"; "Sabır bir ışıktır"; "Sabır cennet hazinelerinden bir hazinedir"; "Sana sıkıntı veren şeylere karşı sabretmende birçok hayır vardır" söylemiştir

 

Bir ömür boyu devam eden gerçek sabrın asıl kaynağı müminlerin Allah’a olan imanlarıdır. İman eden bir mümin tüm olayların ardında Allah’ın yarattığı binlerce hayır ve hikmetin gizli olduğunu bilir.

 

İnsan Rabbimizin kendisi için belirlediği kadere tereddütsüz teslim olur ve rıza gösterir. Bu nedenle sabır mümin için zorlanarak yaşanan bir ahlak özelliği değil, tüm ibadetler gibi gönül rızasıyla ve hoşnutlukla yaşanan ve zevk alınan bir nimettir.

 

Sabrın sonu her zaman selamet olmuyor ne yazık ki; evet sabır büyük bir erdem, erdemli kalmaya çalıştıkça üstüne-üstüne geliyor bazen olaylar ve insanlar kayıtsız kalmaya çalıştıkça salak olarak adlandırılıyor.

 

Sakin durmaya çalışınca tepkisiz ve enayi, tepki verince de kaba ve küstah oluyor insan... Herkes haddini bilecek, en çok da dilini tutmayı bilecek, çünkü dil yarası çok zor kapanıyor, yarayı pansumanla değil sabırla tedavi ediyoruz.

 

Allahtan herkese sabır diliyorum. Hırslardan ve ihtiraslardan uzak kalıp insanların çevresindekilere ve kararlarına saygı duyarak barış içinde yaşamasını umuyorum.

 

“Sabır acıdır, ama tatlı meyvesi vardır”.  Sadi

 

Çevrimdışı siraçisra

  • Bilge Üye
  • *****
  • 6.897
  • 30.414
  • Zihin Eng. Öğrt.
  • 6.897
  • 30.414
  • Zihin Eng. Öğrt.
# 29 Tem 2012 09:13:40
"Sabır, ölçüdür."
"Sabır, savunma aracıdır."
"Sabır, zaferdir ve sabırsızlık ise tehlikelidir."
"Sabır, tatsız olaylarla savaşır."
"Sabır, imanın başıdır."
"Sabır, fakirliğin kalkanıdır."
"Sabır, yakinin meyvesidir."
"Sabır, belayı azaltır."
"Sabır, imanın meyvesidir."
"Sabır, bela (ile savaşmak) için hazırlanmış güçtür."
"Sabır, zaferin kefilidir."
"Sabır, yardımın başıdır."
"Sabır, belayı defeder."
"Sabır, düşmanları yere serer."
"Sabır, zararı en iyi def edendir."

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.525
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.525
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 30 Tem 2012 03:24:33
İstemediğine sabretmeyince, istediğine kavuşamazsın
 
Hz. İsa (a.s)

Çevrimdışı TAYLANSALİH

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.336
  • 3.247
  • Beden Eğitimi Öğrt.
  • 1.336
  • 3.247
  • Beden Eğitimi Öğrt.
# 30 Tem 2012 10:55:54
Sabır için müstakil bir dua bilmiyoruz ancak Allah'ın SABÛR ismiyle dua edebilirsiniz.

Sabır ruhun bir melekesidir, güzel bir huydur. Tahammülü zor ve nefse ağır gelen şeylere katlanmak ancak sabır ile olur. Bir hakkı müdafaa ve muhafaza etmek için gösterilen sebat, sabretmekle mümkündür. Allah'ın emirlerini yerine getirmek, aklın ve dinin hoş görmediği ve nefsin meşrû olmayan istek ve arzularına mukavemet edebilmek, hayatta elde olmadan başa gelen ve insana büyük elem ve keder veren bela ve musîbetlere karşı koyabilmek ve bunların üstesinden gelebilmek için sabırlı olmak ve sabretmeye alışmak lazımdır.

Bütün faziletlerin anası, hayatta muvaffak olmanın ve kemale ermenin sırrı bu güzel özelliktir. Her türlü rezaletin sebebi sabırsızlık veya gerektiği kadar sabır gösterememektir. Sabır her faziletin üstünde bir değer taşır. "Şüphesiz Allah Teâlâ sabredenlerle beraberdir" (el-Bakara, 2/153, 155).

Sabrın sonu selamettir, başarıdır. Sabır acıdır. Fakat sonucu tatlıdır. Hz. Peygamber (s.a.s); "Sabreden başarıya ulaşır' ; "Sabır başarının anahtarıdır"; "Sabır bir ışıktır"; "Sabır cennet hazinelerinden bir hazinedir"; "Sana sıkıntı veren şeylere karşı sabretmende bir çok hayır vardır" buyurarak sabrın faziletini anlatmıştır.

Hz. Peygamber (s.a.s); "Sabır, acı bir olayın yaptığı sarsıntıya karşı ilk anda gösterilen tahammüldür" (Buhârî, Cenâiz, 32) sözüyle bir felaketle ilk karşılaştığı zamandaki sabrın önemini vurgulamıştır. Sabretmek, mahkûmiyete, meskenete ve zillete razı olmak, haksız tecavüzlere, insan haysiyetine gölge düşürecek saldırılara katlanmak ve bunlara ses çıkarmamak anlamına gelmez.Çünkü meşru olmayan şeylere karşı sabretmek caîz değildir. Bunlara karşı içten elem duymak ve bunlarla mücadele etmek gerekir. İnsanan kendi gücü ve iradesiyle üstesinden gelebileceği kötülüklere katlanması ya da karşılayabileceği ihtiyaçları karşısında gevşemesi sabır değil, acizlik ve tembelliktir. Rasulullah (s.a.s); Ya Rabbi! Acizlikten ve tenbellikten sana sığınırım" (Buhari, Cihad, 25) diye dua etmiştir.

Bazı sıkıntılar vardır ki, kulun irade ve gücünü aşar. Böyle felaketler başa geldiği zaman heyecana kapılmadan ve şikayet etmeden takdir-i ilâhiye razı olup sabretmek müminlerin özelliklerindendir. Nitekim Cenab-ı Allah Kuran-ı Kerimde sabr-ı cemili (güzel sabır) emretmektedir. (Yusuf, 12/18). Rasulullah (s.a.s) Sabr-ı cemil şikayet edilmeyen sabırdır" buyurmuştur. Aslında elden bir şey geldiği zamanlarda sabırsızlık gelmediği zamanlarda sabırsızlık göstermenin bir faydası yoktur ve lüzumsuz bir harekettir.

Kur'ân-ı Kerim'in yetmişten fazla ayetinde zikredilen sabır, insan tabiatına aykırı olan zorunlu hallere uymak ve güçlüklere karşı koymak demektir. Sabrın gâyesi, beklenmedik olaylar, içine düşülen güçlükler karşısında tedirgin olmamak, paniğe kapılmamak ve tahammül göstermektir. Allah Teâlâ sabredenlere mükâfatını hesapsızca vereceğini müjdelemiş ve onları övmüştür.

Mü'minler, çoğu zaman sırf inandıkları için Allah düşmanlarının zulüm ve kötülüklerine hedef olurlar; çeşitli işkencelere uğrar, onlarla savaşmak zorunda kalırlar. İşte bu durumda sabır, mü'minin güç kaynağı, imanının koruyucusudur. Hz. Musâ'ya inananlara Firavun eziyet etmek isteyince onlar: "Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır ve bizi müslüman olarak öldür" (el-Araf 7/126) diye duâ etmişlerdi. Sevgili Peygamberimiz ve ilk müslümanların, yapılan işkence ve eziyetlere nasıl sabır ve tahammül gösterdikleri bilinen bir husustur.

İbadetlerin nefsimize ağır gelen yönleri de sabırla hafifler. Böylece huzur içinde günde beş vakit namaz kılar, sıcak yaz günlerinde hiç bir sıkıntı duymadan oruç tutarız. Diğer ibadetler ve ahlâkî davranışlarda böyledir. Aşağıdaki âyetler bunu göstermektedir:

"Her kim sabreder ve suç bağışlarsa, bu hareket arzu edilen en iyi işlerdendir" (eş-Şurâ, 42/43); "İçinizden mücahitleri ve sabredenleri belirtelim diye sizleri mutlaka imtihan ederiz. Haberlerinizi de denetleriz" (Muhammed, 47/31).

Çoğu zaman insan nefsine uyar; Allah Teâlâ'nın emirlerine uyup yasaklarından kaçınmak ona zor gelir, nefse hoş gelen fena arzularını tatmin etmek ister, iyilik ve faziletlerden kaçınır. Meselâ; cebindeki parasını eğlence ve zevkleri için harcamak, bir yoksula vermekten daha hoş gelir. Bir çocuk için oyun oynamak, ders çalışmaktan daha ilgi çekici görünür. Gezip tozmak, çalışıp kazanmaya tercih edilir.

İşte bu durumda, insanın, kendisine zor gelse bile, iyi olanı, faydalı olanı seçmesi, sabır ve tahammülle onu yerine getirmeye çalışması çok güzel bir davranıştır.

Ayrıca insanlar hayat boyunca, bolluk veya yokluk içinde kalabilir, sağlıklı iken hastalanır, sel, deprem, yangın gibi felâketlerle karşılaşabilir; bütün bu durumlarda insanın en büyük dayanağı sabırdır. Aksine davranış, insanı Allah Teâlâ'ya isyana ve nankörlüğe sürükler. Cenab-ı Hak bu konuda şöyle buyurmuştur: "Doğrusu kim Allah'tan korkar ve düştüğü felâkete sabrederse; muhakkak ki Allah iyilik edenlerin mükafatı boşa, çıkarmaz" (Yusuf, 12/90).

Peygamberler sabrın en büyük örnekleridir. Çünkü onlar bütün güçlükleri sabırla karşılamışlardır. Dileğimiz Allah (c.c.)'ın bizi, "belâlarına çok sabreden ve nimetlerine çok şükreden" kullarından eylemesi olmalıdır (İbrahim, 14/5).

Sabrın sonu selâmettir. Sabır, iman ve ibadetin, ilim ve hikmetin, kısaca bütün faziletlerin başıdır. Sabırlı insan iyi insandır. İyi işler yapıp birbirine hakkı ve sabrı tavsiye edenlerin kurtuluşa ereceklerini Allah Teâlâ haber vermiştir. Sabır zafere giden yoldur (el-Asr, 103/1-3).

Peygamber Efendimiz; "Sabır ve tahammül gösteren kimseyi Cenab-ı Hakk sabırlı kılar. Sabırdan daha hayırlı ve geniş bir nimet hiç bir kimseye verilmemiştir" (Tirmizi, Birr, 76).

"Hoşlanmadığın şeye sabretmende büyük fayda vardır" (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 307) buyurmuştur.

Ayrıca Cenab-ı Hakk şöyle buyuruyor:

"Muhakkak sizi biraz korku, biraz açlık ve mallardan, canlardan, ürünlerden biraz eksiltmekle deneriz; sabredenleri müjdele" (el-Bakara, 2/ 155).

Bu ve benzeri âyetlerden Allah Teâlâ'nın insanları çeşitli sıkıntılara uğratarak imtihan ettiğini ve bu imtihanı sabredenlerin kazandığım öğreniyoruz.

Sabırla bütün zorluklar halledilmekte, her türlü engel aşılmaktadır. Onun için atalarımız: Sabırla koruk, helva olur" demişlerdir.

Hz. Peygamber şöyle buyuruyor:

"Mü'minin işi hayrete şayandır. Zira işinin hepsi onun için hayırlıdır. Bu özellik yalnız mü'mine özgüdür. Zira sevinirse şükreder. Bu ise onun için hayırlıdır. Başına belâ gelirse sabreder. Bu da onun için hayırlıdır" (Riyâzüs-Sâlihin, 1, 54).

Bizim için mutlaka hayırlı olduğuna inandığımız sabır, bütün peygamberlerin ortak sıfatıdır. Allahın dinini tebliğ ederken hepsi çeşitli sıkıntılara uğramış, kendilerine eziyet edilmiş, yurtlarından çıkarılmış. Hükümdarlar tarafından zindana atılmış ama onlar daima sabretmişlerdi. Kuran-ı Kerimde peygamberlerin sabrını dile getiren pek çok ayet-i kerime vardır. Rasulullahın hayatı ise baştan sona en güzel sabır örnekleri ile doludur. Bu sebeple her müslümana düşen görev, kurtuluşun sabırda olduğunu düşünerek, Allahtan sabır dilemek ve sabırlı olmaktır.
Selam ve dua ile...
(alıntı)

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 31 Tem 2012 11:53:51
şükretmektir

Çevrimdışı TAYLANSALİH

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.336
  • 3.247
  • Beden Eğitimi Öğrt.
  • 1.336
  • 3.247
  • Beden Eğitimi Öğrt.
# 31 Tem 2012 13:50:25
Sabır Şiiri 
Açıklama: Sabır Şiiri Biri Sabır Biri Şükür Bir Dua

Muhammed'in üç beni var yüzünde
Biri sabır biri şükür bir dua
Kudret ile yanar anın çırağı
Biri sabır biri şükür bir dua

Şükür imiş her işleri bitiren
Mümin kulu rahmetine yetiren
Sabır imiş şu dünyayı götüren
Biri sabır biri şükür bir dua

Sabır imiş şu dünyanın temeli
Verdiği nasibe şükür demeli
İsteyen kullara hayır ameli
Biri sabır biri şükür bir dua

Sabr edelim gönül ne gelir elden
Sabırlı kulunu sevmez mi sultan
Yusuf'u kurtardı kuyudan gölden
Biri sabır biri şükür bir dua

Pir Sultan Abdal'ım gönlüme giren
Suçluyu suçsuzu bakmadan gören
İsteyen kulların muradın veren
Biri sabır biri şükür bir dua

Pir Sultan Abdal

 

Çevrimdışı zalim09

  • Bilge Üye
  • *****
  • 7.885
  • 16.332
  • Öğretmen Adayı
  • 7.885
  • 16.332
  • Öğretmen Adayı
# 02 Ağu 2012 23:58:07
Başından aşağı türlü türlü belâlar iniyor, bunların acısını sana hafif gösteren, senin bilgindir.

Mâdem ki bunları Allâh veriyor, öyle ise senin üzülmemen gerekir.

Çünkü başına gelen belâlar Allâh'dan geliyor.
Evvelce sayamıyacağın derecede lütûflarda bulunan o idi.

Bu gün belâlar verip de ağlatan yine O'dur.

Binâenaleyh üzülmemen lâzımdır.
Sabredip, neticeyi beklemek gerekir.


Muhakkak ki, bu olay senin iyiliğinedir, bunu biz bilemeyiz.

Bu belânın Allâh'dan geldiğini bilmekliğin, sabretmekliğin, belâyı sana hafif gösterir.

Âyet: "Çok hoşlandığınız şeylerden başka, hoşlanmadığınız şeyler de vardır. İşte bunlarda da bir iyilik vardır."

( "Sizin hayır gördüğünüz şeylerin ardında şer'; şer gördüğünüz şeylerin ardında da hayır takılıdır. Takdîr'i Allâh'a bırakın")

Maazallah bir hastalığa yakalndınız diyelim, bir dusunun bakalım bu hastalık kimden geliyor, elbetteki Rabimizden yani en buyuk sevgilimizden, o halde tedavimizle ugrasırken sukur ve hamd ederek sabır edelim.
asla sitem etmiyelim.

"Ebu Hureyre (R.A.) naklediyor:

"Biz Resûlullâh'dan işittik, O; mü'mine bir gam, keder ve musibet gelmesi, onun günâhlarının temizlenmesi der."

Yine Hz. Ayşe (R.anhâ) Validemizden naklen bir hadisde:

"- Bir mü'mine bir diken batınca, duyduğu ezâya mukâbil Allâh sevâp yazar." şeklinde geçer.

Bir başka Hadis-i Şerifde de:

"- Allâh bir kuluna hayır murâd edince, ona musîbet verir." buyurulmuştur.

Tâbi'înden biri, bir arkadaşıyla Basra'yı gezerken bir mağaraya gelmişler. Burada yaralarından cerâhât akan bir adam görüyorlar. Bunlardan biri hasta adama: "Seni burada kimse görmüyor, Basra'ya git ki hekimlere görünüp iyileşirsin" diyor. Bu sözü işiten hasta adam da: "Yâ Rabbî! Hangi günâh işledim ki, bu adamları buraya gönderdin, tövbeler olsun" diyor.


""KİŞİ SEVDİĞİYLE BERABERDİR '' "

Çevrimdışı TAYLANSALİH

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.336
  • 3.247
  • Beden Eğitimi Öğrt.
  • 1.336
  • 3.247
  • Beden Eğitimi Öğrt.
# 03 Ağu 2012 13:10:11
Tevekkülde kararlı ve sabırlı olmak
Hayatı boyunca pek çok olayla karşı karşıya kalan insan, yaşadığı olaylarla sürekli olarak sınanır. Kendisine hayat veren, sayısız nimet bahşeden Allah’a yakınlığını, imanını ve teslimiyetini bu olaylar vesilesiyle gösterir.

İnsanın nefsi, herşeyin yolunda mükemmel bir düzen içerisinde gitmesini ister. Ancak dünya hayatındaki imtihanın bir gereği olarak pek çok şey insanın beklediği gibi gelişmez. Olaylar çok sakin ve düzgün gidiyormuş gibi görünürken birden ilk bakışta olumsuz gibi görünen çeşitli olayla gelişebilir. Böyle bir durumda müminin yapması gereken, yaşantısının her anında olduğu gibi, herşeyi hayır ve güzellikle yaratıldığını bilerek hareket etmektir. Unutmamak gerekir ki, insanın her olmasını istediği şey kendisi için hayır olmayabilir. Allah, Bakara Suresinde, insanın hayır zannettiğinin şer, şer zannettiğinin hayır olabileceğini bildirmiştir:

...Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz. (Bakara Suresi, 216)

İnsan ilk başta aksilik gibi görünen, karşılaşmak istemediği bu durumlara ne kadar tedbir alıp önlemeye çalışsa da kimi zaman bunlara engel olamaz. Çünkü başına gelen her olay, hayatının en ufak detayına kadar herşey Allah’ın takdir edip belirlediği kaderinin bir parçasıdır. Allah'ın takdir ettiği kaderin gelişimini ve sonucunu insan ancak zamanla izleyerek görür. Allah’ın takdiri en hayırlı olandır. Olayların batınından habersiz, yalnızca dış görünümüyle değerlendiren bir insan, bunların durup dururken nereden çıktığını, herşey bir düzen içerisinde akıp giderken nasıl olup da böyle bir hal aldığını düşünme yanılgısına kapılabilir. Allah’a güvenden uzak, tevekkülsüz, endişeli, kuruntulu ve yüzeysel bir bakış açısıyla, karşılaştığı olaylara aklını ve vicdanını kullanmadan, adeta bir gaflet perdesinin ardından tepki gösterir.

Oysa iman eden, Allah’ı dost edinip, Allah’a gönülden tevekkül etmiş bir insan ise olayları hemen batın yönüyle değerlendirir. Hiç bir şeyin Allah’ın kaderde yazdıklarının dışına çıkamayacağını bilir. Herşeyin Allah’ın kontrolü dahilinde geliştiğini bilir ve ona göre hareket eder. Yunus Suresi’de küçük büyük herşeyin Allah’ın bilgisi dahilinde olduğu şöyle bildirilmiştir:

Senin içinde olduğun herhangi bir durum, onun hakkında Kur'an'dan okuduğun herhangi bir şey ve sizin işlediğiniz herhangi bir iş yoktur ki, ona (iyice) daldığınızda, biz sizin üzerinizde şahidler durmuş olmayalım. Yerde ve gökte zerre ağırlığınca hiç bir şey Rabbinden uzakta (saklı) kalmaz. Bunun daha küçüğü de, daha büyüğü de yoktur ki, apaçık bir kitapta (kayıtlı) olmasın. (Yunus Suresi, 61)

Yaşadığı her anı Kuran doğrultusunda aklıyla, vicdanıyla ve imanıyla değerlendiren, berrak akla sahip bir insan durum ve şartlar her ne kadar zor görünürse görünsün, hatta kendi aleyhinde olsa bile bunu mutlaka gerçek vekili, dostu olan Rabbimiz'i bir hayırla yarattığına iman eder. Allah’ın herşeyi bir hayırla, iyilikle ve güzellikle yarattığına iman eder. Allah’ın kendisini kesin olarak koruyacağını bilir. Mutlaka Allah’a güvenir, O’na tevekkül eder.

En zor gibi görünen bir durumda Allah’a tevekkül ederek sabretmesinin kendisine çok büyük bir ecir kazandıracağını, endişelerden, kuruntulardan yani tevekkülsüzlükten uzak kaldığı takdirde mutlaka Allah’ın sevgisini kazanacağını bilir. Kendisi kavrayamasa dahi Allah’ın sonsuz aklıyla herşeyin en hayırlısını bildiğine gönülden iman ederek sabır gösterir. Dünyada hemen karşılığını anlayamasa dahi, bu sabrına ve tevekkülüne mutlaka tek dostu, tek vekili olan Allah'ın ahirette en güzel şekilde karşılık vereceğini, Allah’ın sevgisini, rızasını kazanacağına iman eder. Allah için yapmış olduğu ufacık bir şeyin dahi Allah’tan karşılıksız kalmayacağını, Allah’ın bunu bileceğine, asla unutmayacağına mutlak inanır. Nitekim bir Kuran ayetinde, bir hardal tanesi kadar bile olsa mutlaka ahirette her yapılanın değerlendirileceği şu şekilde bildirilir:

Biz ise, kıyamet gününe ait duyarlı teraziler koyarız da artık, hiç bir nefis hiç bir şeyle haksızlığa uğramaz. Bir hardal tanesi bile olsa ona (teraziye) getiririz. Hesap görücüler olarak biz yeteriz. (Enbiya Suresi, 47)

Dolayısıyla insanın olaylar karşısında paniğe kapılması, üzüntü yaşaması, endişeler içerisinde karamsarlığa düşmesi, hüzünlenmesi, başkaları tarafından haksızlığa uğrayıp değişik konumlara sokulduğuna inanması gibi pek çok olumsuz ruh hali insanın ancak kendine zulmetmesidir. Ve asla derin imanlı bir müminin yaşamayacağı, Kuran'a uygun olmayan bir ruh halidir. Çünkü ancak herşeyden haberdar olan Allah, takdir ettiği işi gerçekleştirir. Eğer Allah birşeyin olmasını dilemişse bunun aksi, değişmesi, Allah’ın dilemesi dışında imkansızdır. Bunun yanı sıra Allah’ı dost edinmiş bir insan için her olayı Allah hayra, güzelliğe çevirir. İnsana hiç beklemediği hayırlar açar. Eğer Allah bir hayır dilemişse tüm dünya biraraya gelse bile, asla hiç kimse en ufak bir müdahalede, engelleyici bir tavırda bulunamaz. Allah’ın dilediği hayır, güzellik, sevgi, saygı, korunma mutlaka samimi olan insan için tecelli eder. Allah ayetlerde Kendi dilemesi dışında hiçbir şeyin mümkün olamayacağını aşağıdaki ayetlerde şöyle  buyurmuştur:

De ki: "Size bir kötülük isteyecek olsa sizi Allah'tan koruyacak, veya size bir rahmet isteyecek olsa (buna engel olacak) kimdir?" Onlar, kendileri için Allah'ın dışında ne bir veli, ne bir yardımcı bulamazlar. (Ahzap Suresi, 17)

Eğer Allah size yardım ederse, artık sizi yenilgiye uğratacak yoktur ve eğer sizi 'yapayalnız ve yardımsız' bırakacak olursa, ondan sonra size yardım edecek kimdir? Öyleyse mü'minler, yalnızca Allah'a tevekkül etsinler. (Al-i İmran Suresi, 160)

Allah sana bir zarar dokunduracak olsa, O'ndan başka bunu senden kaldıracak yoktur. Ve eğer sana bir hayır isterse, O'nun bol fazlını geri çevirecek de yoktur. Kullarından dilediğine bundan isabet ettirir. O, bağışlayandır, esirgeyendir. (Yunus Suresi, 107)

İman eden bir insan Allah’tan başka hiç kimsenin, hiç birşeye herhangi bir müdahalede bulunamayacağını unutmamalıdır. Bu gerçeği aklından çıkarması insanı gaflete sürükler. Şeytan insana olayların kendiliğinden geliştiği, insanların kendiliğinden konulara müdahale edip, yanlış yönlendirmelerde bulundukları yönünde kandırmacalarla yaklaşabilir. Oysa bu tamamen şeytanın bir vesvesedir ve böyle bir vesvese insanın gücünü kırar, konuları sağlıklı değerlendirmesini engeller.  

Oysa Allah bir hayır isterse, buna engel olabilecek hiç kimse yoktur. Bu yüzden Müslümanın sorumluluğu, yaşamı boyunca Allah’a tevekkülden asla taviz vermemesidir. Bu konuda kesin bir kararlılık ve sabır göstermesi gerekir. Başına gelen her olayın cenneti hak edebilmesi için karşısına çıkarılmış denemeler olduğunun şuuruyla hareket eder. Göstereceği sabrın karşılığında eni gökler ve yer kadar olan güzelliklerle dolu cennette Allah’ın sevgisiyle ve Allah'ın razı olmasıyla yaşama imkanını elde edeceğini umud eder. Bu nedenle karşı karşıya geldiği olayları dar değil, geniş bir bakış açısıyla değerlendirir. Sabır ve tevekkül konusunda ölene dek kararlı olur.


Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.525
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.525
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 03 Ağu 2012 14:23:22
Mevlam herkese, taat, musibet ve masiyet üzerine sabır versin...

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.525
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.525
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 03 Ağu 2012 23:07:09
Sabretmek, öylece durup beklemek değil, ileri görüşlü olmak demektir.
 Sabır nedir? Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir.
Allah aşıkları sabrı gülbeşeker gibi tatlı tatlı emer, hazmeder.
Ve bilirler ki, gökteki ayın hilalden dolunaya varması için zaman gerekir.
 
Şems-i Tebrizi

Çevrimdışı xxsudexx

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.439
  • 3.861
  • 1.439
  • 3.861
# 08 Ağu 2012 01:26:15
Sabret ki her şey gönlünce olsun !
Hz. Mevlana

Çevrimdışı siraçisra

  • Bilge Üye
  • *****
  • 6.897
  • 30.414
  • Zihin Eng. Öğrt.
  • 6.897
  • 30.414
  • Zihin Eng. Öğrt.
# 14 Ağu 2012 18:20:10
Belâya her mümin sabredebilir.

Nimete ise ancak sıddık olan.

.

İmam-ı Gazâlî Hz.

 

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK