Sarıkamış Destanı
"Alpaslan Kasabasından 200 vatan evladının katıldığı ve ancak 5-6 kişinin geri dönebildiği bu yazıyı okurken gözleriniz dolacak
Birinci Dünya Savaşı öncesinde Türk bayrağı çekilip, Yavuz ve Midilli adı verilen iki Alman gemisi , Karadeniz’deki Rus limanlarını bombardıman etmişti Rusya da buna karşılık olarak 30 Ekim 1914 tarihinde Türkiye’ye taarruz etti Rus ordusu, Karadeniz’den Ağrı Dağındaki hudut üzerinden yedi kol hâlindeki saldırısıyla Pasinler’e kadar ilerledi Rus ordusunun taarruzu, Köprüköy’de durduruldu Üçüncü ordu, 3-9 Kasım 1914 günlerinde meydana gelen Köprüköy
Meydan Muharebesinde Rus ordusunu yendi Üçüncü Ordu Komutanı, mevsim şartlarını dikkate alıp, ayrıca askerin kaput başta olmak üzere, giyim ve iâşesinin yetersizliğini, top ve süvari atlarının azlığını hesaba katarak, sıcağı sıcağına düşmanı takip etmedi Köprüköy Meydan Muharebesinin raporlarını alan, yarbaylıktan paşalığa terfi ettirilen Harbiye Nazırı (Millî Savunma Bakanı)
Enver Paşa, Alman kurmay ve generalleriyle Erzurum’a geldi Enver Paşa, Erzurum ve Köprüköy’de birer taburu teftiş etmişti; ancak ordu birliklerinin tamamı hakkında yeterli bilgiye sahip değildi Üstelik, ordu kumandanı Hasan İzzet Paşanın, bu mevsimde harekât yapılamayacağı, taarruzun bahara bırakılması tavsiyesine karşılık, onu vazifesinden azletti ve taarruza karar verdi Üçüncü Ordu Komutanlığı vazifesini de üzerine alan Enver Paşa, 18 Aralık 1914 tarihinde, kıtalara, taarruz emrini verdi
Taarruza iştirak eden birliklerin büyük bir kısmı, özellikle Arabistan’dan geri çekilen ve Güneydoğu Anadolu’dan sevk edilenler, sıcak iklime alışık olup, teçhizatları yönünden kış şartlarına hazırlıksızdı Üçüncü Ordunun üç kolordusu (9, 10, 11 Kolordular), 24 Aralık 1914 günü -39 derece soğukta Büyük
Sarıkamış Çevirme ve Kuşatma (İhâta) Harekâtına başladı Ayrıca, gerilla harbi yapan yarı resmi Türk çeteleri de, Ardahan’a hareket etti Üçüncü Ordudan bazı kıtalar, 24-25 Aralık gecesi, Sarıkamış’a ulaşmayı başardı Ancak, Allahü Ekber Dağlarını aşarken çetin zorluklar ve kış şartları sebebiyle gerek miktar, gerekse mevcut silahları yönünden çok zayiat ve kayıp verdiler Allahü Ekber
Dağlarını aşan Mehmetçiklerden bir kol da, Sarıkamış’ın doğusundaki Selim İstasyonuna vararak demiryolunu tahrip edince, Sarıkamış’taki Rus kolorduları paniğe uğradı Gayri resmî Türk çeteleri de, 1915 yılı başında Ardahan’a girdi Rus Kafkas Ordusu Başkumandanı, Üçüncü Ordunun ilerleyişi üzerine; 2-3 Ocak 1915 günlerinde telsiz-telgraf ile müttefikleri Fransa ve İngiltere’ye, günde birkaç defa yalvarırcasına başvurarak:
“Telefon konuşmalarını durduran soğuk ve kış, Türk ordusunu engelleyemiyor İkinci bir cephe açarak, Türk ordularının ilerlemesi durdurulamaz ise, zengin Bakü petrolleri, Osmanlı-Alman ittifakının eline geçecek ve Hindistan yolu onlara açık bulunacaktır!” haberini gönderiyordu
Ne yazık ki Enver Paşa planına bir şeyi katmamıştı, o da doğa koşullarıydı Sarıkamış’ın soğuğu çok(–40 derece) sert olurdu Allahuekber Dağları'nda ki tipi ve boranda hesapta yoktu
Kış, 3-4 Ocak 1915 gecesi daha da şiddetlendi Fırtına ile yağan kar, yolları tıkayıp, çadırları yıktı Arkasından da dondurucu soğuklar bastırınca, 150 000 kişilik ordunun 90 000’i (veya 60 000’i) donma, dizanteri ve tifo gibi hastalıklarla mahvoldu Bu harekâtta Ruslar, 32 000 kayıp verdiler
Sarıkamış Harekâtı; kuşatma harekâtıyla düşman kuvvetlerinin arkasına düşmeyi hedef alan, başarılı bir plândı Ancak, stratejinin faktörlerinden zaman iyi değerlendirilmediği, kuvvetler de böyle bir harekâtı yapacak şekilde teçhizatlandırılmadığı için başarısızlıkla sonuçlandı Ordunun kış şartlarına hazır olmaması ve olumsuz iklim şartları sebebiyle ikmal ve iaşe hizmetlerinin yapılmayışı, kıtalarda açlığa, hayvanların telef olmasına, dolayısıyla birliklerin dağılmasına sebep oldu Enver Paşanın şuursuzca verdiği gece taarruzu emirleri, kayıpları daha da arttırdı Savaşın kayıpları birçok kaynakta 90 bin kişi olarak görünmesine rağmen bazı tarihçiler bu sayının oldukça abartılmış olduğu ve gerçek kayıpların 35 - 40 bin civarında olduğunu da savunuyorlar Savaşın en hazin kısmı ise Osmanlı kayıplarının bir çoğunun Rus'lar ile yapılan çarpışmalarda değil de ağır soğuk hava koşulları ve salgın hastalıklar yüzünden şehit olmuş olmalarıdır
Kaydedilen gerçek tarih çok iyi biliyor ki, bu tarihin gerçek belgeleri “ABD ve Alman devlet arşivlerinde vardır” Bu insanlar kendi toprağında sürgün düşmüştürler Sarıkamış dramı şehitleri aslında 120 bin kişidir
Sarıkamış Harekâtı sonunda, Doğu Anadolu kapıları, Ruslara açıldı 13 Mayıs 1915’te Ermenilerin işbirliği yaptığı Rus kuvvetleri, önce Van’a, bilâhare Muş ve Bitlis’e girdi Ermenilerin harp esnasında Ruslara yaptıkları büyük hizmetin karşılığı olarak, bu illerin valilikleri, Ermenilere verildi Harpten sonra, Ermeni-Rus işbirliği sonunda, bölge halkına karşı müthiş bir soykırıma girişildi Van Gölünün ortalarına kayıklarla taşınıp öldürülen, suya dökülen çocuk, kadın, genç ve ihtiyar Türklerin sayısı, kesin olarak tespit edilmemesine rağmen, çok fazladır Esasen, bu harp sırasında Ermeni Komitacıları, hemen her tarafta isyana hazırlanarak, birçok yerde depolar dolusu silah ve cephane biriktirdiler Bu silah, teçhizat ve destekle katliam yapıp, Doğu Anadolu’yu harabeye çevirdiler
Savaştan sonra İstanbul'a dönen Enver Paşa uzun bir süre Sarıkamış Savaşı hakkında hiçbir haber, bildiri, veya yayın yapılmasını engellemiş ve Osmanlı halkı savaşta olup bitenleri uzun yıllardan sonra öğrenebilmiştir Her şeye rağmen Sarıkamış’ta bu vatan için canlarını hiç düşünmeden feda eden Aziz şehitlerimiz önünde bir kez daha eğiliyoruz Ruhları şad olsun…"