Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.261
  • 230.616
  • 29.261
  • 230.616
# 24 Şub 2014 18:33:40
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Aykut Kuşkaya – Neredeydiniz

Çok ağlayıp, az güldünüz; üzüldünüz
Paramparça, darmadağın; bölündünüz
Sabır bitti, güç tükendi; yoruldunuz
Çağlar iken gürül gürül; duruldunuz
Şehirler dargın, yollar durgun; neredeydiniz
Hayallere dalıp dalıp, geciktiniz
Toprak dilsiz, gönül sessiz; neredeydiniz
İş işten geçti, ömür bitti; geciktiniz
Bir nefeste umutları söndürdünüz
Zaman sustu, baharlar gitti; çözüldünüz
Rüzgarlar esti, güller soldu; kurudunuz
Güzel günler dünde kaldı; unuttunuz

Çok güzel şiirmiş,teşekkürler öğretmenim.

Çevrimdışı kedicik26

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 496
  • 3.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 496
  • 3.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 24 Şub 2014 19:32:01
Ama;
"Günün aydın,
akşamın iyi olsun"
Diyen biri olmalı,
Bir telefon sesi çalmalı,
Ara sıra da olsa kulağımda...
Yoksa, zor değil, hiç zor değil,
Demli çayı bardakta...
Karıştırıp, bir başına yudumlamak doyasıya.
Ama:
"Çaya kaç şeker atarsın?"
Diye soran bir ses olmalı ya
Ara sıra..!

Can Yücel

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.261
  • 230.616
  • 29.261
  • 230.616
# 24 Şub 2014 21:45:17
Ayrılmaz deme sakın… Ayrılır..
Et tırnaktan…Koyun kuzudan…Yavru anadan..ayrılır…
Ayrılmaz deme…Ayrıldıysa Şems Mevlana’dan,
Ayrıldıysa ay bile Dünya’dan,
Vakti gelince Mecnun bile Leyla’dan usul usul ayrılır…

Ayrılır, Görmez misin..? Bahçeler ayrılır, Bağlar ayrılır,
Sıra sıra dizilen dağlar ayrılır,
Ansızın gelir ecel, Gülenler ayrılır, Ağlayanlar ayrılır..
Ölenler ayrılır, Kalan sağlar ayrılır…

Bir muzice olur, Şak ile Hilal tam ortadan ayrılır,

İman edenler, inkar edenler ayrılır!
Firavundan elbette ki Hz.Musa ayrılır.
Cennetten iki sevgili kul iner aleme;
Hz. Adem, Hz. Havva’dan ayrılır..
Kardeş kardeşten huyda ayrılır..
Yusuf Yakup’tan kuyuda ayrılır..
Yağmurlar gökden, Yapraklar daldan,
Sırat ile Cehennem CENNET’ten ayrılır.
Kelimeler hece hece, sayrılar rakam rakam,
Cehennem derin derin, Cennet bahçe bahçe,
Peygamberler bile makam makam ayrılır..

Demir aldımı bir kere, Gemiler limandan ayrılır..
Kalanlar gidenden, Elveda sözü dil’den,
Gözyaşı gözden ayrılır...
Kalp bile aynı çarpmaz her daim,
Her duyguda ritim ritim ayrılır..
Mevsimi geldi mi sılasından,
Kanat çırparak Göçmen kuşları da ayrılır...

Bir insanoğlu düşmeye görsün;
Düşman dost’dan.. Dost düşmandan ayrılır...!!!

Çevrimdışı tubilig01

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.021
  • 4.423
  • 2.021
  • 4.423
# 25 Şub 2014 09:03:02

Aynaların Ötesi

Her ne kusur varsa, geçen zamanda;
Suçsuzdur aynalar elâ gözlü yâr.
Mecnunlar Mevlâ’yı bulursa canda,
El olur Leyla’lar elâ gözlü yâr.

Güzel açar güzelliğin sergisin
Gün ağartır kara saçın örgüsün
Muhabbet faslında ölüm türküsün
Kim söyler, kim çalar elâ gözlü yâr.

Eştikçe iş çıkar işin içinde;
Gençliği hasret yer sevda göçünde.
Bilmez misin, dört mevsimin üçünde
Kar olur yaylalar, elâ gözlü yâr.

Alı al, yeşili yeşilde ara;
Ahirete gider kalpteki yara
Ne yapsan bir daha çıkmaz dallara,
Dökülen ayvalar elâ gözlü yâr.

Vakit dolar, nakit biter kasanda
Sevgi bir kitaptır gönül masanda;
Okusan da olur, okumasan da...
Kapanır sayfalar elâ gözlü yâr.


Abdurrahim Karakoç
 

Çevrimdışı tubilig01

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.021
  • 4.423
  • 2.021
  • 4.423
# 25 Şub 2014 12:15:22
Hiçbir aşkın mahkemesi adaletli değildir.
Kalana zindan, gidene beraat
Her gecenin gardiyanıdır hayaller.
Her elin kelepçesidir beklemek
Dipsiz mapushanelerin tek ziyaretçisidir
“acaba şimdi ne yapar düşüncesi”
Ne yastık uyutur başını
Ne de bir yorgan örter gidişlerin soğuk kışlarını
Çünkü giden gitmemiştir
Kalan kalmıştır kaldığı yerde..

K.tazeoğlu

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 25 Şub 2014 15:25:19
seni öpüyorum
ilk kayısıyı koparır gibi dalından sabah serinliğinde
ürperiyorum
sonra yeniden öpüyorum
yeniden ürperiyorum
ve bakıyorum
çoktan gelip geçmiş kayısı mevsimi
uzaklarda yaprak döküyor uzandığım dal
resmini yapsam diyorum o ürpertinin
şarkılara döksem diyorum o ürpertiyi
kış geçsin, çiçeklensin, yeniden kayısıya dursun ağacım
ak gemilerle dönsün uzaklardan beklediklerim
sarılara koştukça elim çıldırıyorum
fırtınalar getiriyor belalı yaşım
siz yoksunuz artık ey kaçmalarımın sıradağları
son yavrusunu çoktan doğurdu ardına düştüğüm geyik
gittigider kulaçlarım hırçın sularında nehirlerin
kaldım kitaplar mezarlığında
siz yoksunuz artık ey göçmen bakışlı sabahlarım
silahlarım can çekişiyor akşam alacasında
bu uzun yağmurlarda ayvalar şimdi
büyütüyor geçen yazdan sülün bir aşkı
korkuyorum sessiz ayrılıklardan
korkuyorum bu sarı yağmurlardan
kucaklarında kış meyvalarıyla bu kadınlar
korkutuyor beni, bu bir ayrılık
dallarda unutulmuş vişnelerin mor yalnızlığı
                               
                                       

 Hasan Hüseyin Korkmazgil

Çevrimdışı ilay**

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 237
  • 1.008
  • 237
  • 1.008
# 25 Şub 2014 18:49:24

Gecenin Çekmecesi

insanlar öldüler, hep öldüler, bir gün öldüler
anlaşılmaz!
gecenin çekmecesinde unutuldular sonra
bir inci kolye gibi dağılmış boncukları.
belki bir gün balkona çıkar
blok flütle çocuk şarkıları çalarım
''dostluğun biz sevgisiyle toplanırız burada''
sizler, bizler, ne bileyim herkesler...
insanlara uyanmalarını kim söylüyor füsun
kim sabah oldu diyor onlara?

bana artık büyü diyorlar
bütün renkleri mezun etmişler hayatlarından
karanlığa emekli öğretmenler gibi sanki insanlar.
bilirsin işte füsun gidişinden bu yana
hüzün sektöründe bilfiil yirmi üç sene görev yaptım!
infaza götürürken bari üstbenlerim
gözüme bir gökkuşağı bağlasalar.

bir gece kalkıp bütün ışıkları yakacağım füsun
şiirime ışıktan bir nokta koyacağım!
                              Didem Madak

Çevrimdışı sergüzeşt

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 326
  • 4.376
  • 326
  • 4.376
# 25 Şub 2014 19:22:26
rüzgarlı bir tepenin yamacındayım şimdi
kent suskun
ve istasyonlar ayrılık için var bu şehirde
imlası buzuk, üşümüş ve kirli bir çocuk olurum seni düşünürken
ömrüme iliştirdiğim martı leşleri yamalı bir geçmişi oynar
imtihanlar ve intiharlar üzerine kurulu hayatlardan
gecenin en serseri yanını alırım günceme

durup durup şiirler yazmak yoluna
yeni bir yaşam biçimim oldu son günlerde
kendimi sende kalabalık buluşum belki de bundan
her gece yorganımın altında sakladığım
kırlangıç sürüleriyle geliyorum sana
sen uykudayken
babam her gece ölüyor şimdilerde
annem nihavent bir çığlık oluyor
bana en çok sensizlik koyuyor
sonra babilin asma bahçelerine asıyorum kendimi
uyanmak için

eski bir aşkını anlatıyorken bana
konuştuklarından yapılma bir sessizlik oluyor ağzım
kaç kez kanıyorum bir bilsen
(ya da hiç bilmesen)
sesinin ardında yüzün sessiz bir tabanca gibi duruyor
kendimi kötü kurulmuş bir cümle sanıyorum
gece yüklü bir kamyon uykularımı solluyor

yastığının altında yalnızlığın var biliyorum
oysa ben senden bir bardak su istedim
akdeniz değil
son yalnızı benimdir bu kentin
istanbul arkamdan gelir

ey hüznü yüzünde gülücük diye taşıyan kız
hep kendine mi saklarsın çocukluğunu

ağzıma bir bulut bulaşsa da yokluğundan yapılmış
kayadan seken kurşun
en serseri yanımız olur kimi zaman
ve ben hep kendimi terk ederim senden
her katilin aşkı
her aşkın katili
bir öncekinin faili
hep ben olurum
hep ben ölürüm

içime uzanan koridorların ortasından
hep gülerdin beni görünce
bense sana hep geç kalırdım
sona kalırdım
sonra kanardım

yağmurlarla inseydin içime
içim senden yanaydı
yüzümdeki işgaller senden karaydı
seni sevmek en gizli ağlama biçimimdi
sana yazacaklarım sil sil bitmezdi
ve ben
sende hiçbir şeydim
sen bende her şeyken

canım yastığının altında biriktirdiğin yalnızlıklarım
kendine varlaşıp bana yoklaşan biri yapar seni
ve ne kadar kaçsan o kadar yakınsındır aslında kendine
geciken sevdalar yıkık kentlere benzer bilirsin
ve sevgisizlik alır bir gün seni benden
işte bu yüzden
sen hep sevil
hep sevil
sevil

Çevrimdışı sergüzeşt

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 326
  • 4.376
  • 326
  • 4.376
# 25 Şub 2014 19:28:23
ben seni yaralarından tanıdım
 ecelime son kurşundun deli davalım
 n'olur bulutsuzluğuma darılma
 dudağında bizi gül
 kıyametime adım kala
 beni senden alma

 aklım kara kış
ellerim seni üşüyor
 bugün günlerden soğuk

 ben aysız gecelerde
 çocukluğuma mektup yazardım
 ah çocukluğum kağıt gemilerim
 düşlerim dudaklanıyor

 sesin kokuma gizli
 yıldızları sönük gecelerde
 dilime yağmursun

 gözlerini uyuyorum her gece
 bu kent içimin bahçesi
 gemilerim çözülüyor yüreğine
 ellerinle okşuyorsun
 bilmiyorsun
 kendi bakışlı kız
 ömrümün kırçıl masalısın
 uçurumlar vaadetme bana
 yaralısın...
 

Çevrimdışı kedicik26

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 496
  • 3.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 496
  • 3.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 25 Şub 2014 21:59:33
BAHAR GELDİ AŞKIMA

Bir hasat zamanı
Toplamıştım
Sevgini
Gönül bahçenden
Ne bereketliymiş
Çoğaldı arttıkca arttı
Koyacak yer bulamadım
Sakladım en kuytularda
Kimseler bulmasın diye
Bahar geldi aşkıma…
Çiçekler açtı gönlümde
Kuşlar şakıdı
Kanımda
Şelaleler şağıldadı
Bedenime ruhuma
Yetmez oldu yine sevdan
Ama yinede
Kış bitti bende
Yer yer rengarenk duygularım
Hayat verdi varlığın
Donandım
Bakışlarındaki gün ışığyla
Artık yıktım tabularımı
Seni zikrediyor
İçimdeki
Fırtınalar dalgalar
Sıcacık sın
Ve seninle
Bahar geldi aşkıma

Ali Mete/ SANA OLAN SEVDAM....şiir kitabından

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.261
  • 230.616
  • 29.261
  • 230.616
# 25 Şub 2014 22:15:02
ANADOLU

Ben Anadoluyum...
Yıllar yılı susuz kaldım, yıllar yılı aç...

Şükrederek, kalktığım sofralarımda
Ya soğan ekmek olur, yahut bulamaç.

Hastalarım ölüm yataklarında
Ne doktor yüzü gördüm, ne ilaç.

Zaman zaman nankör çıktı büyütüp okuttuğum,
Gölge vermedi çok kere diktiğim ağaç...

Devlet denince hep vergi geldi aklıma
Jandarma deyince kırbaç...

En gümrah ırmaklarım boşuna akıp gitti
Üç beş adım ötesinde toprağım vardı kıraç.

Gittim, yiğitçe döğüştüm gazâ meydanlarında
Ne tak-ı zaferler istedim, ne taç...

Savaşta çiğnetmedim hilâli düşmanlara
Barışta düştü üstüme gölge gölge haç...

Yolsuz, okulsuz köylerim, kasabalarım hâlâ
Alın terine muhtaç...

Ben Anadoluyum, acılı, mahzun;
Bende bitmez tükenmez dert kulaç kulaç...
 
Yavuz Bülent Bakiler

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 26 Şub 2014 09:51:53
Yaz başlangıcı için bir aşk ezgisi


Her şey bir başlangıçtı başaklar bile
Kırlar dağlar deniz kenarları
Denize inen sokakların kuşları.
Durup baktım yapraklar başlangıçtı
Sonra evler pencerelerinden fesleğen sarkıtan
Akşamüstünün buğusu, bugünün sonu
Kırgın bir kuşun denize doğru uçuşu
Başlangıçtı sevgimize biliyor musun

Vakit yoktu aşka nasıl bulmuştuk
Ertelenmiş bir başlangıçtı efsane kıldık
Leylak kokusu sızdıran evleri, sokakları
Geçip gitmiştik bir gülümseme bırakarak

Vakit yoktu açık denizleri özlemeye
Fesleğen sulamaya pencere önünde
Bir tenhalığı yaşamaktan bakışmaya bile
Şaşırdım doğrusu nasıl bulmuştuk aşkı
Her şey her zaman bir çığlıktı
Tenha bir istasyonda okuduğun
Bir suç işler gibi okuduğun öğlesonu

Her şey bir başlangıçtı sevgimize
Çılgın yaz çiçeklerine, yediveren güllere,
Kalbinin hızla akışı bile sevgilim.
Ah bir sevdaydı şurada çınlayan sesin
Geceyarıları beni umarsız bekleyişin,

Sanki bir çiçek sergisiydi karanlıkta gözlerin

Ahmet Ada

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.261
  • 230.616
  • 29.261
  • 230.616
# 26 Şub 2014 10:06:26
Bu günlerde herkes gitmek istiyor
Küçük bir sahil kasabasına
Bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara…
Hayatından memnun olan yok.
Kiminle konuşsam aynı şey…
Herşeyi, herkesi bırakıp gitme isteği.
Öyle “yanına almak istediği üç şey” falan yok.
Bir kendisi
Bu yeter zaten.
Herşeyi, herkesi götürdün demektir..
Keşke kendini bırakıp gidebilse insan.
Ama olmuyor.
Hani kendimizden razıyız diyelim, öteki de olmuyor.
Yani herşeyi yüzüstü bırakmak göze alınmıyor.
Böyle gidiyoruz işte.
Bir yanımız “kalk gidelim”,
Öbür yanımız “otur” diyor.
“Otur” diyen kazanıyor.
O yan kalabalık zira…
İş, Güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile,
Güvende olma duygusu…
En kötüsü alışkanlık
Alışkanlığın verdiği rahatlık,
Monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor.
Kalıyoruz…
Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz.
Evlenmeler…
Bir çocuk daha doğurmalar..
Borçlara girmeler…
İşi büyütmeler…
Bir köpek bile bizi uçmaktan alıkoyabiliyor.
Misal ben…
Kapıdaki Rex’i bırakıp gidemiyorum.
Değil bu şehirden gitmek,
İki sokak öteye taşınamıyorum.
Alıp götürsem gelmez ki…
Bütün sokağım köpeğim olduğunun farkında
Herkes onu, o herkesi seviyor.
Hangi birimizle gitsin?
“Sırtında yumurta küfesi olmak” diye bir deyim vardir;
Evet, sırtımızda yumurta küfesi var hepimizin
Kendi imalatımız küfeler.
Ama eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada.
Ölüm var zira.
Ölüme inat tutunmak lazım.
Basit ufak kaçışlar yapabilsek.
Var tabi yapanlar, ama az
Sadece kaymak tabakası
Hepimiz kaçabilsek…
Bütçe, zaman, keyif… Denk olsa.
Gün içinde mesela…
Küçücük gitmeler yapabilsek.
Ne mümkün
Sabah 9, akşam 18
Sonra başka mecburiyetler
Sıkışıp kaldık.
Sırf yeme, içme, barınmanın bedeli
Bu kadar ağır olmamalı.
Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
Bir ömür karşılığı, bir ömür yani.
Ne saçma…
Bahar mıdır bizi bu hale getiren?
Galiba.
Ben her bahar aşık olmam ama
Her bahar gitmek isterim.
Gittiğim olmadı hiç.
Ama olsun… istemek de güzel.

Can Yücel

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.261
  • 230.616
  • 29.261
  • 230.616
# 26 Şub 2014 18:39:29
Aramızdaki mesafeye şiirlerimden geçit kurayım,
"geleceğim" diye ses et yeter..

Hikmet Anıl Öztekin

Çevrimdışı sergüzeşt

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 326
  • 4.376
  • 326
  • 4.376
# 26 Şub 2014 19:35:44
Biraz değiştim,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar…
Değiştim,
Unutamadığım sözlerinin arasında sıkışıyorum,
Bir yanım kendimi kolluyor bir yanım seni
Ben benimle savaşıyorum,
Seninle değil!
Sonucu kılıcı kuşananından belli olan bir savaşın
Ne kazanabileni ne de kaybedeniyim,
Sorun değil!

Elbet alışırım,
Biraz alıştım,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Alıştım,
Varlığını istemediğim tüm eksik yanlarıma,
Ve çokluğunu da yokluğunu da istemediğim bu iki arada bir derede duyguya alışıyorum,
Bir yanım bırak diyor bir yanım
Kesin değil!

Henüz tanıştım,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Tanıdığımı sandığım bana daha da yakınım artık,
Duvarlara anlatırken öğrendiklerim kendi hakkımda,
Ve aynalara ağlarken gördüklerim kendi tarafımda…
Bir yanım memnun oldum diyor, bir yanım tanıyamadım daha,
Samimi değil!

Bir hayli kırıldım,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Canıma batan her halin felç gibi indi bedenime,
Gözlerimden tut da ciğerime kadar kırgınım!
Aslında ne sana, ne olanlara…
Kendime kırgınım…
Maziye hiç değil, an’a kırgınım.
Anlatamadığım, anlayamadığım masalların bana yaptıklarına,
Dinlediğim şarkılarda bana seni anlatan şarkıcılara,
Beni anlamadığın kelimelerin bana her şeyi anlatıyor gibi geliyor oluşlarına…
Bir hayli kırgınım…
Beni ben kırdım oysa,
İyi değil!

Galiba yoruldum,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Kendime kalbimi kanıtlamaktan,
Ve kanıtladığıma kendimi inandırmaktan,
Ve dahası kocaman bir sahada tek başına koşmaktan yoruldum

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK