Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı ferdem

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.415
  • 27.386
  • 4.415
  • 27.386
# 01 May 2015 15:06:18
YA EVDE YOKSAN
Aşkınla ne garip hallere düştüm
Herşeyim tamam da bir sendin noksan
Yağmur yaş demeden yollara düştüm
İçim ürperiyor, ya evde yoksan
Elbisem gündelik, pabucum delik
Haberin olsa da sobayı yaksan
Yağmur iliğime geçti üstelik
İçim ürperiyor, ya evde yoksan
Sarhoşsan kapını çaldığım anda
Saç baş darmadağın, açık saçıksa
İçim ürperiyor, ya evde yoksan
N
Derin bir uykunun dibine düşsek
İçim ürperiyor, ya evde yoksan
Ne kadar üşüdüm nasıl acıktım
İlk önce sıcacık banyoya soksan
Sanırsın şu anda denizden çıktım
İçim ürperiyor, ya evde yoksan
Yanlış mı aklımda kalmış acaba?
Muhabbet sokağı numara doksan
Boşa mı gidecek bu kadar çaba
İçim ürperiyor, ya evde yoksan
Ya yolu kaybettim, ya ben kayboldum
Ne olur bir yerden karşıma çıksan
Tepeden tırnağa sırılsıklam oldum
İçim ürperiyor, ya evde yoksan

Cemal Safi

Çevrimdışı bergüzar

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
# 01 May 2015 16:25:47
İşitme her sözü ol gûşu sağır
Beladan sakınmak noksanlık mıdır?
İmkansız bir hâle bağır ha bağır
Barbarlık eylemek insanlık mıdır?
Söz söyle gönlünün iktidarınca

El elden üstündür arşe varınca
Süleyman’a söz öğretti karınca
Maslahat dinlemek nâdânlık mıdır?
Arifler her vakit nasihat eyler

Akıllı olanlar öğüdü dinler
Dost dostun her sözü yüzüne söyler
Doğru söz söylemek düşmanlık mıdır?

Sümmanî daima ilimden bıkmaz
Aklı olan yoldan kenara çıkmaz
Yiğit olan gücü yettiğin yıkmaz
Ölmüşü öldürmek arslanlık mıdır?
AŞIK SÜMMANÎ

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 01 May 2015 19:39:21
Olsun istersin...
Hatta olsun diye yapılması gerekenden daha da fazla üstelersin.
Aşktır ; değer verirsin, ödün verirsin, sevgiden de öte saygı gösterirsin, olmayacak kaç şey varsa bir araya bile getirirsin...
Bakarsın, ne anlattığını anlayabilmiş (?) ne de çözüm için bi'şeyler yapma gayretinde.
İştir ; sabahlarsın, "olsun" diye ailenden çaldığın zamanı oraya verirsin...
Dosttur ; hayatta kimseyi dinlemediğin kadar dinler, kendine ayırmadığın onca şeyi "O'na" ayırmaya çalışırsın...
Sonra olayın içinden kendini çıkartır şöyle karşıdan yaptıklarına bir bakarsın... Bakarsın ki her şey başladığın gibi!
Olmuyorsa, olmuyordur!

Gönlün rahat mı?
Elinden geleni yaptın mı?
Cidden olmuyorsa zorlamayacaksın...



Can Yücel

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.123
  • 24.108
  • 5.123
  • 24.108
# 01 May 2015 22:30:32
BANA BİR ŞİİR YAZ!

Bana bir şiir yaz bu gece
Geceler gibi uzun ve siyah
Gündüzler gibi kısa ve apak
Ateşler gibi sıcak olsun
Vuslatlar kadar da uzak

Bana bir şiir yaz bu gece
Henüz adı konamadan tükenmiş bir sevdayı serpiştir içine
Gözyaşlarımın nemi sinsin her satırına çoğalarak
Ne sen yazmış ol
Nede bana yazıldığı bilinsin
İkimizden başka kimseler bilmesin bırak

Bana bir şiir yaz bu gece
Bir hece benden
Bir kelime senden
Ve cümleler kur her dizede olmayacak bizden

Bana bir şiir yaz bu gece
Sırtımı yaslayıp mısralarına
Gönlümün şu bitmez yorgunluğunu atayım
Kimi gün gülümsetsin beni
Kimi gün deliler gibi ağlayayım
“Seviyorum” de bana satır aralarında utanıp sıkılayım
Öyle bir bak ki gözlerime
“Bende” deyip kendimi kollarında bulayım

Bana bir şiir yaz bu gece
Faili sen ol
Meçhulü ben
Adın gibi dilimde
Sevdan gibi içimde dur durak bilmeden salınıp dursun
Öyle bir “kal” de ki bana
Bırakıp giden namert olsun

Bana bir şiir yaz bu gece
Az çok tanırsın beni
Ne varsa hasretlendiğim sen benden iyi bilirsin
Onları yaz biraz
Şu bitmeyen yalnızlığımdan bahset
Gözlerini anlat
Her satırda ellerini az daha uzat

Hadi bana bir şiir yaz bu gece
Kuşanıp zırhımı, kılıcımı
Toplayıp topumu tüfeğimi çıktığım savaşlardan
Aldığım yaralarla sılaya dönüşümü anlat
Bir tohumken yerde
Ve çıkmak için itelerken toprağı var gücümle
Bir ayak izine yenik düşüp
Fışkıramayışımı anlat yeryüzüne
Anlat işte sağdan soldan
Eş, dost, akraba, konu, komşu, ulemadan
Hasretlenip, hasetlendiğimden
Özleyip de gidemeyişimden
Gidip de dönmeyenlerimden
Gelip bulamadıklarımdan yaz
Söyle işte
Yaz bir şeyler benim için bu gece

Benim için bir şiir yaz
Neden seviyorum diyemeyişimden başla önce
Sonra ellerimi uzatıp da değemeyişimden
Değip de hissedemeyişimden bahset
Yorgunluklarımı anlat
Bir iken iki olmak için çıktığım yolda
İki, üç, dört ve hatta beş olmuşken
Tek başına kalışımı anlat
Ben yaşamaya korkmadım
Sende yazmaya korkma
Hadi
Benim için bu gece bir şeyler karala

Sevdaya sevdalanışımı anlat
Ve sevdalarımın yalnızlığından bahset
Yaşayamadığım ne varsa ömür denen şu yolda
Bu şiirde bana yaşat
Eğer bir gün kaderde senden ayrı düşmek varsa
Onu da son mısraya sakla
Martı çığlıklarına karışan şu bedenim
Cemresiz topraklara düşsün kızılca kıyamet bir akşamda
Öyle yaz ki bir tanem
Ben şiire ağlayayım
Şiirse bana

Nilüfer AKBAY

Çevrimdışı ferdem

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.415
  • 27.386
  • 4.415
  • 27.386
# 02 May 2015 01:47:02
Eskiden Bir adım vardı
Ümidim feryadım vardı
Şimdi ben o ben değilim
Yolumu bilmiyorum
Ölmüyor gülmüyorum
Bu hayat yordu beni
Bildiğin gibi değil

Dallarım devriliyor
gençliğim savruluyor
Bir ayaz vurdu beni
Bildiğin gibi değil

Güllerim devriliyor
Gençliğim savruluyor
Bir ayaz vurdu beni
Bildiğin gibi değil

Eskiden mevsim seçerdin
Solardın Çiçek açardın
Şimdi ben o ben değilim
Bir nefes bir ahım var
Bilmem ne günahım var
Vedalar sardı beni
Bildiğin gibi değil

dallarım devriliyor
gençliğim savruluyor
Bir ayaz vurdu beni

bildiğin gibi değil

güllerim devriliyor
gençliğim savruluyor
vedalar yordu beni
bildiğin gibi değil

'şehrin en karanlık yerinde duruyorum haydi durma
hiç ümidim kalmadı tutunacak bir dalım
başımı yere eğme benim mazlum yerine koyma
allı pullu düşlerim vardı oysa
bir hayat böyle tersine dönmez bir yiğit böyle harcanmaz
dağlara taşlara bağırasım geliyor
içim yanıyor içim
bildiğin gibi değil…

bu bir hikayenin bitişi midir?
bu kanlı bir veda mıdır?
bu son savaşçının yediği kurşun
bu son kalenin de düşüşü müdür?
dalgaların çekilişi bayrakların yıkılışı
bu şarkıların susuşu mudur?
Ömrüm kanıyor ömrüm
bildiğin gibi değil…

ben bu hayata asiydim
böyle değildim
bir yıldız kaydı ömrümden ben dilemedim
işte herşeye sırtımı dönüp koşuyorum
sarı güller kahrolsun
ıslak gözler beyaz mendil kahrolsun
kahrolsun bu kaldırım bu nezaket mutluluk dilekleri
canım yanıyor canım
bildiğin gibi değil…

Çevrimdışı bergüzar

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
# 02 May 2015 01:50:03
...................
Ben yağmurlu bir akşam üstü
Şiirlerin kalbinden düştüm bu hayatın içine
Bir şubat sabahı ezan sesleriyle geldim ait olmadığım bu dünyaya
Şehrim karla karışık is kokuyordu o zamanlar
Küçüktüm , dünyanın tozu topragi bulaşmamıştı ellerime
Kırlangıçlar ölürdü şehrimde
Ben onları görmdüğümde aglardim
Ölümü ilk orada tanıdım
Önce kuşlar , sonra insanlar öldü
Ben hala alışamadığım bir dünyada yaşıyorum
Gözlerim ötelerde gül sancısı çeken yürekleri arıyor ruhum
Gurbetteyim ait olmadığım bir şimdideyim
Zaman tasavuurunu yok edecek bir şeyler olmalı
Birilerinin bize iyi gelecek duaları olmalı

-M.Akif Baltacı

Çevrimdışı bergüzar

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
# 02 May 2015 01:50:57
hadi hiçbir yer'e gidelim.
hiçbir yer'de hiç kimsemiz yoktur,
şehrimiz, denizimiz, dağımız, evimiz yoktur.
uğurlayanımız, karşılayanımız, bekleyenimiz,
özleyenimiz de olmasın öyleyse.
kimse kimseyi anlamasın, biz de kendimizi..
hiçbir şey anlamayalım.
hadi kelimeleri kapatalım, sesleri unutalım,
cümleleri kıralım, kendimizden dağılalım.
kars'a giden sise karışalım, kars'a gidelim.
kars'a gitmek, hiçbir yer'e gitmek olsun, gidelim
yokluğa gitmenin yolu nereden geçiyor, bakalım.
bakalım yol nereye kadar yolcu nereye?
'sen kalansın ben eyleyen' demeden önce
iki yolcudan biri diğerine..
sen 'tabii ki' de, o da 'neyse' desin
ve herkes kendi kars'ına,
kendi yokluğuna gitsin.
hadi artık
gidelim..

| haydar ergülen

Çevrimdışı ayas42

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 156
  • 1.076
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 156
  • 1.076
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 02 May 2015 02:10:59
Bülbül
Bütün dünyaya küskündüm, dün akşam pek bunalmıştım:
Nihayet bir zaman kırlarda gezmiş, köyde kalmıştım.

Şehirden çıkmak isterken sular zaten kararmıştı;
Pek ıssız bir karanlık sonradan vadiyi sarmıştı.

Işık yok, yolcu yok, ses yok, bütün hilkat kesilmiş lâl...
Bu istiğrakı tek bir nefha olsun etmiyor ihlâl.

Muhitin hali "insaniyet"in timsalidir sandım;
Dönüp maziye tırmandım, ne hicranlar, neler andım!

Taşarken haşrolup beynimden artık bin müselsel yâd,
Zalâmın sinesinden fışkıran memdûd bir feryad.

O müstağrak, o durgun vecdi nâgâh öyle coşturdu:
Ki vadiden bütün, yer yer, eninler çağlayıp durdu.

Ne muhrik nağmeler, ya Rab, ne mevcamevc demlerdi:
Ağaçlar, taşlar ürpermişti, güya Sur-ı mahşerdi!

-Eşin var âşiyanın var, baharın var ki beklerdin.
Kıyametler koparmak neydi ey bülbül, nedir derdin?

O zümrüt tahta kondun, bir semavi saltanat kurdun,
Cihanın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun!

Bugün bir yemyeşil vâdi, yarın bir kıpkızıl gülşen,
Gezersin hânumânın şen, için şen, kâinatın şen!

Hazansız bir zemin isterse, şayet ruh-ı serbâzın,
Ufuklar, bu'd-i mutlaklar bütün mahkûm-ı pervâzın.

Değil bir kayda, sığmazsın kanatlandın mı eb'ada
Hayatın en muhayyel gayedir âhrara dünyada.

Neden öyleyse matemlerle eyyâmın perişandır,
Niçin bir katrecik göğsünde bir umman huruşandır?

Hayır matem senin hakkın değil, matem benim hakkım;
Asırlar var ki aydınlık nedir hiç bilmez afakım.

Teselliden nasibim yok, hazan ağlar baharımda
Bugün bir hanumansız serseriyim öz diyarımda.

Ne hüsrandır ki: Şark'ın ben vefâsız, kansız evlâdı,
Seraba Garba çiğnettim de çıktım hâk-i ecdâdı!

Hayalimden geçerken şimdi, fikrim herc ü merc oldu,
Salahaddin-i Eyyubi'lerin, Fatih'lerin yurdu.

Ne zillettir ki: nâkûs inlesin beyninde Osman'ın;
Ezan sussun, fezâlardan silinsin yâdı Mevlâ'nın!

Ne hicrandır ki: en şevketli bir mâzi serâb olsun;
O kudretler, o satvetler harâb olsun, türâb olsun!

Çökük bir kubbe kalsın ma'bedinden Yıldırım Hân'ın;
Şenâatlerle çiğnensin muazzam Kabri Orhan'ın!

Ne heybettir ki: vahdet-gâhı dînin devrilip, taş taş,
Sürünsün şimdi milyonlarca me'vâsız kalan dindaş!

Yıkılmış hânmânlar yerde işkenceyle kıvransın;
Serilmiş gövdeler, binlerce, yüz binlerce doğransın!

Dolaşsın, sonra, İslâm'ın harem-gâhında nâ-mahrem...
Benim hakkım, sus ey bülbül, senin hakkın değil mâtem!

Mehmet Akif Ersoy

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.162
  • 229.909
  • 29.162
  • 229.909
# 02 May 2015 07:40:54
Mühür Gözlüm

Mühür gözlüm seni elden
Sakınırım kıskanırım
Uçan kuştan esen yelden
Sakınırım kıskanırım

Havadaki turnalardan
Su içtiğin kurnalardan
Giyindiğin urbalardan
Sakınırım kıskanırım

Beşikte yatan kuzundan
Hem oğlundan hem kızından
Ben seni senin gözünden
Sakınırım kıskanırım

Al'İzzet'i oncalardan
Elindeki goncalardan
Yerdeki karıncalardan
Sakınırım kıskanırım

Çevrimdışı harslan05

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.416
  • 70.035
  • 3.416
  • 70.035
# 02 May 2015 11:57:42
Papatya

Uzun
İncinik bir yoldan
Döke döke
Ekmek kırıntılarını ardıma
Geldim.
Çıldırtan bir yalnızlıktan ibaretmiş aslında
Geçtiğim zaman…
Ve
Güllerden karanfillerden geçiyor da insan
Geçemiyor bir türlü papatyanın
Buğulu kokusundan…
Islıkla sevdiğin bir şarkıyı söyler gibi
Yoluyorsun tek tek beyaz saçlarını
Biliyor…
Bilmiyor…
Tut ki biliyor duymak istediğini
Gelecek …
Gelmeyecek…
Tut ki biliyor gelip gelmeyeceğini
Kalıyor…
Kalmıyor…
Tut ki biliyor hangisi baki…
Neden böyle yarı ağlamaklı
Neden böyle külden küle
Fısıl fısıl böyle yolmak
Sarı benzinden
Beyaz saçlarını…

BLUE PRINCE

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 02 May 2015 19:40:57
Senin olmadığın ve benim olmadığım bir sokaktaki köşebaşında çarpıştı duygularımız!
Döküldü içindekiler ve döküldü içimdekiler...
Sen yoktun orda ve ben de yoktum;
Ama sevda vardı!

Ve, ben; seni adını bilmeden sevdim

Muammer Erkul

Çevrimdışı Gülirem

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.123
  • 17.812
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 5.123
  • 17.812
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 02 May 2015 20:45:51
Karamanoğlu Mehmet Beyi Arıyorum 

Göreniniz, bileniniz, Duyanınız var mı?
Bir ferman yayınlamıştı:
Bu günden sonra, divanda, dergâhta,Bârgâhta, mecliste, meydanda
Türkçeden başka dil konuşulmaya diye
Hatırlayanınız var mı?


Dolanın yurdun dört bir yanını,
Çarşıyı, pazarı, köyü, şehri, Fermana uyanınız var mı?
Nutkum tutuldu, şasırdım merak ettim,
Dolandığımız yerlerdeki Türkçe olmayan isimlere,
Gördüklerine, duyduklarına üzüleniniz var mı?


Tanıtımın demo, sunucunun spiker,
Gösteri adamının showmen, Radyo sunucusunun diskjokey,
Hanım ağanın, firstlady olduğuna
Şaşıranınız var mı?


Dükkânın store, bakkalın market, torbanın poşet,
Mağazanın süper, hiper, gross market,
Ucuzluğun, damping olduğuna
Kananınız var mı?

İlan tahtasının bilboard, sayı tablosunun skorboard,
Bilgi alışının brifing, bildirgenin deklarasyon,
Merakın, uğrasın hobby olduğuna
Güleniniz var mı?

Bırakın eli, özün bile seyrek uğradığı,
Beldelerin girişinde welcome çıkışında goodbye
Okuyanınız var mı?

Korumanın, muhafızın, body guard,
Sanat ve meslek pirlerinin duayen,
İtibarın, saygınlığın,prestij olduğunu
Bileniniz var mı?


Sekinin, alanın platform, merkezin center,
Büyüğün mega, küçüğün mikro, sonun final,
Özlemin hasretin, 
nostalji olduğunu
Öğreneniniz var mı?

İş hanımızın plaza, bedestenimizin galeria,
Sergi yerlerimizi, center room, show room,
Büyük şehirlerimizi, mega kent diye
Gezeniniz var mı?

Yol üstü lokantamızın fast food,
Yemek çeşitlerimizin menü,
Hesabını, adisyon diye
Ödeyeniniz var mı?

İki katlı evinizi dubleks,
Üç katlı komşu evini tripleks,
Köşklerimizi villa, eşiğimizi antre,
Bahçe çiçeklerini flora diye
Koklayanınız var mı?

Sevimlinin sempatik, sevimsizin antipatik,
Vurguncunun spekülatör, eşkıyanın mafya,
Desteğe, bilemediniz koltuk çıkmağa, sponsorluk
Diyeniniz var mı?


Mesireyi, kır gezisini picnic,
Bilgisayarı computer, hava yastığını air bag,
Eh pek olasıcalar, oluru, pekalayı, okey diye
Konuşanınız var mı?


Çarpıcı önemli haberler, flash haber,
Yaşa, varol sevinçleri, oley oley,
Yıldızları, star diye
Seyredeniniz var mı?
Virvirik dağının tepesindeki köyde,
Cafe show levhasının altında,
Acının da acısı
Kahve içeniniz var mı?

Toprağımızı, bayrağımızı,
İnancımızı çaldırmayalım derken,
Dilimizin çalındığına, talan edildiğine,
Özün el diline özendiğine,
İçi yananınız var mı?

Masallarımızı, tekerlemelerimizi,
Ata sözlerimizi unuttuk,
Şarkılarımızı, türkülerimizi,
Ninnilerimizi kaybettik,
Türkçemiz elden gidiyor,
Dizini döveniniz var mı?

Karamanoğlu Mehmet Beyi arıyorum,
Göreniniz, bileniniz,
Duyanınız var mı?

Bir ferman yayınlamıştı ...
Hayal meyal hatırlayıp da,
Sahip çıkanınız var mı

       Yusuf Yanç

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.861
  • 1.093
  • 11.861
# 02 May 2015 20:46:16
        h.n.a.


DOSTA SESLENİŞ

Od düşmüş gönlüme.
Söndür de derdine yan…
Muhanne yolu kesmiş,
Çöldeki merdine yan…
Yarınlar kalleş dolu!
Mert olan her düne yan…

Çevrimdışı ogrtmn35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 17.440
  • 177.492
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 17.440
  • 177.492
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 02 May 2015 21:06:02
Bir Ay doğsa,
Allı, pullu ve beyaz..
Aydınlatsa içimizdeki karanlıkları..
Sonra bir Güneş çıksa,
Sıcacık, buğday sarısı..
Isıtsa yüreğimizdeki soğuklukları..

T.Tuğba Baş

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.162
  • 229.909
  • 29.162
  • 229.909
# 03 May 2015 08:52:56
Kaldırımlar

Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayâl görüyorum.

Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.

İçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...
Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.

Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!

Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler.

Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.

Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi..
 
Necip Fazıl Kısakürek

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK