Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.162
  • 229.909
  • 29.162
  • 229.909
# 26 Nis 2015 20:06:12
ADANMIŞ BİR AŞKIN SEFERİNDEYİZ
Adanmış bir aşkın seferindeyiz, henüz sefer bitmedi
Buhurlu türkülerimiz var, daha ötelere söylenecek
Sazlarımızın telleri kırık da olsa, yine de ses verir
Naif teganniler çıkar; yüreğimizden, hançeremizden
Garip, Kerem ayaklı türküler dem tutar ezgilerimizde
Söylenmez sanma sakın, gayrı Veysel’ce türkülerimiz
—Yeter ki sen, yüreğinde her dem kalmayı dene…
Bırak şakaklarımızdan kan damlasın, alnımızdan ter
Bahçelerimizde bir gün; Şiraz ellerinin açılır gülleri
Dillerimiz şâd olur, Kerbelâ’da susuz kalan dillerimiz
Hüseyin’in ağıtını söyleriz, yaşanmasın diye bir daha
Yansa da, kavrulsa da; Kerbelâ’ya dönen yüreklerimiz
Gün gelir, Anka kuşları gibi doğarız yeniden küllerimizden
—Yeter ki sen, yüreğinde her dem kalmayı dene…
Dert eyleme, tasalanma; aşılmaz diye bu tümsekler
Tümseklerde aşılır, dağlarda aşılır; akabeli yollarda
Ne de olsa çıktık bir kez yola, kavlimiz var kavisinden
‘Koşu bitikten sonra da, koşmaya soluklarımız yeter’
“Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz” bilmez misin?
Uzaklara bir gün, pervazlarıyla açılır pencerelerimiz
—Yeter ki sen, yüreğinde her dem kalmayı dene…
Ötelerden buhurlu, gülce sözler derlemekti hep bütün
Gül sözleri, gönül sularına yazmaktı en kutlu işimiz
Dönse de bugün devran, “ayakların hepsi baş olsa da”
Bir gün bahâra döner; zemherili, ayazlı, harlı kışımız
Ebuzer’ce kanaatimiz, Züheyir Kâap’ca nefesimiz var
Bilen bilir bizleri, geldik mi çok güzel olur gelişimiz
—Yeter ki sen, yüreğinde her dem kalmayı dene…
Deli Dumrul değiliz; Düşünürüz Yunus’ça, Mevlana’ca
Eğiliriz izanına, mizânına dünyanın; çarkı dönüp durdukça
Ram olmayız hiçbir zaman pervasızın pervasına kanıp
Gerekirse Pir Sultan’ca, Nesimi’ce cayır cayır yanarız
Semahlarda, semâlarda kendimizden geçeriz yarı esrik
İçeceksek aşkın bâdesini, sevgilinin ellerinden içeriz
—Yeter ki sen, yüreğinde her dem kalmayı dene…
Her şey söylense de zübde-i âlemde, söz bitti dense de
Yeni şeyler söylemek gerek, ‘yürek devletleri’ adına
Dün dünde kalmadı elbet, izharımız oralarda yazıldı
Kazıldı temelleri o günden; medresenin, çeşmenin, caminin
Gül koklayan adamla gördük, açılışını soylu bir çağın
Yeniçağlar açmaya; özgü düşünceler, berrak fikirler gerek
—Yeter ki sen, yüreğinde her dem kalmayı dene…
Gerilerde kalmasın yedi güzel adamın, yedi güzel rüyâsı
Yaşansın, “öz ülkeden başkentler başkentine” soylu ülküler
Dünya atlasında; Çin’den, Maçin’e örülse de görklü duvarlar
Dünyanın bir ucundan, hâlâ bir ucuna yürünecek yollar var
Dil bayrağı elimizde; kulaklarımızda çınlarken akınlar sesi
Umudunu yitirme; önümüzde öncüler, ak tolgalı beyler var
—Yeter ki sen, yüreğinde her dem kalmayı dene…
Gül yapraklarına gül tuğralı, gül nakşını örmek sevdamız
Sürülsek de yavru ceylanlar gibi, mekânımız yurtlardan
Çekilsek de fidan fidan, üç-ayaklı şafaklarda darağaçlarına
Kırılsa da kollarımız taşlarla; bitmeyecek gecelerle kavgamız
İbrahim’iz ateşlerde, Ummanlarda Musa’yız, zindanlarda Yusuf’uz
An gelir; can gelir dualarımıza; tamamlarız bu seferi
—Yeter ki sen, yüreğinde her dem kalmayı dene…
Celalettin KURT

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 26 Nis 2015 20:56:35
PENCERE
Bir pencere, bakmaya
Bir pencere, duymaya
Bir pencere, yeryüzünün yüreğine ulaşan tıpkı bir kuyu gibi
Tekrarlanan mavi şefkatin enginlerine açılan.
Yalnızlığın küçücük ellerini
Cömert yıldızların verdiği gece bahşişi kokularıyla
Dolduran bir pencere
Belki de konuk etmek için güneşi şamdan çiçeklerinin gurbetine
Bir pencere, yeter bana

Oyuncak bebeklerin ülkesinden geliyorum ben
Bir resimli kitap bahçesinde
Kâğıt ağaçların gölgesi altından
Toprak yollarında geçip giden
Kurum mevsiminden, kısır aşk ve dostluk deneylerinin
Sıralarında veremli okulların
Alfabelerin soluk harflerinin büyüdüğü yıllardan
Ve karatahtaya taş sözcüğünü yazar yazmaz çocuklar
Ulu ağaçlardan sığırcıkların çığlık çığlığa kanat çırparak
Uçup gittikleri
O andan
Etobur bitkilerin köklerinden geliyorum ben
Ve hâlâ başım
Dopdolu
Bir deftere toplu iğnelerle
Çakılan
O kelebeğin yabancı sesiyle

Asılınca güvenim adaletin koptu kopacak ipiyle
Ve bütün kentte
Parıldayan ışıklarımın yüreğini parça parça edince onlar
Koyu renk mendiliyle yasanın, bağladıklarında
Aşkımın çocuksu gözlerini
Ve isteğimin acı şakaklarından
Fışkırdığında kan
Yaşamım artık
Hiçbir şey olmadığında, hiçbir şey olmadığında duvar saatinin
      tiktaklarından başka
Anladım birden yolum yok yolum yok yolum yok
Çılgınca sevmekten başka

Bir pencere yeter bana bir tek pencere
Bilince ve bakışa ve suskunluğa
İşte öylesine boy atmış ki ceviz fidanı
Anlatabilir artık genç yapraklarına tüm bir duvarı
Ve sor aynadan
Adını kurtarıcının
Ve işte senden daha yalnız değil mi
Ayaklarının altında titreyen yeryüzü?
Yıkıntı elçiliğini, peygamberler
Kendileriyle birlikte getirmediler mi çağımıza?
Ve yankıları değil mi o kutsal metinlerin
Bu patlamalar art arda
Bu zehirli bulutlar?
Ey dost, ey kardeş, ey herkes!
Yazın tarihini gül soykırımının
Aya vardığınızda!

Düşler
Ne kadar safsalar o yükseklikten düşer ölürler
Şimdi dört yapraklı bir yoncayı kokluyorum ben
Eski düşüncelerin gömütünde boy atmış yonca
Ve soruyorum saflığın ve bekleyişin kefeninde toprak olan o kadın
      gençliğim miydi benim?
Çıkabilecek miyim yeniden o merak merdivenlerinden?
Merhaba diyebilecek miyim o iyi Tanrı'ya çatılarda dolaşan?

Seziyorum zaman geçip gitti artık
Seziyorum an, tarihin yapraklarından benim payıma düşendir
Seziyorum aldatıcı bir aralıktır bu masa saçlarımla o garip ve kederli
adamın elleri arasında

Bir şey söyle bana
Teninin tüm sevgisini sana bağışlayan insan
Ne istiyor diri kalma duygusundan başka?
Bir şey söyle bana
Kıyısındayım pencerenin
Ve güneşle bağlantıda...


Furuğ FERRUHZAD

Çevrimdışı ferdem

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.415
  • 27.386
  • 4.415
  • 27.386
# 27 Nis 2015 00:26:01
Allahın on pulunu bekleye dursun on kul;
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.
Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;
Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!..

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 27 Nis 2015 10:56:18
GÜN OLUR

Gün olur, alır başımı giderim,
Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda.
Şu ada senin, bu ada benim,
Yelkovan kuşlarının peşi sıra.

Dünyalar vardır, düşünemezsiniz;
Çiçekler gürültüyle açar;
Gürültüyle çıkar duman topraktan.

Hele martılar, hele martılar,
Her bir tüylerinde ayrı telaş!...

Gün olur, başıma kadar mavi;
Gün olur başıma kadar güneş;
Gün olur, deli gibi...


Orhan VELİ

Çevrimdışı demet özyurt

  • Uzman Üye
  • *****
  • 559
  • 3.783
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 559
  • 3.783
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 28 Nis 2015 08:04:13
Hayat Kısa Yol Uzun

Aldanmışız dünya’da, bir yalancı mehtaba;
Gerçek diye bakmışız, yıllaryılı seraba,
Beyhude döndürmüşüz, koca ömrü haraba;
Hayat kısa, yol uzun; takatın sonundayız,
Ömür denen ağacın, kuruyan dalındayız...

İnsan oğlu hayatta, sarhoş yaşıyor sarhoş!
Varamazsın menzile, istersen dört nala koş.
Artık iş işten geçti, ne etsen, ne yapsan boş,
Hayat kısa yol uzun; tâkatın sonundayız,
Aç gözünü iyi bak, girdabın yanındayız...

Bin çiçekten bal yapsan, rengi yok, tadı acı.
Zaman denen şu derde, bulan var mı ilacı?
Bugün ki aklım olsa, edermiydim baştacı;
Hayat kısa yol uzun; tâkatın sonundayız,
Takdirde yazılanın, belki son anındayız...

Kaderde olan olur, gelen çekilir başa;
Umudunu yitirme ey gönül! Hakça yaşa...
İcazet almadık ki, Yaradan’dan biz hâşâ;
Hayat kısa yol uzun; tâkatın sonundayız,
Çürüyen şu bedenin; hulkumda, canındayız...
 
Kazım Alkan
 
 
 

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.162
  • 229.909
  • 29.162
  • 229.909
# 28 Nis 2015 09:28:36
Boş Dünya
Gittiler...Bana dünyam
Birdenbire boş geldi.
Seçilmiş oldu eşyam.
Odalarım loş geldi.

Gözlerim müebbette,
Günü gelir elbette...
Gelir Melek nöbette,
Safa geldi, hoş geldi.

1982
Necip Fazıl Kısakürek

Çevrimdışı ferdem

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.415
  • 27.386
  • 4.415
  • 27.386
# 28 Nis 2015 13:16:33
GEL GAYRI

Kara gözlüm bu ayrılık yetişir
İki gözüm pınar oldu gel gayrı
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı

Ayların sırtında yıllar taşındı
Sanma ki garibi eller düşündü
Bebekler evlendi yollar aşındı
Kozalaklar çınar oldu gel gayrı



Hesap et gideli sen gurbet ile
Otuz ay tutuldu kolay mı dile
Hapisler sürgünler esirler bile
Sılasına döner oldu gel gayrı

Gönlüm sende gözüm yollarda durdu
Saat isyan etti takvim kudurdu
Hasret hançerini bağrıma vurdu
Yüreciğim kanar oldu gel gayrı

Emeği boşadır yuvasız kuşun
Nerdeyse toprağa değecek başın
Beni düşünmezsen kendini düşün
Herkes seni kınar oldu gel gayrı

Abdürrahim Karakoç

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 28 Nis 2015 15:58:30
Biraz yanılgı/biraz yazgı




kanamalı bir geceden tanıyorum sanki seni
 parlayan yızdızlara küsmüş insan kılıklı ağaçlar
 herkes çok mutlu olduğu yerde,bak
 bitiş çizgisinde ağlarken bile yaşlılar

 herkes konuşur bir gün:
 seni
 beni
 ve daha nicelerini

 ulaşmak istediğimiz o pınarlar var ya
 kapaklarını zoraki tutup uyutmadığımız
 papatyalar
 gelincikler
 tüyü kopmuş güneşler
 dikenleri erik ağaçlarının


 meraktan yerinde duramayan yabancılığın
 iğne deliği bir zamandan geçen hasretliğin
 az biraz küslüğün
 az biraz suskunluğun
 ne güzeldiniz oysa
 bir denizin üstünde martı olurken



 dudaklarına kelebek tozu sürdüm
 gece ve sen
 ne kadar sessiz
 ne kadar güzeldiniz

 (kelebekler sessiz ölür)

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.162
  • 229.909
  • 29.162
  • 229.909
# 28 Nis 2015 16:37:27
Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber...
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?
Öleceğiz müjdeler olsun, müjdeler olsun!
Ölümü de öldüren Rabbe secdeler olsun!
Kapı kapı, yolun son kapısı ölümse;
Her kapıda ağlayıp o kapıda gülümse!
O demde ki, perdeler kalkar, perdeler iner,
Azrail’e hoş geldin, diyebilmek de hüner...
O dem çocuklar gibi sevinçten zıplar mısın?
Toprağın altındaki saklambaçta var mısın?
Ölüm ölene bayram, bayrama sevinmek var;
Oh ne güzel, bayramda tahta ata binmek var!
Ufka bakarlar; ölüm uzakta mı uzakta...
Ve tabut bekler, suya inmek için kızakta...
Sultan olmak dilersen, tacı, sorgucu, unut!
Zafer araban senin, gıcırtılı bir tabut!
N.Fazıl Kısakürek

Çevrimdışı harslan05

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.416
  • 70.035
  • 3.416
  • 70.035
# 28 Nis 2015 16:53:27
Hayat tersine yaşanmalıydı bence
Önce ölümü savuşturmalıydık başımızdan.
Yirmi yılımızı huzurevinde geçirip,
Çok gençleştiğimiz için atılmalıydık.
Altın bir saatimiz olduktan sonra işe başlamalıydık.
Kırk yıl çalışmalıydık, ta ki,
Emekliliğin tadını çıkarabilecek denli gençleştiğimiz güne kadar.
Üniversiteye gitmeliydik sonra, liseye hazır hale gelene dek
Parti yapmalıydık
İyice ufalmalıydık, oyun oynayıp
Sorumlulukları unutmalıydık.
Küçük bir kız ya da bir erkek bebek olunca annemize dönmeli,
Son dokuz ayımızı yüzerek geçirmeli
Ve sevgi dolu bir bakışta son bulmalıydık.

Norman Glass

Çevrimdışı seliali

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 4.869
  • 31.330
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 4.869
  • 31.330
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 28 Nis 2015 18:32:16
Utansın / Necip Fazıl Kısakürek

Tohum saç, bitmezse toprak utansın!
Hedefe varmayan mızrak utansın!

Hey gidi küheylan, koşmana bak sen!
Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!

Eski çınar şimdi noel ağacı;
Dallarda iğreti yaprak utansın!

Ustada kalırsa bu öksüz yapı,
Onu sürdürmeyen çırak utansın!

Ölümden ilerde varış dediğin,
Geride ne varsa bırak utansın!

Ey binbir tanede solmayan tek renk;
Bayraklaşamıyorsan bayrak utansın!

Çevrimdışı kurthan

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 10.704
  • 73.165
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 10.704
  • 73.165
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 28 Nis 2015 18:52:01
ÇOK GÜZEL ŞEY

Yaşamak güzel şey doğrusu
 Üstelik hava da güzelse
 Hele gücün kuvvetin yerindeyse
 Elin ekmek tutmuşsa bir de
 Hele tertemizse gönlün
 Hele kar gibiyse alnın
 Yani kendinden korkmuyorsan
 Kimseden korkmuyorsan dünyada
 Dostuna güveniyorsan
 İyi günler bekliyorsan hele
 İyi günlere inanıyorsan
 Üstelik hava da güzelse
 Yaşamak güzel şey
 Çok güzel şey doğrusu.

 Melih Cevdet Anday

Çevrimdışı yumuduk

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 54
  • 117
  • 54
  • 117
# 28 Nis 2015 18:52:40
Kum

Sen kum nedir bilmezsin
Deniz nedir görmedin ki.
Yum gözlerini zamanı düşün,
Deniz bir gözünde
Kum bir gözündedir…

Sen taş nedir bilmezsin
Dağa çıkmadın ki.
Yürü ufuklara doğru,
Dağ bir ayağında
Taş bir ayağındadır…

Sen kül nedir bilmezsin
Ateş yakmadın ki.
Uzat ellerini gökyüzüne,
Ateş bir elinde
Kül bir elindedir…

Sen kan nedir bilmezsin
Ölmedin,öldürmedin ki.
Yat toprağa boylu boyunca,
Ölüm bir yanında
Kan bir yanındadır…

Sen aşk nedir bilmezsin
Beni sevmedin ki.
Ağla, ağlayabildiğin kadar,
Bütün güzellikler sende
Aşk, aşk bendedir.

Ümit Yaşar OĞUZCAN

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 28 Nis 2015 20:35:35
ALIŞAMADIM YOK OLUŞUNA/ BEDİRHAN GÖKÇE


Nice zaman oldu ey sevgili sana iki satır yazmayalı
Yazmayalı konuşmayalı nice zaman
Kaç mevsim, kaç yağmur sonrası
Kaçıncı cemrenin kaçıncı kez ruhuma yağışı
Kaç tipi, kaç fırtına
Gittiğin günü unuttum ama
Sırtına dökülen saçların
Gözyaşlarını kurutan parmakların
Peçete bozgunu parçalanmış mendil parçaların
Siyah kazağın, beyaz gömleğin, çantanı sırtına hızla atışın
Hala aklımda..!
Hala aklımda dünyanın başıma yıkıldığı an
Giderken bıraktığın son hatıra
Gitmen gerekiyordu gittin
Bitmen gerekiyordu ama bitmedin
Bizi ölüm ayırırdı ancak
Yaşarken öldün ama, yine gitmedin..!
Her bunaldığım zamanlarda hep seni anıyorum yine
O olsaydı diyorum şimdi
O olsaydı ve dertleşseydik ölesiye
Ben anlatsam o ağlasa, ben ağlasam o anlatsa
Ve dökülmüş dertlerimizi bir bir bırakıp
O kırık masanın bir ucuna
Ve yeni bir umutla doğrularak kalksak
Yıkılmış oturduğumuz her masada
Bu mektubu sana yazıyorum ey sevgili
Yeni adresini bilmediğim gibi
Hüznümü nasıl dağıtacağımı da bilmiyorum artık
Ve artık yüreğimi dökeceğim hiç kimsem yok
O yüzden gıyabında da olsa yine sana söylüyorum
Hiç keyfim yok sevgili, tadım yok, tuzum yok
Dünya puslu bir liman götürecek gemim yok,
Evim bana dar,yüreğim dünya’ya dar
Yada yada her normalde ruhum bedenime dar
Kimse anlamadı beni senin kadar ey sevgili
Ne susuşuma bir anlam biçildi ne gülüşüme bir an
Gittiğim her cenazede millet ölene ben hep sana ağladım ama kimse anlamadı !
Belkide bu yüzden yalancı gülmelerim sebepsiz ağlamalarım
Senden arta kalan ikimizin bildiği sır olarak kaldı
Yok yok uzun uzadıya anlatacak değilim
Acıklı bir şarkının nakaratı kadar bile değilim artık
Hüznüm bana aşina, ben yüzüne aşina
Ama ne bileyim işte şairin dediği gibi
Bir türlü alışamadım yok oluşuna…!

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 29 Nis 2015 09:21:16
görmedikçe gördüğün bu mucizeleri, ..
 görmedikçe senin gözlerinle evreni, ..
 göremiyorum ki dünya gözüyle seni ..
 hem ben sana bişey söyleyim mi yavrum, ..
 ben aslında seni görmek filan değil, ..
 düpedüz seni istiyorum!

 Can Yücel

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK