ADANMIŞ BİR AŞKIN SEFERİNDEYİZ
Adanmış bir aşkın seferindeyiz, henüz sefer bitmedi
Buhurlu türkülerimiz var, daha ötelere söylenecek
Sazlarımızın telleri kırık da olsa, yine de ses verir
Naif teganniler çıkar; yüreğimizden, hançeremizden
Garip, Kerem ayaklı türküler dem tutar ezgilerimizde
Söylenmez sanma sakın, gayrı Veyselce türkülerimiz
Yeter ki sen, yüreğinde her dem kalmayı dene
Bırak şakaklarımızdan kan damlasın, alnımızdan ter
Bahçelerimizde bir gün; Şiraz ellerinin açılır gülleri
Dillerimiz şâd olur, Kerbelâda susuz kalan dillerimiz
Hüseyinin ağıtını söyleriz, yaşanmasın diye bir daha
Yansa da, kavrulsa da; Kerbelâya dönen yüreklerimiz
Gün gelir, Anka kuşları gibi doğarız yeniden küllerimizden
Yeter ki sen, yüreğinde her dem kalmayı dene
Dert eyleme, tasalanma; aşılmaz diye bu tümsekler
Tümseklerde aşılır, dağlarda aşılır; akabeli yollarda
Ne de olsa çıktık bir kez yola, kavlimiz var kavisinden
Koşu bitikten sonra da, koşmaya soluklarımız yeter
Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz bilmez misin?
Uzaklara bir gün, pervazlarıyla açılır pencerelerimiz
Yeter ki sen, yüreğinde her dem kalmayı dene
Ötelerden buhurlu, gülce sözler derlemekti hep bütün
Gül sözleri, gönül sularına yazmaktı en kutlu işimiz
Dönse de bugün devran, ayakların hepsi baş olsa da
Bir gün bahâra döner; zemherili, ayazlı, harlı kışımız
Ebuzerce kanaatimiz, Züheyir Kâapca nefesimiz var
Bilen bilir bizleri, geldik mi çok güzel olur gelişimiz
Yeter ki sen, yüreğinde her dem kalmayı dene
Deli Dumrul değiliz; Düşünürüz Yunusça, Mevlanaca
Eğiliriz izanına, mizânına dünyanın; çarkı dönüp durdukça
Ram olmayız hiçbir zaman pervasızın pervasına kanıp
Gerekirse Pir Sultanca, Nesimice cayır cayır yanarız
Semahlarda, semâlarda kendimizden geçeriz yarı esrik
İçeceksek aşkın bâdesini, sevgilinin ellerinden içeriz
Yeter ki sen, yüreğinde her dem kalmayı dene
Her şey söylense de zübde-i âlemde, söz bitti dense de
Yeni şeyler söylemek gerek, yürek devletleri adına
Dün dünde kalmadı elbet, izharımız oralarda yazıldı
Kazıldı temelleri o günden; medresenin, çeşmenin, caminin
Gül koklayan adamla gördük, açılışını soylu bir çağın
Yeniçağlar açmaya; özgü düşünceler, berrak fikirler gerek
Yeter ki sen, yüreğinde her dem kalmayı dene
Gerilerde kalmasın yedi güzel adamın, yedi güzel rüyâsı
Yaşansın, öz ülkeden başkentler başkentine soylu ülküler
Dünya atlasında; Çinden, Maçine örülse de görklü duvarlar
Dünyanın bir ucundan, hâlâ bir ucuna yürünecek yollar var
Dil bayrağı elimizde; kulaklarımızda çınlarken akınlar sesi
Umudunu yitirme; önümüzde öncüler, ak tolgalı beyler var
Yeter ki sen, yüreğinde her dem kalmayı dene
Gül yapraklarına gül tuğralı, gül nakşını örmek sevdamız
Sürülsek de yavru ceylanlar gibi, mekânımız yurtlardan
Çekilsek de fidan fidan, üç-ayaklı şafaklarda darağaçlarına
Kırılsa da kollarımız taşlarla; bitmeyecek gecelerle kavgamız
İbrahimiz ateşlerde, Ummanlarda Musayız, zindanlarda Yusufuz
An gelir; can gelir dualarımıza; tamamlarız bu seferi
Yeter ki sen, yüreğinde her dem kalmayı dene
Celalettin KURT