Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı harslan05

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.416
  • 70.035
  • 3.416
  • 70.035
# 22 Nis 2015 22:48:10
NİSAN YAĞMURU

Nasıl tutuldum sana bilemezsin
İşte sırılsıklamım, sarhoşum saçlarının kokusunda
Deli divaneyim, açan çiçekler gibi
Denizim şimdi, kuşum, uyuyan çocukların rüyasında
Bir masalım belki hiç söylenmemiş
Bir ağacım suyuna hasret
Bir kasımpatıyım belki en güzeli çiçeklerin
Gelmiş geçmiş
Nasıl tutuldum sana bilemezsin
Sırılsıklamım
İliklerime kadar seninle doluyum şimdi
Nisan yağmurum benim, sultanım, yavru ceylanım
Gel otur yanıma ellerimi tut
Gel otur yanıma dudaklarıma yağ serin serin
Adını unuttum şimdi
Sensiz geçen bütün gecelerin

Turhan Oğuzbaş

Çevrimdışı bergüzar

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
# 22 Nis 2015 23:01:05
Ne İnsanlar Gördüm

Âah ah... Ne insanlar tanidim hey!
Hep hikaye roman çikti.
Kimi dedim agir bir sey,
Tarttim baktim gram çikti.

Kimi beni veli yapti,
Kimi beni deli yapti.
Kimi yigit rolü yapti,
Emdigi süt haram çikti.

Kimi ates duman tütmez,
Gövde saglam, güç müç yetmez.
Gel gelelim iflah etmez.
Mayasinda verem çikti.

Kimi kirli, pasli idi,
Kimi süslü, püslü idi,
Kimi sahte asli idi,
Kimi sahte kerem çikti.

Hele hele en çok yandiklarim
Kabuguna kandiklarim
Ak alinli sandiklarim
Yüzü gözü krem çikti.

Eksik oldu biraz tarif,
Kimi kaba, kimi zarif,
Hepsi böyle degil ARIF;
Kimi çôk muhterem çikti.
 
                     Ozan Arif

Çevrimdışı ugurlucky

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 12.957
  • 33.484
  • Müdür Yardımcısı
  • 12.957
  • 33.484
  • Müdür Yardımcısı
# 22 Nis 2015 23:36:06
Üşüyor mu deniz üstüne boşandıkça yağmur?
Ondan mı dersin tüyleri böyle ürperiyor?
Ben de gidersem bi gün bu biçim bi sağnakta
Alı al moru mor bir sandal gibi acaba
Yıllar sonra yılmayıp yine
Çarpar mı yüreğim yurdumun sahillerine?

Can Yücel ‎

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.861
  • 1.093
  • 11.861
# 22 Nis 2015 23:36:58
    
      h.n.a.


TÜRK GENÇLİĞİNE

Adalar Denizinden Altayların daha ötesine kadar bütün Türk gençliğine….

Yer bulmasın gönlünde ne ihtiras, ne haset.
Sen bütün varlığına yurdumuzun malısın.
Sen bir insan değilsin; ne kemiksin, ne de et;
Tunçtan bir heykel gibi ebedi kalmalısın.

Iztırap çek, inleme… Ses çıkarmadan aşın.
Bir damlacık aksa da, bir acizdir göz yaşın;
Yarı yolda ölse de en yürekten yoldaşın
Tek başına dileğe doğru at salmalısın.

Ezilmekten çekinme… Gerilmekten sakın!
İradenle olmalı bütün uzaklar yakın,
Dolu dizgin yaparken ülküne doğru akın,
Ateşe atılmalı, denize dalmalısın.

Ölümlerden sakınma, meyus olmaktan utan!
Bir kere düşün nedir seni dünyada tutan?
Mefkuresinden başka her varlığı unutan
Kahramanlar gibi sen, ebedi kalmalısın…
Sen ne elde ve dilde gezen billur bir sağrak,
Ne de sıska bir göğüse takılan bir çiçeksin;
Senin de bu dünyada nasibin var: Savaşmak!..
Kayalarla güreşip dağlarda öleceksin.

Yoldaşlık ederekten gökte güneşle, ayla,
Aşarsın tepe, ırmak; yürürsün ova, yayla…
Hayata ne biçimde geldinse bir borayla,
Daha sert bir kasırga içinde biteceksin.

Kızıl Elma uğrunda kılıç çekince kından,
Bahtiyarlık denen şey artık geçmez yakından;
Mesut olup gülmeyi sök, çıkar hatırından.
Belki öldükten sonra bir parça güleceksin.

Yüz paralık kursunla gider “Hayat” dediğin;
“Tanrı Yolu” uzaktır; erken kalk, sıkı giyin.
Yazık, bütün ömrünce o kadar özlediğin,
Güzel Kızıl Elma’na varmadan öleceksin.

Belki bir gün çöllerde kaybedersin eşini,
Belki bir gün ağlarsın kaçtı diye karına.
Işıksız kulübende boranın esişini,
Dinleyerek çıkarsın bir ümitsiz yarına.

Gün olur ki mertliğin uğrar kahpe bir hınca;
Namert bir el arkandan seni vurur kadınca;
Bir gün sabrın tükenir… Silahını kapınca,
Haykırarak çıkarsın yurdunun dağlarına…
Hayatin kamçısıyla sızar derinden kanlar,
Senin büyük derdinden başkaları ne anlar?
Vicdanını Paris’e, Moskova’ya satanlar,
Küfür diye bakarlar senin dualarına.

Hey arkadaş! Bu yolda ben de coşkun bir selim,
Beraberiz seninle, işte elinde elim.
Seninle bu hayatin gel beraber gülelim,
Ölümüne, gamına, tipisine, karına…
Atandan kalmış olan kılıcı iyi bile,
Onu bütün gücünle vuracaksın çağında.
Savaş….. Bunun tadını ey Türk sen bulamazsın,
Ne sevgili yanında, ne baba ocağında.

Savaşmaktan kaçınır, kim varsa alnı kara;
Kan dökmeyi bilenler hükmeder topraklara…
Kazanmanın sırrını bilmiyorsan git, ara,
“Çanakkale” ufkunda, “Sakarya” toprağında.

Siyasette muhabbet… Hepsi yalan palavra…
Doğru sözü “Kül Tegin” kitabesinde ara…
Lenin’den bahsederse karşında bir maskara,
Bir tebessüm belirsin sadece dudağında.

Yatağında ölmeyi hatırından sök, çıkar!
Döşeğin kara toprak, yorganındır belki kar…
Sen gurbette kalırsan, ben ölürsem ne çıkar?
Ruhlarımız buluşur elbet Tanrıdağı’nda…
Mukadderat isterse seni yoldan çevirsin,
Sen hele bu yollarda yıpranarak aşın da,
Varsın bütün ömrünce bir an nasip olmasın,
Yorgunluğunu gidermek serin bir su başında.

Bir gülüşten ne çıkar, ne çıkar ağlamaktan?
Kullar kancıklık eder, bela bulursun Hak’tan.
Gün olur ki bir yudum su ararsın bataktan,
Gün olur ki bir tutam tuz bulunmaz aşında.

Bir çığ gibi yürürsün bir lahza durmaksızın,
Bir ilahi kaynaktan geliyor çünkü hızın.
Duygular ölmüştür… Tapınılan bir kızın,
Bir füsun bulamazsın gözlerinde, kaşında.

Iztırabı kanına katta göz kırpmadan iç!
Varsın gülsün ardından, ne çıkar, bir iki p…
Bu varlık dünyasında yalnız senin hiç mi hiç
Bir şeyin olmayacak… Hatta mezar taşın da…

Çevrimdışı TANAĞRISI

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 153
  • 4.189
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 153
  • 4.189
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 23 Nis 2015 01:31:22
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
NİSAN YAĞMURU

Nasıl tutuldum sana bilemezsin
İşte sırılsıklamım, sarhoşum saçlarının kokusunda
Deli divaneyim, açan çiçekler gibi
Denizim şimdi, kuşum, uyuyan çocukların rüyasında
Bir masalım belki hiç söylenmemiş
Bir ağacım suyuna hasret
Bir kasımpatıyım belki en güzeli çiçeklerin
Gelmiş geçmiş
Nasıl tutuldum sana bilemezsin
Sırılsıklamım
İliklerime kadar seninle doluyum şimdi
Nisan yağmurum benim, sultanım, yavru ceylanım
Gel otur yanıma ellerimi tut
Gel otur yanıma dudaklarıma yağ serin serin
Adını unuttum şimdi
Sensiz geçen bütün gecelerin

Turhan Oğuzbaş

Çevrimdışı duyguaydın

  • Moderatör
  • *****
  • 5.429
  • 126.801
  • 5.429
  • 126.801
# 23 Nis 2015 15:01:02
"Bir bahar koy,bir sonbahar,bir de yaz olsun,
 Kış beni bulur nasıl olsa, el yordamıyla
 Anlat bana düşlerini,kırılmış umutlarını
Anlat bana geçmişini, gücün yeterse
 Ellerini ellerimden çekmeden ağla..." H.Hüseyin KORKMAZGİL

Çevrimdışı ferdem

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.415
  • 27.386
  • 4.415
  • 27.386
# 23 Nis 2015 15:37:01
SADIK OL


Gafil isen dön de bir bak ömrüne
Darda isen sabrı al koy gönlüne
Yoksa sen, aman yok mu dersin, ölüme
Hazan vurur, toprak düşer üstüne
Sadık ol, sadakatli ol sözüne
Mücrimsin ama dön artık kendi özüne
GÜçlü ol, metanetli ol, cürmüne nedametli ol
Yeter gayrı, bak artık doğru yüzüne

Baki olan söz üstünde söz olmaz
Baki olup bu devranda kalınmaz
Devr-i Âdem'den yol almış bu güneş
Payidar kalan yegâne can bulunmaz
Sadık ol, sadakatli ol sözüne
Mücrimsin ama dön artık kendi özüne
GÜçlü ol, metanetli ol, cürmüne nedametli ol
Yeter gayrı, bak artık doğru yüzüne

M. CİHAT

Çevrimdışı ferdem

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.415
  • 27.386
  • 4.415
  • 27.386
# 23 Nis 2015 16:10:18
Sen,Sen Olda Önce

Yüreğinde yoksa, Allah inancı,
Bil ki; budur seni, kemiren sancı.
Ruhunla bedenin, iki yabancı;
Bu çatık çehreyle, bitmez bu yarış,
Sen, sen ol da önce… Kendinle barış…

Deryâda bir damla, bu dünya malı,
Nimet ormanında, bir kuru çalı,
Seni teslim almış, bir kahve falı,
Bu karanlık yolda, bitmez bu yarış,
Sen, sen ol da önce… İlimle barış….

”İyi gün dostu”na yaslanıyorsun,
Bedenî hazlarla, süsleniyorsun,
Yalnız, madde ile besleniyorsun,
Mânâdan kaçmakla, bitmez bu yarış,
Sen, sen ol da önce… Gerçekle barış..

Ölüm kuşkuları, kalbine sinmiş,
Akıl antenleri, bâtıla dönmüş,
Gönül ekranında, görüntü sönmüş,
Ölümden korkmakla, bitmez bu yarış,
Sen, sen ol da önce… İmânla barış…

Fakire verirsin, açarsa avuç,
Yırtık bir elbise, delik bir pabuç.
Bilesin ki; yoktur, fakirlikte suç;
Kulu incitmekle, bitmez bu yarış,
Sen, sen ol da önce… İnsafla barış…

Yardım defterinde, kaç öksüzün var?
Kaç yetim giydirdin, bu güne kadar?
Kırkta bir vermekle, servet mi batar?
Zekâttan kaçmakla, bitmez bu yarış,
Sen, sen ol da önce… Borcunla barış…

Kapına geleni, savdın başından,
Duygulanmadın mı, o göz yaşından?
Kurtar şu çehreni, çatık kaşından,
Sevgiden kaçmakla, bitmez bu yarış,
Sen, sen ol da önce… Şefkâtle barış…

Bak da gör, altına yerler serilmiş,
Üstüne yedi kat, gökler gerilmiş,
Emrine binlerce nimet verilmiş;
Hakk’a kulluk yarışıdır, bu yarış,
Sen, sen ol da artık… Kur’ân’la barış…

Cengiz NUMANOĞLU

Çevrimdışı per79

  • B Grubu
  • 144
  • 962
  • 144
  • 962
# 23 Nis 2015 17:33:32
Songül Karsan
Çocuk Olmak İstiyorum
Çocuk olmak istiyorum
Eli yüzü kirli yüreği tertemiz
Çocukça sevmek
Çocukça sevilmek istiyorum
Çıkarsız ve beklentisiz
Çocuk olmak istiyorum
Sadece düştüğünde canı yanan
Masum, içten bir öpücükle
Acısından kurtulan
Canı çok sevmekten değil
Sevilmekten, öpülmekten,
Mutluluktan daralan
Çocuk olmak istiyorum
Kalbi anne, baba ve kardeş
Sevgisinden başka sevgi
Başka aşk tanımayan
Ayrılık gözyaşlarıyla değil
Yağan yağmura
Çağıran anneye aldırmadan
Oyunundan vazgeçmeyip
Sırılsıklam ıslanan
Çocuk olmak istiyorum
Bakışları kin, nefret ve isyanla
Tanışmayan
Yüreği karmakarışık duygularla
Savaşmayan
Kalbi değil
Tüm masum sevgisiyle
Annesine koparmaya çalıştığı
Gülden avuçları kanayan
Çocuk olmak istiyorum
Gidenin ardından değil
İstediği olana kadar
Hiç durmadan ağlayan
Uçurtması tellere takılan
Arabası kırılan
Bebeği parçalanan
Topu komşu bahçeye kaçıp
Geriye iki parça yollanan
Çocuk olmak istiyorum
Hep çocukça acılarım olsun
Kalbim değil
Kırılan hep oyuncaklarım olsun
Çocuk olmak istiyorum
En çok de neden biliyor musun?
O zaman beni hiç üzemezsin
Çünkü sen ÇOCUKLUĞUMDA yoksun....

Çevrimdışı per79

  • B Grubu
  • 144
  • 962
  • 144
  • 962
# 23 Nis 2015 17:46:05
174472
Dursun Ali Erzincanlı - Asrı Saadette Çocuk Olmak
ASR-I SAADET’TE ÇOCUK OLMAK

Asr-ı Saadette çocuk olmak
Ümmü Halid olmak
Halid bin Said’in küçük kızı
Kırmızı bir elbise var üzerinde
Ve babasıyla beraber ALLAH(CC) Rasulü’nün huzurunda
Bu kız çocuğu Habeşistan’da doğduğu için Efendimiz,onu görünce; ‘Sene!Sene!’diye sesleniyor ona
Habeş dilinde ‘güzel kız’ anlamında
Sohbet ilerledikçe Ümmü Halid,
Efendimize daha çok yaklaşıyor
Ve bir ara sırtındaki Peygamberlik mührüyle oynamaya başlıyor
Halid bin Said hemen müdahale ediyor kızına
Ama HzPeygamber ona engel oluyor; ‘Bırak oynasın’diyor



Bir keresinde Efendimize bir yerden kumaş gelmişti,
Arasında iki tarafı da işlemeli bir de elbise vardı
Bana Ümmü Halid’i getirin buyurdular
Ümmü Halid getirilince,
Elbiseyi ona giydirdiler ve iki kez; ‘Bunu giy üzerinde eskisin’dediler
Sonra da elbisede bulunan çiçek işlemesini parmaklarıyla göstererek ‘Ümmü Halid!Bak bu güzel,bu çok güzel’dediler

Asr-ı Saadette çocuk olmak
Abdullah,Ubeydullah veya kesir olmak,
HzAbbas’ın çocukları,
Fahr-i Kainat onları yan yana dizer,
Sonra karşılarına geçer,ve
Kim benim yanıma daha önce gelirse,
Ona şunu şunu verecem derdi,
Onlarda koşarak gelir
Hzeygaberin sırtına tırmanır
Göğsünün üzerine çıkarlardı
HzPeygamberde onları öpüp bağrına basardı

Abdullah bin Cafer anlatıyor,
Çocukluğumda Abbasın oğlu Kusem ve Ubeydullahla oyun oynadığımız bir sırada
Rasulullah yanımızdan geçti
Beni gördüklerinde şu çocuğu bana uzatınız buyurdular
Beni bineğinin önüne oturttular
Sonra da Kusemi göstererek şimdide şunu uzatınız dediler
Ve onuda terkisine bindirdiler
Sonra da Fahr-i Kainat başımı üç kere sıvazladılar
Her sıvazlamada da
EY RABBİM(CC) Sen Caferin yokluğunu çocuklarına hissettirme
Ve onun yerini Sen doldur diye dua ettiler

Asr-ı Saadette çocuk olmak
Hasan Hüseyin olmak
Efendimizin gül demetleri
Selman i farisi anlatıyor
Bir gün Rasulullah la birlikte oturduğumuz bir sırada
Ümmü Eymen gelerek Ya RasulALLAH
Hasan la Hüseyin kayboldular dedi
Hz Peygamber etrafında oturan bizlere
Kalkınız ve oğullarımı arayınız buyurdu
Ve herkes bir tarafa dağıldı
Bende Hz Peygamberin gittiği tarafa yöneldim
Bir dağın eteğine kadar geldik
Bir de ne görelim
Hasan la Hüseyin birbirlerine sarılmış uyuyorlar
Hz Peygamber onların yanına gitti
Onları birbirlerinden ayırdı
Yüzlerin,i okşayıp şöyle dedi
Annem Babam size kurban olsun
Siz ikiniz ALLAH(CC)katında ne kadar değerli ve şereflisiniz
Sonra da birini sağa öbürünüde sol omzuna aldı
Onları böyle görünce ben dedim ki
Cennet sizlerin olsun ne güzel bir bineğiniz var böyle
Rasulullah da şöyle buyurdu
Ama onlarda ne güzel binicidirler


Asr-ı Saadette çocuk olmak
Ümame olmak
Hz Zeynebin küçük kızı
Efendimizin bir başka gülü
Fahr-i Kainat onu çok seviyor
Ve namaz kılarken bile onu yanından ayırmıyor
Öyleki ALLAH(CC)Rasulü namaz kılarken ümame onun sırtına biniyor
Rükuya eğildiği sırada Efendimiz onu yere indiriyor
Kalkarkende yine dedesinin sırtında
Ve bir gün oluyor Ümame hastadır
Ve bu hastalıktan kurtulamıcaktır
Hz Zeynep Babasının gelmesi için haberci gönderir
Hz Peygamber torununu son kez görecektir
İçeri girip Ümamenin yanına oturunca
Ümame hemen dedesinin kucağına çıkar
Ve ona sokulur
ALLAH(CC)Rasulü onu bu halde görünce
Gözlerinden yaşlar boşalır

Şefkat ve merhamet nazarıyla dolmak
Veya Asr-ı Saadette çocuk olmak

Çevrimdışı ferdem

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.415
  • 27.386
  • 4.415
  • 27.386
# 23 Nis 2015 20:09:32
GÜLÜ İNCİTME GÖNÜL



Çiçeklerle hoş geçin,
Balı incitme gönül.
Bir küçük meyve için
Dalı incitme gönül.

Konuşmak bize mahsus,
Olsa da bir güzel süs,
‘Ya hayır de, yahut sus,’
Dili incitme gönül.

Sevmekten geri kalma,
Yapan ol, yıkan olma,
Sevene diken olma,
Gülü incitme gönül.

Başın olsa da yüksek,
Gözün enginde gerek,
Kibirle yürüyerek
Yolu incitme gönül.

Mevlâ verince azma,
Geri alınca kızma,
Tüten ocağı bozma,
Külü incitme gönül.

Dokunur gayretine,
Karışma hikmetine.
Sahibi hürmetine
Kulu incitme gönül.

Bestami YAZGAN

Çevrimdışı harslan05

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.416
  • 70.035
  • 3.416
  • 70.035
# 23 Nis 2015 20:18:27
MIRILDANDIĞIM ŞEYLERSİN

         Senin Harflerin İçin

1.
Mırıldandığın her şeysin, sesinden öpüyorum
sessizliğine de eğiliyorum fakat neredesin
kapanınca harflerinin kapısı: Adın
şiirim!
Heceler gibi öpüyorum işte iki hecesin
adından başlıyorum öpmeye kırlara çıkmış
harflerinin arasından öpüyorum: Ağzın
cennetim!
Dilin hâlâ çocukluğun suyuyla terli
ve haylaz suyundan öpsem küskün
bir çeşmenin harflerin susuz. Dilin
cehennemim

2.
Mırıldan dur bana, senin üstüne harf
getirmem daha, ağız ağıza duruyor
harflerin: Sevmenin birinci hâli gibi
telaşlı duruyor da ben utanıyorum
üçü bakarken birini öpmeye senin!

3.
Harflerin aralanmış
sesliler sevişiyor
sessizlere bu cümlede
sıra gelmeyecek gibi

Harflerin yatışınca
belki duyarsın içinde
sessizlerin uykusuz
kaldığı o cümleyi

Aşkı seslendirirken
unuttuğun mırıltı
bizi sessizliğimizden
doğru bağışlar belki

4.
Bir ses sesini öpse
harflerin uykusuz kalır

5.
Dün sabah önünden geçtim
kağıt gibiydi harflerinin yüzü
araları açılmış olmalı
bütün gece sevişmekten

6.
Mırıldandığımız şeyler
kalmayınca aramızda
ağızda söz, gövdede ter,
bir aşk bunlarla biter

7.
Harflerin gülüştüğünü senin adında gördüm!

Haydar ERGÜLEN

Çevrimdışı demet özyurt

  • Uzman Üye
  • *****
  • 559
  • 3.783
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 559
  • 3.783
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 24 Nis 2015 11:08:24
FARZET HİÇ AYRILMADIK

Farzet hiç ayrılmadık
Gözümde tütüyor
Gözümü tütsülüyorsun hala
Hep birlikteyiz sanki
Seninle ben ve DÜNYA
CAN YÜCEL

Çevrimdışı Gülirem

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.123
  • 17.812
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 5.123
  • 17.812
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 24 Nis 2015 12:17:48
bir tevbenin gözyaşlarını gördüm dün gece,
elleri şakağında bir zenci kadın kabede,
bilmem hangi suçunu itiraf ediyordu.

toz pembe bir akşamdı benim için, mutluydum,
lakin,
o kadın Rabbinin huzurunda,
beni tarif ediyordu.

hangi duaları etsem diye başımı öne eğdim,
...
donmuş sanki gözyaşlarım,
ağlamak istedim ağlayamadım.

ve bir de gördüm ki havada,
o kadının elleri...

affedilmişçesine bir tebessüm dudaklarında,
ağlıyor ağlıyor hıçkırıyor,
gözyaşları simsiyah yanaklarında.

sevindim imrendim utandım,
bir tevbenin gözyaşlarını gördüm dün gece,
affedilen kendimi sandım.

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 24 Nis 2015 15:33:12
Tanımadın mı beni?

Ben, sesini duymadığında uyuyamadığındım.
Kokusunda Şubatlar ısıttığın,
Ve sonra yokmuş gibi davrandığın...

Sahi, gönlün bir yerlerden ısırmıyor mu beni?

İsmail Kılınçaslan

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK