Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı deva35

  • Bilge Üye
  • *****
  • 7.396
  • 11.769
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 7.396
  • 11.769
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 15 May 2015 20:25:18
Beş Satırla

Annelerin ninnilerinden
Spikerin okuduğu habere kadar,
Yürekte, kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı,
Anlamak, sevgilim, o, bir müthiş bahtiyarlık,
Anlamak gideni ve gelmekte olanı.

Nazım Hikmet

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 15 May 2015 22:27:31
sevgimiz ağlarken ağaç kabuklarında
düşen yapraklara, yosun kokan eski parklara
inceden sokulan rüzgarımız
hangi kuytulara sığındı şimdi

Hüseyin Yurttaş

Çevrimdışı ogrtmn35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 17.440
  • 177.492
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 17.440
  • 177.492
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 15 May 2015 22:39:57
Başka türlü bir şey benim istediğim
Ne ağaca benzer, ne de buluta
Burası gibi değil gideceğim memleket
Denizi ayrı deniz,
Havası ayrı hava...

Bir başka yolculuk dalından düşmek yere
Yaşadığından uzun

Bir tatlı yolculuk dalından inmek yere
Ağacın yüksekliğince
Dalın yüksekliğince rüzgarda
Ve bir yeni ömür
Vardığın çimen yeşilliğince

Nerde gördüklerim
Nerde o beklediğim
Rengi başka
Tadı başka..

CAN YÜCEL

Çevrimdışı ogrtmn35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 17.440
  • 177.492
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 17.440
  • 177.492
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 15 May 2015 22:48:06
Sevdiğim ikinci kadınsın sen
İlkini sevmeye mecburdum,
Çok iyiliği oldu bana
Ve hayatımda hiçbir mecburiyeti onun kadar sevmedim
Sevdiğim ikinci kadınsın sen
İlkinin yerini alman mümkün değil
O öğretti bana sevmeyi,
O öğretmese sevemezdim seni bile,
İnan o tuttuğu için ellerimden
Yürümeyi öğrendim, koşabildim sana..
Onun gözlerine benzediği için gözlerin
Alamadım gözlerimi senden.
Sana aşığım, seni seviyorum,
Sevdiğim ikinci kadınsın sen!
Hayatım boyunca omuzumda taşıyorum onu
Ve sen her sabahımdasın
Kıskanma..
Alfabede bile senin adının baş harfi ondan sonra gelir
Kalbim şimdi senin
Onun kadar sev beni kafi.
O doğurdu, sen öldürme..!

CEYHUN YILMAZ

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.162
  • 229.906
  • 29.162
  • 229.906
# 15 May 2015 22:54:04
KUL EYLE BİZİ

Kulların düştüğü uçurumlara
Tutup çıkacağı dal eyle bizi
Hakkı dağıtacak baş kurumlara
Kulları götüren yol eyle bizi

Hakkın yollarında düşmeden alta
Dur demeyi bilen yenilen halta
Kötünün boynuna inecek balta
Mazlumun girdiği kol eyle bizi

Ayırma doğrudan nurlu zahirden
Nasibimiz olsun kutlu ahirden
Uzak tut n’olursun şerden zehirden
Hayırlı dillerde bal eyle bizi

Salih kullarının gözlerinde fer
Hakla kazanın alnındaki ter
İslam’ın yolunda ölecek nefer
İman kapısına çul eyle bizi

Doğruluktan şaşmaz yanılmaz lehçe
Hidayet gülüyle süslenmiş bahçe
Tevazu nezdinde bitmeyen akçe
Gurur çarşısında pul eyle bizi

Nefsimize uyup girsek inada
Nasip etme bizi sensiz bir kata
Senin huzuruna varacak ata
Asla düşmeyecek nal eyle bizi

Yetime öksüze garibe sevinç
Kalplerine her gün düşecek erinç
Aşikâr günahsız kibirsiz övünç
Yaşayıp ölecek kul eyle bizi

İHSAN TURHAN

Çevrimdışı ferdem

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.415
  • 27.386
  • 4.415
  • 27.386
# 16 May 2015 13:23:17
Aklını al başına geçen gün ömürdendir
Oyalanma boşuna geçen gün ömürdendir

Yürüsen de, dursan da
Türlü hayal kursan da
Saati durdursan da geçen gün ömürdendir


Yanma gaflet narına, sadık ol kararına
Erteleme yarına, geçen gün ömürdendir
Ömürdendir Emirdendir

Unutmadan gayeyi
Al zamandan payeyi
Tüketme sermayeyi
Geçen gün ömürdendir

İbretin olsun dünün
Hakkını ver bugünün
Belki yarın son günün
Geçen gün ömürdendir

Gönül akıla şaştı
Hatalar doldu taştı
Hesap günü yaklaştı
Geçen gün ömürdendir

Ne sultana, ne şaha
Kalmadı dünya aha
Ele geçmez bir daha
Geçen gün ömürdendir
Ömürdendir emirdendir

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 16 May 2015 20:16:17
HOŞGELDİN..
Su sandım içtim sesini
İnce gölgeni gördüm
Bir yamacın başında
Sarışın günlere yürüdüm

Sözcükler buldun bana
Gizem kapılarını açan sözcükler
Yüzümde gülücükler göğerdi
Şarkılara büründüm

Kara kışların ardından geldin
Avucumda çiçek oldun
Kuşlugum da kuş sesi
Yeşilinle örtündüm aşkın eski çağlarından
Önüme açılan söylence
Hoş geldin

Hüseyin YURTTAŞ

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.861
  • 1.093
  • 11.861
# 16 May 2015 21:01:51
         

         h.n.a.


KÖMEN

Analım Tunga Er efsanesini;
Duyalım geçmişin erkek sesini.
Bürüyüp Tanrıdağ’ın çevresini
Yine Gök Türk olalım, El kuralım.

Ötüken-Yış durak olsun da bize
Yürüsün ordular ordan denize.
Çinli baş vermese, gelmezse dize
Kağanın buyruğu vardır: Vuralım.

Anlatılmaz, yüce bir erdem olan
Bu akınlarda bulunmaz yorulan.
Günü geldikçe de bizden sorulan
Kan ve can vergisi olsun…Verelim!

Ülkü uğrunda gönüller delidir.
Kişiler ülkü için ölmelidir.
Tanrı’nın insana değmiş elidir
Şu ölüm adlı güzel şey… Saralım.

Hiç düşündün mü niçindir yaşamak?
Bir görev yapmak içindir yaşamak.

Er kişiysen görevin neyse, başar.
Zevke, eğlenceye hayvan da koşar.

Görüyorsun nice hayvan yığını
Ki yapar sadece hayvanlığını.

Fakat onlar bile kendince yine
Tükürürler Kardeş’in itlerine.

O nasıl olmalı bir ruhu ölü,
Ya da bir canlı, fakat kahpe dölü

Ki sanar durduğu yer it inidir,
Oysa bir şanlı şehitler sinidir.

O fuhuş uzmanı çikletli dişi,
Dişinin en kötü, en köhnemişi,

Kaplamış ruhunu çirkef yosunu,
Hiç umursar mı şehit ordusunu?

Var mıdır onca tivistin ötesi?
Adı üstünde: Köpek sosyetesi!

Yok sayıp sen de bu ruhsuz sürüyü
Kılavuz yap ebedi Gök Börü’yü.

Çıkarıp Ergenekon’dan ulusu
Türk’ü kılsın yine dünya ulusu.

İzleyip Gök Börü’nün gölgesini
Gezelim gel o Kömen ülkesini.

Gönlümün özlemi yerdir orası,
Gürler ufkunda yiğitlik borası.

Orda erdem gözükür, başkası çıkmaz alana.
Kapanıktır kapılar her kovu, her bir yalana.

Orda erler: Kimi arslan, kimi pars’ın eşidir.
Orda kızlar: Güneşin kendi, ayın onbeşidir.

Uğramaz ufkuna asla o yerin yüz karası;
Orda yoktur ne siyaset, ne fikir maskarası.

Yaşamaz öyle bir ortamda küçüklük, kötülük;
Bir alaydan daha üstün savaşır orda bölük!

Sungurun uçtuğu yerlerde barınmaz yarasa;
Ve bütün dirliğin üstünde yürür sade yasa…
Bir düşün başların üstünde kağanlık tuğunu,
Ruh duyar orda ölürken bile Türk olduğunu;
Ölümün zevkini bir süs gibi gönlünde taşır.
Dirilerden daha çok orda şehitler dolaşır.

Bu şehit ordusu varken kuramaz kimse pusu,
Yurt için kan dökülür orda denizler dolusu.

Günümüzden, düşünüp birçok asırlar geriyi
Analım bin kere ölmüş o ölümsüz çeriyi:

Ebedi yiğit!
Adı yok şehit!

Kefenin: Vatan…
Tabutun: Cihan…
Yaşıyor ünün.
Düşünüp övün,

Damarında kan
Bir alev midir?

Yaşaman: Roman;
Ölümün:Şiir.

Sana yok ne taş,
Ne de bir mezar.

Bu hayat: Savaş!
Ebedi uzar.

Eşit olduğun
Şu güneş: Tuğun.

Tabutun: Vatan,
Mezarın: Cihan.

Adı yok yiğit!
Ebedi şehit!..

Onu anmakla görür Türk soyu gökçek Kömeni:
Doludizgin yarışan Tanrıkut’un dört tümeni…
Bin asır geçse de rastlanmaz onun bir eşine,
Buyruk aldım diye ok fırlatıyor evdeşine…
Bidev atlarla kılıp her yolu bir günde yarı
Yıldırımlar gibi dağlardan aşan orduları…
Saygı olsun bu çelik atlıların gök tuğuna,
Tuğu kaldırmış olan orduların başbuğuna.

O nasıl bir yürüyüştür, ne yiğitler katarı!
Kun’u, Gök Türk’ü, Oğuz-Uygur’u, Kırgız’ı, Tatar’ı…
O batırlar ki basıp bağra kucaklar ölümü.
Özgelerden sakınıp kendine saklar ölümü.

Her zaman öyle ağırdır ki yiğitlik kefesi,
Kahramanlar gibi ölmek o günün felsefesi…
Onların sanki başak canları… Durmaz, biçilir…
Toprağın içkisidir kanları, al al içilir.

Tarihin bir olağanüstü ve şahane işi
Kür Şad’ın, Kül Tegin’in, Çağrı Beğ’in ok çekişi…

Çevrimdışı ogrtmn35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 17.440
  • 177.492
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 17.440
  • 177.492
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 16 May 2015 21:22:39
İnsanlar vardır, berrak, pırıl pırıl bir deniz..
Boşa gitmez ne kadar güvenseniz..
Dibini görürsünüz her şey meydanda..
Korkmadan dalarsınız, sizi sarar bir anda..
İçi dışı birdir çekinme ondan..
Her sözü içtendir, her davranışı candan.
Can Yücel

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.162
  • 229.906
  • 29.162
  • 229.906
# 16 May 2015 21:25:43
İçinden tanırım ben o elleri,
Onlar ki zahirde viran olurlar;
Ardıçlı dağları, çamlı belleri
Aşanlar şi'rine hayran olurlar.
Dökülür köpüklü sular yarından,
Baharlar yaratır kışın karından;
İçenler sihirli pınarlarından
Şöyle bir silkinir, ceylan olurlar!..
Orada yaşayan erlerin içi
Bir yaşta yoğurur derdi, sevinci;
Onlar ki sabansız, tarlasız çiftçi,
Davarsız, kavalsız çoban olurlar.
Başıboş, kırlara salar tayını,
Elinden düşürmez okla yayını;
Ellere bırakır zafer payını,
Memleket yolunda kurban olurlar...
Faruk Nafiz ÇAMLIBEL

Çevrimdışı TaNGooo

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 13
  • 358
  • Müdür Yetkili
  • 13
  • 358
  • Müdür Yetkili
# 17 May 2015 19:30:05
BİZ BAŞKA SEVERDİK



Biz başka severdik,

o sebepten başka sevemedik

o yüzden hep puslu kaldı bakışlarımız

ve sakız fallarından ötesiydi




aşka umudumuz mürekkebi akmıştı tüm şiirlerimizin...

öyle kolay değildi,

yâre yazıp yollamak sigaranın son çöpüyle birlikte ıslak şiirler




Öyle ulu orta değildi sevdalarımız

sevdiğimizin adına halel gelmesin diye

adının bile anca baş harfini yazabildik şiir defterimizde,

adımızın yanına en yakın dostlarla bile konuşurken bahsetmedik ondan, hürmet ettiler anladıkları kadar bildiler sevdamızı




önce uzaktan baktık hayli zaman sonra dostların verdiği gazla

ve de yaşımızın verdiği delilikle sevda türküleri eşliğinde

bir kaç mısra bir şey karaladık utana sıkıla altına iliştirdik yaşamaya yüreğimizin yetip de söylemeye cesaretimizin yetmediği o iki kelimeyi

''Seni seviyorum ''

ve mahallenin en iyi sır tutan çocuğuna bir çikolata, bir gazoz parası...




Gel dediğimizde, istediğimiz yere gelecek değil

gel dediğinde, ölüme gideceğimiz yari sevdik

mahallesinden geçerken kaldıramadık kafamızı

gören yanlış anlar da adına laf gelir diye

günlerce geçmediğimiz oldu sokağından

her gece düşümüzden geçen sevgilinin

bir kaç mektup belki bir iki mısra şiir

gözlerinin renginden bahsettiğimiz

en fazla ellerini tutabilmeyi hayal ettiğimiz

öylesine masum, öylesine temiz...




Kavuştuğumuzda kadrini kıymetini bildik

önce yâr diye sonra çocuklarımıza ana diye sevdik

kavuşamamak oldu çoğu vakit kaderimiz

yaktık çoğu vakit tütün kokusuna

sindi efkarımız duvarlarımızın rutubetine karıştı gözyaşımız




Yârimi ellere gelin etmişler'de doldu gizlice gözlerimiz

arada bir sigaramızın dumanına değdi saçları,

yandık gözlerimize,

gece mührü gözlerinin gölgesi düştü bazen bir yerlerde adı geçince, gözümüze aşk kaçtı içimizde bir yer sızladı inceden,

sustuk




Kaybetmişliğe sitem ettiğimiz oldu

bazen gözümüzde kaldı muradımız,

yâr en çok düşlediğimiz haliyle,

ellere giderken daha bir acıdı canımız,

babalardan dinlerken duvarlarda yumruklarımızın izi kaldı avuçlarımızda okşanmamış saçlarımız

ama kendimizeydi ahımız ya da eyvahımız

yine de o mutlu olsun istedik

hep en kızdığımızda bile dilden gönle inmedi

bedduamız sevdamız kadar büyük yandı oysa canımız




Biz başka severdik, o sebepten başka sevemedik


''Biz başka severdik...O sebepten 'başka' sevemedik."

 Nazım Hikmet Ran

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.162
  • 229.906
  • 29.162
  • 229.906
# 17 May 2015 19:41:10
SABIR

Sabrın sonu selâmet,
Sabır hayra alâmet.
Belâ sana kahretsin; ...
Sen belâya selâm et!

Felâh mı, onda felâh,
Silâh mı, onda silâh.
Sen de kim oluyorsun?
Asıl sabreden Allah.

Sabır, incecik sırat;
 Murat içinde murat.
Sabır Hakka tevekkül.
Sabır hakka itimat.

Sabırla pişer koruk,
Yerle bir olur doruk.
Sabır, sabır ve sabır,
İşte Kur'anda buyruk!

Bir sır ki âşikâre,
Avcı yenik şikâre.
Yalnız, yalnız sabırda
Çaresizliğe çare...

Necip Fazıl Kısakürek

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 17 May 2015 21:28:22
Birgün, bir yağmurla garip garip
-Çoluğu çocuğu terk edeceğim.-
Bir sevgiyle doymayacak kalbim, anladım
Alıp başımı gideceğim.

Asır yirminci asırdır, amenna
Bir yanımda sevgilerim, bir yanımda sancım
Neon lambaları büsbütün karartır gecemizi
Uzaklar daha uzaklaşır
Bir define çıkarır gibi kayalardan, Adem’den beri
Sımsıcak sevgilere muhtacım.

Bir gün alıp başımı gideceğim
-Yıldızlar ışısın, yollar üşüsün, yollar…-
Belimi bir ilik sal sarsın, mavi
Hüzünlü bir serencamın ardından, şarkısız
Rüyalarım unutulmuş bir handa pes desin
Görmüş geçirmiş bir çift duygulu dudak karşısında.

Kendi kendine çekilmez oluyor ömrüm
Her insanın ayrı ayrı yaşayabilsem kaderinde
Diyarı gurbette kanlı bir aşk
Bahtsız bir çocukluk uzak köylerin birinde
En uzak beyazlar,
En yakın ikindilerde, duygulu
Ve bir sahil meyhanesinde bir akşam
İçip içip ağlasam…

Nasil kisa kesmeli bilmiyorum?
Herkesin derdinden pay isterken.
Uzak kaderlerin sulari çaglar simdi
Yildizlar dökülür sonsuza içimizden.

Birgün, bir parkta otururken, biliyorum
Bir el yağmurla dokunacak omuzuma
Bir çift göz, bir davet, bir kalp
Çoluğu çocuğu terk edeceğim.
Yapraklar dökülecek, çiçekler solacak

Bir sonbahar, bir sabah ve bir yağmur olacak
Toprak ve insan kokularıyla,
Uğultulu bir sarhoşluk içinde, yıllar için
Başımı alıp gideceğim.


Turgut Uyar / Uzak Kaderler İçin

Çevrimdışı per79

  • B Grubu
  • 144
  • 962
  • 144
  • 962
# 17 May 2015 21:38:48

Ağlamak İçin Gözden Yaş mı Akmalı?


Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para, malmı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?
 
Victor Hugo

Çevrimdışı ferdem

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.415
  • 27.386
  • 4.415
  • 27.386
# 17 May 2015 23:44:02
Sana, Bana, Vatanıma, Ülkemin İnsanlarına Dair

``Telgrafın tellerini kurşunlamalı''
Öyle değildi bu türkü bilirim
Bir de içime
-Her istasyonda duran sonra tekrar yürüyen-
Bir posta katarı gibi simsiyah dumanlar dökerek
Bazan gelmesi beklenen bazan ansızın çıkagelen
Haberler bilirim mektuplar bilirim.

Gamdan dağlar kurmalıyım
Kayaları kelimeler olan
Kırk ikindi saymalıyım
Kırk gün hüzün boşaltan omuzlarıma saçlarıma
Saçlarının akışını anar anmaz omuzlarından
Baştan ayağa ıslanmalıyım
Gam dağlarına çıkıp naralar atmalıyım.

İçimde kaynayan bir mahşer var
Bu mahşer birde annelerinin kalbinde kaynar
Çünkü onlar yün örerken pencere önlerinde
Ya da çamaşır sererken bahçelerinde
Birden alıverirler kara haberini
Okul dönüşü bir trafik kazasında
Can veren oğullarının.

Bir de gencecik aşıkların yüreklerini bilirim
Bir dolmuşta yorgun şoförler için bestelenmiş
Bir şarkıdan bir kelime düşüverince içlerine
Karanlık sokaklarına dalarak şehirlerin
Beton apartmanların sağır duvarlarını yumruklayan
Ya da melal denizi parkların ıssız yerlerinde
Örneğin Hint Okyanusu gibi derin
İsyanın kapkara sularına dalan.

Nice akşamlar bilirim ki
Karanlığını
Bir millet hastanesinde
Dokuz kişilik kadınlar koğuşu koridorunda
Başını kalorifer borularına gömmüş
Beyaz giysilerinden uykular dökülen tabiplerden
Haber sormaya korkan
Genç kızların yüreğinden almıştır.

Bir de baharlar bilirim
Apartman odalarında büyüyen çocukların bilmediği bilemeyeceği
Anadolu bozkırlarında
İstanbul'dan çıkıp Diyarbekir'e doğru
Tekerleri yamalı asfaltları bir ağustos susuzluğu ile içen
Cesur otobüs pencerelerinden
Bilinçsiz bir baş kayması ile görülen
Evrensel kadınların iki büklüm çapa yaptıkları tarla kenarlarında
Çıplak ayakları yumuşak topraklara batmış ırgat çocuklarının
Bir ellerinde bayat bir ekmeği kemirirken
Diğer ellerinde sarkan yemyeşil bir soğanla gelen.

Yazlar bilirim memleketime özgü
Yiğit köy delikanlılarının
İncir çekirdeği meselelerle birbirlerini kurşunladıkları
Birinin ölü dudaklarından sızan kan daha kurumadan
Üstüne cehennem güneşlerde göğermiş mor sinekler konup kalkan
Diğeri kan ter içinde yayla yollarında
Mavzerinin demirini alnına dayamış
Yüreği susuzluktan bunalan
İçinden mahpushane çeşmeleri akan
Ansızın parlayan keklikleri jandarma baskını sanıp
Apansız silahına davranan
Nice delikanlıların figüranlık yaptığı
Yazlar bilirim memleketime özgü

Güzler bilirim ülkeme dair
Karşılıksız kalmış bir sevda gibi gelir
Kalakalmış bir kıyıda melül ve tenha
Kalbim gibi
Kaybolmuş daracık ceplerinde elleri
Titreyen kenar mahalle çocukları
Bir sıcak somun için, yalın kat bir don için
Dökülürler bulvarlara yapraklar gibi.

Kadınlar bilirim ülkeme ait
Yürekleri Akdeniz gibi geniş, soluğu Afrika gibi sıcak
Göğüsleri Çukurova gibi münbit
Dağ gibi otururlar evlerinde
Limanlar gemileri nasıl beklerse
Öyle beklerler erkeklerini
Yaslandın mı çınar gibidir onlar sardın mı umut gibi.

İsyan şiirleri bilirim sonra
Kelimeler ki tank gibi geçer adamın yüreğinden
Harfler harp düzeni almıştır mısralarında
Kimi bir vurguncuyu gece rüyasında yakalamıştır
Kimi bir soygun sofrasında ışıklı sofralarda
Hırsızın gırtlağına tıkanmıştır.

Müslüman yürekler bilirim daha
Kızdı mı cehennem kesilir sevdi mi cennet
Eller bilirim haşin hoyrat mert
Alınlar görmüşüm ki vatanımın coğrafyasıdır
Her kırışığı sorulacak bir hesabı
Her çizgisi tarihten bir yaprağı anlatır.

Bütün bunların üstüne
Hepsinin üstüne sevda sözleri söylemeliyim
Vatanım milletim tüm insanlar kardeşlerim
Sonra sen gelmelisin dilimin ucuna adın gelmeli
Adın kurtuluştur ama söylememeliyim
Can kuşum, umudum, canım sevgilim.

Erdem Bayazıt
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK