Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı sınıfdeniz

  • Moderatör
  • *****
  • 5.124
  • 150.034
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 5.124
  • 150.034
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 03 Tem 2017 08:49:43
.

Çevrimdışı TAYLANSALİH

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.336
  • 3.247
  • Beden Eğitimi Öğrt.
  • 1.336
  • 3.247
  • Beden Eğitimi Öğrt.
# 03 Tem 2017 09:43:23
«pir sultan ölür dirilir»

bak şu bebelerin güzelliğine
kaşı destan
gözü destan
elleri kan içinde

kör olasın demiyorum
kör olma da
gör beni

damda birlikte yatmışız
öküzü hoşça tutmuşuz
koyun değil şu dağlarda
san kendimizi gütmüşüz
hor baktık mı karıncaya
kırdık mı kanadını serçenin
vurduk mu karacanın yavrulusunu
ya nasıl kıyarız insana

sen olmasan öldürmek ne
çürümek ne zindanlarda
özlem ne ayrılık ne
yokluk ne yoksulluk ne
ilenmek ne dilenmek ne
işsiz güçsüz dolanmak ne
gün gün ile barışmalı
kardeş kardeş duruşmalı
koklaşmalı söyleşmeli
korka korka yaşamak ne

kahrolasın demiyorum
kahrolma da
gör beni

kanadık toprak olduk
çekildik bayrak olduk
döküldük yaprak olduk
geldik bugüne

ekmeği bol eyledik
acıyı bal eyledik
sıratı yol eyledik
geldik bugüne

ekilir ekin geliriz
ezilir un geliriz
bir gider bin geliriz
beni vurmak kurtuluş mu

kör olsanı demiyorum
kör olma da
gör beni

Hasan Hüseyin Korkmazgil

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.811
  • 227.450
  • 28.811
  • 227.450
# 03 Tem 2017 10:14:43
Aç kapıyı haber var,
Ötenin ötesinden.
Dudaklarda şarkılar,
Kurtuluş bestesinden.

Biz geldik, bilen bilsin.
Gönül gönül girilsin.
İnsanlar devşirilsin,
Sonsuzluk destesinden.

Necip Fazıl Kısakürek

Çevrimdışı harikulade

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 565
  • 9.458
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 565
  • 9.458
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 03 Tem 2017 10:17:02


Biraz değiştim

Her şey kadar herkes kadar sen kadar…
Değiştim
Unutamadığım sözlerinin arasında sıkışıyorum
Bir yanım kendimi kolluyor bir yanım seni
Ben benimle savaşıyorum
Seninle değil!
Sonucu kılıcı kuşananından belli olan bir savaşın
Ne kazanabileni ne de kaybedeniyim
Sorun değil!

Elbet alışırım
Biraz alıştım
Her şey kadar herkes kadar sen kadar
Alıştım
Varlığını istemediğim tüm eksik yanlarıma
Ve çokluğunu da yokluğunu da istemediğim bu iki arada bir derede duyguya alışıyorum
Bir yanım bırak diyor bir yanım –ma
Kesin değil!

Henüz tanıştım
Her şey kadar herkes kadar sen kadar
Tanıdığımı sandığım bana daha da yakınım artık
Duvarlara anlatırken öğrendiklerim kendi hakkımda
Ve aynalara ağlarken gördüklerim kendi tarafımda…
Bir yanım memnun oldum diyor bir yanım tanıyamadım daha
Samimi değil!

Bir hayli kırıldım
Her şey kadar herkes kadar sen kadar
Canıma batan her halin felç gibi indi bedenime
Gözlerimden tut da ciğerime kadar kırgınım!
Aslında ne sana ne olanlara…
Kendime kırgınım…
Maziye hiç değil an’a kırgınım.
Anlatamadığım anlayamadığım masalların bana yaptıklarına
Dinlediğim şarkılarda bana seni anlatan şarkıcılara
Beni anlamadığın kelimelerin bana her şeyi anlatıyor gibi geliyor oluşlarına…
Bir hayli kırgınım…
Beni ben kırdım oysa
İyi değil!

Galiba yoruldum
Her şey kadar herkes kadar sen kadar
Kendime kalbimi kanıtlamaktan
Ve kanıtladığıma kendimi inandırmaktan
Ve dahası kocaman bir sahada tek başına koşmaktan yoruldum!
Aslında ne pişmanım ne de pes ediyorum
Sadece beni kaybettikçe seni kaybediyorum
Şu kalp denen beni bana sorgulatıyor artık
Ki seni sorgulamamasını nasıl beklerim
Toprağa bakan yanım senden zaten ayrı
Sana bakan yanımsa toprakla aynı
Ne yaparsan yap gördüğünün seni görmesini bekleyemezsin
Gözlerim yorgun dudaklarım hissiz
Dokunulmadan geçen yıllar bana ağır
Sarılmadan geçip giden uğurlamaların kavuşmaları hep beklentisiz
Söyleyemediklerini söylesen de şimdi sesine aşina yanım onca sessizlikten sonra artık sağır!
İsteyerek değil!

Çevrimdışı yusuf2303

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 234
  • 2.446
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 234
  • 2.446
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 03 Tem 2017 13:25:53
Nedim - Mey süzülmüş şişeden



Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana

Mey süzülmüş şîşeden ruhsâr-ı âl olmuş sana

Bûy-ı gül takdir olunmuş nâzın işlenmiş ucu

Biri olmuş hoy birisi dest-mâl olmuş sana

Şöyle gird olmuş Firengistân birikmiş bir yere

Sonra gelmiş gûşe-i ebrûda hâl olmuş sana

Ol büt-i tersâ sana mey nûş eder misin demiş

El-aman ey dil ne müşkilter suâl olmuş sana

Sen ne câmın mestisin aya kimin hayrânısın

Kendin aldırdın gönül n’oldun ne hâl olmuş sana

Leblerün mecrûh olur dendân-ı sîn-i bûseden

La’lin öpdürmek bu hâletle muhâl olmuş sana

Yok bu şehr içre senin vasfettiğin dilber Nedîm

Bir perî-sûret görünmüş bir hayâl olmuş sana

NEDÎM

Nezaket, kuyumcuların altını tel halinde incelttiği araçtan (haddeden) geçerek senin boyunu posunu oluşturmuş. Şarap, şişeden süzülerek yanağındaki allığı oluşturmuş.

Gülün kokusu damıtılmış nâzın ucu mendil gibi işlenmiş: biri huyunu biri mendilini oluşturmuş.

Sen öyle büyülü şeyler yazıyorsun ki ey kalem, büyücü Harut’un saçı senin kalemini oluşturmuş.

Senin kaşının kenarındaki ben bütün Avrupa ülkelerinin güzel kızlarına denktir.

O putatapan sana “Şarap içer misin?” diye sormuş. Aman yarabbi, ne zor, çözülmesi ne güç bir soru sormuş sana. (Tezat sanatı var. Bir yandan sevgili şarap sunuyor, diğer yandan ise Müslüman ve şarap yasak).

Sen hangi kadehten sarhoş olmuşsun, acaba kime hayransın? Ey gönül, ona sen bağlandın, ne oldun, bu halin nedir? (Bunu sen istemedin mi?)

Dudakların “sin” harfinin dişlerinden dolayı yaralanır (Senin dudakların o kadar naziktir ki, “bûse” sözcüğündeki “sin” harfinin dişi andırır başlangıcından dolayı yaralanır). Bu yüzden, ateş gibi kırmızı olan o dudaklarını öpmek imkansızdır.

Ey Nedim! Senin anlattığın gibi böyle güzel bir kadın bu şehirde yok. Olsa olsa sana bir perinin yüzü görünmüştür.

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.086
  • 23.782
  • 5.086
  • 23.782
# 03 Tem 2017 21:26:42
GÖZLERİNE YAZILMAMIŞ BİR DESTAN

Bu şiirde iki göz var;
Biri senin, biri onun...
Senin o karanlık, küf kokulu
Matem gözlerini terk ediyorum.

Biliyorum; saçlarının sarısı,
Gözlerinin yeşiline karışmış.
Biliyorum; sana benzemek için,
Melikeler birbiriyle yarışmış.
Fosforlu ve derin bakışlarına,
çağlar boyu nice destanlar yazılmış.
Oysa ben, görülmedik bir lale yaprağına,
Gökleri kıskandıran bir destan yazıyorum.
Gözlerin değişip kaplasın karanlığı,
Bütün ufukları sarsın gözlerin...
Gene de hep bende kalsın gözlerin...

Kapama gözlerini; karanlıktan korkarım.
Atlılar kaybeder yolunu, hasretimin...
Posta güvercinleri geri dönmez ülkeme...
Yaslı dereler gibi, mutsuzluğa akarım.
Kapama gözlerini; karanlıktan korkarım

Ateşten ve köpükten sıyırıp ellerimi,
Mekanımı gülistan eyleyendir, gözlerin...
isyanıyla ihtiras ve gerilim yaşayan
Kabil’in ruhunu kan eyleyendir, gözlerin...
Vuslat aşkını, Leyla düşürmedi çöllere...
Arzı, Mecnun’a hicran eyleyendir, gözlerin...
Gözlerinde başladı, tarihin macerası...
Adem’i Havva’ya ram eyleyendir, gözlerin...
Kerem, dağlar ardında aradı gözlerini...
Kamber’i bile viran eyleyendir, gözlerin...
Ferhat, dağları deldi, yolunu bulmak için...
Sevmeyenleri giryan eyleyendir, gözlerin...
Suların emzirdiği muamma bir çocuğu,
Yedi iklime hakan eyleyendir, gözlerin...
 
Gözlerinin göklerinde,
Her yüzyılın başında, bir güneş doğar.
Birer akkor olmuş kirpiklerinden,
Çekip çıkarsam da mısralarımı;
Ben, yalnız gözlerinin şairiyim aslında...

Hangi rüzgara verdiysem hayallerimi,
Beni alıp yangınlara götürdü.
Muştu beklediğim bütün yelkenlilerden,
Ateş düştü içime...
 
Yüreğimden fışkıran bir “Ah!” mıdır, gözlerin?!
Beni benden koparan “Eyvah!” mıdır, gözlerin?!
Bu gözler; o aydınlık, o güzel gözler değil!
Yoksa yalancı mıdır, günah mıdır gözlerin?!
Ses midir, aynalarda çarpan kulaklarıma?!
Kürdili hicazkar mı, segah mıdır gözlerin?!
Arif Bey’i Itri’yi ömür boyu inleten;
Nihavend mi, sultan-ı yegah mıdır, gözlerin?!
Kubbesinde yitirdim zaman duygularımı;
Akşam mıdır, gece midir, sabah mıdır, gözlerin?!
Ruhumu baştan başa acılarla dokuyan,
Beynimi kurşunlayan silah mıdır, gözlerin?!
Her köşede zifiri bir siluet bırakan,
Gönül memleketimde seyyah mıdır, gözlerin?!
Renkler avare; sitem, başıboş kuytularda...
Mavi midir, yeşil mi, siyah mıdır, gözlerin?
Yoksa yalancı mıdır, günah mıdır, gözlerin?!

Nihan kıldı gözlerin bana, kapılarını;
Oysa ben, gözlerinden girerdim yüreğine...
Her bakışın, bir damla ab-ı zindegan idi,
Hicranlı her gülüşün, bin yıllık figan idi.
İçime soluşundan sonra, koyu renklerin;
Birer şirpençe gibi düştü, gözbebeklerin...
Feryadıma gök bile bigane değil şimdi,
Tuğyanım, yollarını süsleyen sebil şimdi...
Söyle; kurtuluşum mu, harabım mı gözlerin?!
Gözlerinde mi mehtab, mehtabım mı gözlerin?!

Çağlayanlar bile hararetlidir;
Buğday başağının açlığıdır, ufuklar...
Siperleri aşıklar mı doldurmalıydı,
Zalimler mi?!
Neden böyle hıçkırıklı, umutlar?!

Beni hangi urganla bağladın gözlerine,
Beni hangi ırmağa karıştırdın, yeniden...?!
Senden kopamıyorum; gözlerin var oldukça,
Sensiz yapamıyorum; yüzün bahar oldukça..!
Gözlerine baktıkça; duruluyor, yüreğim;
Ölse de gözlerinden soruluyor, yüreğim...
İndirme kirpiğini; tutuşmasın kainat!
Nazar kıl; ferahlasın; kavruluyor, yüreğim!
Sensiz, küle dönerek savruluyor, yüreğim!

Diyorlar ki; ağla,
Ağla ki dumanı dağılsın, yolların!
Ağlamayı denizlere bıraktım.

Yalnız gözlerindir; hayatta kalan,
Uğruna adandığım,
Mahşeri surlarla çevirip dört yanından,
Gönlümde sakladığım,
Aynalarda arayıp bulamazken gün boyu,
Gölgesinde konakladığım...
Gözlerindir, ufkumda dalgalanan...

Rüstem’in kanını döktüm yerlere,
İstanbul’u kuşattım gözlerin için,
Azrail’e koştum siperlerimden,
Gözlerine baka baka dirildim.

Niçin kızıl kıyamettir gözlerin bu gün,
Niçin heyelan var eteklerinde?!
İsrafil’den işaret mi almışsın;
Yanaklarında mahşer kalıntısı,
Dudaklarında mizan..?!

Bütün gamlı Hüdhüdler Belkısle döner sana;
Gözlerinin dilini ancak Süleyman bilir.
Yıldızlar, vuslat için her gece iner sana...
Rengini, gözlerinde kaybolan bilir.

Gözlerin, uğrak yeridir, bestekarların;
Şairler, hüzne dalar, yeşil okyanusunda...
Eşiğinde, ölümsüz dilenciler...
Gözlerin, gecenin intiharıdır.

Sen gözlerine mahkumsun; gözlerin, bana...
Ben şiir yazmazsam kim tanır gözlerini?!
Geçerken yalnızlık sokağından,
Hangi demirci indirir parmağına çekici,
Hangi berber yanağını keser müşterisinin?!
Gözlerine bakmazsam doğar mı güneş?!

Gözlerin, boşluğa akan bir ırmak değil!
Gözlerin, sadece ölmek... Yaşamak değil!
Gözlerin, tükeniş doruklarında,
Bulunmayanları aramak değil!
Gözlerine aşina olduğum günden beri,
Ben, artık  geceye sesleniyorum.
Düşe kalka,
Yorgun argın,
Derbeder
Yapayalnız duruyorum;
Yanlış anlaşılıyor.
Her hücremde bir inkılab,
Her gönlümde bir mahitab...
Evim harab,
Ömrüm harab...
Ne ay kaldı, ne de mehtab...
Gök bulanık,
Ufuk silik...
Gene de mağrur ve dimdik yürüyorum;
Mezarım oluyorsun, ansızın...

Bu son şiir; o küflü gözlerine yazılan...
Bu son mezar; kalbimde hicranla kazılan...
Senin gamsız gözlerin kahkahalar atarken,
Benim gözlerim; viran... Ağlamaya değer mi?!
Her cilven; bir ıstırab, her nazın; kapkaranlık...
Yorgun kuraklığında ıslanmaya değer mi?!
Hiç güzel olur muydun, gözlerin olmasaydı?!
Ateşlere girmeye ve yanmaya değer mi?!
Bir kevser ırmağında serinlemek dururken,
Sellerine karışıp bulanmaya değer mi?!
Aydınlığın gözleri çağırıyor kalbimi;
Zehir bakışlarınla boyanmaya değer mi?!
Gözlerine bir ömür dayanmaya değer mi?!
 
Nurullah GENÇ

Çevrimdışı kızılkuğu

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 184
  • 917
  • 184
  • 917
# 03 Tem 2017 21:50:00
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim
Kalbimde kalbine yok bile kinim
Bence artık sen de herkes gibisin.

Çevrimdışı kızılkuğu

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 184
  • 917
  • 184
  • 917
# 03 Tem 2017 23:37:27
Acı çekmek özgürlükse
Özgürdük ikimiz de
O, yuvasız çalıkuşu
Bense kafeste kanarya
O, dolaşmış daldan dala
Savurmuş yüreğini
Ben bölmüşüm yüreğimi
Başkaldıran dizelere
Kavuşmak özgürlükse
özgürdük ikimiz de
elleri çığlık çığlık
yanyana iki dünya
ikimiz iki dağdan
iki hırçın su gibi
akıp gelmiştik
buluşmuştuk bir kavşakta
unutmuştuk ayrılığı
yok saymıştık özlemeyi
şarkımıza dalmıştık
mutluluk mavi çocuk
oynardı bahçemizde
aramakmış oysa sevmek
özlemekmiş oysa sevmek
bulup bulup yitirmekmiş
düşsel bir oyuncağı
yalanmış hepsi yalan
sevmek diye bir şey vardı
sevmek diye bir şey yokmuş
Acı çektim günlerce
Acı çektim susarak
Şu kısacık konutlukta
Deprem kargaşasında
Yaşadım bir kaç bin yıl
Acılara tutunarak
Acı çekmek özgürlükse
Özgürüz ikimizde
acılardan artakalan
işte o bakışlarmış
kuğu diye gözlerimde
gün batımı bulutlarmış
yalanmış hepsi yalan
savrulup gitmek varmış
ayrı yörüngelerde...

Hasan Hüseyin Korkmazgil

Çevrimdışı seheryeli_

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.916
  • 19.360
  • 2.916
  • 19.360
# 03 Tem 2017 23:56:54
                     YATTIĞIM KAYA

Bu akşam o kadar durgun ki sular
Gömül benim gibi kedere diyor.
İçimde maziden kalma duygular
Ağla geri gelmez günlere diyor.

Ey gönül, gidenden ümidini kes!
Kaçan bir hayale benziyor herkes,
Sanki kulağıma gaipten bir ses
Buluşmalar kaldı mahşere diyor.

Enginden engine koşarken rüzgar,
Bende bir yolculuk heyecanı var…
Yattığım kayaya çarpan dalgalar
Çıkıver bir sonsuz sefere diyor.

Necip Fazıl Kısakürek

Çevrimdışı seheryeli_

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.916
  • 19.360
  • 2.916
  • 19.360
# 04 Tem 2017 00:21:14
Zamanlar geçtikçe neden
Mutluluk mahzunluk oluyor fotoğraflarda
acaba
Keder mi, acı mı, hüzün mü dünyanın rengi
Mahzunluk mu yoksa yaşam
Ve doğruyu söyleyen yalnız
O mu, rilke mi
Ölümü içinde taşıyan.”
Edip Cansever

Çevrimdışı seheryeli_

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.916
  • 19.360
  • 2.916
  • 19.360
# 04 Tem 2017 00:24:27
Darılınca sarılan biri lazımmış
Meğer insana..
Nevbahar çiçeklerini beraberce sevecek,
Güz gelince kınalı yapraklara
Hüzünlenecek,
Halden anlayıp e hadi menemen
Yapalım diyecek,
Suyu sen ısıtsan çayı demleyecek,
Biri lazımmış meğer..
İnceden inceye özlemekli sevmekli
Laflar edecek,
Bir canım diyecek bin can gidecek,
Bir buseyle bin hayal alemi verecek,
Adı geçse gönlünde goncalar açacak,
Biri lazımmış meğer..
Darılınca sarılan...
Arifhan Atilla

Çevrimdışı seheryeli_

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.916
  • 19.360
  • 2.916
  • 19.360
# 04 Tem 2017 11:35:28
💙💙💙💙💙

Mavi kelebekler gönder bize
Ey gökyüzü
Bitmeyen umut!
Mavi düşler
Mavi aşklar
Siyah ayrılıklar
Olmasın...
Göğsümde
yer kalmadı artık!
Kürek kemiklerime
çarpıyor kalbim…!
Ahh dünya dar dünya 🌎
Alışamadım ben bu kalabalığa…
Nefesim kesilir…
Ruhum çatlar…
Yokluğuna...!
Her şeye rağmen
Yine de bak aynalara
Çünkü orada gördüğün
En güzel gerçek
"SEN" sin...!💙
E.T.

Çevrimdışı seheryeli_

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.916
  • 19.360
  • 2.916
  • 19.360
# 04 Tem 2017 21:57:39
Bırak yar Gözlerim,
Gözlerinde kaybolSun.
Bırak ki Yüreğin yüreğimde,
Casaret bulsun.
Bırak hadi Nefesin,
Nefesimde  Can Bulsun.
Bırak Seni Öyle bir,
Seveyim ki Mahşerde bile,
Adımız Aynı anda anılsıN....
❤️
Adminin biri...

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.858
  • 1.093
  • 11.858
# 04 Tem 2017 22:06:48


         h.n.a.


VARSAĞILAR -2-

Gel bre hey, senin ile
Mey içelim azar azar.
Kahpe felek alnımıza
Ne dilerse onu yazar.

Yazın bahçeler sazlanır,
Yâr dudağı kirazlanır.
Çağırırsan yâr nazlanır.
Çağırmazsan tutup kızar.

Ele girmez bir kuşsa da,
Bize binde bir düşse de,
Yâr gerdanı gümüşse de,
Deli gönül bir gün bezer.

Haydi, durma “dolu” doldur,
Sağrağını göğe kaldır,
Bu günlerin tadı baldır,
Yarın kahpe felek bozar!

Çaldı gurbet rebâbını,
Bitirdi aşk kitabını,
‘‘Atsız’’ ecel şarabını
Elbet bir gün içip sızar…

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.811
  • 227.450
  • 28.811
  • 227.450
# 05 Tem 2017 09:53:05
Çocukken güneş olmak isterdim.
 Baktım ondaki sıcaklık bende de var.
 Vazgeçtim...
 Sonra anladım ki en iyisi çocuk olmak.
 Çünkü güneşten sıcaktı kalbim.
 Büyüdüm derken,
 Dünyanın en zor işi ile karşılaştım.
 YAŞAMAK...
 Yaşam denen ayazda üşüdüm.
 Soğudu buza döndü kalbim.
 Ne "GÜNEŞ" olabildim,
 Ne de ÇOCUK kalabildim...

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK