Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı seheryeli_

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.916
  • 19.360
  • 2.916
  • 19.360
# 27 Şub 2019 16:40:35
Ey aşkın binbir başlı vav hali
Ey sonsuz kavram
Gaflet vaktinde Gel gönlümün üstüne
Usta bir hattatım ben
Aşkı çizerim mekânlara
Aşk sığmaz ki bu ummana
Vav olur gözlerimiz
Bürünürüz canlara
Bir seyyah gibi
Gelip göçen, göçüp giden
Bu mekândan mekân’a
Demem o ki
Tarifini yapamam ben imkâna
Bir hattatım
Zamana vav çizmekteyim
Hilalin dolunaya
Dolunayın hilale dönüştüğü zamana

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.220
  • 53.878
  • 4.220
  • 53.878
# 27 Şub 2019 17:43:12
Böyle başlıyordu

Gecenin rengi katran
Ay sırtını dönmüş ağlıyordu
Oda ne?
Bir kuş inceden inceden
Geceye sesini salıyordu!
“bahane” dedi kimsesiz bir cümle
“bahaneler”
Her şey böyle başlıyordu!

Ayrılıklar
Ayrılıklar dedi şair
Tevir tevir renkli yalanlar
Gerçeği görünce kul kaçıyordu
Lafazan madamdan adam
Olmayan adını da kirletiyordu
Her şey
Her şey dedi inanan,
Sevginin ayağa düşüşü varya!
Böyle başlıyordu?

Eller mi soğuktu yüzler mi?
Havanın güzelliğine aldırmadan
Zaman dedi evliya zaman
Senin için durmuyordu!
Tükenmişti cümle ürkek
Koskoca sessizliğe
Umudu ırak ederek
Her şey dedi sevilen
Ayrılığa dair her şey
Böylesi başlıyordu!

Jale Keskin

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.947
  • 47.568
  • 2.947
  • 47.568
# 27 Şub 2019 21:54:06
kalbi tut
sıyır kalbi mekândan
mekândan kalbi sıyır
zamanı gelince
zamanın elini çek elimizden
dünya gürültüsünü çek
çekilelim

kalbi tut
canı çeken canı çek kalabalıktan
kâfileye gâfil kalmış çocuğu
bu sıkı örgüden sök
sıyır beni bizden
bizi benden ayır

kalbi tut
dikişsiz beyaza bürünelim
kalbi tut
devam edelim yolun bittiği yerden
kalbi tut ecel meleği
kalbimi tut
tutuşsun taa doğumumda
elime tutuşturulan ağrılı tutku

ey ecel meleği
ey ecelimin meleği
ol deyince var edenin bildirdiğini bilirsin
yalnız onu bilirsin
yalnız onun bildirdiğince işlersin
kalbi tut
kalbi kalbet
kalbi kaybet gaybe doğru

kalbi tut

Suavi Kemâl Yazgıç'

Çevrimdışı harslan05

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.402
  • 69.693
  • 3.402
  • 69.693
# 27 Şub 2019 23:33:11
Kederlisin biraz nedense
Çiçek açmalısın oysa
Bahçe olmalısın, suyu ısırmalısın
Bu kadar çok mahsur kalma siyah odalarda
Kaması böğründe bir kuğu gibi durma
Sen şarkılar söylemeli, tango yapmalısın
Bu yaz bol bol kiraz ye
Heveslerini diri tut.
Dinsin yüzünün gürültüsü
Bak yağmur esniyor
Hıçkırıyor güneş
Sen yüzünü sokaklarla yıka
Çocuklara şeker, aşklara kuş,
Arkadaşlığa kelebek ol
Göğe bak, ne güzel bir lunapark o
Bir çocuk gibi büzülmesin alt dudağın
Denizin sesini topla
Saksıdaki çiçeklere su ver
Islığını sev gövdenin
Sen uyu tenin uyumasın
Uçurumlar biriktirme ruhunda
Sevincin ve umudun ışığı hep şımartsın seni
Bir serçenin rüyası gülümsetsin kelimelerini
lirik ol, esrik ol, hayat ol
Çılgın mor yatıştırsın ruhunu
Öyle tenha durma, kahkahalar at turuncu
Yağmur iç, güneş ısır, ay çiğne
Şaraba değdir sesini
Islık çal mavi düşlerinin gölünde
Yüzdür beyaz kayığını
İçindeki çalışkan yıldız üşümesin
Çünkü boşluğun da zarif bir tadı var
Ve öpücüklerinle eğit
Yorgunluğun solgun sarısını
Sen benim çok gülüşlü kalbi güzel
Düş çocuğu arkadaşım değil misin
Bitsin artık şu güz sıkıntısı
Bak bahar geliyor.

(alıntı)

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.220
  • 53.878
  • 4.220
  • 53.878
# 04 Mar 2019 22:26:19
Sonra içime ve hatta dışıma kapandım.
Küsmek gibi bir şey.
Bir çeşit gölge fesleğeni.
Bir çeşit olmayan hayat.
Zaten hiçbir şeyi kararında bırakamamak ve ortasını bulamamak gibi bir sorunum var benim.
Epeyce göçebe yaşadım, sadece iki valizim oldu.
Bir yığın insan tanıdım.
Ama hep yalnızdım...

Didem Madak

Çevrimdışı malborocu

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 97
  • 208
  • 97
  • 208
# 06 Mar 2019 14:22:42
Toprak öyle bitip tükenmez, /dağlar öyle uzakta,
 sanki gidenler hiçbir zaman
 hiçbir menzile erişemeyecekti.
 Kağnılar yürüyordu yekpare meşaleden tekerlekleriyle
 Ve onlar
 ayın altında dönen ilk tekerlekti.
 Ayın altında öküzler
 başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi
 ufacık kısacıktılar
 ve pırıltılar vardı hasta kırık boynuzlarında
 ve ayakları altından akan
 toprak,
 toprak,
 ve topraktı.
Gece aydınlık ve sıcak
 ve kağnılarda tahta yataklarında
 oyu mavi humbaralar çırılçıplaktı.
Ve kadınlar
 birbirlerinden gizleyerek
 bakıyorlardı ayın altında
 geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine.
 Ve kadınlar
 bizim kadınlarımız:
 korkunç ve mübarek elleri
 ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
 anamız, avradımız, yarimiz
 ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
 ve soframızdaki yeri
 öküzümüzden sonra gelen
 ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
 ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
 ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
 oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
 kadınlar,
 bizim kadınlarımız
şimdi ayın altında
 kağnıların ve hartuçların peşinde
 harman yerine kehriban başlı sap çeker gibi
 aynı yürek ferahlığı,
aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.
 Ve onbeşlik şaraplenin çeliğinde
 ince boyunlu çocuklar uyuyordu.
 Ve ayın altında kağnılar
 yürüyordu Akşehir üzerinden Afyon`a doğru.


                                          Nazım Hikmet

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.220
  • 53.878
  • 4.220
  • 53.878
# 07 Mar 2019 22:33:47
"Al gönlümü ayine-i manâdır bu...
Senden bana bir sûreti ranâdır bu

Çevrimdışı seheryeli_

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.916
  • 19.360
  • 2.916
  • 19.360
# 07 Mar 2019 22:42:59
..

Çevrimdışı seheryeli_

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.916
  • 19.360
  • 2.916
  • 19.360
# 08 Mar 2019 10:51:45
Kadınım ben..
Minicik yüreğinde dünyayı taşıyan,
Elleri hamur kokan..
Kırılgan, alıngan,
Gözyaşları içinde gizli,
Biraz çocuk, biraz anne, biraz deli..
Aşkın her hali,
Tutkulu, düşbaz , haylaz bir kadınım ben..
İncitmeyin beni..
Giydiğim fistanlar bile çiçekli..
Bedenimin ne önemi var ki..
Benim hazinelerim yüreğimde gizli..

Can Yücel

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.220
  • 53.878
  • 4.220
  • 53.878
# 08 Mar 2019 23:43:02
Gözüm ve gönlüm çarptı sana
Ama illaki devrilmen mi gerekirdi aşka...

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 10 Mar 2019 18:21:05
Akşam Üstü Rüyası

“Şimdi gemiler geçer uzaklardan
Gönlüm güvertede sereserpedir.
Işıklı geceler, saz sesleri, peynir ekmek
Ne biletim ne param ne dostum var…
Pır pır eden yüreğim bakındıkça…
—Uyan Turgut’um, garibim, uyan
Bura Terme’dir.

Terme köprüsünden kamyonlar geçer,
Irgatlar üç orada beş burada konuşurlar.
Bir gece başlar, yarı siyah, yarı kırmızı
Cigaramı yakar eve dönerim…
—Gidin gemiler, gidin
Vardığınız yerlere selam edin
Gün olur bütün kaygılardan uzak
Ben de gelirim…”
(Türkiyem, Varlık Yay., 1952)

Not: Turgut Uyar, aşağıdaki fotoğrafı 1952 yılında ilk eşi Yezdan ve küçük kızı Şeyda ile birlikte Terme Çayının kenarında oturdukları iki katlı ahşap evin önünde çekinmiştir.

Çevrimdışı greentea

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 103
  • 2.625
  • 103
  • 2.625
# 10 Mar 2019 19:19:31
Hayat suyu musun ey sâdık vefâ?
Gel yetiş derdime naz etme kahve!
Hazm eder verirsin mideye safâ
Meziyetin çoktur, uzatma kahve!

Yemen’den gelirsin yolların uzun
Her nere gidersen karadır yüzün
Gâhi tatlı gâhi acıdır özün
Bu hâlin kimseye belletme kahve


Kendin siyah amma fincanların kar
Kimseye yok, sana olan itibar
Aman eksik olma kıyamet kopar
Sakın tiryakiyi incitme kahve

Şekerle pişince sever Zülâlî
Nezaketle uzar dost yârân eli
Buyursunlar, yağar yağmur misâli
Sen de mağrur olup naz etme kahve

Âşık Zülâli (XIX. asır)

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 11 Mar 2019 21:57:13
GÜLCE

Uçurumun kenarındayım Hızır
Ulu dilber kalesinin burcunda
Muhteşem belaya nazır
Topuklarım boşluğun avcunda
Derin yar adımı çağırır
Dikildim parmaklarımın ucunda
Bir gamzelik rüzgâr yetecek
Ha itti beni, ha itecek
Uçurumun kenarındayım Hızır
Civan hazır
Divan hazır
Ferman hazır
Kurban hazır

Uçurumun kenarındayım Hızır
Güzelliğin zulme çaldığı sınır
Başım döner, beynim bulanır
El etmez
Gel etmez
Gülce'm uzaktan dolanır
Uçurumun kenarındayım Hızır
Gülce bir davet
Mecaz değil
Maraz değil
Gülce bir afet
Peri değil
Huri değil
Gülce beyaz sihir
Gülce ölümcül naz
Buram buram zehir
Yar yüzünde infaz

Bir gamzelik rüzgâr yetecek
Ha itti beni, ha itecek
Güzelliğin zulme çaldığı sınır
Uçurumun kenarındayım Hızır
Ben fakir
En hakir
Bin taksir
Ateşten
Kalleşten
Mızrakla gürzden
Dabbetülarz'dan
Deccal’dan, yedi düvelden
Korku nedir bilmeyen ben
Tir tir titriyorum Gülce’den
Ödüm patlıyor Gülce’ye bakmaktan
Nutkum tutuluyor, ürperiyorum
Saniyeler gözlerimde birer can
Her saniyede bir can veriyorum

1981

Ömer Lütfi Mete...

Çevrimdışı ferdem

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.415
  • 27.381
  • 4.415
  • 27.381
# 12 Mar 2019 10:21:19
İSTİKLÂL MARŞI
-Kahraman Ordumuza-
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül… ne bu şiddet bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl,
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner, aşarım;
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garb’ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar;
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar,
"Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın…
Kim bilir, belki yarın… belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır atanı;
Verme, dünyâları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?
Şühedâ fışkıracak, toprağı sıksan şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.

Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma’bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dînin temeli
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli

O zaman vecd ile bin secde eder –varsa- taşım;
Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır rûh-i mücerred gibi yerden na’şım;
O zaman yükselerek Arş’a değer, belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl;
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!
MEHMET AKİF ERSOY
İSTİKLAL ŞAİRİMİZİ RAHMET VE MİNNETLE ANIYORUM.

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.858
  • 1.093
  • 11.858
# 12 Mar 2019 16:03:03


         h.n.a.


KÜR'ŞAD MARŞI

Yufka yüreklilerle çetin yol aşılmaz,
Çünkü bu yol kutludur gider Tanrı Dağı'na.
Halbuki yoldaşını bırakıp kaçanların,
Değişilir topu da bir sokak kaltağına.
Kürşad'ın narasıyla indik Tanrı Dağından,
Ruhumuzu kandırdık Orhun'un kaynağından.
Bu kaynaktan içenin yürekleri tunç olur,
Türk'e kefen biçenin ölümü korkunç olur.
Delinse yer ,çökse gök, yansa kül olsa dört yan,
Yüce dileğe doğru yürürüz yine yayan.
Moskoflardan, yankeden,masonlardan yılmayan,
Ölümlerle eğlenen tunç yürekli Türkler'iz.


 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK