Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.526
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.526
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 13 Ara 2010 19:22:46
BIRAKIP GİTTİN BENİ

bırakıp gittin beni bütün kapılarda
bütün çöllerde tek başıma kodun
şafakta arayıp öğle vakti yitirdiğim
vardığım hiç bir yerde değildin
sensiz bir odanın sahrasını nasıl anlatsam
hiçbir şeyin seni andırmadığı bir pazar kalabalığını
denizde dalgakırandan da boşluğunu bir günün
seslenip de senden cevap alamadığım sessizliği

bırakıp gittin beni kalarak olduğun yerde hareketsiz
her yerde bırakıp gittin beni gözlerinle
düşlerin yüreğiyle bırakıp gittin beni
yarım kalmış bir cümle gibi bırakıp gittin
düşen hep ben oldum en küçük kımıldanışında senden

başını çevirdiğin için ağladığımı görmedin hiç
bana bakıp görmediğin için
ben yokken içini çektiğin için

ayağına düşen gölgene acıdın mı hiç sen

ARAGON

Çevrimdışı irvin

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 66
  • 312
  • 66
  • 312
# 13 Ara 2010 20:59:39
Farkındayım...
Ne yazık ki ''seni seviyorum''diyerek pot kırdım,
Juri yılın en iyi çıkış yapan aşığı seçti beni,
Sense sekiz dalda en iyi ihanetleri kapan..

Çevrimdışı hercaihoca

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.394
  • 6.336
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.394
  • 6.336
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 13 Ara 2010 21:01:56
Yüreğim 
     
Sevda dergahında divane oldum
Susarak ismini anar yüreğim
Kalbinin oduna pervane oldum
Bir gün dursa bile yanar yüreğim

Bir gaflet anında girdin özüne
Sırların sırrıydı, erdin özüne
Dert senden gelirse, derdin özüne
Gülerek kendini banar yüreğim

Bu nasıl yanmaktır, bu nasıl çile
Aşkınla çevirdim deryayı küle
Yanında sen yoksan ateşte bile
Buz tutar, kar olur, donar yüreğim

Haykırdı hicranlar, türküler sustu
Tek senle barıştı, tek bana küstü
Lal olmuş bülbüldür her akşamüstü
Gönül pencerene konar yüreğim

Kırık bir saz olur senin elinde
Bin çile hıçkırır bir tek telinde
Avare sakidir hasret ilinde
Vuslatı, vuslata sunar yüreğim

Uyutur uykuyu kalır uykusuz
Sana sevgi dolu bana duygusuz
Gün olur çöllerde Mecnundur susuz
Gün olur Leyla'ya pınar yüreğim

Sen sevda yolcusu, yüreğim bir han
Ben çile mahkumu, yüreğim zindan
Sensiz kurak çölde kırılmış fidan
Seninle asırlık çınar yüreğim

Bir nasihat sana benden hediye
Mansur'un izinde dolaşmak niye
Haykırıp durursun 'aşk benim' diye
Dara çekilmek mi hüner yüreğim?

 
Serdar Tuncer

Çevrimdışı xxxümranxxx

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 108
  • 250
  • 108
  • 250
# 13 Ara 2010 21:22:20
                       VİSAL

Beni zaman kuşatmış, mekân kelepçelemiş;
Ne sanattır ki, her şey , her şeyi peçelemiş…
Perde perde verâlar, ışık başka nur başka;
Bir ânlık visal başka, kesiksiz huzur başka;
Renk , koku, ses ve şekil, ötelerden haberci;
Hayat mı bu sürdüğün, kabuğundan ezberci?
Yoksa göz, görüyorsun sanmanın öksesi mi?
Fezada dipsiz sükût , duyulmazin sesi mi?
Rabbim ,Rabbim , Yüce Rab , âlemlerin Rabbi , sen !
Sana yönelsin diye icad eden kalbi , sen !
Senden uzaklık ateş , sana yakınlık ateş !
Azap var mı alemde fikir çilesine eş?
Yaşamak zor, ölmek zor , erişmekse zor mu zor;
Çilesiz suratlara tüküresim geliyor!
Evet, ben, bir kapalı hududu aşıyorum;
Ölen ölüyor, bense ölümü yaşıyorum !
Sonsuzu nasıl bulsun , pösteki sayan deli?
Kendini kaybetmek mi, visalin son bedeli?
Mahrem çizgilerine baktıkça örtünen sır;
Belki de benliğinden kaçabilene hazır.
Hâtıra küpü, devril, sende ey hayal, gömül !
Sonu gelmez visalin gayrından vaz geç, gönül!
O visal , can sendeyken canını etmek feda;
Elveda, toprak, güneş, anne ve yâr , elveda !

Necip Fazıl KISAKÜREK

Çevrimdışı carkin

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 257
  • 4.038
  • Öğretmen Adayı
  • 257
  • 4.038
  • Öğretmen Adayı
# 14 Ara 2010 00:46:02
Günü gelir sen de benden çekip gidersen,
Gidip de birdaha dönmeyeceksen;
Al ömrümü koy ömrünün üstüne,
Senden gelsin ölüm başım üstüne.
...
Ellerini ellerimden alıp gidersen,
Gidip de geriye dönmeyeceksen;
Yüreğimi koy avcunun içine,
Senden gelsin ölüm başım üstüne..(alıntı)

Çevrimdışı carkin

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 257
  • 4.038
  • Öğretmen Adayı
  • 257
  • 4.038
  • Öğretmen Adayı
# 14 Ara 2010 00:58:56
Ey gece, acılarımın önündeki dilsiz kapı,
Gör artık bu karanlık yara izinin kanadığını
Ve kabından taşmak üzere olduğunu çektiklerimin!
Ey gece, ben hazırım artık!
...Ey gece, unutmuşluğun bahçesi, darmaduman,
Yoksulluğumun dünyaya kapalı ihtişamında,
Salkımlarla, dikenli çelenkler de solmakta,
Gel, ey en yüce zaman!

Georg TRAKL

Çevrimdışı ~Sükut-u HayaL~

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.081
  • 6.760
  • 4.081
  • 6.760
# 14 Ara 2010 12:39:20
bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet

sen say ki
ben hiç ağlamadım
hiç ateşe tutmadım yüreğimi
geceleri, koynuma almadım ihaneti
ve say ki
bütün şiirler gözlerini
bütün şarkılar saçlarını söylemedi
hele nihavent
hele buselik hiç geçmedi fikrimden
ve hiç gitmedi
bir topak kan gibi adın
içimin nehirlerinden
evet yangın
evet salaş yalvarmanın korkusunda talan
evet kaybetmenin o zehirli buğusu
evet nisyan
evet kahrolmuş sayfaların arasında adın
sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı
bu sevda biraz nadan
biraz da hıçkırık tadı
pencere önü menekşelerinde her akşam

dağlar sonra oynadı yerinden
ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca
sen say ki
yerin dibine geçti
geçmeyesi sevdam
ve ben seni sevdiğim zaman
bu şehre yağmurlar yağdı
yani ben seni sevdiğim zaman
ayrılık kurşun kadar ağır
gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın
yine de bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
beni affet
Kaybetmek için erken, sevmek için çok geç

Çevrimdışı ~Sükut-u HayaL~

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.081
  • 6.760
  • 4.081
  • 6.760
# 14 Ara 2010 12:42:50
Büyümüş bir kız çocuğu

bir gün sen de anlayacaksın
kalabalıklardan kaçıp
dizlerini karnına kadar çekip ağlayacaksın
işteo an özleyeceksin
eski sevgilini değil
pili bitmiş oyuncak ayını.
yanından ayırmadığın, yatarken sarıldığın saflığını
tel sarar kızıma tel sarar diyen babana benzemeyecek her erkeğin gözleri.
o küçük kız çocuğu değilsin artık
ama birgün sen de ağlayacaksın!
kenarları dantelli elbisesiyle
saçlarıı ördüğün oyuncak bebeğini
nereye koyduğunu htırlaman gerektiğini anlayacaksın!
tel sarar kızıma tel sarar diyen babana benzemeyecek her erkeğin gözleri.
 
Ceyhun Yılmaz
 
 

Çevrimdışı ~Sükut-u HayaL~

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.081
  • 6.760
  • 4.081
  • 6.760
# 14 Ara 2010 12:44:17
İLACI YOK Kİ YOKLUĞUNUN HÜKMÜ OLSUN

Karanlık yolların hep ışıksız olduğunu söylemediler bana
Bir gün biter sandım gönül yaşları, BİTMEDİ..
Yokluğunun bulutları içimde, GİTMEDİ!
Her sabaha karşı ben durdum ben
Beceremedim..tutamadım güneşleri
Hep doğdu üstüme
Dert kurdu derdime
Titredi ellerim..
Üşüdüm..ısıtan yok
İLACI YOK Kİ YOKLUĞUNUN HÜKMÜ OLSUN

Boynumda asılı utancım, başımı kaldıramıyorum
Söylemediler bana gülmenin ayıp olduğunu ben küçükken
Söyleselerdi gülemezdim zaten
Acıyla anladım, acıyla kurdum en sevdiğim cümleyi
Silsen de kurumuyor bu göz yaşları
YÜREĞİMİ KURUTMADIKÇA! ! !

 
Ceyhun Yılmaz
 

Çevrimdışı ~Sükut-u HayaL~

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.081
  • 6.760
  • 4.081
  • 6.760
# 14 Ara 2010 12:47:06
Eldiven

Demirden soğuk ellerin
Bakışlarında kar yağışı
Soğuktan yanan sözlerin sahibi sen
Belki hep bu yüzden
Senli her cümlede bir eldiven
 
Ceyhun Yılmaz

 

Hüzünsün

Sen hüzünsün tenimde
Hüzün bahçemizin en bilindik çiçeğiydi
Hüzün ektik, acı kokladık yıllarca
Sonbaharda doğmuş anne babanın
Yağmur çocuklarıyız biz
Ondandır her ayrılığa
Hüngür hüngür ağlamamız...

 
Ceyhun Yılmaz
 

Çevrimdışı deva35

  • Bilge Üye
  • *****
  • 7.396
  • 11.766
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 7.396
  • 11.766
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 14 Ara 2010 13:22:33
Can Yücel ~ Bıraksaydın Da Yalnız Kalsaydım


Keşke hep masum kalsaydın benim için,
Uzaktan ve duvarlara dayanarak izleseydim seni,
Keşke tanışmamıza hiç fırsat olmasaydı,
Ve seni hayatıma şeker misali karıştırmasaydım,
Hayat kavramım senden ibaret olmasaydı keşke,
Seni hayatımın öznesi yaptım da ne oldu?
Her gece bir acı, her anımda yaralı bir kalp..
Öznesi olmayan bir hayata mahkûm bir nesne kaldım sayende,
Oysa ne kadar masumdun önceleri,
Bir gülerdin dünya gülerdi sanki,
Kazara göz göze gelsek yıkılırdı içim,
Öpülesi bir el uzanırdı tenime.
Dokunurdu içime işlercesine..
Ne güzeldi eskiden, uzaktan seyreder,
En yakınlarıma anlatırdım seni,
Ne masumdun sen bana...
Aniden çıkınca karşıma,
Yağmuruna kavuşmuş toprak misali sevindi yüreğim...

Can Yücel

Çevrimdışı gülsümgülmez

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 145
  • 96
  • 145
  • 96
# 14 Ara 2010 13:25:40
Bazı duygular vardır anlatılamaz, anlaşılır sadece.
Sevenin sevdiğini bilmesi kadar, sevilen de anlar sevildiğini.
Sevgi her zaman belirli kelimelerle söylenmez.
Çoğu defa bir bakış yeter de artar bile...
Yeryüzünde hiçbir kuvvet insanoğlunu
sevme hakkından alıkoyamaz.

Sevmek çoğu zaman var olmaktır.
Sonunda bizi yok olmaya götürse bile.
Ben şimdi varım ve seni sevmek hakkımı kullanıyorum.
Sen bile buna karşı koyamazsın.
Sana gelinceye kadar sonu gelmez bir arayıştı sevgilerim.
Bir zaman başkalarında aradım seni,
başka yüzlerde, başka ellerde aradım.
Aldandım, fakat birgün seni bulmak ümidini kaybetmedim.

Nasıl olsa gelecektin birgün.
Ve işte geldin de!
Bana tatmadığım hüzünleri tattırmaya,
bilmediğim kederleri öğretmeye geldin.
Acıdan yana ne kalmışsa yaşamadığım
hepsini bir bir sen yaşatacaksın bana.
Birgün yaşamanın gereksizliğini de senden öğreneceğim.

Bu selin akışını hiçbirşey duduramaz artık.
Ummadığım ve ummadığın bir anda çıktın karşıma.
Coşkun ırmaklar gibi, amansız seller gibi geldin,
mutlaka yıkarak ve benden birçok şeyleri
beraberinde sürükleyerek gideceksin.
İşte o zaman yoklukların
en dayanılmazı ile karşı karşıya kalacağım.

Ergeç gideceksin; beni anlayamadan,
beni sevemeden gideceksin.
Yalnız bir iç kırıklığı kalacak senden,
tesellisiz bir hüzün kalacak.
Yıllardır aradığım sendin
ama sen gittikten sonra başkasını aramayacağım.
Gelmeyecek bile olsan, ömrümün sonuna kadar arardım seni
Ama geldin bir kere; ister bilerek gelmiş ol, ister bilmeden...

Geldin ya!
Şimdi herşey güzel seninle.
Yürümenin, konuşmanın,
nefes almanın bir başka anlamı var artık.
Sen varsın ya, herşey bambaşka gözlerimde...

Çevrimdışı xxxümranxxx

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 108
  • 250
  • 108
  • 250
# 14 Ara 2010 16:40:30
UYUMAK İSTİYORUM

 

İki yıldız arası göğe asılı hamak...

Uyku, uyku... Zamansız ve mekansız, uyumak.

Uyumak istiyorum; başım bir cenk meydanı;

Harfsiz ve kelimesiz düşünmek Yaradanı.

İlgisizlik, herşeyden kesilmiş ilgisizlik;

Bilmeyiş ki, en büyük ilme denk bilgisizlik.

Usandım boş yere hep gitmeler, gelmelerden;

Bırakın uyuyayım, yandım kelimelerden!

Göz kapaklarımda gün, kapkara bir kızıllık;

Kulağımda tarihin çıkrık sesi, bin yıllık.

Bir yurt ki bu, diriler ölü, ölüler diri;

Raflarda toza batmış Peygamberlerden bildiri.

Her gün yalnız namazdan namaza uyanayım;

Bir dilim kuru ekmek; acı suya banayım!

Ve tekrar uyuyayım ve kalkayım ezanla!

Yaşaya dursun insan, hayat dediği zanla...

Necip Fazıl KISAKÜREK

Çevrimdışı AYŞEGÜL59

  • Uzman Üye
  • *****
  • 475
  • 2.580
  • 475
  • 2.580
# 14 Ara 2010 16:42:49
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
azıcık okşasam sanki çocuktular
bir akşam korkudan gözleri sislenir.
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle birsevmek görülmemiştir
hayır,sanmayınki beni unuttular
hala ara sıra mektupları gelir.
gerçek değildiler birer umuttular
eski bir şarkı belki bir şiir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
yanlızlıklarımda elimden tuttular
uzak fısıltıları içimi ürpertir
sanki gök yüzünde birer buluttular
nereye kayboldular şimdi kim bilir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir

Atilla İLHAN

Çevrimdışı smncn2009

  • B Grubu
  • 1.001
  • 3.698
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 1.001
  • 3.698
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 14 Ara 2010 16:56:17
SÜLEYMANİYE'DE BAYRAM SABAHI

Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede,
Bir mehabetli sabah oldu Süleymaniye’de.
Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati,
Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi
Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan,
Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan.
Gecenin bitmeğe yüz tuttuğu andan beridir,
Duyulan gökte kanat, yerde ayak sesleridir.
Bir geliş var! Ne mübarek, ne garip âlem bu!


Hava boydan boya binlerce hayaletle dolu...
Her ufuktan bu geliş eski seferlerdendir;
O seferlerle açılmış nice yerlerdendir.
Bu sükûnette karıştıkça karanlıkla ışık
Yürüyor, durmadan, insan ve hayalet karışık;
Kimi gökten, kimi yerden üşüşüp her kapıya,
Giriyor, birbiri ardınca, ilahi yapıya.
Tanrının mabedi her bir tarafından doluyor,
Bu saatlerde Süleymaniye tarih oluyor.


Ordu-milletlerin en çok döğüşen, en sarpı
Adamış sevdiği Allah’ına bir böyle yapı.
En güzel mabedi olsun diye en son dinin
Budur öz şekli hayal ettiği mimarinin.
Görebilsin diye sonsuzluğu her yerden iyi,
Seçmiş İstanbul’un ufkunda bu kutsi tepeyi;
Taşımış harcını gazileri, serdarıyla,
Taşı yenmiş nice bin işçisi, mimarıyla.
Hür ve engin vatanın hem gece, hem gündüzüne,
Uhrevî bir kapı açmış buradan gökyüzüne,
Ta ki geçsin ezeli rahmete ruh orduları..


Bir neferdir bu zafer mabedinin mimarı.
Ulu mabet! Seni ancak bu sabah anlıyorum;
Ben de bir vârisin olmakla bugün mağrurum;
Bir zaman hendeseden abide zannettimdi;
Kubben altında bu cumhura bakarken şimdi,
Senelerden beri rüyada görüp özlediğim
Cedlerin mağfiret iklimine girmiş gibiyim.
Dili bir, gönlü bir, imanı bir insan yığını
Görüyor varlığının bir yere toplandığını;
Büyük Allah’ı anarken bir ağızdan herkes
Nice bin dalgalı Tekbir oluyor tek bir ses;
Yükselen bir nakaratın büyüyen velvelesi,
Nice tuğlarla karışmış nice bin at yelesi!


Gördüm ön safta oturmuş nefer esvaplı biri
Dinliyor vecd ile tekrar alınan Tekbir’i;
Ne kadar saf idi siması bu mümin neferin!
Kimdi? Banisi mi, mimarı mı ulvî eserin?
Ta Malazgirt ovasından yürüyen Türkoğlu
Bu nefer miydi? Derin gözleri yaşlarla dolu,
Yüzü dünyada yiğit yüzlerinin en güzeli,
Çok büyük bir işi görmekle yorulmuş belli;
Hem büyük yurdu kuran hem koruyan kudretimiz
Her zaman varlığımız, hem kanımız hem etimiz;
Vatanın hem yaşayan vârisi hem sahibi o,
Görünür halka bu günlerde teselli gibi o,
Hem bu toprakta bugün, bizde kalan her yerde,
Hem de çoktan beri kaybettiğimiz yerlerde.


Karşı dağlarda tutuşmuş gibi gül bahçeleri,
Koyu bir kırmızılık gökten ayırmakta yeri.
Gökte top sesleri var, belli, derinden derine;
Belki yüzlerce şehir sesleniyor birbirine.
Çok yakından mı bu sesler, Çok uzaklardan mı?
Üsküdar’dan mı? Hisar'dan mı? Kavaklar'dan mı?
Bursa'dan, Konya'dan, İzmir’den, uzaktan uzağa,
Çarpıyor birbiri ardınca o dağdan bu dağa;
Şimdi her merhaleden, Ta Beyazıd'dan, Van'dan,
Aynı top sesleri birdir geliyor her yandan.
Ne kadar duygulu, engin ve mübarek bu seher!
Kadın erkek ve çocuk, gönlü dolanlar, yer yer,
Dinliyor hepsi büyük hatıralar rüzgârını,
Çaldıran topları ardınca Mohaç toplarını.


Gökte top sesleri, bir bir, nerelerden geliyor?
Mutlaka her biri bir başka zaferden geliyor:
Kosva’dan, Niğbolu'dan, Varna'dan, İstanbul’dan…
Anıyor her biri bir vak'ayı heybetle bu an;
Belgrad'dan mı? Budin, Eğri ve Uyvar'dan mı?
Son hudutlarda yücelmiş sıra-dağlardan mı?


Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor?
Barbaros, belki, donanmayla seferden geliyor!..
Adalar'dan mı? Tunus’dan mı, Cezayir’den mi?
Hür ufuklarda donanmış iki yüz pare gemi
Yeni doğmuş aya baktıkları yerden geliyor;
O mübarek gemiler hangi seherden geliyor?


Ulu mâbedde karıştım vatanın birliğine.
Çok şükür Tanrıya, Gördüm, bu saatlerde yine
Yaşayanlarla beraber bulunan ervahı.

Doludur gönlüm ışıklarla bu bayram sabahı.
            YAHYA KEMAL

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK