Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı bergüzar

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
# 16 Ara 2010 23:36:24
Be Dostum

Gönül tecelligah olduktan sonra,
Göze ne gerek var göze be dostum,
Sükut lehçesini bildikten sonra,
Söze ne gerek var söze be dostum.

Aradığın sende düşme telaşa,
Güvenip aldanma toprağa taşa,
Beytullah hüzündür arama boşa,
İze ne gerek var ize be dostum.

Eğer tutmamışsa aşk'ın mayası,
Cezbeylemez gözlerinin elası,
Hak'a yönelmişse gönül aynası,
Yüze ne gerek var yüze be dostum.

Can pervane olsun, dönsün dolansın,
Fikir isyan etsin, akıl bulansın,
Mangalsa yüreğin aşkınla yansın,
Köze ne gerek var köze be dostum.

Ölüm vuslat ise hayat işkence,
Öyle bir hesap ki sırattan ince,
Kefen giymiş isen ölmeden önce,
Beze ne gerek var beze be dostum.



Şair : Uğur Işılak

Çevrimdışı bergüzar

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
# 16 Ara 2010 23:41:38
 Dostlukların Hatırına

Sevdanın yollarında ister öldür vur beni
Bu yolun dönüşü yok, istese de kar beni
Bir türlü anlamadı can sunduğum yar beni

Gönüllerin dergahında Yunus gibi işlenirim
Dostlukların hatırına kavgalardan hoşlanırım
Sabahların hatırına gecelerden hoşlanırım

Yalnızım duygulardan düşünceler yer beni
Bırak gitsin bugünü geçmişlerden sor beni
Bir türlü anlamadı çok sevdiğim yar beni

Şair : Uğur Işılak
.............

Çevrimdışı van65

  • Uzman Üye
  • *****
  • 243
  • 979
  • 243
  • 979
# 17 Ara 2010 00:12:36
Öyle içimdesin ki....
Yanağımda dolaşan rüzgardan daha gerçek dokunuşların.
Küçük, ürkek, kesik dokunuşlarınla
Belki de her zamankinden daha yanımdasın...
...Yani öylesine, o kadar bensin ki...
Ah nasıl anlatsam...

Boşuna bu çabalarım, doğru kelimeleri aramalarım.
Ne kitaplar yazıyor, ne de sözlüklerde karşılığı var.
Yalnızca hissediyor insan,yaşıyor.

Kelimeler eksik, kelimeler yaralı...
Kelimeler cılız...
Taşımıyor, anlatmıyor, tanımlamıyor bu duyguyu.
Ben de...
Çok başka bir şey...

Sevginin ortasında, derin acılar hisseder mi insan?
Aydınlık gülümsemelerin içine hüznü yerleştirir mi durup dururken?
Gözlerine buğu,diline sitem,
Yüreğine burukluk çöreklenir kalır mı asırlarca?
Gelmeyeceğini bildiği mektup için
Posta kutusunu hep aynı heyecanla açar mı?
Dedim ya, başka bir şey bu...

Ne kadar yalnızsam, o kadar seninleyim şu günlerde.
Belki de en başta tutup seni en derinlere koydum diye oldu bunlar.
Kimseler ulaşmasın diye, kimselerin bilmediği,
Bulamayacağı yollara götürdüm seni.
En derinlerde tuttum.
Bana sakladım. Derine, hep daha derine...
Seni yapayalnız, bir tek bana bıraktım.
Paylaşamadım, yanlış yaptım.
Sana ulaşan yolları kaybettim diye bütün bu şaşkınlıklar.
Kendimi oradan oraya vurmam.
Sağımda, solumda ne zaman dikildiğini bilmediğim,
Duvarlara çarpmam,
Hiç görmediğim çukurlarla boğuşmam...

Denizlerin gürültüyle gelip vurduğu dehlizlerin
Acılı duvarları gibiyim...
Duvarlarım yosunlu, duvarlarım kaygan,
Duvarlarımdan hiç tükenmeyen sular sızıyor.
Tutunamıyorum.
Renklerim gün içinde değişiyor.
Soluyorum, soğuyorum.
Güneş ulaşmıyor içerilerime
Küfleniyorum, yaşlanıyorum...
Yalnızlıklar peşimde.
Dokunduğum her ıslak duvardan,
Pis kokulu bir yalnızlık bulaşıyor üstüme.
Yapış yapış, vıcık vıcık bir yalnızlık bu.
Biliyorum, bütün bunlar, hep benim suçum.
Seni sakladığım yere ulaşamaz oldum.
Yollar, git gide uzadı ve karıştı.
Ümidimi ısıtacak, parlatacak,
Kımıldatacak bir şeylere ihtiyacım var.
Ah onun ne olduğunu biliyorum...

Sonu sana geliyor her cümlenin.
Her şeyin başında, içinde ve sonundasın.
Bu değişmiyor.
Öyle içimdesin ki...

Birden aklıma geldi,
Tuttum sana bir mektup yazdım dün.
Çok mutluydum...
Gün içinde neler yaptığımı,
Nelere kızıp nelerle mutlu olduğumu
Tek tek anlattım.
Mevsimlerin ve insanların nasıl karışık
Ve beklenmedik olduklarını yazdım.
“Yine zamansız yağmurlar” dedim,
“Daha önce, hiç bu kadar zayıf değildi güneş ışınları” dedim,
“Gerçekten buradaki şarkıları hiç öğrenmeyecek, bilmeyecek, söylemeyecek misin?” dedim.
Çok uzun bir mektup oldu
Başından sonuna kadar okudum da
Neler yazmışım diye merakımdan.
Sonra çekmecemden bir zarf çıkarıp adını yazdım.
Büyük harflerle, yalnızca adını....

Adresini bilsem gönderir miydim, bilmiyorum.
Mektup cebimde,
Cebim yüreğime yakın;
Yüreğim sende,
Sen yüreğime yakın...
Öyleyse mektup sende...
Bu kadar içimdesin işte...Can Dündar

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 17 Ara 2010 00:18:21
Baglanmiyacaksin Öyle Herseye
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni, Senin o'nu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini... Kaynakwh: 
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin. Kaynakwh: 
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir Şeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, yada pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden,
Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...


CAN.Y

Çevrimdışı bergüzar

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
# 17 Ara 2010 14:45:10
DIŞARIDA ÜŞÜYEN HAZİRAN KALBİMDE HAZAN
Uygarlık ve barbarlık kardeştir.”
-Havel-

Dünya sığmıyor insana Havel,
...yüzlerdeki, yüreklerdeki maske,
parada kir, suda klor, havada nem,
yüksek borsa, alçak basınç
ve kanun hükmünde ihanetler, sahtekâr jestler.

/İnsan, sığmıyor insana Havel! /

Ve her şey:
Şey!
Mesela o takvimler, o günler
her biri şimdi kim bilir neredeler?
Yalancıdır aynalara gülümseyen o muhteşem gençlikler;
bir yaz yağmuru gibi çabucak geçecekler.
Bize kalan kurt kapanı sözleşmeler
ve iş akdi kıvamında morarmış evlilikler.

Oysa insanı büyüten yalnızlık mıdır Havel?


Biz bu kentlerde,
bu ömürlerin gecelerinde çürüsek bile,
şimdi eski dağlarda vakur bir şafak yırtılmaktadır
ve dışarıda üşüyen bir haziran;
kalbimde yılların tufanından artık bir hazan.

(Kalbimde hazan
ve şairdir elbet
sözcüklere rus ruleti oynatıp yazan!)

Dışarıda üşüyen bir Haziran.
Kanımda nikotin cehennemi;
Kısa kibrit, uzun duman:Yaan!
Yine yaan… Yine yaaaan!
Yan ki yangınlar bile yansın;
haklıdır içindeki abdal bırak ağlasın...


Bırak ağlasın, artık gündüzlerin ışığında aşk,
gecelerin sularında yakamozlar yok
ve kuşlar konsun diye gerilmiyor balkonlara
çamaşır ipleri;
duyuyorsun işte şiir de yazıyorlarmış iğfal şebekeleri!

Dışarıda üşüyen bir Haziran.
Dışarıda aşksız aşk, Aids, Hepatit b,
dışarıda hormonlu sevinçler, kokmayan güller.
Dışarıda dostluğun, puştluğun kolunda gülümsemesi;
ama öğrendim karanlıklardan ışık destelemeyi
ve baka baka irkilmiş gözlerine hayatın:
İnatla…İnatla gülümsemeyi;
öğrendim içimdeki abdalı hünerle gizlemeyi...

(Herkes fanusuna asmış kendini;
bu yüzden beklemiyorum farklı kıyametleri...)

D ı ş a r ı d a ü ş ü y e n b i r H a z i r a n.
D ı ş a r ı d a ö l d ü i n s a n.
Ö l d ü i n s a n…
H i ç b i r k i t a b a y a k ı ş m a d a n!

Ben de yaza yaza çürütüp dünlerimi;
her gün bu cehennemden çalıyorum kendimi…

Bu yüzden her şey:
Şey!
Havada hava, günlerinde gün, evlerde sarmısak soğan;
hepsi bu işte basit, olağan.
Her şey şey’dir;
inandıklarımızdır belki de yalan.
Abarttığımızdır,
kül’dür herkesin payına kalan...

Yılmaz ODABAŞIı

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.858
  • 1.093
  • 11.858
# 17 Ara 2010 14:52:36
h.n.a.

DOKUZLAMA

Gök yeleli Bozkurtlar, kutlu ülkü erleri!
Atsız Yabgu önünde dizleyin yağız yeri!

Üçbin yılın süzdüğü temiz duru bir pınar
Ya Üçoktur ya Bozok, o da bizlerden biri,

Uçup gitti Cennete, hak Yalavaç katına,
Ordan Özge menzil yok, ne ileri ne geri.

Gidişi bir faninin burdan göçüşü değil,
Sanki Hıtay üstüne Tanrıkut'un seferi...

Kaldırdak dokuz tuğu tam hedefe yönelttik
Tanık olsun yıldızlar, bu Aralık gökleri!

Ilgar ile yürüyen şu tümenler onundur...
Bilekler katı pulat, pençeler iri iri...

Narası yankılanır hâlâ karşı dağlarda,
Sıyra-kılıç, dört nala, bu Çiçi'nin askeri...

O bir Ural havası Türk illeri üstünde,
Daha bin yıl solunur göğüslerden içeri.

Gök yeleli Bozkurtlar, kutlu ülkü erleri!
Atsız Yabgu önünde dizleyin yağız yeri!

Çevrimdışı akkaya33

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.105
  • 12.722
  • 2.105
  • 12.722
# 17 Ara 2010 17:19:39
AH BENİM SEVDALI BAŞIM

ah benim sevdalı başım
ah benim şair telaşım
ah benim sarhoşluğum
ah çılgın yüreğim
sus artık uslandır beni

kaç okyanus geçtim böyle
kaç denizde yitip gittim
kırılmış direkler yırtık yelkenlerle
kaç seferden yorgun döndüm

ah benim yaralı ruhum
ah benim insan kusurum
ah benim isyanlarım, ah yalnızlıklarım
gel artık uslandır beni

ah benim iyimser yanım
ah benim aldanışlarım
ah benim kavgalarım
ah pişmanlıklarım
sus artık uslandır beni
                              Zülfü Livaneli

Çevrimdışı canegt

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.904
  • 12.097
  • 2.904
  • 12.097
# 17 Ara 2010 18:46:57
SEVGİLİM
Sevgilim,
yetimim benim,

aylar nasıl geçiyor zaman hiç geçmezken

kapılar kapalı, dünya buzlu cam
uyuşmuş gözlerimin önünde
hayat akıp gidiyor hiç kımıldamadan

ikimizin yerine dinliyorum
sevdiğin şarkıları
siyah tişörtünü giyiyorum yatarken
gömleklerini, kazaklarını, kokunu
senin rüyalarını görüyorum ölür gibi uyurken
gün boyu elimde kahve fincanı

kapıyı açmıyorum
telefonlara çıkmıyorum
başını bekliyorum geleceği olmayan hatıraların

Sevgilim,
yetimim benim,
nasıl da kayıtsız gülüyorsun hayata
öldüğünden haberi yok fotoğraflarının

MURATHAN MUNGAN

Çevrimdışı AYŞEGÜL59

  • Uzman Üye
  • *****
  • 475
  • 2.580
  • 475
  • 2.580
# 17 Ara 2010 20:42:27
MEMLEKETİMİ SEVİYORUM

Memleketimi seviyorum:
Çınarlarında kolan vurdum, hapishanelerinde yattım.
Hiçbir şey gidermez iç sıkıntımı
memleketimin şarkıları ve tutunu gibi.

Memleketim:
Bedreddin, Sinan, Yunus Emre ve Sakarya,
kursun kubbeler ve fabrika bacaları
benim o kendi kendimden bile gizleyerek
sarkık bıyıkları altından gülen halkımın eseridir.

Memleketim
Memleketim ne kadar geniş:
dolaşmakla bitmez tükenmez gibi geliyor insana.
Edirne, İzmir, Ulukışla, Maraş, Trabzon, Erzurum.
Erzurum yaylasını yalnız türkülerinden tanıyorum
ve güneye
pamuk isleyenlere gitmek için
Toroslardan bir kere olsun geçemedim diye
utanıyorum.

Memleketim:
develer, tiren, Ford arabaları ve hasta eşekler,
kavak , soğut ve kırmızı toprak.

Memleketim.
Cam ormanlarını, en tatlı suları ve
dağ başı gollerini seven alabalık
ve onun yarim kiloluğu
pulsuz gümüş derisinde kızıltılarla
Bolu'nun Abant golünde yüzer.

Memleketim:
Ankara ovasında keçiler:
kumral, ipekli, uzun kürklerin parıldaması.
Yağlı, ağır fındığı Giresun'un
Al yanakları mis gibi kokan Amasya Elması,
zeytin, incir, kavun ve renk renk salkım salkım üzümler
ve sonra kara saban
ve sonra kara sığır:
ve sonra: ileri, güzel, iyi
her şeyi
hayran bir çocuk sevinci ile kabule hazır
çalışkan, namuslu, yiğit insanlarım
yari aç, yari tok
yari esir...

NAZIM HİKMET

Çevrimdışı gülsümgülmez

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 145
  • 96
  • 145
  • 96
# 17 Ara 2010 21:09:31
Şimdi sen terkettin ya benliğimi..
Veda ederken söylediğin son sözler çınlarken kulaklarımda...
Giderken yanına aldığın aslında sen değil de, benliğimin yarısı olduğunu anladım...
Notasız şarkılarda sensizliğimi dinleyip, kırık kadehimi yalnızlığıma devirdim...
Kolaya kaçıp intihar etmek yerine , zoru seçip sevginle yanmayı yeğeledim...
Yıkılan bir duvarın enkazı kadar olamadım...
Yüreğimde yarattığın o derin boşlukla suskunluğumla boğuluyorum...
Ulaşılmazlığın aralıyor çaresizliğimin kapılarını..
Umudun çizdiği son sınırdayım…
Anılarımı deftere döküp ,kırık kalemimle o iki kelimeyi çiziyorum...

Gri ve Hüzünlü...

Veda ederken söylediğin son sözler çınlarken kulaklarımda...
Söylemek istediğin son kelime aslında hoşçakal değilde..
Beni benle rahat bırak cümlesiydi...
Yaşanan yılların hüznüne kapılıp,dili geçmiş zamanların tebessümünü uğurlamaktı......
Rüyamda görsem inanmayacağım bir tutkuyla karşılaşacağımı nerden bilirdim...
Dudaklarımın söylediği gibi gözlerimde söyleseydi hoşça-kal kelimesini...
Yapabilseydim beni bırakıp giderken diğer yarımı kurtarabilmeyi...
Anılarımı deftere döküp ,kırık kalemimle o iki kelimeyi çiziyorum...

Gri ve Hüzünlü...

Veda ederken söylediğin son sözler çınlarken kulaklarımda...
Vazgeçmek istediğim aslında sen değilde..
Uğruna amaçladığım çılgınlıkları bir kenara bırakıp,
Çocuksu hayallerimi yaşamamdı…
Kökünden kesilen bir ağacın sallanan yaprağı kadar telaşlıydım…
Beni o karanlık gecede umursamazca terkedip giderken…
Anladım ki..
Meğer yalnızlık,
Kalabalığın uyku haliymiş…
Anılarımı deftere döküp ,kırık kalemimle o iki kelimeyi çiziyorum...
Gri ve Hüzünlü…

Çevrimdışı AKSA

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.564
  • 2.847
  • 1.564
  • 2.847
# 17 Ara 2010 21:34:47
         Yoksun Ya!.. Zaman Durdu Bende...

Dün gece saatim durdu,
Tam zamanında...
...Sevdiğim dakikalarda,
Artık bir daha yaşanmayacak...
Kimler kırmış, kimler üzmüştü beni!..
Kısalttım yaşam öykümü,
Erkenden gömüyorum başımı,
Yastığımın altına.
Belki de hayatımı kısaltıyorum,
Bir an önce ulaşayım diye sona...
Ey duyduklarım, gördüklerim.
Daha var mı göreceklerim?
Artık kısa kısa nefes alıyorum.
Bir solukta atmıyorum içime aldıklarımı.
Tadını çıkarıyorum,
Daralma anlarımın.
Her soluklanışta hesaba katmıyorum sonumu.
Gelişin nasıldı hatırlamıyorum,
Gidişin gözlerimde asılı kaldı.
O gözler ''SENİ HİÇ UNUTMADI''...
Sessiz sessiz yazıyorum,
Sesli okunsun diye!..

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.086
  • 23.782
  • 5.086
  • 23.782
# 17 Ara 2010 21:40:26
ELLERİNİ BANA VERECEK MİSİN?

Dost kentleri yıkıp sana gelmişim
Esirin olmayı şeref bilmişim
Bilsen ıssızlıktan nasıl yılmışım

Bu sessiz dünyama girecek misin?
Ellerini bana verecek misin?

Gül yüzünü geceler dokurum
Şiirimsin günde binkez okurum
Dara düştüm sağım solum uçurum

Şimdi bu müşkülüm görecek misin?
Ellerini bana verecek misin?

Ümitler dal-budak, ümitler sıcak
Ellerinki karanlığı kovacak
Bir rahmet bekliyorum yağdı yağacak

Bu kısır toprağı sürecek misin?
Ellerini bana verecek misin?

Dilaver Cebeci

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.086
  • 23.782
  • 5.086
  • 23.782
# 17 Ara 2010 21:51:49
Şimdiki Zaman Çekiminde Bir Mahkuma Mektup

Sana bu mektubu bir gece yarısında yazıyorum
azatlığın zirvesinde sohbete dalmış yıldızlar
zühre bir şarkı tutturmuş babilden kalan
zavallı dünya habersiz, zavallı dünya sağır
bir Harutla Marut birde ben dinliyorum
Derken kayıp gidiyor yıldızlardan birisi
Bir intikam fişeği gibi saplanıyor karanlığın karnına
Senin namına yıldızları kıskanıyorum
Kimbilir kaç ışık yılı uzakta öfkeyle kollarını çemriyor yalancı fecir
imanım gibi biliyorum vakit asılmak vaktidir
ve taksim gazinolarında trahomlu şairler
mısra arıyorlar masaların altında
kanını içiyorlar bilmeden cennet atlarının
ben yurdumun en sert tütününden bir sigara yakıyorum
dumanı ciğerlerime değil iliklerime çekiyorum
ne kadar ürkek ceylan varsa asya çöllerinde
domaniç yaylasında ne kadar dizginsiz at
başlıyorlar kılcal damarlarımda koşmaya
sıcak solukları yalarken anlımı toynaklarını hissediyorum alyuvarlarımda

sana bu mektubu evimin balkonundan yazıyorum
sağ elimi koyuyorum tam yüreğimin üstüne
çankaya yokuşunda söylediğimiz marşı duyuyorum
ulu kayalar parçalanıyor beynimin bir yerine
bir yerinde demirden dağlar eriyor
atlas yelkenli gemileri unutmuş bir kaç levent
viski kokulu bulvarlarda yavaş yavaş ölüyör
istediğin o seccadeyi hemen gönderiyorum
üstünde Kabe resmi ve anamın duaları var
ve bildiğin sebeplerden ben gelemiyorum
yine biliyorsun ki sevmedim ülküden başkasını
başı dumanlı dağları dolunayı ufukları
birde çankaya yokuşunda söylediğimiz marşı
önce Allah sonra genlerim şahit sevgimi
üçbinyıl sonra doğacak torunuma yolluyorum
trahomlu şairler doğruluyorlar masaların altından
parmakları fahişelerin karanlık saçlarında
benim kalemeimden kan değil süt damlıyor
geceler boyu böyle geleceği emziriyorum
kahrolayım sevmedim ülküden başkasını
birde seni çok seviyorum
 
Dilaver Cebeci
 

Çevrimdışı BAYPARS2

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.975
  • 7.279
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 1.975
  • 7.279
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 17 Ara 2010 22:57:35
Kurbanım

Yar adıyla başlayayım sözüme
Gülsüz bağda bülbül ötmez kurbanım
Sözü önce söyleyeyim özüme
Yoksa kalpten kalbe gitmez kurbanım

Sen senin olmazsan tüm dertler biter
Varını yokunu mürşidine ver
Ustanın elinde kütük ol yeter
Teslim olan zarar etmez kurbanım

Güvenme kendine ben oldum diye
Pişenler hamım der, bir düşün niye
Tövbe lazım ettiğimiz tövbeye
Bir tövbeyle bu iş bitmez kurbanım

İltifat beklemek kırılmak nedir
O kapıdan kovsa sen bacadan gir
Ha sevmiş ha dövmüş ikisi de bir
Sevmese kaşını çatmaz kurbanım

Çalış nasibini al dünyadan yana
Ama sanma dünya yar olur sana
Ahiret parası lazım insana
Güneş hep batıdan batmaz kurbanım

Hizmet yoksa himmet olmaz bu kesin
Hem hizmet nimettir böyle bilesin
Gayret et gönle gir “benimdir” desin
Sultan kölesini atmaz kurbanım

Yap dediğini yap emrine göre
Bu iş bensiz olmaz deme boş yere
O eli tutmuşsa insan bir kere
Nefsini hesaba katmaz kurbanım

Cahiller ağzını açınca ben der
Ben deyip yol alan var mı hiç göster
Eli hep güzel gör kendini hep yer
Tezek su dibine batmaz kurbanım

Günahtı sevaptı bunlar boş hesap
Her neyi yaparsan Allah için yap
Avamın işidir bu hesap kitap
Aşıklar kar zarar gütmez kurbanım

Dua kabul, niye sıddıkın ahı
Ne dedi hızıra nakşibend şahı
Hatırla idrak et anla bu rahı
Ben sadıkım demek yetmez kurbanım

Sadakat ne derse doğru demekmiş
Onsuz doğrulara eğri demekmiş
Sadakat sıddıkın bağrı demekmiş
Ciğer yanar duman tütmez kurbanım

Er olmak isteyen serinden geçer
Bir saki elinden badeyi içer
Seç deseler yarin zehrini seçer
Ağyarın balını tatmaz kurbanım

Sözün özü derdi minnet bil cana
Yare can ver ki can yar olsun sana
Serdar isen serini koy meydana
Kurbanlara bıçak tutmaz kurbanım

Şair : Serdar Tuncer

Çevrimdışı samurai

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 203
  • 785
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 203
  • 785
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 17 Ara 2010 23:28:14
Sevmekten Gidince

Sen beni sevmekten gidince ben bana borçlu kaldım
Ya sen bana fazla geldin ya ben sana az kaldım
Gitme bir adım öteye gülüm bir adımda gurbet olur
Gitme bir nefes öteye gülüm her nefes hasret olur

Aşk yasaklandı artık halka açık yerlerde
El tutmak yol açıyor diye hesapsız
Susmalara kaldırdık tüm tutuşmaları
Yasak kelime oyunu yapmak
Yalan söylemek mecburi ve serbest ayyuka çıkmak
Artık yağmur sonraları toprak kokmak yok
Tomurcuklanmak günah
Ve bir insan gözü yüzünden 100 gün ardarda uyumamak
Kimse ölmesin diye
Kimsenin aklında her sevdalı verdiği sözü geri alacak
Güneşi ayı ve hatta hiç bir tabiat olayı
Şahit gösterilmeyecek hiç bir sevdaya
Ne deniyorsa onu atacak kalp
Ve süresi24 saate çıkarılacak meskun mahallerde ağlamanın

Sen sesini alıp gidince ben burda dilsiz kaldım
Ya sen bana fazla geldin
Ya ben sana az kaldım
Gitme bir adım öteye gülüm bir adımda gurbet olur
Gitme bir nefes öteye gülüm her nefes hasret olur

Yılmaz Erdoğan

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK