Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı hercaihoca

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.394
  • 6.336
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.394
  • 6.336
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 17 Oca 2011 21:27:06
115

Sana önceden yazdığım dizeler yalan söylüyordu;
Seni bundan daha çok sevemem diyenler hani;
Ama o zamanlar aklım bir türlü almıyordu,
İçimdeki alevin daha da parlak yanabileceğini.
Oysa zaman, kralların fermanını bile değiştirir,
Yeminler arasına girer, milyonlarca oyunuyla,
Kutsal güzelliği karartır, sivri niyetleri köreltir;
Nice dik başları değişimin çarkına uydurur sonunda;
Heyhat! Ben de zaman denen zorbanın korkusuyla,
'En çok şimdi seviyorum seni,' diyemez miyim;
Aşkımdan kuşku duymadığım, en emin olduğumda,
Geleceği unutup, o güne taç giydiremez miyim.
Aşk bir bebek olduğuna göre,
hayır, bunu diyemem,
Büyümesini sürdüren şeyi,
büyümüş gibi göremem.
 
William Shakespeare
 

Çevrimdışı canegt

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.904
  • 12.097
  • 2.904
  • 12.097
# 17 Oca 2011 21:31:32
Yaşanan

Bir süredir kuşlar da yok
Kentin bulanık göğünde
Dumanlı bir uğultu
Uzayıp dururken sokaklarda
Ürküttü bütün kuşları da

Öfkeyi kollayarak sakin
Kalabilmenin zamanıdır
Biliriz ki bizimledir doğanın
Ve sevdanın gülümseyen sevinci
Ve onlar sahip çıkacaktır bize

Biz ki acılarla olgunlaştık
Biliriz kederi, kahrı ve zulmü
Aşkı ve hicranı da biliriz
Nice onmaz denilen yarayı
Acılarla sargılamadık mı

Ve ölesiye bağlıyızdır
Sevdamızı paylaşan
Uzak ve yakın dostlara
Ki ahde vefa denilen şey
Bizimle girmiştir kitaplara

Ama neler getireceğini yarının
Ve neler alacağını bizden
Hesaplamanın zamanıdır
Bel bağlayamayız çünkü
Feleğin ve zalimin insafına


Ahmet Telli

Çevrimdışı patriot71

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 91
  • 15
  • 91
  • 15
# 17 Oca 2011 22:08:12
Nice nice acıları aklına getir
Bunca yoksulluğu aklına getir
Gözyaşlarını aklına getir
"GİTME KAL" var yok dinlemez bir çocuk isteğidir
Gitme aklına getir

Kıraç mı kıraç toprakların üstüne
Güneşler açar yağmurlar kesilince
Çırılçıplak kayada yeşerir inci ağacı
Dağların kuytusunda bir uslu çiçek
Dağıtır mavisini kendi kendine
Gitme beraberlik içinde
Nasıl sevinirdik aklına getir

Her şeyi her şeyi aklına getir
Gece yarılarını aklına getir
Söylediklerini aklına getir
Sinsi yağmurlar yağıyordu
Soğuktu
Yaktığımız ateşi aklına getir

Nelerden geçiyorsun aklına getir
Gitme dünyamızın her yerinde
Yorgun eller gülleri derleyince
Ellerin sevincini aklına getir
Güllerin sevincini aklına getir

Ne çok severdik seni aklına getir

Arif DAMAR

Çevrimdışı AYNALI

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.281
  • 21.083
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 3.281
  • 21.083
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 17 Oca 2011 22:10:16
Yağmur Güzeli

Yağmurlar yağmıyor mu inceden ince
Rüzgarlar esmiyor mu serince
Bir sigara yakıyorum efkarlanarak
Çıkıp karşıma sen geliyorsun
Saçların ıslanmış oluyor
“Gel” diyorum duymuyorsun beni bir türlü
Seni böyle hayal meyal yaşamak çok zor
Uzanıp tutsam diyorum incecik ellerinden
Ellerim boşlukta kalıyor.

Bir gün çıkıp gideceksin
Sonra arkandan yine ince bir yağmur yağacak
Cadde cadde,sokak sokak
Sayıklar gibi dolaşıp seni arayacağım
Beni bir köşe başında ağlıyor bulacaklar.
Saklamak zor olacak,çaresiz kalacağım
Seni sevdiğimi anlayacaklar.
Üstüme yağmurlar yağacak
İnce bir dal gibi birden kopup kırılacağım
Kaldırım taşlarında sıcaklığım kalacak
Kahrolacağım.

Bu şiiri yağmur yağarken yazdım
Ezanlar okunuyordu minarelerden
Seni düşünmeseydim yağmurlu havalarda
Sokaklara çıkmayı göze almazdım.
Melul mahzun dolaşmazdım akşam karanlığında,
Duraklarda yapayalnız kalmazdım.

Yağmurlar yağmıyor mu inceden ince
Rüzgarlar esmiyor mu serince
Bir sigara yakıyorum efkarlanarak
Çıkıp karşıma sen geliyorsun
Saçların ıslanmış oluyor
“Gel” diyorum duymuyorsun beni bir türlü
Seni böyle hayal meyal yaşamak çok zor
Uzanıp tutsam diyorum incecik ellerinden
Ellerim boşlukta kalıyor. 
 
Yavuz Bülent Bakiler

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 18 Oca 2011 10:58:35

O bir sakız ağacıydı,
alelade; Bir gün o yeşil sahile çıktı geldi,
O zaman bu zamandır memnun yerinden;
Seyreder bulutları, göğü, denizi.
Titreşirdi rüzgarla güneşli yaprakları;
Ömür sürdü öyle hoşnut dünyasından,
Aydınlıktan uyku tutmazdı bazı gece,
Motor sesleri duyulurdu uzaklardan.
Tanrı adın işitmedi ömründe;
İnanmadan da madem yaşanıyor diye,
Rüzgarlı bir kıyıda, sevinç içinde,
Yaşamak dururken düşünmek niye?

Anmadı geçenleri bir defa bile;
Ne uğraşır mesut olan gelecekle?
Bir avare misali, günü gününe,
O bir sakız ağacıydı, yaşadı sade.
CAN YÜCEL

Çevrimdışı betulyilanci

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.036
  • 2.059
  • Zihin Eng. Öğrt.
  • 2.036
  • 2.059
  • Zihin Eng. Öğrt.
# 18 Oca 2011 11:36:26
KASIMPATI

Hiç umutlarınızın bittiğini sandığınız
"tamam, hiç daha kötüsü olmamıştı"
dediğiniz zamanlarınız oldu mu?
Ya da "bittim, mahvoldum" dediğiniz?

Damağınızda acımsı bir tadın hiç geçmediğini;
yüreğinizdeki o mengenenin de
canınızı sıktıkça sıktığını hiç hissettiniz mi?

Yalnızsınızdır.
Savunmasızsınızdır.
Yorgunsunuzdur.

Anlatamaz, anlayamazsınız da.
Gözünüzde bir damla yaş, her an hazırdır akmaya.
Sebepli yada sebepsiz...

Soğuktur elleriniz, belki ısıtacak bir elin olmamasından.
Çirkinsinizdir kendinizce. Aynalara da küs...

Gözlerinizdeki pırıltılar yok oldu, yok olacak gibidir...
Çaresizsinizdir. Sebep çoktur.

Ya parasızsınızdır, ya terkedilmiş, ya hasta.
Aslında yüzlerce ya da’dır sizi bu hale getiren.
Ne zaman geçecek bilmezsiniz.

"umut garibin ekmeği" umarda umarsınız.
Ya çaba?

Oysa hiç gördünüz mü, kim bilir kaç gün olmuş
dalından koparılmış kasımpatlarını?
Hala dimdik, hala ayakta, hala pırıl pırıl.
Koparılmaya inat, solmamaya kararlı.

Oysa; aklımız hep güllerdedir, hep lalelerde...
Solmak, kurumak çok kolay.
Oysa dimdik ayakta durabilmek önemli olan.
Yılmamak zorluklardan...

Hayallerden, umutlardan vazgeçmemek asıl olan.

Ne dersiniz denemeye var mısınız kasımpatı olmayı?
Herşeye rağmen, herşeye inat...

Çevrimdışı gülnihal köse

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 99
  • 619
  • 99
  • 619
# 18 Oca 2011 12:46:48
Yaşamaktan bezdim, ne yapsam?
Birkaç yıl daha katlan, dedi.
Nedir; dedim bu yaşamak?
Bir düş, dedi; birkaç görüntü.
Evi barkı olmak nedir? dedim;
Biraz keyfetmek için
Yıllar yılı dert çekmek, dedi.
Benim bu deli gönlüm, dedim;
Ne zaman akıllanacak?
"Biraz daha kulağı burkulunca", dedi.
( ÖMER HAYYAM )

Çevrimdışı bureyde

  • Uzman Üye
  • *****
  • 462
  • 1.176
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 462
  • 1.176
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 18 Oca 2011 13:15:03
GÜLLER AĞLAR İÇİMDE
Ne zaman ayrılık saati gelse
En vazgeçilmez yerinde yaşamın
Duysak ayak seslerini akşamın
Ve sokaklardan el ayak çekilse
Bir ürpertiyle duyarım o zaman
Seni çağıran sesi uzaklardan

Ne zaman ayrılık saati gelse
Bir gariplik çöker içime birden
Kalan tek anı gibi bir devirden
Durmadan çalınır o gamlı beste
Sanki bilir dem hazin öykümüzü
Bulutlar ağlar, kararır gökyüzü

Ne zaman ayrılık saati gelse
Bir çaresizliğe anlatır gibi
Birden değişir gözlerinin rengi
Mavi solar, koyulaşır yeşilse
Sarınca ruhunu eski bir hüzün
Uçar gider pembeliği yüzünün

Ne zaman ayrılık saati gelse
Uzatsan özlemle dudaklarını
Tüm ağaçlar döker yapraklarını
Ne çiçek kalır ortada, ne bahçe
Sadece uğultusu o rüzgarın
Ve bir umut kırıntısı: Belki yarın

Ne zaman ayrılık saati gelse
Bir fırtına çıkmışcasına, büyük
İçimdeki güllerin boynu bükük
Bir zaman kalakalırım öylece
Neden sonra gittiğini anlarım
İçimde güller ağlar, ben ağlarım...

Ümit Yaşar Oğuzcan

Çevrimdışı bureyde

  • Uzman Üye
  • *****
  • 462
  • 1.176
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 462
  • 1.176
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 18 Oca 2011 13:15:58
ELVEDA CEYLANIM

Martılar hiç bu kadar benzememişti ölüme

Bu kadar aldanmamıştım kanatlarının beyazına

Demek ölümden zor gidişlerde varmış

Ve çekermiş bir yüreği eteğinden tutarak denize doğru

Demek yaslandığım güneşlerin tılsımı bu kadarmış

Demek böyle ansızın gelirmiş ölümden zor olan

 

Yine de gözlerinin sürmesiyle uğurla beni

Her sabah yeniden ve daha güzel doğan gözlerin

Her akşam yeniden ve daha çetin öldüren gözlerin

Yine de sevdiğin bir yanım varsa sen de kalsın

Ve hep öylece bul beni mısralarımda ararsan

 

Yağmurun bu deli yağışı boşuna değilmiş

Güneşin utangaç yüzünü bu kadar saklaması

Şimdi dur desen bütün martılardan silkinirim

Bütün martılar silkinir kanatlarını ölümün beyazından

Ve ben Beyazıt’ın güvercinleri gibi umarsız

Döner dururum başının üstünde şimdi dur desen

 

Denizi sensiz sevmenin imkânsızlığı içinde gözlerim

Gökyüzüne yüzünden uzak bakmaların tadılmazlığı

Otur şöyle yanı başıma bir bardak çay içimi

Bütün kanımı dökmek istiyorum bütün yüzünü içmek

Çünkü gidiyorum yorumsuz düşlerimi yollara dökerek

Dur desen duracağım iki kaşının arasında

 

İzin ver bir kere daha öpeyim ellerinden

Ölüm en kırçıl ağzıyla öpmeden dudaklarımı

Kanımda kıvılcım kalmadı ufukları yakamam

Ellerini bir kere daha sına boynunla yağmurun altında

Boynunu bulmadan ellerim yağmurlara bakamam

Kendimi asabilirim bulutlara kal desen kalırım

Martılar hiç bu kadar benzememişti ölüme

Çığlıkları bu kadar büyümemişti ölümsüz yanımda

Ve hiçbir güneş bu kadar köpürmemişti kanımda

DUR DE DURAYIM KAL DE KALAYIM GİT DERSEN ÖLÜRÜM

Bir martıya dönüşürüm kendi kendime açarım kanatlarımı

DUR DESEN DURURUM KANATLARIMIN BEYAZIYLA

 

Şimdi elveda şarkılarını söylemek gerek artık

Zaman ağzından bir su gibi akıp gelirken en uzun haftalar

Her anın bir ömür gibi tükenişi İstanbul’un nabzında

Şimdi elveda şarkılarını söylemek gerek artık

Ölümün suskun diliyle buluşturmak şarkıları

Sus desen susarım sus desen yine susarım iki ateş arasında

 

Bulutlar böyle gelip oturmazdı karşıma

Gözlerini hep benden saklardı yağmurun çocukları

Bir benim ağlamalarım yıkardı tüm evreni

Gül desen güleceğim küllerimi bırakacağım yağmura

Yanaklarımda tomurcuklanan güllere tutunacağım

Öyle çaresizim öyle yoğunum ki ellerinin gurbete çıkan yanının

Git desen gideceğim sonsuza dek iki deniz arasında

 

Hani bir türkümüz vardı Urfa’nın etrafı dumanlı dağlar

Söyle desen söyleyeceğim bir ceylanın kayıp balasını

Ve öyle süzüleceğim ki bir annenin bakışlarından

Gel desen geleceğim ateşin en harlısına

Gel desen geleceğim gerilerek iki mancınık arasında

 

Hoşça kal ardımdan ateşler yakan sevgilim

Sular nasılsa bağlanacak çocukların diliyle

Hoşça kal ve bir dansa başla kaldığın yerden

Nasılsa bu son şiirim olacak

Nasılsa susacağım bir ocağın başında ateşe düşen gözlerine

Nasılsa son sözlerimi yalnızca balıklar duyacak

Denize düşen ilk mısraı kalbinde taşıyan balıklar

Hoşça kal ardımdan ateşler yakan sevgilim

Hoşça kal

BAHTİYAR ASLAN

Çevrimdışı bureyde

  • Uzman Üye
  • *****
  • 462
  • 1.176
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 462
  • 1.176
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 18 Oca 2011 13:16:56
FİRARİ

Sana çirkin dediler,düşmanı oldum güzelin;

Sana kafir dediler, diş biledim hakka bile

Topladın saçtığı altınları yüzlerce elin,

Kahpelendin de garez bağladım ahlaka bile

 

Sana çirkin demedim ben sana kafir demedim

Bence, dinin gibi küfrün de mukaddesti senin

Yaşadın beş sene kalbimde ,misafir demedim

Bu firar aklına nerden ne zaman esti senin

 

Zülfünün yay gibi kuvvetli çelik tellerine

Takılan gönlüm asırlarca peşinde gidecek

Sen bir ahu gibi dağdan dağa kaçsan da yine

Aşkım seni canavarlar gibi takip edecek

 

                                                          Faruk Nafiz ÇAMLIBEL

Çevrimdışı bureyde

  • Uzman Üye
  • *****
  • 462
  • 1.176
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 462
  • 1.176
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 18 Oca 2011 13:17:15
YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİR ŞEY VAR

   

   Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
   Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
   Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
   Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

   İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
   Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
   Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
   Kopmaz kökler salmaktır oraya

   Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
   Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
   Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
   Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

   İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
   Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına

   İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
   Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

   Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
   Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
   Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
   Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

   Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
   Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
   Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
   Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

   Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
   Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına   
   Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
   Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana

                            Ataol BEHRAMOĞLU

Çevrimdışı bureyde

  • Uzman Üye
  • *****
  • 462
  • 1.176
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 462
  • 1.176
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 18 Oca 2011 13:19:08
Vur da Öyle Git

İdam mahkumunun söz hakkı vardır
Bari son arzumu sor da öyle git
Arının çiçekte göz hakkı vardır
Bir buse için dur da öyle git

Madem gidiyorsun bura son durak
Ne adres, ne mektup, ne resim bırak
Kendinden bir parça bir cisim bırak
Saçından birkaç tel ver de öyle git

Ardımdan bir damla yaş dökeceksen
Adımı andıkça ah ah çekeceksen
Kabrime bir gonca gül dikeceksen
Ne olur yaşatma vur da öyle git

Hem yıllarca oyna gönül sahnemde
Hem perdeyi kapat en mutlu demde
Sitem oklarına hedef sinemde
Açtığın yarayı sar da öyle git

Pişmanlık duyarda dönersen geri
Gel de gör aşkından kalan eseri
Seyret ateşinin düştüğü yeri
Hasretin zulmünü gör de öyle git

CEMAL SAFI

Çevrimdışı bergüzar

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
# 18 Oca 2011 13:47:57
Aslında ne pişmanım ne de pes ediyorum.
Sadece kendimi kaybettikçe seni kaybediyorum.
Şu kalp denen, beni bana sorgulatıyor artık
Ki seni sorgulamamasını nasıl beklerim?
...
Toprağa bakan yanım senden zaten ayrı
Sana bakan yanımsa toprakla aynı
Ne yaparsan yap, gördüğünün seni görmesini bekleyemezsin!

Gözlerim yorgun…
Dudaklarım, hissiz…
Dokunulmadan geçen yıllar bana ağır…
Sarılmadan geçip giden uğurlamaların, kavuşmaları hep beklentisiz.
Söyleyemediklerini söylesen de şimdi,
Sesine aşina yanım, onca sessizlikten sonra artık sağır!
İsteyerek değil…

Çok çalıştım
Paylaştığımız hayatımızda bıraktığın onca üstü kapalı gitlerine
Beni yerle bir eden kendince açık olan her tepkine
Ve bence bana tanımadığım bir adamı göstermene rağmen
Gitmek için, bitmek için, sana huzur vermek için
Çok çalıştım…

Daha öncede gitmiştim…
Kendi isteğimle…
Anladım ki daha önce hiç sevmemiştim!

Çok çalıştım inan
Değişen yanımın aslında hep aynı olduğunu göstermeye
Her defasında daha da tozlanan canımı kırmadan korumaya
Ve alışmaya kendime…
Bu göz gözü görmez dumanlı halime
Çok alışmaya çalıştım hem de…

Tanıştım, seninle doğan yanımla da, ölen yanımla da.
Birini yaşatabildim sadece! Yaşatıyorum da hala,
Ama diğerinin ölmesine engel olamıyorum da.

Yorulmak, dinlenmekle geçmiyor.
An be an çöküyor, insanın içindeki güç,
Işığı sönüyor…
Beyaza dönüyor rengi git gide
Hissizleşiyor…

Ne yormak istedim seni,
Ne de yormak kendimi.
Çok çalıştım,
Gitmeye de kalmaya da.
İkisi de aynı acı, ikisi de rezil.
Daha öncede gitmiştim,
Ama böyle kalarak değil.

[ Can Yücel ]

Çevrimdışı ~Sükut-u HayaL~

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.081
  • 6.760
  • 4.081
  • 6.760
# 18 Oca 2011 14:18:06
ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN ŞİİRİ   

Gözlerin gözlerime değince
Felaketim olurdu, ağlardım
Beni sevmiyordun, bilirdim
Bir sevdiğin vardı, duyardım
Çöp gibi bir oğlan, ipince
Hayırsızın biriydi fikrimce
Ne vakit karşımda görsem
Öldüreceğimden korkardım
Felaketim olurdu, ağlardım
Ne vakit Maçka'dan geçsem
Limanda hep gemiler olurdu
Ağaçlar kuş gibi gülerdi
Sessizce bir cigara yakardın
Parmaklarımın ucunu yakardın
Kirpiklerini eğerdin, bakardın
Üşürdüm, içim ürperirdi
Felaketim olurdu, ağlardım
Akşamlar bir roman gibi biterdi
Jezabel kan içinde yatardı
Limandan bir gemi giderdi
Sen kalkıp ona giderdin
Benzin mum gibi giderdin
Sabaha kadar kalırdın
Hayırsızın biriydi fikrimce
Güldü mü cenazeye benzerdi
Hele seni kollarına aldı mı
Felaketim olurdu, ağlardım

 ATTİLA İLHAN

Çevrimdışı menfez

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 222
  • 667
  • 222
  • 667
# 18 Oca 2011 15:37:39
   DESTANSI
Sen dalgalandıkça artar benim şanım,
Gururlanırım,bir farklılaşır duygularım,
Gördükçe seni,şanlı tarihimi hatırlarım,
Sakın indirirlerse beni gönderimden deme sakın,
Senin uğruna bu can feda ay yıldızlı bayrağım!

Kimse göz dikmesin şanlı bayrağıma,
Kimse göz dikmesin vatanın bir karış toprağına,
O bayrak ordan inmez,duyduğun ezanlarsa dinmez,
Belki dünyada da hiç kimse bizi sevmez,
Ama biz ölürüz uğruna ata yadigarı bayrağım!

Atalarım kanlarının rengini vermişler sana,
Ruhumuz bu demişler hilali işaret etmişler,
`Kalbimizde yıldızın.` demişler O`nu simgelemişler,
Benim ceddim senin için can vermişler,
Tereddüt yok! İstiklalim sensin bayrağım!

Bulamazsam eğer gökte dalgalanırken seni,
Bir Türk bayrağına çeviririm kendimi,
Önce keser damarımı kanımı akıtırım,
Sonra kalbimi ve ruhumu oracığa bırakırım,
Çizerim belki seni ancak o zaman,destansı bayrağım!

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK