Sokak Hayvanlarını Koruyalım !!!

Kuşlar yuva yapsın diye evlerin mimarisine 'Kuş Evleri' ekleyen bir milletten, kuşlar pislemesin diye AVM pencereleri önüne çivili tuzaklar yerleştiren bir millete!..

Biz yine o eski milletiz Duygucum  
AVM dediğin nedir ki ? Bugün var yarın yok

Son günlerde yaşananlar ve yoğun gaz kullanımı ne yazık ki sokak hayvanlarını da oldukça olumsuz etkiledi  
Oysa kentler ve sokaklar tüm canlılara ait. Para cansız, bina cansız, eşya cansız ve bunlar için canlılar bedel ödüyor. Ne acayip işler

 

Biz yine o eski milletiz Duygucum 
AVM dediğin nedir ki ? Bugün var yarın yok

Son günlerde yaşananlar ve yoğun gaz kullanımı ne yazık ki sokak hayvanlarını da oldukça olumsuz etkiledi 
Oysa kentler ve sokaklar tüm canlılara ait. Para cansız, bina cansız, eşya cansız ve bunlar için canlılar bedel ödüyor. Ne acayip işler

  Haklısın Denizciğim sadece Ankara'da onlarca güvercin telef olmuş ...

     Kuş ölümleri, bana daha önce havai fişeklerin kuşlara ve diğer hayvanlara verdiği zararlarla ilgili okuduklarımı hatırlattı:
  
“...kuşları sakat bırakma olasılığı çok yüksek. Özellikle İstanbul’da geç saatlere kadar süren havai fişek gösterileri kuşları olumsuz etkiliyor. Aşağıdan hızlı bir şekilde gelen fişekleri kuşların fark edebilmesi çok zor bir durum. Kuluçkadaki kuşlar sesten korkarak, yavrularını bırakarak kaçıyorlar.”
       Levent Turan (Hacettepe Üniversitesi Kuş Araştırmaları Bölümü)

    “Caretta carettalar kuluçka döneminde denize doğru yürümek için kendilerini ay ışığına göre ayarlar. Havai fişeklerin ortaya çıkardığı ışık aşırı güçlü, kaplumbağları yanıltabiliyor. Kuşlarda da aynı sorun geçerli. Fişeklerin ışıklarından dolayı göç sırasında yönlerini şaşırıp ters yöne doğru uçabiliyor. Havai fişek senelerdir tuhaf bir eğlence, sona ermesi gerekiyor.”
           Mustafa Durmuş (Biyoçeşitlilik Uzmanı)    

.

Havai fişeklere ben de takığım evgi-47 hocam.
O nasıl bir görgüsüzlüktür, bencilliktir anlayabilmiş değilim.
Düğün olur patlatılır, bayram seyran olur patlatılır, açılış olur patlatılır...
Rezillikten öte bir şey değil.

Japonların, Sadakat ve İnsan-Hayvan İlişkisinin Sembolü Olan Heykel
    1924 yılında Tokyo Üniversitesi’nde görev yapan Japon profesör Hidesabura Ueno, tren istasyonunda bulduğu küçük bir köpeği sahiplendi. Profesör Ueno köpeğine, Japoncada “sekiz tane” anlamına gelen Hachiko adını koydu.
    Safkan akita cinsi beyaz bir erkek olan Hachiko, her sabah üniversiteye gitmek için evden metroya yürüyen sahibine eşlik etti. Metronun dış kapısına kadar getirdiği sahibini uğurladıktan sonra da eve döndü. Çok geçmeden bir akşam üniversite dönüşünde metronun çıkışında Hachiko’yu kendisini beklerken gördü profesör ve çok şaşırdı. Bu akıllı köpek sahibinin eve dönüş saatlerini hesaplayarak ve aynı yolu kullanacağını düşünerek metronun önüne gitmişti.
    Ondan sonraki bir yıl boyunca her sabah sahibini metroya kadar götürdü, her akşam iş çıkışında da metronun önünde karşıladı. Saatini hiç şaşırmadı ama bir akşam profesör metrodan çıkmadı. Hachiko gözleri metronun kapısında, gece boyunca bekledi.
    Bir sonraki akşam profesör yine yoktu. Üçüncü akşam metrodan yine çıkmadı.Çünkü profesör üniversitede kalp krizi geçirip ölmüştü...
    Hachiko, her akşam sahibim metrodan çıkar diye inatla bekledi. Haftalar, aylar, yıllar boyunca her akşam Tokyo metrosunun Shibuya İstasyonu'nun kapısına gitti. Tam 10 yıl boyunca.
    Hachiko 12 yaşındayken metronun kapısında öldü.
    Bugün Tokyo’ya gidenlerin Shibuya İstasyonu'nun kapısında karşılaştığı köpek heykeli Hachiko’dur. Japonlar, sadakat ve insan hayvan ilişkisinin sembolü olarak ölümünden hemen sonra 10 yıl boyunca sahibini beklediği yere Hachiko’nun heykelini diktiler.(petarkadas.com)

Çok duygulandım...

   İlk kez Osmanlı döneminde kedi hastanesi yapılmış... Sokaklardaki köpekler, güvercinler ve kedilerle düzenli ilgilenilmesi ve onlara titiz bir şekilde bakılması için bu işlerle uğraşan uşaklar varmış. Hayvanlar yararına oluşturulan vakıflar, kuş evleri, kuş köşkleri, kedi hastaneleri ve hattâ dünyada örneğine rastlanmayan Bursa’daki 19.yüzyılda kurulmuş olan leylek ve göçmen kuşların bakım-tedavisi için yapılmış olan "leylek düşkün evi" (Gurabahane-i Laklakan), o zamanlar hayvanlara verilen değeri çok açık bir şekilde anlatıyor.(cennetbebekleri.com)

   Onlardan öğrenecek çok şeyimiz var; sevgi, sadakat, dostluk, vefa, iyilik, merhamet, minnet, güven, şefkât, samimiyet, sahiplenme, hoşgörü...ve daha sayamadıklarım...

hayvanları koruyalım
sahiplenelim
ama önceliğimiz insanlar olmalı
nice muhtaç insanlar var
önce onlara yardım etmeliyiz

    Neden önceliğimiz insanlar olmalı? Bu kuralı kim koymuş? Kim yardıma muhtaçsa öncelik onundur. İnsan ya da hayvan fark etmez. Canlı ayrımı yapmayın lütfen. Kimin gücü neye yetiyorsa onu yapsın. Birileri muhtaç çocuklara, diğerleri muhtaç yaşlılara, öbürleri muhtaç hayvanlara...Bu başlık altında yazılanlardan, "En üstün hayvandır, insan değersizdir" anlamı çıkarmayın.
   Hayvanları üçüncü-dördüncü sınıf canlı olarak görenler bu başlığa lütfen yazı yazmasınlar...
   Ben yukarıdaki resmi eklerken altına "Tür ayrımı yapan tek canlı insandır" notunu ekleyecektim ama yanlış anlaşılır diye vaz geçmiştim. Pek de yanlış sayılmazmış ama değil mi?
   Sadece iyi niyetli mesajlar ve resimler paylaşıyoruz, rahatsız olmayın bundan.
    

Allah'a şükür insan olarak kompleks bir yapıya sahibiz.
Hem insanlarla güzel ve eşit bir ilişki geliştirip, birbirimizle yardımlaşıp hem de muhtaç hayvanlara elimizden geldiğince yardım edebiliriz.
İnsanı insan yapan en önemli özelliklerden biri de bu olsa gerek.
Kendimizi ne kadar dümdüzleşirirsek o kadar soğur vicdanımız.

Arkadaşlar biliyorum kiminiz yok artık diyecektir ama yazın evinizi basan karıncalardan kurtulmanın tek yolu onları öldürmek değil. Zirai ürün satan yerlerde onları sadece uzaklaştıracak ürünler mevcut.

Allah'a şükür insan olarak kompleks bir yapıya sahibiz.
Hem insanlarla güzel ve eşit bir ilişki geliştirip, birbirimizle yardımlaşıp hem de muhtaç hayvanlara elimizden geldiğince yardım edebiliriz.
İnsanı insan yapan en önemli özelliklerden biri de bu olsa gerek.
Kendimizi ne kadar dümdüzleşirirsek o kadar soğur vicdanımız.

Arkadaşlar biliyorum kiminiz yok artık diyecektir ama yazın evinizi basan karıncalardan kurtulmanın tek yolu onları öldürmek değil. Zirai ürün satan yerlerde onları sadece uzaklaştıracak ürünler mevcut.

bende bu tür hayvanları öldüren ürünler gördüğümde bu hayvanların ekolojik dengedeki görev ve yerlerini düşünüyorum biri yok okursa daha zararlı olan artar karıncalar için tuz çok etkili

    Neden önceliğimiz insanlar olmalı? Bu kuralı kim koymuş? Kim yardıma muhtaçsa öncelik onundur. İnsan ya da hayvan fark etmez. Canlı ayrımı yapmayın lütfen. Kimin gücü neye yetiyorsa onu yapsın. Birileri muhtaç çocuklara, diğerleri muhtaç yaşlılara, öbürleri muhtaç hayvanlara...Bu başlık altında yazılanlardan, "En üstün hayvandır, insan değersizdir" anlamı çıkarmayın.
   Hayvanları üçüncü-dördüncü sınıf canlı olarak görenler bu başlığa lütfen yazı yazmasınlar...
   Ben yukarıdaki resmi eklerken altına "Tür ayrımı yapan tek canlı insandır" notunu ekleyecektim ama yanlış anlaşılır diye vaz geçmiştim. Pek de yanlış sayılmazmış ama değil mi?
   Sadece iyi niyetli mesajlar ve resimler paylaşıyoruz, rahatsız olmayın bundan.
     

   İnsanı sevmek diğer canlıları da sevmekle başlar..Sadece insana yardım etmek , sadece insanı önemsemek bencilliğin önde gidenidir..Önce muhtaç insanlara yardım edin diyenlerin çoğu bu konuda hiç bir şey yapmamış kişilerdir..Gelirler ahkam kesip giderler...
  Peygamberimizin kıyamet koparken dahi ağaç dikiniz sözü umarım hepimize bir şeyleri yeniden hatırlatır...

   evgi öğretmenim sizin mesajınızı alıntı yaptım, çünkü hepsine sonuna kadar katıldığımı belirtmek isterim..