Sevgili arkadaşlar,
yorumlar yazanlar açısından doğru ve onların şahsi fikirleri. Saygı duymak lazım.Ben de öyle yapıyorum.
Ancak yorumlar yargısız bir infaz gibi ve bütünü görmeyip parçayla uğraşmak gibi.
Değerli arkadaşlar, ben de uzmanım.Sınav yapıldığı sene şartlarım tutuyordu ve sınavı kazandım.Doğrudur, bazı arkadaşlar bir günle, bir haftayla veya daha farklı zamanla hizmet yılları tutmadığı için sınava alınmadılar.Hizmet süreleri tutupta hizmet içi kursları olmadığı için de uzman olamayanlar oldu.Kimi de bakanlığın uygulamasını protesto edip sınava girmedi.Bunlar bilinen şeyler.
Görüyorum ki uzman olan öğretmenlere farklı bakışlar var, hiçbirşey yapmıyorlar, fazla ücret alıyorlar, aynı işi yapıyoruz ama onlar uzman sıfatıyla anılıyorlar, sınavlar sonrası atamalarda fazla puan alıyorlar, sorumlulukları bizimle aynı falan gibi.Bunlar hep haklı eleştiriler.Ancak MEB'in yönetmeliği böyle ve bu yönetmeliği üst düzey bürokratlar hazırlıyor.Ben de isterim birine ünvan veriliyor ve karşılığında emsallerinden fazla ücret veriliyorsa bunun karşılığı da alınmalı o kişilerden.Eleştirilerin bir bölümü uzmanların daha fazla iş yapmaları yönünde.Neden sınav açılmadığı yönünde de eleştiri var.Peki sınav açılmış olsaydı ve bu eleştirileri yapanlar sınavı kazansaydı onlarda eleştirdikleri diğer uzman öğretmenler gibi hiç bir farklı iş ve işlem yapmadan uzman öğretmen olmayacaklar mıydı? Yoksa idarelerine gidip "biz uzmanız bize ekstra iş verin, nöbet yazın, hafta sonu okula gelelim iş yapalım, proje hazırlayalım, okumaya geçmeyenleri hemen okutalım" gibi şeyler mi diyeceklerdi?
Bakın, yaptığımız işte herşey doğru da sadece uzmanlık işi yanlışmış gibi düşünmeyelim.Uzman olanların arkadaşınız, eşiniz, yakınınız olduğunu unutmayın.Bu camiada öyle aşağılık olaylarla karşılaşıyoruz ki, bu işleri yapanların kimse uzman mı, uzman olmayan öğretmen mi olduğuna bakmadan suçladıkları meslek ve kişiler öğretmenler oluyor.Uzmanlık benim veya diğerlerinin karekterini belirlemiyor ki. müşerref25 arkadaşımız uzman öğretmen olan birinin idaresine gidip sınıfına kapıcı çocuğu verilmemesini istediğini ve bunu da uzmanlıkla bağlantı kurup, sanki uzman öğretmen olduğu için idaresinden bu talepte bulunduğunu yazmış ve üzüldüğünü de belirtmiş.İnanırım bu tür kendini bilmez öğretmenlerin olduğuna.Ama bu talebin uzmanlıkla mı ilgisi var, yoksa olgunlaşmamış kişilikle mi? Ve şimdi uzman olanlarla uzman olmayanların yaptıklarını mı kıyaslıyacağız, açıklarını mı arıyacağız bundan sonra? Veya birbirimizin gölgesine kurşun mu sıkacağız, kan davalı mı olacağız? Veya bu talebe benzer taleplerle, diğerlerinden öne geçmek adına, kul hakkı yeme adına torpil arayan, belki de daha farklı taleplerle idarelerine, sendikalarına, tanıdıkları nüfuzlu kişilere giden uzman olmayan ve normal öğretmen sıfatı taşıyan öğretmenler yok mu? Uzman olsun uzman olmasın böyle sığ talepler bundan sonra da olmayacak mı? Veya bu talepler uzmanlık sınavından sonra mı ortaya çıktı, öncesinde hiç olumsuzluklar ve bunlara önayak olan öğretmenler yok muydu?
Bizim sınava girdiğimiz dönem vardı hizmet içi eğitim kurslarından alınan belgelerin puanlamaya dahil olması.Şimdi Anayasa Mahkemesi iptal etti o uygulamayı. Ve o zamana kadar kendini geliştirmek adına hiç bir kursa yazılmayan öğretmenler birden hizmet içi eğitim sevdalısı oldu. Ve kurs müdavimi oldular. Tabi bu uygulama iptal olunca belgelerini boşa aldıklarını düşünen bir çok öğretmenin de canı çok sıkıldı.Çünkü okey oynamaktan, uykularından, televizyon müdavimi olmaktan feragat etmişlerdi hizmet içi eğitim kursları için, yeni şeyler öğrenmek için. Ama bende bu durumları yazarken müşerref25 arkadaşımız gibi çok üzülüyorum.
Meslekte başarılı öğretmen olmak veya ideal öğretmen olmak ne sınavla kazanılan uzmanlıkla olur ne de normal öğretmenlikle olur.Vicdanınız varsa, yarın kaygınız varsa, idealleriniz varsa, maaşınızı helalinden kazanma derdiniz varsa v.s. aranan ve başarılı öğretmen olursunuz.
Şimdi ben bunları yazmakla kimseyi hedeflemediğimi belirtmek isterim, ama kimsenin de işini yapan uzman öğretmenleri veya uzman olmayan öğretmenleri hedef almasını da istemem.Lütfen yazarken genelleme yapmayalım.Kalp kırmayalım.Benim gelecek kaygım var ve bunun için yarınlara layık öğrenci yetiştirme derdindeyim.Lütfen herkes layıkıyla işini yapsın, gerisi kendiliğinden gelir.
Ben, gecenin bu vaktinde tüm değerli eğitimhane dostlarına mesleklerinde başarılar diliyorum.Yazdıklarımla istemeyerek kalp kırdıysam özür dilerim.Amacım sataşmak değil farklı bakış açısından olaya yaklaşmaktı.Böyle bilinmesini isterim.Saygılarımla.
Değerli Hocalarım,
anlıyorum ki bizim cephede hala değişiklik yok, umut etmekle de hata ettiğimi biliyorum.Bakın, ancak ve ancak birbirimizle uğraşıyoruz.Evet doğru, uzman olanlar sadece bir sınavla uzman oldular ve ifade o ki "yan gelip yatıyorlar", "derse bile zamanında girmiyorlar". Basit bir değerlendirmeyle şu uzmanlık kaç yıldır var? Peki uzmanlıktan önce her şey yolundaydı da bu uzmanlık çıktı da mertlik bozuldu mu, derse zamanında girmemeler v.b. kemikleşmiş meseleler uzmanlıkla mı başladı? Önceki sayfalarda yazıdığı gibi belirli bir dönemden sonra öğretmen olanlar bir sınavla öğretmen olmadılar mı, yani tabiri caiz ise kapağı devlete atmadılar mı? Sonra kimileri tek sınavla ve öylesine bir mülakatla müfettiş olmadılar mı, tek sınavla şube müdürü olmadılar mı veya okul müdürü olmadılar mı, hatta şu son günlerde sınav ve mülakat olmadan şube müdürü olmadılar mı?Daha ne yazalım sevgili öğretmen arkadaşlar...? İlla böyle şeyleri saçmalayarak mı birbirimize cevap verelim? Yüz kişiden ve katlarından yola çıkarak mı kişileri töhmet altında bırakalım? Sanki biz sayı bakımından basit bir mevcuda sahipmişiz gibi neden azınlık kötüleri örnek alalım? Ki mevcudumuz sekizyüzbinlerden bahsediliyor.Şimdi böyle yazılara nasıl cevap verilir tıkanıyorum. Bize düşmana gerek yok, biz bize yeteriz.
Lafı uzatıp yeni bir cephe açmaya gerek yok, ancak biraz geniş düşünmek gerekli diye de düşünüyorum.Ve Allah hakkıyla çalışanların yar ve yardımcısı olsun.Vesselam.