Yorumlu Haberler

Çevrimdışı okuls

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.264
  • 1.325
  • 3.264
  • 1.325
# 30 Ağu 2009 18:09:20
Ek ödemelerin arttırılmayacağı kesinleşti
30 Ağustos 2009 11:27

Hükümet, 2006’da sendikalara verdiği eşit işe eşit ücret sözünü de tutmuyor

© “Eşit işe eşit ücret için her yıl artırılması gereken ek ödeme miktarı, ‘kaynak bulunmadığı’ gerekçesiyle arttırılmayacak.

MURAT KIŞLALI

ANKARA - Hükümet, memur ile yaptığı toplu görüşmelerde, 2006 yılında yaptığı anlaşmayı bozarak “eşit işe eşit ücret verilmesi için her yıl arttırılması gereken ek ödeme miktarını, ‘ellerinde kaynak bulunmadığı’ gerekçesiyle 2010’da arttırmayacağını” açıkladı. Memurla 2006’da imzaladığı mutabakat metninde, değişik kurumlarda aynı işi yapan 1 milyon 550 bin memurun ücret farklarını 2012 yılının Temmuz ayına kadar kapatacağı taahhütünde bulunan hükümet, dün sonuçlanan toplu görüşmelerde ek ödeme miktarlarını arttırmayarak, bu sözünü de bozmuş oldu. Süreç şöyle gelişti:

Haksızlık kabul edildi: Bazı kurumlarda çalışanlar, diğer kurumlarda aynı statüde çalışanlara göre, döner sermaye ve diğer ek ödemeler nedeniyle daha yüksek maaş alıyor. 2005 toplu görüşmelerinde ek ödeme almayan kurumlarda çalışan memurlara ayda, ilk altı ay için 40, ikinci altı ay için de 80 lira ek ödeme verilmesi kararlaştırıldı. Bu karar 2006’da yürürlüğe girdi ve bu ödemeler memurlara her ay yapıldı.

Her yıl arttırıldı: Ek ödemelere 2007’de yapılan 20 + 20 liralık artış ile, aynı statüde düşük ücretli çalışan memurlara dönük ek ödemeler ilk altı için 100, 2. altı ay için 120 liraya çıktı. Maaş katsayılarına gelen artışla bu rakam 130 lirayı buldu.

Artışlar düzeltildi: 15 Ağustos 2008’de çıkan bir bakanlık kurulu kararıyla denge tazminatının adı ek ödeme olarak değiştirildi. Böylece ödeme unvanlara göre farklı rakamlara yükseltildi.

2012 ortasında eşitlenecekti: 2008’de imzalanan mutabakat metninde de “Halen 375 KHK’ye göre ödenmekte olan, ek ödemenin eşit işe eşit ücret prensibine uygun olarak 2012 yılı ortasına kadar kademeli bir şekilde arttırılması” kararlaştırıldı. Bu artış sonunda düşük ücret alan memurların maaşları 2012’nin ortasına kadar aynı statüde fazla ücret alan memurlarla eşitlenmiş olacaktı. Ancak Bakan Yazıcı, bu yıl yapılan toplu görüşmelerde kaynak olmadığını açıkladı.

CUMHURİYET

okuls'un yorumu: herşeye kaynak var da gariban memura gelince elimizde kaynak yok!!!!! vay be!!! bu ülkeyi soyup soğana çevirenler buldukları paraları yabancı ülkelerden mi getiriyorlar?Allah aşkına böyle saçmalık mı olur ? ya bi de şuna sinir oluyorum memurlarla görüşme yapan bakan kim olursa olsun hep antipatik oluyor...bilerek mi bu bunu yapıyorlar acaba(önceki görüşmelerde  mehmet ali şahin de böyleydi) parada pulda gözüm yok çok şükür ama iş memura gelince 0,5in bile hesabını yapanlar sıra kendilerine geldiğinde zam noktasında KAYNAK bulmada pek de sıkıntı çekmiyorlar sanırım...İNSANOĞLUNUN gözünü ancak bi avuç toprak parçası doldururmuş derler büyüklerimiz gerçekten de öyle...hep bana rabbena diyen kaybetmiştir...ALLAH ISLAH ETSİN ne diyim...

Çevrimdışı tarkan555

  • Bilge Üye
  • *****
  • 13.941
  • 16.312
  • 13.941
  • 16.312
# 30 Ağu 2009 22:50:46
öğretmenlik değersizleştirilmiş bir meslek diye hep boşuna mı diyoruz sayın öğretmenim...hem madden hem manen.....verilecek zamda kaynak sıkıntısı felan yok aslında sorun biraz  inatlaşmadan,birazda kaynak yok diyenlerin memur fobisinden kaynaklanıyor........geçim sıkıntısı ile boğuşturursan öğretmeni ,öğretmeninde aklında geçim sıkıntısı olur bilmem anlatabildim mi?üniversiteden
aynı dönem mezun olduğumuz(1999) bir arkadaş bu yıl ev aldı(eşi ev hanımı çalışmıyor) .adam vallaha yediği simidin hesabını  yapar duruma gelmiş .önceden hoş sohbet bir insandı şimdi yatıyor kalkıyor ev kredisinin taksitlerinden bahsediyor kafa gitmiş yani.. şimbi bu arkadaştan ne tür bir verim bekleyeceksin? keşke memura sadaka  zammı layik görenler kendi maaşlarının hangi oranda artırıldığının  bir yorumunu yapsalar.. ortalama kendilerine yapılan zamda  2000 tlden  kapısı açıyorlarlar neden bunda hiç bir kaynak sıkıntısı çekilmiyor? . >:( >:( >:( >:( >:( >:(

Çevrimdışı okuls

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.264
  • 1.325
  • 3.264
  • 1.325
# 07 Eyl 2009 13:47:39
Öğretmenler Kopya Çekerken Yakalandı

Terfi ve maaş yükseltme için Açıköğretim Yükseklisans Sınavı'na giren bir sınıf dolusu öğretmen kopya çekerken yakalandı

07 09 2009 10:32



Türk sinemasının unutulmaz filmi ‘Hababam Sınıfı'ndaki kopyacı öğrenciler ile onları yakalamaya çalışan öğretmen ve müfettiş ilişkisi, İstanbul'da tersine döndü. Memur katsayısını yükseltmek için Açıköğretim Yükseklisans Sınavı'na giren öğretmenlerden tamamına yakınının kopya çektiği veya birbirleriyle yardımlaştıkları ortaya çıktı. Sınavdaki 2 gözetmen öğretmen de meslektaşlarına tolerans gösterince, sınava giren yaşları 30 ile 45 arasında değişen öğretmenin açtıkları kitaplardan ve birbirleriyle konuşarak kopya çektiği tespit edildi. Sınav boyunca ara ara birbirleriyle yardımlaşmaya devam eden öğretmenlerin sınıfa bina sorumlusunun girmesiyle birlikte kopya çektikleri fark edildi. Salon başkanı tarafından öğretmenlerin kitapları toplanarak sınava devam etmelerine izin verildi. Ancak daha sonra işlem yapıldı. Sınavı iptal edilen, terfi ve maaş artışı imkanını da kaybeden kopyacı öğretmenlerden R.G (38) “Her ne kadar öğretmen, mühendis, doktor da olsanız, okul sıralarına oturunca hemen öğrenci psikolojisine giriyorsunuz. Eminim ki kopya çekmesem de o soruları yapabilirdim ama insan şeytana uyuyor ”dedi. R.G, dün okulunda yapılan Açıköğretim Sınavı'nda gözetmen öğretmen olarak görev aldı.

STAR

yorum:BÖYLE Bİ SINAV YOK Kİ....uyduruk bi haber olduğu ve böyle bi sınavın olmadığını bilelim diye ekledim...

Çevrimdışı kayıpşehir

  • Uzman Üye
  • *****
  • 302
  • 262
  • 302
  • 262
# 10 Eyl 2009 16:22:21
ALES Türkiye 75.si Yüksek Lisansa Giremedi

Son bir kaç haftadır yüksek lisans ve doktora sınavlarında yaşanan mülakat adaletsizliğine değinmekteyiz. 2 Eylül'de Selçuk'tan, 4 Eylül'de İYTE'de yaşanan birer örneklere yer vermiştik. Her iki örnekte de ALES'ten 90 üzeri puan alan adaylar mülakatta 0 veya 5 gibi puanlar aldıkları için elenmişlerdir. Bugünkü örneğimiz ise Fırat Üniversitesine ilişkin. ALES Türkiye 75.si mülakat notu nedeniyle yüksek lisansa giremedi.

Yüksek lisans ve doktora giriş şartları "Lisansüstü Eğitim ve Öğretim Yönetmeliğinde" düzenlenmiştir. Yönetmeliğin "Öğrenci Kabulü" başlıklı 2. maddesinde 2007 yılında yapılan değişiklikle ALES'ten 55 almış olma şartı getirilmiştir. Senatolarca daha yüksek puan belirlemesi mümkündür.

Yine yönetmeliğin 2. maddesinde; Yüksek lisans programlarına öğrenci kabulünde, ALES puanı yanı sıra gerekirse, lisans not ortalaması ve mülakat sonucunun da değerlendirilebileceği hükme bağlanmış; bu değerlendirmeye ilişkin hususlar ile başvuru için adayların sağlaması gereken diğer belgeler (referans mektubu, neden yüksek lisans yapmak istediğini belirten kompozisyon, uluslararası standart sınavlar vb.) ve hangi düzeyde yabancı dil bilgisi gerektiği, ilgili senato tarafından düzenlenen yönetmelikle belirleneceği düzenlemesi yer almıştır.

Bu genel düzenleme sonrasında her üniversite tarafından çıkarılmış Lisansüstü eğitim ve öğretim yönetmeliği bulunmaktadır. Bu yönetmeliklerde ALES, lisans mezuniyet notu ve mülakata ilişkin belirlemeler yapılmıştır. Fırat Üniversitesi de bu üniversitelerden birisidir. Üniversitenin yönetmeliği 4.4.2006 arihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Yönetmeliğin 12. maddesinde yer alan "mülakat notuna" ilişkin belirleme ALES'ten kaç alınırsa alınsın adayın elenebilmesine imkan tanımaktadır. Yönetmeliğe göre; tezli yüksek lisans ve doktora programına başvuran adayların değerlendirmelerinin yapılabilmesi için mülakat notunun en az 50/100 olması gerekmektedir. İşte bu hüküm nedeniyle istenen adaylar elenebilmektedir. 2009 ales ilkbahar dönemi sınavından 97,936 alarak Türkiye 75.si olan aday da bu hüküm nedeniyle elenmiştir.

Yükseköğretim Kurumunun, subjektif değerlendirmelere imkan tanıyan hem genel yönetmelik düzenlemesini tekrar ele alması hem de üniversitelerin yönetmeliklerine onay verirken iyi bir inceleme yapması uygun olacaktır.

"memurlar netten alıntıdır"

Fırat ünv. mülakat sonuçları haberin kaynağında mevcuttur.

YORUM: bende aynı durumu yaşamış biri olarak, bu yıl başvuru bile yapmadım. böylelikle alesten aldığım puanda, öylesine bir yeşillik olarak duruyor. çünkü o kadar uğraşıp alesten ve diğer sınavlardan ne kadar yüksek not alırsak alalım, mülakatta 50 nin altında not verilerek bütün sınavlarımız geçersiz sayılıyor... bu şekilde uygulama yapan bütün üniversiteleri, özellikle kendi memleketimim güzide üniversitesi, kahramanmaraş sütçü imam üniversitesinin bütün idari birimini kınıyorum....!

Çevrimdışı kirsehir

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.952
  • 12.252
  • Okul Öncesi Öğrt.
  • 10.952
  • 12.252
  • Okul Öncesi Öğrt.
# 26 Eyl 2009 01:46:24
Öğretmen Mustafa Ayer hayatını kaybetti.

Salihlide önceki gün tren kazasında ağır yaralanan ve Uşaka tayini çıktığı belirtilen öğretmen Mustafa Ayer hayatını kaybetti.

Salihlide, Mehmet Yunus, Adile Ayer çiftinin üç çocuğundan biri olan Mustafa Ayer (26), iki yıl önce 9 Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Matematik Bölümünü bitirdi. Atamasını bekleyen Ayer, üç yıl boyunca Salihlide bir dershanede görev yaptı. Bir süre önce Milli Eğitim Bakanlığının gerçekleştirdiği atama sonucunda Mustafa Ayerin Uşaka bağlı Karahallı ilçesine tayini çıktı. Bu mutlu haberi alır almaz büyük bir sevinç yaşayan Ayer ailesi, çocuklarını Uşaka göndermek üzere hazırlıklara

başladı. Büyük mutluluk ve heyecan yaşayan Mustafa Ayer önceki gün sabah bakkala simit ve gazete almaya gitti. Tren yolunun karşısındaki bakkala gitmek isteyen Mustafa Ayere Alaşehirden Manisaya giden 32526 sefer sayılı yolcu treni çarptı. Çarpma sonucu başından ağır yaralanan ve Manisa Celal Bayar Üniversitesinde tedavi altına alınan Ayer, bu sabah vefat etti. Oğullarının vefat haberini alan acılı aile ve yakınları büyük bir şok yaşadı. Ayerin cenazesi, Cumhuriyet Camiinde kılınan cenaze namazının

ardından Salihliye bağlı Durasıllı kasabasında defnedildi.

TREN KAZASININ OLDUĞU GÜN UŞAKA GİDECEKDİ

Tayininin çıktığını öğrenen öğretmen Mustafa Ayer, tren kazasının yaşandığı gün heyecandan dolayı erkenden kalkıp evinden ayrılmıştı. Ayerin aynı gün sabah saat 08:30da Uşaka gideceği de öğrenildi. İki yıldır atama bekleyen Ayerin Hüsamettin adında ağabeyi, Erhan adında da kardeşi bulunuyor. Genç yaşta ölen Ayerin babası Mehmet Yunus Ayerin de emekli öğretmen olduğu öğrenildi.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Salihliden AYÖP üyesi Alper öğretmenmizin notu= "EVET ARKADAŞLAR HABER BÖYLEYDİ. BEN SALİHLİLİYİM. AMA GERÇEK ÇOK FARKLI SONRADAN ÖĞRENDİK VE BENİ ASIL KAHREDEN BU OLDU. ARKADAŞIMIZ ASLINDA ATANMAMIŞTI. BABASI BU YIL KPSS Yİ KAZANAMASSAN KENDİNİ GİT TİRENİN ÖNÜNE AT DEMİŞ. (ANNESİNİN AĞITLARI BÖYLEYDİ ZATEN) ARKADAŞIMIZDA YALAN SÖYLEMEK ZORUNDA KALMIŞ. UŞAĞA GİDECEKLERİ GÜNDE SABAH SİMİT ALMA BAHANESİYLE EVDEN ÇIKMIŞ. BİRDE NOT BIRAKMIŞ KPSS Yİ KAZANAMADIM VE KENDİMİ TİRENİN ÖNÜNE ATMAYA GİDİYORUM DİYE."

(Bu intiharlar artık son bulsun! Bunun için hepimizin birlikteliği gerekli. Lütfen buna duyarsız kalmayın! Sesimizi herkese duyurmak için daha da örgütlenelim!...)

ATAMASI YAPILMAYAN ÖĞRETMENLER PLATFORMU

AYÖP- 2009

DİĞER HABERLERİ GÖRMEK İÇİN LÜTFEN SİTEMİZE BAKINIZ...
memurlar netten alıntıdır.

yorum: ne olursa olsun çocuklarımızı zorlamamalıyız. anne baba olmak; çocuğu büyütmek, belli bir yaşa getirmek ve bir meslek sahibi yapmak demek değildir....dilin kemiği yok.....

Çevrimdışı melike 82

  • Uzman Üye
  • *****
  • 567
  • 1.641
  • 567
  • 1.641
# 27 Eyl 2009 16:04:34
Gerçekten çok üzücü.atanmayı beklemek mutlaka çok sinir bozucu anne ve babaların daha hassas olması gerekiyor...Allah rahmet eylesin

Çevrimdışı mavimavi31

  • Uzman Üye
  • *****
  • 694
  • 1.488
  • 694
  • 1.488
# 09 Kas 2009 16:45:31
2010'da 40 bin kadroya öğretmen ataması yapılacak
Eklenme:Bugün  


Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, TBMM Plan - Bütçe Komisyonunda Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi görüşmeleri kapsamında, kendine yöneltilen sorulara cevap verdi. 
 


Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, TBMM Plan - Bütçe Komisyonu'nda Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi görüşmeleri kapsamında, kendine yöneltilen sorulara cevap verdi.

Çubukçu, burada yaptığı konuşmada, sözleşmeli öğretmen uygulamasına karşı olduğunu yineledi. Sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi konusundaki yasa tasarısı hazırlığını Maliye Bakanlığı ve Personel Genel Müdürlüğü'ne gönderdiklerini belirten Çubukçu, bu süreç içerisinde mümkün olduğu kadar kadrolu öğretmen talepleri olacağını kaydetti. Çubukçu, "2010 yılı için atamayı düşündüğümüz kadro sayısı 40 bin." diye konuştu.

Kasım ayında atama olup olmayacağı yönünde de çok sayıda soru ile karşılaştığını dile getiren Çubukçu, "Maliye Bakanlığı ile görüşmelerimiz sürüyor. Bu ay içerisinde öğretmen atamasını yapacağız." dedi.

Milli Eğitim Bakanlığı'na genel bütçeden ayrılan payın düştüğü yönünde açıklamalar olduğuna dikkat çeken Çubukçu, şöyle devam etti: "Toplamda geçen yıl ile bu yılın bütçesini direk karşılaştırdığınızda böyle bir şey varmış gibi gözükebilir ama buradaki incelik, Kredi Yurtlar Kurumu bütçesinin Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden çıkmış olmasıdır. Yaklaşık 3 milyar civarında bir bütçe bugün bizim bütçemizden çıktığı için o artış yansımadı."

Çubukçu, 2009-2010 eğitim öğretim yılı açılışında verdiği ayrımcılık konulu ilk derste ise sadece etnik bir ayrımcılığa vurgu yapmadığını, kız çocuklarından, özürlülere kadar geniş bir yelpazede konunun ele alındığını aktardı.

Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak ise komisyonda yaptığı konuşmada, yurt talebinin dorukta olduğunu, bu ihtiyacı gidermek için sürekli yeni projeler geliştirildiğini aktardı.

Sadece spor ya da futbol bakanlığı olarak görülmek istemediklerini dile getiren Özak, gençlerin ekonomik, sosyal, ruhsal ve benzeri bir çok sorunu bulunduğuna dikkat çekti. Özak, "Biz gençlerin bakanlığıyız." dedi.

Spor yapanın eğitim alamaması, eğitim alanın spor yapamaması sorununun biran önce çözülmesi gerektiğini vurgulayan Özak, köylere kadar çim sahası ile gitmek istediklerini sözlerine ekledi.

yorum: 40 bin olur mu acaba?40binin yüzde kaçı olur diye sormalıyız esas :-\   ???

Çevrimdışı beyay77

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.065
  • 668
  • 1.065
  • 668
# 15 Kas 2009 22:25:33
MYNET'ten alıntı

BURSA (İHA) - 22 yaşındaki bir anne olay yerinde hayatını kaybederken, kucağındaki 3 yaşındaki kızı ağır yaralandı.

Edinilen bilgiye göre, Bursa'nın Karacabey ilçesine bağlı Sultaniye köyündeki bir düğüne katılan vatandaşlar, daha sonra konvoy halinde Bakır köye dönmek için yola çıktı. Yolda, konvoydaki bazı araç sürücüleri, sellektör meselesi yüzünden bir ticari taksi sürücüsüyle tartıştı. Yoluna devam eden konvoy, Hotanlı köyünde bazı vatandaşlar tarafından durdurulmak istendi. Konvoyun önündeki sürücünün durumu anlaması üzerine ise araçlar hızını kesmeden devam etmek isterken, bu sırada bazı vatandaşlar araçları taş yağmuruna tuttu. Atılan taşlar sebebiyle 22 yaşındaki anne Burcu Atış olay yerinde hayatını kaybederken, kucağında bulunan 3 yaşındaki Minel Atış ağır yaralandı. Aynı araçta bulunan baba Kamil Atış ve diğer çocuk Figen Atış (3) saldırıdan yara almadan kurtuldu.

Minik kız, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde tedavi altına alınırken, genç annenin cenazesi incelenmek üzere Bursa Adli Tıp Morgu'na kaldırıldı.

Olayı gören genç annenin yakınları ise, 'Düğünden dönüyorduk. Önümüzü kesmek istediler. Durmayınca otomobile taş attılar. Burcu olay yerinde ölürken, çocuğu tedavi görüyor" dedi.

  N'oluyor yurdum insanına. bir selektör meselesi yüzünden insan öldürüyorlar.

Çevrimdışı şafakgergin

  • B Grubu
  • 898
  • 677
  • 898
  • 677
# 27 Oca 2010 11:42:33
TurkNet'in 2007'den beri şehirlerarası, uluslararası ve GSM'e doğru telefon görüşmelerinde büyük tasarruf getiren 1095 hizmeti, artık şehiriçi aramalarında da kullanılabiliyor!

Tek yapmanız gereken, arayacağınız numaradan önce 1095'i tuşlamak.

Tarifesi 1095'den, Faturası Türk Telekom'dan: 1095 kullanarak yaptığınız görüşmeler avantajlı TurkNet 1095 Tarifesi üzerinden hesaplanır ve Türk Telekom Faturanızda "TurkNet - 1095" başlığı altında belirtilir. Türk Telekom faturanızı ödediğinizde 1095 faturanınızı da ödemiş olursunuz ve herhangi başka bir yere ödeme yapmanız gerekmez. Ayrıca, 1095'i kullanmak için herhangi bir sözleşme imzalamanıza veya abone olmanıza gerek yoktur.

1095 kullanımı çok kolay: Şehiriçi arama yaparken:
1095 + 7 haneli telefon numarası (0 veya herhangi bir alan kodu olmaksızın)
Örneğin istanbul içi : 1095 XXX XX XX
 
Şehirlerarası arama yaparken:
1095 + 0 + Alan Kodu + Tel No
Örneğin İzmir için: 1095 0 232 XXX XX XX
 
Uluslararası arama yaparken:
1095 + 00 + Ülke Kodu + Alan Kodu + Tel No
Örneğin Almanya Berlin için: 1095 00 49 30 XXX XX XX
 
Cep telefonlarını ararken:
1095 + Cep Tel No
Örneğin: 1095 05XX XXX XX XX 


TurkNet 1095 Tarifeleri: Arama Yönü 1095 Tarifesi (Kr/Dk) Kıyaslama Tarife (Kr/Dk) 1095
Kullanıcılarının Kazancı
Şehiriçi  5,99  7,10 %15 
Şehirlerarası ve KKTC Sabit 6,9 8,5 %19
ABD, Kanada, Almanya, İngiltere, Rusya, Avustralya, Çin Sabit 6,9 11,1 %38
Turkcell, Vodafone, Avea, Kuzey Kıbrıs Turkcell, Kuzey Kıbrıs Vodafone 25 35,4 %29
Tarifelerde KDV dahil, ÖİV hariçtir.


1095 ile ilgili daha detaylı bilgi için, 1095.turk.net web sitesini ziyaret edebilir, web sitesindeki "Fatura Tasarruf Sihirbazı" ile herhangi bir fatura döneminde yapmış olduğunuz konuşma sürelerini girerek maliyetlerinizi ne kadar düşürebildiğinizi ve yüzde kaç oranında tasarruf ettiğinizi görebilirsiniz


  Yorum: Ne  yorumu  yapacağıma  karar  veremedim..İyi mi? Kötü mü?

Çevrimdışı TugraÖzyıldız

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.269
  • 16.908
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 10.269
  • 16.908
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 31 Oca 2010 13:58:41
MALATYA!DA ÇIĞ DÜŞTÜ 2 ÇOCUK ÖLDÜ...

Malatya'da merkeze bağlı Danışık köyünde bir gündür kendilerinden haber alınamayan 16 ve 12 yaşındaki çocukların çığ altında kalarak hayatlarını kaybettikleri öğrenildi. Cesetler çığ altından çıkarılarak Adli Tıp'a gönderildi.

Malatya'da dün akşamdan beri kendilerinden haber alınamayan 2 çocuğun, çığ altında kalarak yaşamını yitirdiği belirlendi.

Alınan bilgiye göre, Malatya merkeze bağlı Danışık köyünde jandarmaya başvuran aileler, amca çocukları Derviş Aktaş (16) ile Fatih Aktaş'ın (12) dün akşamdan beri kayıp olduklarını bildirdi.

Sivil savunma ve jandarma ekiplerinin arama çalışmalarına sabah saatlerinde İl Özel İdaresi ekipleri de katıldı.

Ekiplerin köyün yakınında çığ düşmesi olduğunu fark etmeleri üzerine çalışmalar bu tarafa yoğunlaştırıldı. Ekiplerin çalışmaları sonucu çocukların cesetlerine ulaşıldı.

Cesetler, otopsi yapılmak üzere Malatya Adli Tıp Kurumuna gönderildi.

ANADOLU AJANSI


yorum:
HAYATLARINI KAYBEDEN KARDEŞLERİMİZE RAHMET DİLİYORUM..ALLAH YAKINLARINA SABIR VERSİN

Çevrimdışı TugraÖzyıldız

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.269
  • 16.908
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 10.269
  • 16.908
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 02 Şub 2010 12:18:27
E-Okulun Neden Tıkandığı Ortaya Çıktı! 

 Bugüne Kadar Sorunsuz Çalışan e-okul Sisteminin Tıkanmasının Sebebi Ortaya Çıktı.

Yarıyıl tatili öncesinde Türkiye genelinde yaşanan karne krizinin sebebi belli oldu.... Yarıyıl tatili öncesinde Türkiye genelinde yaşanan karne krizinin sebebinin, Ankara Bala Atatürk Endüstri Meslek Lisesi’nde metal teknolojisi öğretmeni iken Bilişim Hizmetleri Daire Başkanlığına ilgisiz bir şekilde ve tecrübesiz olarak atanan Abdurrahman Güzel’in olduğu ileri sürüldü.

Ajans5.com'a ulaşan bilgiye göre MEB'de yapılan yanlış atama sonucunda, Türkiye genelinde okuyan öğrencilerin yüzde 40’ının hala karne almadığı iddia ediliyor. Engin Çelik'in Özel Haberi Yarıyıl tatilinin hemen öncesinde karne notlarının yüklendiği e-okul sistemindeki tıkanmanın nedeninin okullar kapanmadan iki gün önce daireye atanan yeni müdürden dolayı olduğu iddia edildi. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB)’e bağlı Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü Bilişim Hizmetleri Daire Başkanlığına 20 Ocak Çarşamba günü görevlendirilen Abdurrahman Güzel’in kurum içinde istenmemesi ve buna tepki olarak çalışanların işleri yavaşlattığı, sıkıntının da buradan kaynaklandığı öne sürüldü. Personel memnun değil MEB’de çalışan yetkililer tarafından ortaya atılan bu iddia akıllarda soru işaretleri bıraktı.

 8 Ocak tarihinde Bilişim Hizmetleri Daire Başkanlığına görevlendirilen Abdurrahman Güzel’in daha önce Ankara Bala Atatürk Endüstri Meslek Lisesi’nde kadrolu metal teknolojisi öğretmeni olduğu tespit edildi. Bilişim Hizmetleri Daire Başkanı olarak görev yapan Turan Şişman’ın Genel Müdür Yardımcılığına atanmasının ardından Daire Başkanlığı’na getirilen Güzel, 1.5 yıl önce Bilişim Hizmetlerinde görevlendirilmiş. Güzel’in ihaleleri hazırlayan satın alma biriminde çalıştığı, daha sonra buradan geri çekildiği öğrenildi. Güzel’in 20 Ocak’ta göreve geç başlamasının nedeninin ise Eğitim Teknolojileri Genel Müdürü Prof. Dr. Nizami Aktürk bu görevlendirmeye soğuk bakması olduğu ifade edildi.

Bütün atamalar bu birimde MEB kaynakları, Türkiye’deki bütün okulların karne sisteminin, öğretmen tayinlerinin ve nakil başvurularının bu daireden yapıldığını ifade ederek, Bilişim Hizmetleri Daire Başkanlığının MEB’in can damarı olduğu söylediler. Ayrıca, dairede yaşanan bu sancılı dönemden Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun ise habersiz olduğu ve sıkıntıların alt kademedeki kurum müdürleri tarafından örtbas edildiğini ifade ettiler. Geçmiş hizmetleri itibariyle, yeni görevlendirildiği dairede hiçbir alt yapısının ve tecrübesinin olmadığı öğrenilen Abdurrahman Özel’in daireye görevlendirilmesi, kurum içinde de sıkıntı oluşturduğu öğrenildi.

Bakan Çubukçu'nun haberi yok Alanında uzman birçok insanın bu konuma gelmesi söz konusu iken Abdurrahman Güzel’in görevlendirilmesine kimi çalışanlar tepki gösterirken, Bakan Çubukçu’nun konuya el atması bekliyor. Türkiye genelinde okuyan öğrencilerin yüzde 40’nın hala karne almadığı tahmin ediliyor.

Bilişim Daire Başkanlığının web sayfası çalışmıyor Konu ile ilgili bilgi almak istediğimiz Abdurrahman Güzel'in cevap hakkını saklı tutarken, Bilişim Hizmetleri Daire Başkanlığının internet sitesinin ise kapalı olması bizi şaşırttı. Görevi ve alanı teknoloji ve internetle bağlantılı olan Daire Başkanlığının sitesinin çalışmıyor olması da yaşanan krizin sebebini açıklar nitelikte
 
BASINDAN...


tek kelimeyle tam bir işgüzarlık örneği..skandal kelimesi bile yetersiz kalır...böyle bir hatayı okulda çalışan normal bir öğretmen yapsa geçirmediği soruşturma yemediği papara kalmaz...Allah biz öğretmenlere sabır versin..kimsenin zulmüne maruz bırakmasın..

Çevrimdışı zeynomer

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.619
  • 3.472
  • 3.619
  • 3.472
# 02 Şub 2010 12:23:33
filler tepişir çimenler ezilir .filmi geldi aklıma

Çevrimdışı TugraÖzyıldız

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.269
  • 16.908
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 10.269
  • 16.908
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 02 Şub 2010 16:08:36
Ders saatinde öğrencilere yatak taşıttılar

Erzincan Hürriyet Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi'nde yatılı okuyan öğrencilere kamyon kasasında yatak ve ranza taşıtılması tepkilere neden oldu

10 gün önce meydana gelen olayın görüntüleri bugün ortaya çıktı. Okul kıyafetli öğrenciler, yeri açıklanmayan bir depodan ranzaları kamyona yükledikten sonra soğuk havada kamyonun kasasına bindirildi. Ders saatinde meydana gelen olayda öğrenciler bir süre bu şekilde getirilirken, basın mensuplarının görüntü çektiğini fark eden yetkililer kamyonu durdurarak öğrencileri kasadan indirdi. Öğrenciler, yaklaşık 600 metre ilerideki okula yürüyerek ulaştı.

Yatak ve ranzalar daha sonra, 116 öğrencinin kaldığı okulun pansiyonuna götürüldü. Okul yetkililerinin öğrencilerin can güvenliğini hiçe saydığını söyleyen vatandaşlar yetkililere tepki gösterdi. Vatandaşlar derste bulunması gereken öğrencilere kamyon kasalarında ranza taşıttırılmasına anlam veremediklerini söylediler. Erzincan Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri olayı yalanlarken, görüntüleri izleyen Valilik yetkilileri olayla ilgili soruşturma başlatacaklarını söyledi.

İHLAS HABER AJANSI


ben bu basını anlayamıyorum..inanın kasıtlı yapılıyor artık bu haberler...yazık çok yazık...siz hiç öğrenci olmadınız mı?okulda öğretmenlere yardım etmediniz mi?ben öğrenciliğimde sürekli yardım ediyordum...bunda sakınca da görmüyorum...neden bu kadar üstümüze geliniyor anlamadım..bir milletin eğitime öğretime en önemlisi de okullara ve de öğretmenler verdiği değer bu mu? yazıklar olsun...

ama şunu da yakın zamanda öğrendim..bir sorun olduğunda suçlu hep öğretmendir ve  yüzünüze sizin arkanızdayız siz bizim için önemlisiniz diyen müdürler amirler vs vs ler böyle bir sorun olduğu anda ilk önce ipe sizi götürürler...bunu bizzat gördüm yaşadım..haberin sonunu görünce bunu bir kez daha yaşadım..Öğretmen taşırsa fedakar, müdür taşırsa kahraman. öğrenci taşırsa suç...(!!!!!!!!!!!!!!!!)sen sabır ver yarabbim...

şimdiden ordaki öğretmenlere idarecilere Allah sabır versin..inşallah suç teşkil etmeyen böyle saçma bi haber yüzünden durduk yere ceza almazlar...basınımızı da Allah ıslah etsin...vesselam..

Çevrimdışı TugraÖzyıldız

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.269
  • 16.908
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 10.269
  • 16.908
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 03 Şub 2010 16:19:01
İstanbul MEM’den örnek uygulama
3 Şubat 2010 15:38

İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü Yönetici Atamalarını gerçekleştirmenin ardından yeni atanan kurum müdürlerini Oryantasyon eğitimine aldı.

Seminer Kültür Üniversitesi işbirliği ile düzenlenmiş olup 02.02.2010 tarihinde başlayan eğitimler Hizmet içi eğitim kapsamında 4 gün sürecek.

Bu tür seminerlerin mevcut yöneticilere de uygulanması gerekmekte olup daha kapsamlı ve detaylı yapılacak bu çalışmalar eğitim adına yararlı olacaktır.

Seminere katılan 700’ün üzerinde okul müdürünün memnuniyeti belli oluyordu. Geçen yıl 76.madde kapsamında atanıp eşeği sağlam kazığa bağlamak misali sınava girip kazananlar da atanmışlardı.

Onlar da hallerinden memnundular ve birilerinin takdiri değil kendi kariyer ve liyakatleri ile atanmanın gururunu yaşamaktaydılar.

Program seminerlere ev sahipliğini yapan Kültür Üniversitesi Rektörü sayın Prof.Dr.Dursun KOÇER’in açılış konuşmaları ile başlamış olup akabinde bu işe ön ayak olan İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Dr.Muammer YILDIZ’ın açış konuşması ile eğitimde yeni yaklaşımları (özellikle müfredatı) içeren sunumlarını aktarması ile devam etmiş ve akabinde eğitim çalışmalarına geçilmiştir.

4 gün sürecek Program içeriği ve öğretim görevlileri şu şekilde:

Halkla İlişkiler ve İletişim: Prof.Dr.Mahmut PAKSOY

Okul Yönetimi-1 Bülent ALAŞ

Okul Yönetimi-2:Erol GÜNDOĞDU

Eğitim ve Öğretimde Etik: Yard.Doç.Dr.Münevver MERTOĞLU

Resmi Yazışmalar:Bülent ALAŞ

Yönetimde İnsan İlişkileri:Dr.Gülşah KARAVARDAR

Adli ve İdari Soruşturmalar:İsmail ERCAN

Okul Geliştirme:Selim TOPAL

Protokol Kuralları:Şerafettin TURAN

Zaman zaman öğrenci olmanın verdiği sıkılma ile uyku modlarının zaman zaman ise bol gülüşmelerin ve çoğu zaman pür dikkatlerin hakim olduğu seminerin ilk gün programından sonra oluşan genel kanaat buna ihtiyaç vardı, tebrikler ve teşekkürler şeklinde olmuştur.

Bu örnek uygulama noktasında darısı diğer illerin başına… Türkiye Cumhuriyeti, eğitimle kalkınacaktır. Eğitim ise eğitimciler özellikle eğitim yöneticileri tarafından yönlendirilecektir.

Eğitim yöneticileri eğitim, öğretim ve yönetim alanında uzman olmak, çağa ayak uydurmak, gelişmelerden haberdar olmak zorundadır. Bu da eğitimle, eğitime ve yeniliklere açık olmakla, araştırıcı ve üretici olmakla mümkündür.

İstanbul’da eğitim bu eğitimlerin yanı sıra sistemine kazandırdığı 700’ün üzerinde yeni ve kadrolu okul müdürü ile daha sağlam adımlar atabilecektir.

Atanan yöneticilerin genellikle genç olmaları az sayıda da olsa bayan yöneticilerin de sisteme dahil olmaları gerçekten İstanbul adına güzel bir gelişme

Atanan yöneticilerin genellikle genç olmaları az sayıda da olsa bayan yöneticilerin de sisteme dahil olmaları gerçekten İstanbul adına güzel ve sevindirici bir gelişmedir.

İstanbul’da atanan müdürlerin en öneli kaygıları ise acaba atamalar iptal olur mu? Böyle bir sorunla karşılaşır mıyız şeklindeki soruların kafalarını meşgul etmesidir.

Bu noktada atamaların tümden iptalini gerektirecek bir sürecin gerçekleşmesinin söz konusu olmadığını hatırlatmak isterim. Ola ki başvuruları kabul edilmeyen ya da reddedilen adayların yargıya başvurusu halinde davacı lehine çıkacak kararlarda da tümden iptal söz konusu olmayacak yapılacak yeniden değerlendirme operasyonları ile bu kişilerin hakları teslim edilebilecektir. Yargıdan haklı çıkarlarsa eğer

BASINDAN...

istanbul milli eğitim müdürlüğünü tebrik ediyorum..umarım bu diğer illerdeki il milli eğitim müdürlüklerine de örnek teşkil eder...
tuğra ;)

Çevrimdışı balamirkan

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.175
  • 7.933
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 3.175
  • 7.933
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 04 Şub 2010 11:31:53
ARKADAŞLAR BİR PAYLAŞIMIM OLACAK. LÜTFEN FİKİRLERİNİZİ BELİRTİNİZ.

Sınıf ve Branş Öğretmenleri Arasındaki Neşter Vurulmayı Bekleyen Haksızlık

      Devlet memurları arasında en aklı başında ve en müstesna yeri işgal eden öğretmenlerin bir birleri arasındaki iletişim ikliminin ve bu havayı besleyen kurum kültürünün sahip oldukları eğitim seviyesine yaraşır düzeyde ideal, saygın ve erdemli olduğu bilinmektedir. Bu anlayışın gereği olarak da Edirne’den Hakkari’ye köy, bucak, ilçe ya da kent merkezlerinde olsun veya sınıf branş dallarında görev yapan öğretmenler arasında olsun hiçbir ayrım gözetilmeksizin sadece “öğretmen” sıfatını taşıyor olmanın saygı için yeterli kabul edildiği ve esasında kişilerden ziyade bu sıfata duyulan saygının gereği olarak koşulsuz eşitliğin bir kurum kültürü olarak yerleşmiş durumda olduğu ve öğretmenler arasındaki iletişime de bu saygının hakim olduğu memnuniyetle görülmektedir.
 
       Ancak öğretmenlerin bu saygın iklimini ve eşitliğini baltalayan, haksız bir durumun ortaya çıkmasına neden olan, hatta öğretmenleri birbirlerine karşı rencide eden ve acilen çözüm bekleyen skandal niteliğindeki yanlış uygulamanın da öğretmenleri içten içe rahatsız etmekte olduğu üzülerek görülmektedir. Camiadaki bu saygın kütlerden dolayı kırıcı olmamak adına öğretmenlerin dile getirmekten çekindikleri, daha doğrusu sineye çekmek zorunda kaldıkları ama içten içe de huzursuz oldukları bu nazik konuyu, geçte olsa dillendirmek gerektiği,  çözüme katkı olması amacıyla ilgili mercilerin ve öğretmenlerin dikkatine sunmak gerektiği de açıktır.
 
Vakıa şudur ki bilindiği üzere İlköğretim kurumları Yönetmeliği’ 64. Maddesi: “(Değişik dördüncü fıkra: 2.5.2006/26156 RG) İlköğretim okullarının 4 üncü ve 5 inci sınıflarında özel bilgi, beceri ve yetenek isteyen; Beden Eğitimi, Müzik, Görsel Sanatlar, Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi, Yabancı Dil ve Bilişim Teknolojileri(36) dersleri branş öğretmenlerince okutulur...” şeklindedir.
 
       Bu uygulamanın ücretlendirilmesi ise Milli Eğitim Bakanlığı Yönetici Ve Öğretmenlerinin Ders Ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Karar’ın 18. maddesi ile alan öğretmenlerinin derse girdiği saatlerde sınıf öğretmenlerinin okulda bulunmaları ve bu saatlerde okul müdürünün vereceği eğitim ve öğretimle ilgili işleri yapmaları halinde, verilen bu görevler ek ders görevinden sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
 
       Aynı kararın 25. maddesi gereği ek ders ödenebilmesi için görevin fiilen yapılmış olması zorunlu olduğu için öğretmenlerin bu saatlerde “okulda bulunmaları” zorunlu tutulmuş ve özellikle “okul müdürünün vereceği eğitim ve öğretimle ilgili işleri yapmaları halinde” ek ders ödeneceğini hüküm altına almıştır. Yani okulda bulunmak da yeterli görülmeyip verilen görevleri yapmaları şartıyla ek ders ödenebileceği hükme bağlanmıştır.
 
       Ayrıca yine 25. madde de “Ek ders ödemelerinden harcama yetkilisi, ödeme emri belgesini düzenleyen gerçekleştirme görevlisi ve bu Kararda belirtilen esas ve usuller çerçevesinde ek ders görevinin gerçekleştiğine ilişkin belgeyi düzenleyen ve onaylayan diğer gerçekleştirme görevlileri müteselsilen sorumludur.”  şeklindeki ibare ile ek ders ödenmesini gerektiren görevin yani müdürün 4 ve 5. sınıf öğretmenlerine belirtilen ders saatlerinde verdiği görevleri belgelendirmesi istenmektedir. Bu ifadeye göre tıpkı öğretmenlerin derse girip dersini işlediğine dair, ders defterine işlediği konuyu yazıp imzaladığı gibi bu öğretmenlerin de okul idaresi tarafından düzenlenmiş olan onaylı bir deftere ya da çizelgeye hangi görevi yaptığını yazması ve imzalaması, okul müdürünün de o belgeyi onaylaması gerekir. Aksi halde bu ekderslerin ödenmesi noktasında belgeden yoksun olduğu için sıkıntı yaşanabilir ve okul müdürü teftişlerde sıkıntı yaşayabilir. Halbuki okulların çoğunda bu öğretmenlerin okulda bekletilmeleri yeterli görülmekte ya da şifahi olarak eften püften görevler verilmektedir.
 
       Böylesi bir uygulamanın doğruluğu yanlışlığı ayrı bir tartışma konusudur ancak; bu uygulamaya geçilmesinin sebebi olarak artık sınıf öğretmenlerinin 4 ve 5 sınıflara branşlarda yetersiz kaldıkları gerekçesiyle sınıf öğretmenliğinin 3.sınıfa kadar uygulanıp 4. sınıftan itibaren uzun vadede branşlaşmaya geçileceği, sınıf öğretmenlerinin yukarıda belirtilen dersleri bilerek ya da bilmeyerek, iyi niyetli veya kötü niyetli olarak tali dersler şeklinde nitelendirip genellikle bu ders saatlerini ana dersler olarak bilinen Türkçe, Matematik, Fen ve Hayat Bilgisi derslerine ayırmak suretiyle suç işledikleri, bu durumun da kontrol edilmesi zor olduğu için çare olarak bu derslerin branş öğretmenlerine devredildiği yönünde kamuoyunda tartışmalar yapılmaktadır.
 
       Hangi sebeple olursa olsun bu uygulamaya göre 4 ve 5. sınıflarda Beden Eğitimi 2, Müzik 1, Görsel Sanatlar 1, Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi 2, Yabancı Dil 2 ve Bilişim Teknolojileri 2 diğer seçmeli İngilizce 2 olmak üzere haftada toplam 12 saat branş öğretmenleri tarafından işlenmektedir. Bir başka ifadeyle ise branş öğretmenlerinin ders işlediği bu saatlerde 4 ve 5. sınıfı okutan sınıf öğretmenleri haftada 12 saat fiilen ders yapmamaktadır. Dahası bu maddeye göre fiilen ders yapmayan 4 ve 5. sınıf öğretmenlerine haftada 12 , ayda (4x12= 48 ) saat ek ders ( 48x6= 288 Türk Lirası) ödenmektedir.
 
       Buraya kadar olan kısım uygulanmakta olan kısım. Doğruluğunu yanlışlığını önce ilgili sınıf öğretmenleri ve branş öğretmenleri olmak üzere herkes kendi vicdanında ve iz’anında tartıp değerlendiriyordur eminim. Hatta bu durumdan belki de en çok rahatsız olanlar 4 ve 5. sınıfa derse girip haftada 12 saat idarecilerin emrine amade bir pozisyonda okulda boş boş bekletilmeleri ya da eğitim öğretimle ve öğretmenlikle ilgisiz görevlerin kendilerine yaptırılması veya bu görev yerine haftada birkaç nöbet tutmakta olmaları kısaca düzenlerinin bozulmuş olmaları nedeniyle ve nihayet kendi vicdanlarında da bu saatlerde ödenen ek derslerin karşılığının olmadığına dair huzurluk veren bir vicdan azabı olabilir. Bunun yanında her ne kadar dile getirilmese de öğretmenler odasında bu nedenle branş öğretmenleri tarafından soğuk bir sosyal baskı da hissediyor olabilirler.  Buna karşılık branş öğretmenleri de para pul gibi ağza alınması bizim kültürümüzde hoş karşılanmayan ancak istisnasız herkesin de para için çalışmakta olduğu gerçeğinden hareketle ikilem içinde kalarak bir taraftan kendileri ders yaparken diğerlerinin yapmaması halinde bile aynı paranın onlara da verildiğini içlerinden sorgularken, diğer taraftan sair zamanlarda kendilerinin de boş geçen derslerde neden kendilerine de aynı şekilde ücret ödenmediğini haklı olarak sorgulamaktadırlar.
 
       Zira haftada 15 saat maaş karşılığı dersini ancak doldurup da hiç ek ders alamayan yüzlerce branş öğretmeni var ve hepsi tıpkı diğer sınıf öğretmenleri gibi halis muhli asil birer öğretmen, daha da açık ve çarpıcı bir ifadeyle anlatmak gerekirse “ Bir ders saatinde dersine branş öğretmeni girdiği için dersi boş olan 4 ya da 5. sınıf öğretmeni ile normal haftalık ders programına göre dersi boş olan branş öğretmeni öğretmen odasında kafa kafaya oturup muhabbet edip çay içmektedirler, bu iki öğretmenden birisi bu saat için ücret alırken diğeri almamaktadır. İşin özü özeti püf noktası burasıdır, geri laf-ü güzârdır.
 
       Çünkü her ikisi de öğretmendir, her ikisi de aynı haklara sahiptir, her ikisi de eşittir, her ikisi de ev geçindirmektedir, her ikisi de saygın, değerli, bu ülkeye hizmet eden, aynı işi yapmakta olan kişilerdir. En önemlisi her ikisi de “öğretmendir.” başka söze ne hacet. Hal böyleyken göz göre göre, bariz bir ayrımcılık yapılmakta ve eşitsiz muamele yapılmaktadır.
 
       Ha asla yanlış anlaşılmasın öğretmenlerin aldığı ücretler zaten yetersizken bu ücreti alan öğretmenlere bundan sonra verilmesin gibi yanlış bir anlam çıkarılmasın, helali hoş olsun, daha çok alsınlar, istemeyenin gözü çıksın. Ancak el insaf diğer branş öğretmenleri de en az onlar kadar alsınlar yahu ne çıkar.
 
       Sonuç itibari ile benim bu yazı ile aslında dile getirmek, vurgulamak istediğim konuya gelirsek “ Benzer bir düzenleme ile dersi boş geçen branş öğretmenlerine de bu saatlerde okulda beklemeleri ve verilen görevleri yapmaları şartıyla ek dersleri ful ödenmelidir.”  Bunun için de tüm öğretmenlerin bu konuyu gündemde tutmaları ve önce sendikalar olmak üzere Bakanlık ve ilgili yerler nezdinde bu konu ile ilgi girişimde bulunmaları önem taşımaktadır.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK